Medeniyetsizlik: Boğulan adalet

Ümit Kardaş

08-07-2020 01:11

Medeniyetin henüz tamamlanmadığını söyleyen Sosyolog Norbert Elias'ın tanımı halen geçerli. Elias'a göre medeniyet, "şiddetten arındırılmış toplumsal yaşam" ya da "insanlar arası ilişkilerde şiddetin yok edilmesi" anlamına geliyor.

Medeniyet, şiddeti toplumsal yaşamdan tasfiye etmekle belirlenen bir süreç. Kuşkusuz bu sadece içinde yaşadığımız toplumla sınırlı değil. Dünyanın medenileşmesi de şiddetin yok edilmesi ve barışın egemen kılınması demek. O halde dünya henüz medenileşemedi.

Modern toplumlar bu yolda ilerlemek için demokrasi ve hukuk devleti gibi kavramlar geliştirdiler ve devlete barışı sağlama yükümlüğü karşılığında şiddet tekelini verdiler. Ancak siyasetin dost-düşman ayrımına dayandığı kültürlerde, toplumsal yaşamın her alanında keskin bir kutuplaşmanın yaşanılması kaçınılmaz.

İktidar için çatışanlar, kurumları zapt edilmesi gereken kaleler gibi görmeye başlar, şiddet ve savaş bu kaleleri ele geçirmek için yapılır. Polis ve yargı adil ve tarafsız davranmazlarsa, barışı sağlamak imkânsız hale gelir.

Bir toplum sorunlarını tartışma-uzlaşma-işbirliği ekseninde, siyaset aracılığıyla çözme yeteneğine ve geleneğine sahip değilse, o toplumun barışı hukuk güvenliği yoluyla sağlama imkânı bulunmamakta.

Sorunlarını sadece güvenlik boyutuyla ele alıp, baskı, inkâr, imha politikalarıyla çözme siyaseti; devletin hukuka bağlanmasını, hukukun üstünlüğünün sağlanmasını, bireyin hukuk güvenliği altında yaşamasını engeller.

Devletin kendisini hukukla bağlı görmediği, adil yargılanma hakkının çiğnendiği, sanığın ve mağdurun haklarının gözetilmediği, insan hak ve özgürlüklerinin kullanılamaz hale geldiği, insanlık suçlarının cezasız kaldığı bir yerde şiddet, çatışma, gerilim, yani medeniyetsizlik var demektir.

Ülkemizde 100 yıla yakın bir süredir demokrasi ve meşru hukukla bağlantısı olmayan devlet organizasyonu tekçi ideolojisi doğrultusunda hak ve özgürlük taleplerini bir kalkışma olarak değerlendirdiğinden, bu talepleri şiddet tekelini gayrimeşru kullanarak, hatta manipülasyonlar yaparak bastırmaya çalıştı.

Bugün gelinen noktada Cumhur İttifakı iktidarı Osmanlı-Türk devlet geleneği doğrultusunda kadim sorunlarını toplumun belli kesimlerini birbirlerine düşürerek, ötekileştirme ve çatıştırma siyasetiyle çözülemez hale getirmekte. Hedef aldığı kesimleri inkâr, imha ve baskıya dayalı uygulamalarla bezdirerek toplumsal travmaları onarılamaz noktalara taşımakta.

Sözkonusu iktidar cephesi, muhalif kesimleri ve eleştirel düşünenleri tevarüs ettiği kadim devlet geleneğiyle, siyasi suç ve delil icat edip, yargıyı ve hukuku araçsallaştırarak tutuklatmakta ve adil yargılanma hakkından mahrum etmekte.

Devlet iktidarı, toplum tarafından kendisine tanınan  "hukuk kuralları içinde zor kullanma" yetkisini, hukukun dışına çıkarak çıplak şiddet olarak kullanıyor ve demokratik hukuk devletinin en önemli unsuru olan adil yargılanma hakkını yok ediyorsa, burada medeniyet kaybını gösteren devlet vandalizmi sözkonusudur.

Muhalefet partilerinin milletvekilleri ve parti görevlileri, eleştiri hakkını kullanan gazeteci, yazar, sanatçı, akademisyen, işadamları "suçta ve cezada kanunilik", "kanun önünde eşitlik" ve "masumiyet karinesi" ilkelerine aykırı bir şekilde yargısal süreçlere tabi tutulmakta.

Cumhuriyet rejiminin demokratikleşememesi, hukuka bağlı ve hukuku üstün kılan bir zihniyeti ve pratiği ortaya koyamaması, "kanun önünde eşitlik" ilkesinin kâğıt üzerinde kalmasına, ayrımcılığa, masumların ve mağdurların hak ve hukukunun çiğnenmesine neden olmakta.

Madenciler ve işçiler işgüvenliği standartlarının dışında çalıştırılarak hayatlarını kaybetmekte, olası kastla öldürme suçunu işleyenler korunurken, sorumluluk alt kademede görev yapan insanlara yüklenmekte. Bunun örneklerini toplum olarak yaşadık.

2011 yılında Roboski'de savaş uçaklarının bombalaması sonucu 34 Kürt yurttaşın ölümüyle sonuçlanan olayda, 2012 yılında Afyonkarahisar'daki bir mühimmat deposunda çıkan yangın sonucu 25 askerin ölümüyle sonuçlanan olayda, 2014 yılında Soma'da yaşanan ve 301 madencinin ölümüyle sonuçlanan faciada, 2018 yılında Çorlu'da meydana gelen tren kazası sonucu 25 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayda yargısal süreçlerin nasıl işlediğini, mağdurların hukukunun nasıl ayaklar altına alındığını, adaletin gerçekleşmediğini gördük.

03.07.2020'de Sakarya'daki havai fişek fabrikasında meydana gelen patlama sonucu 7 işçi hayatını kaybetti, 114 işçi yaralandı. 2009 yılının Ağustos ayında, aynı fabrikada meydana gelen patlamada 1 kişi ölmüş, 37 kişi yaralanmıştı.

Olaydan sonra devleti yönetenlerin gösterdiği reflekslerden gerçek sorumluların ortaya çıkarılmayacağı anlaşılıyor. Cumhurbaşkanı fabrika sahibiyle birkaç kez konuştuğunu belirtirken, İçişleri Bakanı da fabrikanın mart ayında denetlendiğinin altını çiziyor. İktidar, bürokrasi ve medyanın önemli bir bölümü hakikatin peşinde değil. Vicdanlar berhava, ahlak sükûtta.

Demokratik olmayan ve hukukla bağı olmayan bir rejimde devlet kutsal, dokunulmaz, hatta kendi halkına karşı korunması gereken bir "leviathan" haline gelir (Hobbes). Soyut devlet tek kişide ya da oligarşik bir yapıda tecessüm eder; ordu, polis, istihbarat gibi güvenlik kurumları da bu örgütlenmede kapalı ve denetlenemez kurumlar olarak yer alır. Askeri bürokrasi bu yapıda her zaman en önemli güçtür; bu güç kimi zaman sahnede, kimi zaman perde gerisinde etkili olur. Parlamento, hükümet ve yargı göstermelik kurumlardır.

Böyle bir rejimde devlet hukuka değil, her türlü yolsuzluk ve ayrımcılığa açık bir güce ve şiddete dayanır. Hak ve özgürlük talepleri isyan kabul edilerek şiddet ve bastırmayla yok edilmeye çalışılır. Artık burada ne bir toplumsal uzlaşma, ne de toplumsal barış umudu vardır.

Oysa sahih bir demokratik rejimde devlet sadece halka hizmet etmekle görevli bir örgütlenmedir. Toplum içindeki topluluklar farklılıklarını koruyarak, barış ve özgürlük içinde ve hukuk güvenliği altında yaşamayı güvence altına alan asgari bir uzlaşma temelinde devlet aygıtını oluştururlar. Bu nedenle devlet kutsal olmayıp, toplumun bu ihtiyaçlarını karşılayacak olan bir hizmet aygıtıdır.

Halkın seçtiği parlamento, parlamentoya ve kamuoyuna hesap veren bir hükümet ve bağımsız ve tarafsız yargı devleti somutlar. Hükümetin emrinde ancak parlamento ve sivil toplumun denetiminde olan açık, şeffaf ve denetlenebilir asker-sivil güvenlik bürokrasisi temsili kurumların altında yer alır.

Türkiye, partili cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte Cumhuriyet döneminin en ağır demokrasi, hukuk ve insani değerler krizi içine girmiş durumda.  Denetlenemez, frenlenemez mutlak bir gücün tek kişide ve yakın çevresinde tecessüm etmesi hak ve özgürlüklerin kullanılmasına, hukuk güvenliğinin gerçekleşmesine, kadim sorunların tartışma-uzlaşma-işbirliği zemininde çözülüp, barışın sağlanmasına engel oluşturmakta.

Nitelik ve kalite kaybolmakta, yolsuzluk ve kayırmacılık ahlaki çöküşe neden olmakta, güzellik idesi olan estetik, yerini zevksizliğe, kabalığa ve basitliğe terk etmekte, iyilik saflık olarak nitelenirken, kötülük sıradanlaşmakta.

Türkiye, tarihinin en kritik döneminde eğik düzlemde yuvarlanmakta. Toplumsal kesimler gerçek temsilcileriyle birlikte sıfırdan bir inşayla "temel mutabakat"ı sağlayamazlarsa ödenecek toplumsal bedel ağırlaşacaktır.

Afrika'da vaka sayıları yarım milyona yaklaşıyor Atilla Aytemur yazdı: İktidar, kıdem tazminatında IMF ile aynı noktada buluştu Bakan Koca'dan yeni uyarı: Yoğun bakım hasta sayımızda artış var Hakan Tahmaz yazdı: Davutoğlu ile DİTAM Toplantısında Çözüm Süreci RTÜK'ten Halk TV ve TELE 1'e 5 günlük yayın yasağı Salih Bolat yazdı: Akıl, düş ve ölümsüzlük
DİĞER YAZILARI CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00