Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler!

Ümit Kardaş

30-07-2020 04:12

Hak ve özgürlüklerin insanlığa karşı suç oluşturacak şekilde ihlalinin cezasızlık pratiğiyle yok sayılmasına çok sayıda örnek vermek mümkün.

Mardin ve ilçeleri 90'lı yıllarda kayıt dışı gözaltı, kaybettirme ve yargısız infazların yoğun olarak yaşandığı bir bölge. Mardin'in Dargeçit ilçesine bağlı Akyol (Derêca) Mahallesi'ne bağlı Libka Kanîya mezrasındaki bir mağarada bulunan toplu mezarın, 1990'lı yıllarda kaybedilenlere ait olma ihtimali değerlendirilirken, Av. Erdal Kuzu delil toplama sırasında kayıp yakınları avukatlarının çalışma alanına alınmamasıyla Minnesota Sözleşmesi'nin ihlal edildiğini belirtiyor.

Soruşturmanın yapıldığı çalışma alanında 40 kafatası ve insan kemiğine rastlandı. Başlatılan soruşturma dosyasına 'gizlilik' kararı konulurken, bulunan kemikler incelenmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilecek.

Kemiklerin İstanbul ATK'ye gönderilmesinin ardından hangi döneme ait oldukları, cinsiyetleri ve öldürülme biçimlerinin tespit edileceğini açıklayan Av. Kuzu, Adıyaman'da devam eden Dargeçit JİTEM davasında ulaşılamayan 4 kişinin olduğunu, kemiklerin arasında bu 4 kişiye ait kemiklerin olabileceğini belirtmekte.

Kürt coğrafyası topraktan insan kemiklerinin fışkırdığı bir dehşet bölgesine dönüşmüş durumda. İHD Diyarbakır Şubesi'nin Eylül 2011'de toplu mezarlara ilişkin hazırladığı rapora göre, 253 toplu mezarda 3 bin 248 kişinin kemiklerine rastlanıldı.

Üstelik cesetlerin kimi bir dere kenarında, kimi sahipsiz bir mezarlıkta, kimi çöplüklerde ortaya çıkmakta. İnsanlığa karşı işlenen bu suçların soruşturma ve kovuşturmalarının çoğunun zamanaşımına uğratıldığı veya basit suçlara çevrildiği ya da faillerinin bulunamadığı anlaşılmakta. Devlet içinde örgütlenen JİTEM davalarının cezasızlıkla sonuçlandığı bilinmekte.

"Cumartesi Anneleri"nin trajedisi ise başka boyutlarda devam etmekte. Uluslararası hukukta da belirtildiği gibi ağır hak ihlallerine uğrayan herkesin etkili bir yasal çözüme erişmeye hakkı bulunmakta. Ancak Türkiye'de devletin tüm kurumlarının işbirliği ile devreye sokulan cezasızlık kültürü, bu hakka erişimi engelliyor.

Çocuklarına kavuşamadan yaşamını yitiren annelerin tek isteği, geriye kalmışsa çocuklarından bir kemik ve dua edecekleri bir mezarlarının olmasıydı. Ancak AKP iktidarı da diğer iktidarlar gibi bu insanlık dramına kayıtsız kaldı.

Cumartesi Anneleri'nin, "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" sloganıyla başlattığı eylem 800'üncü haftasını bitirdi. 25 yıldır adalet mücadelesi veren birçok anne, çocuklarının kemiklerini dahi bulamadan yaşama veda etti.

Yıllarca çocuklarının yolunu gözleyen, ancak kemiklerini dahi bulamadan hayata veda eden annelerin hikâyeleri şöyle:

Mardin’in Dargeçit ilçesinde 2-6 Kasım 1995'te 9 kişiyle birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Seyhan Doğan'ın annesi Asiye Doğan, oğlunun kemiklerine kavuşamadan 2000 yılında yaşamını yitirdi. Anne Doğan, oğlunun yanına defnedilmesi vasiyetinde bulunmuştu. 16 yıl sonra bir toplu mezarda bulunan Seyhan Doğan'ın kemikleri, annenin yanına defnedildi.

10 Haziran 1981'de idam edilen ve cenazesi ailesine verilmeyen Veysel Güney'in annesi Zeynep Güney, oğlunun kemiklerine kavuşamadan 13 Ekim 2012'de yaşamını yitirdi. Yıllarca Galatasaray Meydanı'nda kayıp yakınlarıyla birlikte haykıran anne Güney, Galatasaray Meydanı'na gönderdiği bir mektupta, "Seni kaybedemezler oğul, çünkü resmini gözüme çizdim. Adını dilime yazdım. Mezarını kalbime kazdım" diye seslenmişti.

12 Eylül 1980 darbesi sonrası gözaltına alınıp bir daha kendisinden haber alınamayan Cemil Kırbayır'ın annesi ve Cumartesi Anneleri'nin sembol ismi Berfo Kırbayır, 21 Şubat 2013 tarihinde hayata gözlerini yumdu. 33 yıl boyunca oğlunu aramaktan bir gün bile vazgeçmeyen Kırbayır, "Benim evladım gelir diye kapıyı bacayı açık bıraktım. Ay geçti, gün geçti, sene geçti, benim çocuğum gelmedi. Benim çocuğum ölmüşse, cenazesini bana versinler" sözleriyle belleklerde yer edindi.

Berfo Ana, 2011'de oğlunun kemiklerini bulma umuduyla dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'la Dolmabahçe'de görüşmüştü. Bu görüşmede Erdoğan, annelere, çocuklarının kemiklerini bulacağına dair söz vermişti. Ancak aradan geçen yıllara rağmen Erdoğan'ın annelere verdiği söz yerine getirilmedi.

Cumartesi Anneleri'nden Kiraz Şahin, 18 Ocak 1996'da kaybedilen eşi İsmail Şahin'in akıbetini öğrenemeden 27 Şubat 2015'te yaşama veda etti. Eşinin akıbetini sormak için yıllarca mücadele eden Şahin, 2011'de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen anneler arasında yer aldı. Şahin, Erdoğan'a, "Eşim sizin işçinizdi, mesai saatleri içinde kayboldu. İsmail Şahin'in akıbetini açıklamak sizin de sorumluluğunuzdadır" demişti.

Cevriye Altunbaş, 12 Eylül döneminde zorunlu askerlik yaparken gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan oğlu Zeki Altunbaş'ın akıbetini öğrenemeden 31 Mart 2015'te yaşamını yitirdi. Altunbaş, "Tek isteğim, ölmeden oğlumun mezarına çiçek bırakmak" demişti.

Meryem Bulut, 13 Mayıs 1994 tarihinde Diyarbakır'ın Lice ilçesinde gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Mustafa Bulut'un annesi de 10 Ekim 2015'te Ankara Gar Katliamı'nda yaşamını yitirdi. Aynı zamanda bir Barış Annesi olan Meryem Bulut, adalet ve barış talebinden hiçbir zaman vazgeçmedi. Oğlunun akıbetini sorduğu bir cumartesi günü yaşama veda etti.

Ömrü, oğlu Hüseyin Taşkaya'nın kemiklerini bulmaya yetmeyen bir diğer Cumartesi Annesi Fatime Taşkaya, 17 Ekim 2015'te yaşamı yitirdi. 6 Aralık 1993'te gözaltına alınarak kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın annesi Fatime Taşkaya, "Oğlumun kemiklerini görmeden ölmek istemiyorum" diye haykırmıştı.

Mardin'in Ömerli ilçesinde 17 Ağustos 1995'te askerlerce gözaltına alındıktan sonra haber alınamayan Abdürrahim Demir'in annesi Kesriye Demir, oğlunun kemiklerine kavuşamadan 2016 yılında hayata veda etti. Oğlunun fotoğraflarıyla gittiği karakoldan, "Böyle bir gözaltı olmadı" sözleriyle dönen Kesriye Demir, son nefesine kadar "Oğluma ne oldu?" diye sormaktan vazgeçmedi.

1980 Kenan Evren darbesi sırasında Bingöl'de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Hüseyin Morsümbül'ün annesi Fatma Morsümbül, 25 Aralık 2016'da yaşama veda etti. Anne Morsümbül, yaşamını yitirmeden önce, "Hüseyin'imin kemiklerini bulsam, gömmeyeceğim. Bir torbaya koyup sırtımda gezdireceğim. Kokusunu özledim" sözleriyle hafızalara kazınmıştı.

Urfa'nın Siverek ilçesinde 1994 yılında kaçırıldıktan sonra öldürülen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Nazım Babaoğlu'nun annesi Makbule Babaoğlu, 2017'de yaşamını yitirdi. Makbule Babaoğlu, katıldığı Cumartesi Anneleri eyleminde, "Devleti yönetenlere soruyorum: Oğlumun kemiklerini bana vermeden nasıl barış yapacaksınız?" diye sormuştu.

27 Temmuz 1992'de gözaltında kaybedilen ve ölü bedenine işkence edilen Ayten Öztürk'ün annesi Hatice Öztürk, yaşamını yitiren annelerden. Kızı Ayten'in cenazesi 8 Ağustos 1992 tarihinde Elazığ Karşıyaka Kartaltepe mevkiindeki boş arazide, bir eli dışarıda kalmış şekilde gömülü olarak bulundu. Anne Öztürk, kızının faillerinin yargılandığını göremeden yaşamını yitirdi.

Yukarıda alıntılananlar yaşananların küçük bir kısmı. İnsan onurunun ayaklar altına alındığı, şiddetin, vahşetin ve kötülüğün bu kadar sıradanlaştığı bir ülkede, istediğiniz yerde, istediğiniz kadar secdeye varın. Bu insanların vebali üzerinizde kalacak.

Nietzsche, "İnsan ırkının eğitimini bugüne kadar sanki gardiyanlar ile cellatlar yönetmiş gibi görünüyor!" derken, insanın insana zulmünün altını çiziyor. Adaleti gözetmeyen cesaretin, haydutluğa dönüşeceği bilinen bir gerçek.

Hakikat Adalet Hafıza Merkezi Eş Direktörü Murat Çelikkan, cezasızlık pratiğiyle ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Darbelerle, devletin sınırsız şiddetiyle, adaletsizlikle yaralanmış bir ülkeden bahsediyoruz. Bu nedenle devleti yönetenler korku politikalarına çok sık başvuruyor ve belirli bir süre bundan sonuç alıyor. Birçok gerçek, ötekileştirilmemek için bilinçli bir görmeme, bilmeme sarmalında uçuşuyor. Ama derinden derine Türkiye halklarının her zaman bir özgürlük arayışı olduğuna inanıyorum. Vicdanları olduğuna da. Vicdan sahibi olmak, adalet duygusunun temeli. Devlet suçlarıyla hesaplaşmayan, mağdurların mağduriyetini tanımayan bir Türkiye'nin hiçbir geleceği olamayacağının er ya da geç fark edileceğine inancım var."

Konfüçyüs'ün dediği gibi: "Adalet kutupyıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner!"

Adaletsizliğe, haksızlığa ve zulme kayıtsız kalmak insanlık dışı olmanın özüdür!

Diyarbakır'da PKK operasyonu: HDP'li eski başkanlar dahil 42 gözaltı Leyla Tavşanoğlu yazdı: Alperenler, bozkurtlar, ülkücüler ve ötesi Yerine kayyum atanmıştı: HDP'li Eski Başkan tahliye oldu Salih Bolat yazdı: Ölmüş ayıyı dövmek Milletvekillikleri düşürülen HDP'li Güven ve Farisoğulları tutuklandı
DİĞER YAZILARI CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00