Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş

Ümit Kardaş

12-07-2021 01:44

Siyasi rejimimizde âdeta süreklilik gösteren takrir-i sükûn, yani huzurun sağlanması; hak ve özgürlük taleplerinin isyan kabul edildiği, sorunları müzakere-uzlaşı bağlamında çözme yoluna gitmenin aksine şiddetle bastırıldığı otokratik bir süreci anlatır.

1925 Şeyh Sait ayaklanmasından önce ülkenin batısındaki bazı vilayetlerde köylüler başlattıkları ayaklanmada çok sayıda yönetici ve jandarmayı öldürdüler. Hükümet ayaklanmayı çok sert bastırırken, çeteciliğe ilişkin bir kanun çıkardı. 1923 yazında Zonguldak'ta kömür işçileri üç kez greve gitti.

1924 yılında Suriye ve Irak sınırlarının dolayısıyla ticaret yollarının kapatılması yarı göçebe yaşayan aşiretleri sarsarken hayvanları telef oluyor, tarım ürünleri ve hayvanlar üzerinden alınan vergiler köylüleri etkiliyordu. Askeri harekâtlar sırasındaki mükellefiyetler tabloyu ağırlaştırıyordu.

Bu durum, yeni yönetime karşı tepkiye dönüşüyordu. 1925 ayaklanması bu nedenle sadece etnik ve dini temellere dayanmıyordu. Bölge, toplumsal, ekonomik, siyasi koşulların yarattığı tepkileri de biriktiriyordu. Yeni rejimin uyguladığı politikalar feodalitenin egemenliğini kırmak bir yana, toplumsal ve sınıfsal çelişkilerin derinleşmesine neden oluyordu.

Dış dinamik ise, yeni Türkiye'nin hangi konumda destekleneceğini belirlemişti. Sovyet-İngiliz antlaşmasının temeli Türkiye'nin İmparatorluk birikimiyle "tampon" bir ülke olarak ayakta tutulmasıydı. İngiliz politikası, bir Kürt isyanına verilecek desteğin İngiltere'nin siyasi, ekonomik, askeri çıkarlarına uygun olmadığı şeklindeydi.

Üstelik Hilafetin ilgası, Musul'un Milli Misak'ın dışına çıkarılması eğilimi, Müslüman halkların bağımsızlık mücadelelerinin desteklenmeyeceği gibi işaretler, İngiltere'nin Ortadoğu politikasına uyumlu bir siyasetin izleneceğini gösteriyordu. Bu durumda Türkiye'nin "tampon ülke" rolünü zayıflatacak bir girişimin yanında durmak doğru bir politika olarak kabul edilemezdi.

Bu nedenlerle bölgede paramparça feodal yapısıyla birlikten uzak yaşayan Kürtlerin Türklere karşı desteklenmesi sözkonusu değildi. Türk-Kürt birliğine dayalı bir Türkiye Ortadoğu jeopolitiğini altüst ederdi. 1925 ayaklanması dış dinamik bakımından destek görme imkânına sahip bulunmamaktaydı.

Ayaklanmanın hak ve özgürlükler, ağır ekonomik koşullar bakımından haklı gerekçeleri vardı ama yeni yönetim 1924 yılında katı merkeziyetçiliğe savrulurken bu kalkışmaya karşı nasıl bir politika izleyecekti?

Suat Parlar, isyanın Takrir-i Sükûn düzenini yerleştirmek için kışkırtıldığı kanısındadır. İngiliz istihbaratçı James Morgan, isyan öncesi şu değerlendirmeyi yapıyordu: "Aynı zamanda, bu tepkisel ve dini hareket, hükümete ne türden olursa olsun muhaliflerini örfi idare vasıtasıyla bastırma ve onlarla uğraşma fırsatı sağlar. Belki İstiklal Mahkemeleri orada yeniden oluşturulacaktır." (Parlar, a.g.e.)

Yine İngiliz Dışişleri Bakanlığı görevlilerinden D. A. Osborne, şu tespiti yapıyordu: "İsyan bir kez patlak verdiğinde, Kemal'in İsmet'i yeniden Başbakanlığa atayabilmesi ve yükselebilecek herhangi bir eleştiri ve muhalefet dalgasına karşı birçok baskıcı tedbirin alınmasını sağlayabilmesi için, isyanın ciddiyeti abartılmış olabilir." (Parlar, a.g.e.)

Mustafa Kemal'in emriyle Azadi'nin başkanı Cibranlı Halit Bey ve üye Yusuf Ziya Bey tutuklanırlar. Bu gelişmeler üzerine Şeyh Said, Azadi'nin başkanı seçilir. Ayaklanmanın başındaki isim de Şeyh Said olacaktır.

Başbakan Fethi Okyar, ayaklanmayı sıkıyönetim tedbirleriyle bastırabileceğine inanmaktadır. Ancak çok sert önlemler alınması gerektiğini düşünen Mustafa Kemal, Fethi Okyar'ı Başbakanlıktan uzaklaştırıp İsmet İnönü'ye yeni bir hükümet kurdurur. Yeni hükümet, sert tedbirlerin uygulayıcısı olacaktır.

Sıkıyönetim ilanı, Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nun değiştirilmesi, devrim ilkelerine aykırı yayın yapan gazetelerin kapatılarak sahip ve yazarlarının cezalandırılması, Takrir-i Sükûn Kanunu'nun kabul ve ilanı ve İstiklal Mahkemeleri'nin yeniden kurulması bunlar arasındadır.

Bu sert tedbirler içinde özellikle Takrir-i Sükûn Kanunu'na ilişkin Meclis'te yapılan tartışmalar çok önemlidir. Bu tartışmalar liberal görüşte olanlarla cumhuriyetçiler arasında bir iç hesaplaşmaya dönüşür. Kazım Karabekir, Ali Fuat Paşa, Rauf Bey, Dersim vekili Feridun Fikri Bey, Sivas vekili Halis Turgut Bey gibi isimler, bu kanuna ve İstiklal Mahkemeleri'ne karşıdırlar. Bu isimler isyancılarla masum halkın birbirinden ayrılması gerektiğini, bu kanunun özgürlükleri ortadan kaldırarak dikta idaresine yol açacağını dillendirirler.

Tartışmaların alevlenmesi ve Meclis'in iki ayrı kampa bölünmesi üzerine Mustafa Kemal söz alarak kürsüye çıkar ve yeni bir dönemi başlatacak kararı açıklar: "Milletin elinden tutmaya lüzum vardır. Devrimi başlatan tamamlayacaktır." Bu önemli bir tercihtir.

Anlaşılmıştır ki artık Cumhuriyet, özgürlüklere ve demokrasiye açılım politikası ile değil, ödünsüz, otoriter bir sertlik politikasıyla şekillenecektir. Bunun sonucu olarak Meclis'te karşı görüşte olanlar tasfiye edilerek Meclis'in demokratik ve kozmopolit yapısı ortadan kaldırılır.

Bu kanuna muhalefet eden Kürt illeri vekilleri Feridun Fikri Bey, Halis Turgut Bey, Rüştü Paşa gibi isimler 1926 yılında İzmir Suikastı davasında yargılanacaklar, Halis Turgut Bey ve Rüştü Paşa asılarak idam edilecek, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatılacaktır.

Tüm bu şiddetli bastırmalara rağmen, bölge gerilim içinde kalmaya devam eder. İstiklal Mahkemesi'nin görev süresinin dolması ve sıkıyönetimin kalkması sonrası bölgede olağanüstü tedbirleri sürdürecek bir formül de bulunur. Bu, yıllar sonra olağanüstü hal valiliğine de ilham kaynağı olacak olan umumi müfettişliklerdir.

Umumi müfettiş; polis, jandarma ve ordu üzerinde etkileri bulunan bir süper validir. Amaç, bölgenin tamamen merkeze bağlanarak denetim altına alınmasıdır. Yerel yönetimler böylece devletin güvenilir kadrolarına teslim edilmiştir.

Bu müfettişlikler Kürt isyanlarının bastırılmasına yönelik olarak çoğaltılır. Şeyh Sait İsyanı'ndan sonra 1. Umumi Müfettişlik, Ağrı İsyanı'ndan sonra 3. Umumi Müfettişlik, Dersim İsyanı'ndan sonra 4. Umumi Müfettişlik tesis edilir. Ancak umumi müfettişlikler eliyle çözüm idari olup, kısa vadelidir. Asıl istenen bölgenin Türkleştirilmesi ve Kürtlerin örgütlenme araçlarının yok edilmesidir.

Mustafa Kemal bu doğrultuda Meclis Başkanı Abdülhalik Renda ile İçişleri Bakanı Cemil Uybadın'a raporlar hazırlatmıştır. Renda, raporunda bölgedeki gergin ve tehlikeli duruma karşı belirli yerlere Türkleri yerleştirmeyi, Kürtleri asimile etmeyi, Türkçe konuşmayı teşvik etmeyi ve aşiret reisleri yerine hükümet gücünün kullanılmasını önerir.

Uybadın da, "Kürdistan umumi valilikle ve müstemleke usulüyle idare edilmelidir" başlıklı raporunda benzer önerilerde bulunur. Sözkonusu raporları ortak bir rapora dönüştürmek üzere Mustafa Kemal'in emriyle "Şark Islahat Encümeni" kurulur. Encümende Başbakan İsmet İnönü, İçişleri Bakanı Cemil Uybadın, Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, Meclis Başkanı Abdülhalik Renda ve Genelkurmay 2. Başkanı Kazım Orbay yer alırlar. Bu kadronun ortak özelliği Takrir-i Sükûn Kanunu ve uygulamalarını savunan ekibin içinde olmalarıdır.

Ortak rapordan çıkan plan bir Türkleştirme programıdır. Kürt kimliği düşüncesini ortadan kaldırmak için askeri ve idari önlemlere ek olarak, kültürel bir asimilasyon programıyla Kürtlerin Türkleştirilmesi öngörülür. Bu plandan iki yıl sonra kabul edilen Doğu'dan Batı illerine sürgüne ilişkin kanun gereğince, Diyarbakır ve Ağrı bölgesinden 1400 kişi Batı illerine sürülecektir.

KAYNAKÇA

Ahmet Mesut, İngiliz Belgelerinde Kürdistan – 1919-1958, Doz Yay., İstanbul, 1992

Behçet Cemal, Şeyh Said İsyanı, Sel Yayınları, İstanbul, 1955

Bilal Şimşir, İngiliz Belgeleriyle Türkiye'de Kürt Sorunu (1924-1938), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1991

Serap Yeşiltuna, Atatürk ve Kürtler, İleri Yayınları, İstanbul, 2007

Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye'nin Tarihi, İletişim, İstanbul, 2013

Robert Olson, Kürt Milliyetçiliğinin Kaynakları ve Şeyh Said İsyanı, Öz-Ge Yay., Ankara, 1992

Suat Parlar, Türkler ve Kürtler, Bağdat Yayınları, İstanbul, 2005

DİĞER YAZILARI CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00