Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi?

Ümit Kardaş

09-11-2021 05:30

Senkretik (bağdaştırıcı) bir inanç sistematiği içinde yer alan Alevilik, İslam'ın dışında gözükmekte. Alevilik, özellikle resmileşmiş ve siyasetin aracı olarak kullanılmış Sünni inancıyla da örtüşmemekte.

Bu nedenle Aleviliğin İslamiyet'ten sapma  (heterodoks)  olarak nitelendirilmesi ve İslam'ın içinden, onun özü ya da bir yorumu olduğu iddiası gerçeği yansıtmamakta. Şeyh Bedrettin ve İbn-i Arabi Alevi olmamakla birlikte katı Sünni gelenekten koparak Alevi teolojisinin sistematik hale getirilmesinde önemli roller oynadılar.

Müslümanların Ali'si savaş, kadın, namaz, oruç, ahret inancı, kâfir, haram, helal anlayışıyla bir bütün olarak katı bir örnektir. Ali'nin öldürülmesinden sonra başlayan Şia-Sünni  ayrışması, aslında iki şeriatçı kesimin ayrışması olarak gözükmekte. Ali'nin izini takip edenler Şii Ortodoksluğu'nu oluşturdular.

Alevilik ise Şiilikten farklılık göstermekte. Anadolu Aleviliğinin Ali'ye yüklediği anlam Batıni felsefesiyle ayrı bir senteze ulaşmış durumda. Ali, 12 imam ve Kerbela, bir kült olarak temel bir Alevi değeri olmakla birlikte semboliktir.

Musevilikte ve Müslümanlıkta Tanrı mutlak, cezalandırıcı ve müdahalecidir. Hıristiyanlıkta ise üçleme (teslis) vardır ve Tanrı dünyevi düzene daha az müdahildir. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olmak üzere Tanrı'nın üç ayrı görünümü vardır, ancak bu üçlemeden bir tek çıkar. İsa insandır ama aynı zamanda Tanrı'dır.

Nitekim Doğu Kiliseleri (Ermeni, Süryani) bunu vahdet-i vücut düşüncesiyle bağdaştırır. Alevilikte "Hak, Muhammet, Ali" üçlemesinde Ali'nin kozmik ve aşkın bir anlamı vardır.

Batıni toplulukların Ali ile tanışmasından önce Tanrı-insan birliği, yani Enel Hak anlayışı Hallac-ı Mansur ile dillendirilmiştir. Bu felsefenin temeli olan panteizm evrenin tek ruhu olan Tanrı'nın fizik ve metafizik tüm varlıkları kapsadığını ve onların her zerresinde var olduğunu kabul eder. Yani her şey Tanrı'dır.

Bu inanç ilk olarak MÖ 5000'den itibaren Hinduizm'de görülür. Hinduizm'in bu düşüncesi Budizm'de de kendini gösterir. Enel Hak anlayışı Hinduizm'in bu felsefesinden etkilenmiştir.

Ayrıca bu felsefe Batı'da da Antik Yunan'daki Yeni Platonculuk felsefesinde monofizizm-varlık birliği anlayışında yerini bulmuştur. Buna göre "evren varlığın maddelenmesi, insan ise konuşmasıdır". Yani her şey Tanrı'dır, Tanrı'nın değişik biçimlerde belirmesidir. Bu anlayışta yaratma değil, belirme vardır.

Tanrı evrendir ve ot, böcek, yıldız, insan olarak görünür. Yaratan, yaratılan yoktur, sadece Tanrısal bir varoluş süreci vardır. Mansur, "Enel-Hak" derken kendini Tanrılaştırmamakta, kendini Tanrı'da yok etmektedir.

Bu nedenle Batıni düşünce, Musevi, Hıristiyan, Sünni, Şii her türlü ortodoksiden temel bir ayrımla Tanrı'yla daha özgün ve daha özgür bir ilişki kurar. İşte bu düşünce, XV. yüzyıldan başlayarak Ali'nin Anadolu Aleviliğine girmesiyle Ali'nin Tanrısal özdeşliği olarak ortaya çıkacaktır.

İrene Melikoff, "Ali'den başka Tanrı bilmem" diyen Alevi'nin Ali'si ile gerçek Ali arasında dağlar kadar fark olduğunu belirtir. Alevilik İslam'ın bir mezhebi ya da tarikatı olmadığı gibi, Şiilikle de karıştırılmamalıdır.

Kul Himmet, aşağıdaki deyişte Ali'nin nasıl algılandığını anlatır:

"Bir ismi Ali'dir bir ismi Allah/ İnkârım yoktur hem vallah hem billah/ Muhammet Ali yoluna Allah eyvallah/ Ben Ali'den gayrı er görmedim".

Virani'nin deyişinde vahdet-i vücut Ali'de cisimleşir: "Ali İncil, Ali Tevrat/ Ali Zebur, Ali Kuran/ Ali Fazlü Rahman/ Ali'dir sümmevechullah".

Aleviliği Sünni ve Şii inançlardan ayıran bir diğer önemli husus kâfir/mümin ayrımı üzerinden şekillenen egemenlik hiyerarşilerini, savaşları ve bu savaşların kutsanıp meşrulaştırılmasını, başka inançlara ve milletlere düşmanlık ve ötekileştirme aşılayan her türlü anlayışı reddetmesidir.

"72 millet birdir bize", eşitlik ve empati anlayışı içinde barışçı bir söyleme dönüşmekte. Yunus Emre tam da bu felsefenin özüne uygun olarak, "Sen sana ne sanırsan/ Ayruğa da onu san" demekte.

Yunus, tam bu noktadan evrensel barış için seslenir: "Gelin tanış olalım/ İşi kolay kılalım/ Sevelim sevilelim/ Dünya kimseye kalmaz". Ve barış için nasıl bir dil kullanılması gerektiğini şöyle belirtir: "Söz ola kese savaşı/ Söz ola bitire başı/ Söz ola ağılı aşı/ Bal ile yağ ede bir söz".

Alevilik, inançların asimile edilmesini, savaş ve fetih yoluyla din dayatmasında bulunulmasını, boyun eğdirip haraç alınmasını kabul etmezken, kızıl börkün yanında tahta kılıç kuşanmayı sembol olarak kullanmıştır. Hükümranların zulmüne karşı çelik kılıcını kullanırken, kalıcı barış anlamında gücün çelik kılıcına karşı tahta kılıcı koymuştur.

Ancak Alevilik zulme karşı direniş hakkından vazgeçmemiştir. Haksızlığa, adaletsizliğe ve eşitsizliğe, zulme direniş bir kabul ve uygulamadır. Yunus yoksulların ezilmişliğini, "Geçti beyler mürüvveti/ Binmişler birer ata/ Yediği yoksul eti// İçtiği kan olmuştur" dizeleriyle ifade ederken; Dadaloğlu direnişi şöyle ifade eder: "Belimizde kılıcımız kirmani/ Taşı deler mızrağımız temreni/ Hakkımızda devlet etmiş fermanı/ Ferman padişahın dağlar bizimdir".

Aleviliği Kuran'ın içinden yorumlayıp anlatmak mümkün olmadığı gibi, Ortodoks Şii inancı üzerinden konumlandırmak da doğru değildir. Alevilik, Şiilerle bazı kavramsal sembolleri paylaşsa da bunlara yükledikleri anlamlar farklı olup, Allah kavramına, siyaset-inanç-toplum ilişkilerine yönelik yaklaşımları birbiriyle örtüşmemekte. Sünnilik ve Şiilik bu bakımlardan birbirlerine daha yakın durmakta.

Kuşkusuz her inanç alanında olduğu gibi Aleviler içinde de ayrışmalar bulunmakta. 1990'lı yılların başından itibaren Aleviler arasında alternatif görüşler ortaya çıkmaya başladı. 2004 yılında Aleviliğin kökenini Hititlerden önce Anadolu'da yaşamış olan Luvilere dayandıran görüş Işık-Alevi hareketini başlatmış oldu. (Erdoğan Çınar, "Aleviliğin Gizli Tarihi)

Işık-Alevî hareketi "Alevî" teriminin Luvi sözcüğünün Hitit dilinde "Işık İnsanları" anlamına geldiğini öne sürmekte. Bazı Osmanlı kaynaklarında, belirli bölgelerde yaşayan bir kısım Alevîler için "Işık Taifesi" denmesi, Işık-Alevîlerine göre, Luviler ile Aleviler arasındaki bağı göstermekte.

Işık-Alevi düşüncesi, çoğu heterodoks grupların da baskının birer ürünü olarak ortaya çıktıklarını savunmakta. Günümüz Anadolu Alevilerinin tümünün de Osmanlı baskısından kurtulabilmek için İslami bir kılıfa bürünmeye mecbur kalan takiyeci gruplar olduklarını iddia etmekte.

Işıkçılar kendilerini ezoterikçi olarak görürken, Alevîliğin de ezoterizmin ta kendisi olduğunu savunmakta, kendilerini tarihteki bütün ezoterik inançlarla özdeşleştirmekteler.

Işıkçı-gelenekçi ayrışması Alevi camiasında derin bir fikir ayrılığına yol açmış durumda. Işık hareketi önemli ve güçlü Alevi kurumları arasında çok etkili olmayı başarmış, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, 2006 yılında geleneksel Alevilik anlayışını Işık-Alevi düşüncesine uygun bir anlayışla değiştirmiş durumda.

Alevilik İslam'ın içinden çıkıp gelmiş değildir. Bu nedenle Alevilik etkilendiği ve içine kattığı İslami sembol ve kavramlar da dahil tüm inanç sistemlerinin bağdaştırıcı sentezi içinden, yani iç bütünlüğü üzerinden tanımlanabilir.

Kuşkusuz baskıcı tarihsel asimilasyon politikaları sonucu, ibadet kurallarına uymasa da kendini İslam'ın içinden tanımlayan Aleviler bulunmakta. Ancak bunu Alevilikten sapma olarak görmek daha doğru olur.

Kuşkusuz Aleviler kendilerini istedikleri gibi tanımlama hakkına sahipler. Demokratik-laik bir hukuk devletinde Alevileri tanımlama, ibadet yerlerini belirleme, zorunlu din dersine tabi tutma politikaları kabul edilemez.

AKP iktidarı, yeni bir Alevi açılımı adı altında Diyanet İşleri Başkanlığı benzeri bir "Alevi Cemaati Başkanlığı" kurmayı ve dedelere maaş bağlamayı düşünmekte. Bu teşebbüsün kadim devlet geleneği doğrultusunda Sünni Müslümanlara yapıldığı gibi Alevileri tek tipleştirerek inançlarını devlet denetimine alma hamlesi olduğu açık. Alevilerin memur olmaya değil, hak ve özgürlüklerinin hukukça güvenceye alınmasına ihtiyaçları var.

 

Yararlanılan kaynaklar

Anton J. Dierl, Anadolu Aleviliği, Ant Yayınları, İstanbul, 1991

Cafer Solgun, Alevilerin Kemalizm'le İmtihanı, Hayy Kitap, İstanbul, 2008

Claude Cahen, Türkler Nasıl Müslüman Oldular, Örgün Yayınevi, İstanbul, 2007

Erdoğan Aydın, Kimlik Mücadelesinde Alevilik, Kırmızı Yayınları, İstanbul, 2011

Esat Korkmaz, Anadolu Aleviliği, Berfin Yayınları, İstanbul, 2008

Faik Bulut, Ali'siz Alevilik, Berfin Yayınları, İstanbul, 2007

Gülağ Öz, On İki İmam ve Kerbela, Kültür Ajans Tanıtım Organizasyon, Ankara, 2013

İrene Melikoff, Uyur İdik Uyardılar, Cem Yayınevi, İstanbul, 1993

Nejat Birdoğan, Anadolu'nun Gizli Kültürü – Alevilik, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2003

Nejat Birdoğan, Anadolu Aleviliğinde Yol Ayrımı, Mozaik Yayınları, İstanbul, 1995

DİĞER YAZILARI CHP: Altı oku revize edebilecek mi? – 3 01-01-1970 03:00 CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00