Süpürenler ve süpürülenler

Ümit Kardaş

24-03-2022 00:50

YENİ BİR DÜNYA İNŞASI - 4

Kuşkusuz 20. yüzyıl yaşanan acılar ve baskılarla tahakküm ve sömürü altında geçti. Savaşlarda yaşanan göçler, mülteci durumuna düşen insanlar, yitirilen yaşamlar, evler, duygular... 20. yüzyılın sonu ile 21. yüzyılın başında yaşadıklarımız bunlardan farklı değil.

Eşitsizliğin ve adaletsizliğin arttığı, evrensel insani değerlerden uzaklaşıldığı, doğanın hareketli hareketsiz tüm varlıklarıyla tahrip edildiği, fanilik değerini hiçe sayan açgözlülüğün ve tatminsizliğin ağır bastığı bir yerdeyiz.

2108 Küresel Adaletsizlik Dünya Yoksulluk ve Eşitsizlik Raporu’na göre; küresel servetin % 65'i Kuzey Amerika ve Avrupa'da bulunmakta. En fazla yoksulun yaşadığı Afrika ise küresel servetin % 1'ine dahi sahip değil. Gelişmiş ülkelerdeki kişi başı servet her geçen gün artarken yoksul ülkelerde servetin yurtdışına kaçırılmasına paralel bir şekilde bu oranda gerileme yaşanmakta.

BM Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) 2011 yılında yayımladığı verilere göre, insanların tüketmesi için üretilen gıdaların üçte birinin, yaklaşık olarak 1.3 milyar ton gıdanın, üretim zinciri boyunca israf edildiği ortaya konulmuş. İsraf edilen bu gıda, her gün aç yatmak zorunda kalan 821 milyondan fazla insanın doyurulmasına yetecek seviyede.

Yoksulluğun nedenleri arasında yer alan altyapı yatırımlarının önemli bir kalemi olan elektrik hizmetine erişimin de aynı ülkelerde çok düşük seviyelerde gerçekleştiği bilinmekte. Dünya Bankası'nın yayımladığı verilerde 2016 yılında Burundi'de halkın sadece % 7.6'sının, Çad'da % 8.8'inin, Malavi'de % 8.9'unun elektrik erişimi bulunmakta. Dünya genelinde elektrik erişimi bulunmayan insan sayısı 1 milyardır.

Ünlü ekonomistler ve sosyal bilimcilerden oluşan bir ağ tarafından hazırlanan 2022 Dünya Eşitsizlik Raporu, pandemi başından bu yana küresel hanehalkı servetinde dolar milyarderlerinin payının 2020 başlarındaki yüzde 2 düzeyinden yüzde 3.5'e sıçradığını gösteriyor. Dolar milyonerlerinin payı da yüzde 10'dan yüzde 11'e yükselmiş durumda.

Rapora göre, dünyanın birçok bölgesinde en zengin yüzde 10'luk kesim, toplam servetin yüzde 60 ila 80'ini elinde tutuyor. Raporda "hanehalkı serveti en az 19 milyon dolar olan" süper zengin yüzde 0.01'lik kesimin –520 bin kişiden oluşuyor– toplam servetteki payını geçen yılki yüzde 10 düzeyinden yüzde 11'e yükselttiği aktarılıyor. Bu kesimin 1995 yılında toplam servetteki payı ise yüzde 7'ydi.

Bu durum "pandemi"den önce de zaten hiç eşit olmayan küresel servette bir kutuplaşma olduğunu gösteriyor. Servet daha fazla iktidar ve etki gücü sağlarken eşitsizliği artırmakta.

Latin Amerika ve Türkiye'nin de içinde bulunduğu Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi, dünyanın en adaletsiz coğrafyaları olarak öne çıkarken, bu bölgelerde toplam servetin yüzde 75'inden fazlası en zengin yüzde 10'luk kesimin elinde.

Forbes'in her yıl yayımladığı milyarderler listesine bu yıl rekor sayıda (2755) yeni dolar milyarderi eklenirken, bu bireylerin toplam serveti de geçen yılki 8 trilyon dolardan 13.1 trilyon dolara çıkmış durumda.

Yoksullukla ekonomi ve sağlık alanında meydana gelen eşitsizlikler arasındaki neden-sonuç ilişkisi, en çok çocuğun hangi bölgelerde öldüğü verilerinden de ortaya çıkmakta. Elde edilen verilere göre, dünya genelinde 5 yaş altında ölen her 100 çocuktan 51'i Sahra-altı Afrika'da, 30'u Güney Asya'da, 9'u Doğu Asya'da, 4'ü Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da, 3'ü Latin Amerika'da ve geriye kalan 3'ü de Avrupa, Orta Asya ve Kuzey Amerika'da.

Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) yayımladığı rapora göre, 2015 yılında dünya genelinde 300.000 kadın, başka bir ifade ile günde 830 kadın, doğum sırasında ölmüş. Ölümlerin yaklaşık % 99'u gelişmekte olan ülkelerde, bunların da % 65'i Afrika kıtasında meydana gelmiş. Diğer ölümler, sırasıyla Güney Asya ve Ortadoğu bölgelerinde gözlenmiş.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, yüksek insani gelişmişlik değerlerine sahip ülkelerde ortalama eğitim süresi 11.8 yıl iken, azgelişmiş ülkelerde bu süre ortalama 5.1 yıl. Ülkelere göre ortalama eğitim süreleri Norveç, Avustralya, İsviçre gibi en gelişmiş ülkelerde yaklaşık olarak 13 yıl; Çad, Nijer, Burkino Faso gibi Sahra-altı Afrika ülkelerinde ise iki yıldan daha az.

Bir ülkenin sınırları içinde yaşayan insanlar arasındaki gelir uçurumu kuşkusuz önemli bir sorun. Bu durumun küresel boyuta taşındığı ve bu kez ülkeler arası eşitsizlik haline dönüştüğü günümüz dünyasında ise çok büyük bir küresel adaletsizlik düzeni sözkonusu. Bu çarpık durum genellikle ekonomik azgelişmişlik, teknolojik yetersizlik, yüksek borçlanma, eğitim imkânlarının kısıtlı olması, yolsuzluk gibi birçok faktöre bağlı olarak ortaya çıkmakta.

Özellikle 1980'li yıllarda dünyada görülen liberalleşme hareketlerinin yol açtığı özelleştirme furyası ve akabinde Doğu Bloğu'nun dağılması ile birlikte devletlerin ekonomideki rolü her geçen gün daha fazla azaldı. Yapılan özelleştirmeler ülkelerde yeni bir oligark/elit tabakanın ortaya çıkmasına ve ekonomik büyümenin büyük bir kısmını bu tabakaya mensup zenginlerin elde etmesine neden olmuş durumda.

Bu duruma örnek olarak Sovyetler'in parçalanmasından sonra Rusya'da özelleştirmelerin başını çektiği oligarklar veya Çin'de 1980'li yıllardan sonra ortaya çıkan zengin aileler verilebilir. Dünya kapitalist sistemine yeni katılan ülkelerdeki adaletsiz durum, bu sistemin Batı'daki aktörleri açısından daha vahim olarak ortaya çıkmakta.

Ülke içinde de, uluslararası alanda da zenginler artık yoksulların yerine ödemede bulunmayı istememekte, hatta onları başlarından atmak istemekteler. Bir yanda savaşların ya da iç çatışmaların dışarıya doğru savurduğu insanlar, diğer yanda küresel adaletsizliğin, yoksulluğun ve eşitsizliğin kurbanı olup ölümü göze alarak insanca bir hayatın umuduyla sürüklenenler.

Ömer Faruk Bir Aşağılama Aracı Olarak Çöp isimli ciddi referans ve tespitlerle dolu yeni kitabında, atık, çöp muamelesi gören insanlardan söz ederken, içinde bulunduğumuz devletli toplumsallıktaki ortak sorumluluğumuza işaret etmekte.

Faruk, Ivan Klima'yı (Sevda ve Süprüntü) referans gösterir. "Dışarıya atılmışları" temizleyen polis, cellat, işkenceci, gardiyan ve yargıçlar sistemin süpürgeleridir. Süpürge varsa atılan (atık) ve aşağılanan olarak "süpürülen" (çöp) de vardır. Zenci, evsiz, eşcinsel, Çingene ilk süpürülenlerdir. Çünkü "Çöp ancak kimliksiz olduğunda tehlikesizdir". (Mary Douglas - Saflık ve Tehlike - Faruk-a.g.e.)

"İlk elde, bunların ideal düzene karşı birer tehdit olmaları bakımından uygunsuz oldukları konusunda toplumsal bir mutabakat vardır. Dolayısıyla bu süprüntüler sakıncalı görülerek hemen uzaklaştırılır." (Douglas - a.g.e.)

Çöp bir aşağılama, değersizleştirme aracı olarak dolaşımdadır. Faruk'a göre, devletli toplumlar, çöp ve kötülük üreterek aşağılama mekanizmaları kurarlar. Atılanın çöpe dönüşerek tehlike üretemeyecek yeni bir biçime razı olması gerekir. Bu yüzden mevcut toplumsal mutabakatlar çöpe atılmayı onaylar.

Elias Canetti'nin söylemiyle, "Gerçek cellat, idam sehpasının etrafına toplanmış olan kitledir". İnsan tek tipleşip, piyasa toplumunun gönüllü tüketicisi haline gelirken, sınır çekme, duvar yapma ve savaşarak öldürme arzusunu cellada aktarmıştır.

"Duvar yapan ve düzenli ordu kuran her devletli toplumsallık bir suç ortaklığı örgütlenmesidir." (Abdülgaffar el Hayati - Faruk - a.g.e.)

Savaş ya da yoksulluğun olduğu bir ülkeden kaçıp başka bir devletli toplumsallığa sığınanların, sınırları, duvarları zorlarken ölenlerin, sınırlara ulaşıp tecrit kampında tutulanların aslında gidecek bir başka yerleri yoktur.

Değişirken çelişkileri artan, çözülerek parçalanan, suç ortaklığına dayalı bir dünyada yaşıyoruz. Devam edeceğim.

DİĞER YAZILARI CHP: Altı oku revize edebilecek mi? – 3 01-01-1970 03:00 CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00