Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol

Ümit Kardaş

08-04-2022 01:40

1930'lu yılların ekonomik bunalımı 1939 yılında savaşı getirmiş, savaş sonrası küresel ekonominin yeni çerçevesini belirlemek üzere 1944 yılı temmuz ayında 44 ülke delegesi Bretton Woods'ta toplanmıştı. Konferans, Amerikan dolarını uluslararası para birimi olarak kabul etti.

Konferanstan küresel ekonomiyi yönetecek ve koordine edecek küresel rekabet ve şirket girişimciliğinden yana üç kurum doğdu. Kurulan üç kurumdan biri Uluslararası Para Fonu (IMF) idi. IMF'nin ana görevi savaş ve ekonomik bunalımdan çıkmış olan dünyaya ekonomik istikrar kazandırmaktı. Bu kurumun görevinin önemli bir parçası sabit döviz kuru sistemini denetlemek ve dövizlerin konvertibilitesini geliştirmekti. Yine bu kurum kısa vadeli nakit sıkıntısına düşen ülkelere acil durum kredisi sağlamakla görevliydi.

Bretton Woods Konferansı'ndan doğan ikinci kurum olan Dünya Bankası, Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) ismiyle kuruldu. Başlangıçtaki görevi savaşta ekonomisi harap olan ülkelere altyapı yatırımları için kredi sağlamaktı. 1950'lerde Üçüncü Dünya ülkelerine yönelerek Dünya Bankası olarak anılmaya başlandı.

Bu konferanstan doğan üçüncü kurum ise Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması ile ticareti yaratacak kurallar dizisi belirlendikten sonra uzun yıllar süren görüşmeler sonucu 1995 yılında kurulan Dünya Ticaret Örgütü oldu. Dünya Ticaret Örgütü bugün dünya ticaretini çevre yasalarından, çalışma koşullarından, insan haklarından, kültürel koruma ve sağlık politikalarından daha önemli gören bir anlayışla yönetilmekte.

1980'li yıllardan itibaren oluşturulan "Yeni Dünya Düzeni" ise çokuluslu şirketlerin önündeki engellerin kaldırılmasını, Üçüncü Dünya ülkelerinin borçlarını ödeyebilir programlara tabi tutulmalarını ve uluslararası sermaye için yeni kâr alanlarının açılmasını amaçlıyordu.

IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü bu amaçları dünya sistemi içinde uygulayan ve oluşturdukları politikaları gelişmekte olan ülkelere dayatan kurumlar olarak işlev gördüler. 1980-1990 arası Üçüncü Dünya ülkelerinin büyük bölümü için borçların iki katına çıktığı ve büyümenin artmadığı bir dönem oldu. 1990'lı yıllar boyunca yaşananlar büyük kitlelerde "Yeni Dünya Düzeni"nin sorgulanmasına yol açtı.

Afrika'daki insanların yoksulluğa ve ölüme terk edilişleri, Asya Kaplanlarının çöküşü, Irak'ın 12 yıl boyunca bombalanarak ambargolarla halkının yıkıma uğratılması, Yugoslavya ve Çeçenistan'da yaşananlar, Afganistan'ın ve Irak'ın işgali sistemin silah, savaş, yıkım ve ölümle ayakta durabildiğini gösterdi.

Sonuç, sosyal devletin geriletilmesi, çıplak ve vahşi bir piyasa ekonomisinin oturtulması, yapısal uyum programlarının acımasızca uygulanması ile yaşanılan yenilgi ve kayıplar, hayal kırıklıkları, yeni ekonomik siyasetlerin yarattığı yoksulluk, işsizlik, açlık ve öfke. İşte Seattle, bu hayal kırıklığının ve öfkenin tepkiye dönüştüğü yer oldu.

30.11.1999 tarihinde simge bir olay gerçekleşti. Amerika'nın Seattle kentinde sendikalı işçiler, gençler, çevreciler güvenlik güçlerine rağmen Dünya Ticaret Örgütü'nün toplantısını bastılar.

Boeing, Microsoft gibi dev şirketlerin merkezinde yapılan bu eylem, değişen dünyada bir şeylerin iyi gitmediğini gösteriyordu. Boeing uçak fabrikasında çalışan bir işçi toplanma yerine şirketlere karşı halkın sesini duyurmaya geldiklerini belirterek, "Eğer temiz bir çevre ve dünyanın tüm insanları için iyi bir gelecek istiyorsak, yaşamlarımızı bunların elinden geri almamız gerek" diyordu.

Bu eylemden sonraki iki yıl içinde Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası, IMF gibi dünya kapitalist sisteminin önemli kurumlarının Melbourn, Washington, Seul, Prag, Quebec'te yapılan tüm toplantıları kitlesel eylemlerle karşılandı.

Belli bir örgütlenme modeli olmayan bu hareket, hangi amaca ne şekilde ulaşılacağına ilişkin bir görüş birliğine de sahip bulunmamakta. Ancak Seattle'da doğan hareket, küresel bir direnişe dönüştü. Sistem küreselleşirken muhalefetini de yaratmakta.

Yerkürenin hareketli ve hareketsiz tüm canlılarını ve habitatlarını temel alan bir küreselleşme, barış ve huzurun egemen olduğu ve refahın yaygınlaştırıldığı bir dünya için mevcut küresel örgütler yeterli mi? Bu kuruluşlar sözkonusu amaca yönelik bir yapılanma ve uygulama içinde mi? Bu sorulara olumlu bir yanıt verme olanağı bulunmamakta.

Özellikle ekonomi politikalarını yönlendiren ve kaynak tahsisini düzenleyen piyasa olmayıp, baskın ve denetlenemeyen güç enerji, silah, gıda, sağlık, ilaç gibi sektörlerde faaliyet gösteren ulus-ötesi (ÜÖŞ) şirketler ve bunların yönlendirdiği uluslararası kuruluşlardır (IMF, Dünya Bankası, G-8 grubu [2014'te Rusya çıkarıldı], G-20, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) Amerikan Kalkınma Bankası, BM Kalkınma Programı gibi...).

Ulusdevletlerden güç kaymasına neden olan ulus-ötesi şirketlerin bir kısmının gelirleri birçok ülkenin GSYİH'inin üzerinde. Örneğin Royal Dutch Shell, Exxon Mobil ve Wall-Mart Stores şirketlerinin gelirleri, Avusturya, Norveç, Suudi Arabistan, İran, Yunanistan, Venezüela, Danimarka gibi ülkelerin GSYİH'inden daha fazla.

GATT anlaşmasının imzalanması ve 1995 yılında Dünya Ticaret Örgütü'nün kurulması küresel ekonomik sistemin oluşmasında önemli bir dönüm noktası olurken, IMF, Dünya Bankası ve WTO gelişmekte olan ülkeleri ekonomik politikalarının gözetimine dönük, yakın işbirliğine dayanan üçlü bir yetki paylaşımına gittiler.

Örneğin IMF ve Dünya Bankası'nın ülkelere kredi olarak yeniden borç verebilmesi WTO anlaşması sayesinde yapısal uyum programlarının o ülkelerce uygulanması koşuluna bağlandı. Böylece sözkonusu kuruluşlar, ülkelerin uluslararası hukuk çerçevesinde denetlenmesinin ve ülkelere kredi alma koşullarının dayatılmasının aracısı durumuna geldiler.

Yapısal uyum olarak uygulanması istenen ekonomik reformların kabul edilme ve uygulanma süreci gerçek bir demokratik sürecin dışında cereyan etmekte. Ekonomik alanda yeniden yapılanma öngörülürken o ülkenin genel ve bölgesel gereksinmeleri, gerçekleri ve halkın çıkarları demokratik bir süreç içinde aşağıdan yukarıya doğru tartışılmazken, parlamenter demokrasi yapay bir kuruma dönüşmekte.

Demokratik süreç bu aşamada işlemezken söz konusu küresel kuruluşlar üzerinde de herhangi bir denetim mekanizması bulunmamakta. Böylece küreselleşme politikaları güçlü ülkelerin küresel örgütler aracılığıyla antidemokratik bir şekilde oluşturdukları politikaların güçsüz ülkelere dayatılıp o ülkeler içinde de antidemokratik bir şekilde kabul edilmesi ve uygulanması sonucunu doğurmakta.

Yine uluslararası barış ve güvenliği, dostane ilişkileri geliştirmek, ekonomik, sosyal, kültürel ve insani nitelikteki sorunların çözümü ve insan hak ve özgürlüklerine saygının geliştirilip özendirilmesi konusunda uluslararası işbirliğini sağlamak amacıyla kurulmuş bulunan Birleşmiş Milletler Sistemi de dünyanın istediği gelişme ve güvenlik gereksinmelerini doyurabilecek durumda değil.

Uluslararası bir örgüt olan BM tüm dünyayı kapsasa da, büyük ölçüde Güvenlik Konseyi daimi üyesi ülkelerin isteklerinin gerçekleştirilmesine araç olmakta. Güvenlik Konseyi'ni oluşturan 5 daimi üye görüş birliğine varmadıkça BM'nin işlevini yerine getirmediği görülmekte.

Adaletsiz, insani, vicdani ve ahlaki değerleri alaşağı eden, şiddet, savaş, yıkım doğuran dayatmacı küresel sistem, cehennemi bir dünya yaratmış durumda.

Devam edeceğim.

DİĞER YAZILARI CHP: Altı oku revize edebilecek mi? – 3 01-01-1970 03:00 CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00