Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka

Ümit Kardaş

18-03-2023 21:52

"Doğru olan şey kuraldan türemez, ancak kural neyin doğru olduğuyla ilgili bilgimizden doğar." (Julius Paulus, M.S. 3. yüzyıl Roma Hukukçusu)

 

Kuralları kelimelerle ifade etmeye ilk kalkanlar yeni kurallar koymayıp, daha önce gözlemledikleri ve uyguladıkları durumları ifade ediyorlardı. ("Hukuk yönetimden doğmamıştır, ancak yönetime ait olan şey hukuktan doğmuştur" Paulus)

Yasama, yani tasarımlı yasa yapma etkinliğinin insanlığın bütün buluşları içinde sonuçları bakımından ateşin ve barutun bulunmasından daha etkili olduğu kabul edilmekte. Çünkü yasama eli ile kanun yapma sonucu insanın yazgısı yasa koyucunun ellerine teslim ediliyordu. Bu buluşa kadar kanun koyma etkinliği düşünülmemişti. Bu nedenle kanun, kanun yapma etkinliğinden daha eskidir.

Hukukun insan iradesinin tasarımlı bir ürünü olduğu düşüncesi Antik Yunan'da kabul görmüş, ancak bu düşüncenin uygulanması sınırlı kalmıştır. Romalılarda tasarımlı kanun yapma etkinliğinin yeri daha azdı. Romalılar özel hukuk meselelerinde kolay kolay yasama etkinliğine başvurmazlardı.

Bizans'ta ise İmparator Justinianus oluşan kuralları derleyerek yasalaştırdı. Batı Avrupa 15. yüzyılda Justinianus kodunun kabulüne kadar hukukun yapma değil, insan iradesinden bağımsız verili bir şey olduğu ve hukukun tasarımlı biçimde yapılmasının düşünülemeyeceği uzun bir dönem geçirdi.

Daha sonra Avrupa'da mutlak monarşinin yükselmesiyle birlikte kanun yapma etkinliğinin yöneticinin veya yasa koyucunun tasarımlı ve sınırsız iradesinin bir ürünü olduğu kabul edilmeye başlandı. Buna temel direniş ise doğal hukuk geleneğinden geldi.

İngiltere hukukun bir tasarım ürünü olduğu fikrini reddetmesi ve Common Law geleneğini benimsemesi sonucu özgürlüklerini güvenceye almıştır. İngiltere'de bu durum güçler ayrılığının bir sonucundan çok, mahkemelerce uygulanan hukukun (Common Law) herhangi bir kimsenin ya da kurumun iradesinin eseri olmayan ve mahkemelerce geliştirilen bir sürecin sonucu ortaya çıkmasıydı. Yasama organı bu sürece sadece kuşkulu noktaları açığa kavuşturmak için müdahale etmekteydi.

Hatta İngiltere'de güçler ayrılığının yasama organının yasama yapmaması, yasanın bağımsız mahkemeler tarafından belirlenmesi sayesinde geliştiği söylenebilir. Common Law yargıcı kendisine rehberlik eden emsallerden yeni olaylara uygulanabilecek evrensel öneme sahip kurallar çıkarma gücündedir. ("Common Law belirli emsallerden oluşmaz, bu emsaller tarafından açıklanan genel ilkelerden oluşur." Lord Mansfield, 18. yüzyıl yargıcı). Yargıç için sorun yapılan bir eylemin otorite tarafından istenen belli bir amaca hizmet edip etmediği değil, bu eylemin kabul edilmiş kurallara uyup uymadığıdır.

Hukuksal Pozitivizm – Doğal Hukuk

Bireyin yüzeye çıkması (temayüzü, emerjansı) ile sosyal gelişme arasında doğru orantı bulunmakta. Sosyal yaşamdaki ilerleme zorunlu olarak bireyin yüzeye çıkmasına neden olur. Birey yüzeye çıktıkça hukuksal pozitivizm anlayışı gerilemekte, toplum karşısında bağımsızlığa kavuşmaya başlayan birey sosyal yaşamın ürünü olan yanlış inançlardan kurtulmakta, hukuku işlevleri açısından kavramaya başlamakta. Bu sürecin en önemli yönü sekülarizasyondur (dünyasallaşmadır).

Sosyal ilerleme ile sekülarizasyon arasında doğru orantı, sekülarizasyon ile hukuksal pozitivizm arasında ise ters orantı vardır. Sosyal ilerleme arttıkça dinsel açıklama yerini dünyasal açıklamaya bırakmakta, dünyasal (laik) açıklama arttıkça hukuksal pozitivizm anlayışı gerilemekte. Sosyal ilerleme ve bunun sonucu olan sekülarizasyon yönetenlerin iradesini sınırlamakta, teolojik açıklama biçimleri yerlerini rasyonel açıklamalara bırakmakta.

Rönesansla başlayan sekülarizasyon Batı'da kültürel ve teknik gelişmelerin üzerinde kurulduğu temel olurken, Doğu'nun sekülarizasyonu algılayamamış olması kültürel ve teknolojik yönden geri kalmasına neden oldu.

Rönesans ve onu izleyen Aydınlanma Çağı'nda teleolojik (ereksel) anlayışın gelişmesiyle doğal hukuk yazarları pozitif hukuk kurallarını kritik edebildiler. Böylece sosyal olguların incelenmeye başlamasıyla birlikte sosyoloji ve hukuk sosyolojisi disiplinleri ortaya çıkmış, bilim adamlarının hukuku siyasi iradeden bağımsız olarak inceleme olanağı doğdu.

Hukukun yasa koyucu iradesine ve keyfi eğilimlerine bağlı bulunmadığı, diğer bir deyişle hukukun tepeden inme ve dıştan gelen bir şey olmadığı, yasa koyucunun belirli ve objektif birtakım esaslara göre yasa koymakla yükümlü olduğu anlayışı ilkçağdan beri üzerinde durulan bir düşünce oldu.

İnsanın hukuku herhangi bir şekilde ruhunda taşıdığı, hukukun evrensel insani bir niteliği olması nedeniyle insanın doğasının içinde bulunduğu düşüncesi insanları meşgul etti. Tüm bu düşünce ve çabaların kaynağında doğal hukuk görüşü yer almakta.

Doğal hukuku, olan hukukun adalete uygun olup olmadığını anlamak üzere ölçüldüğü bir değer ölçüsü olarak kabul etmek gerekir. Bu nedenle doğal hukuk, olan hukuk için bir ölçü hukukudur.

Doğal hukuk insanın tinsel kişiliğinden ya da Kant'ın ifade ettiği gibi "ahlaki akıl"dan çıkar. Doğal hukuk olan hukuku ayarlayıcı ve değerlendirici şekli bir ilkedir. Doğal hukuk (adalet) denilen ölçü ahlaken özgür insanların vicdanlarında, insan ruhunun metafizik derinliklerindedir.

Immanuel Kant, doğal hukukun dayanacağı son ilkeyi şöyle açıklamakta:

"Öyle davran ki eylemine esas olan anlayış daima aynı zamanda genel bir yasanın ilkesi olarak yürürlükte olabilsin."

"Gerek kendi şahsında, gerek diğer insanların her birinin şahsında ortaya çıkan insanlığın onuruna daima saygı gösterecek ve insandan asla salt araç olarak değil, aksine daima aynı zamanda amaç olarak yararlanacak şekilde davran."

Doğal hukukun yardımından mahrum olan bir hukuk yanlış sonuçlara götürür. Hukuk biliminin doğru sonuçlara ulaşabilmesi, uygulamaya olumlu etkiler yapabilmesi hukuk felsefesiyle, dolayısıyla doğal hukukla birlikte yürümesine bağlı.

Bu nedenle evrensel hukuk değerleri, insan hakları hukuku, ulus-üstü yüksek mahkeme içtihatları önem göstermekte. Yargıyı yeniden inşa ederken hakim ve savcıların bu anlamda donanımlı, başta hukuk felsefesi olmak üzere çok disiplinli bir kültüre sahip olmalarına özel önem gösterilmesi gerekmekte.

Yargının yeniden inşasında önemli olan adil yargılanma hakkı ve hakimin bağımsızlığı-tarafsızlığı konusuna gelecek yazımda değineceğim.

DİĞER YAZILARI CHP: Altı oku revize edebilecek mi? – 3 01-01-1970 03:00 CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00