6-7 Eylül'e giden süreç

Ümit Kardaş

07-09-2023 01:32

6-7 Eylül 1955'te devlet tarafından tertiplenen ve başta Rumlar olmak üzere İstanbul’un etnik-din farklılığı olan kesimlerine vahşi, yağmacı, talancı bir güruh tarafından yaşatılan 6-7 Eylül olaylarının üzerinden 68 yıl geçti. Bu olayları analiz etmeden önce Osmanlı'dan bu yana Rumlara yönelik devlet politika ve uygulamalarına bakmak lazım.

Osmanlı İmparatorluğu'nun iskân ve sürgün politikalarının en önemli özelliği etnik ve dinsel nüfus yoğunlaşmalarını karıştırarak önlemekti. Toprak kayıplarının başladığı dönemlerde ordunun terk ettiği yerlerdeki Müslüman ve Türk nüfus da geri çekilmiş, böylece sürekli bir muhaceret sorunu yaşanmıştı. Özellikle Rus Çarlığı'nın yayılma ve çekilme politikaları Osmanlı ile benzerlik taşıdığından, savaşlar sonucu karşılıklı göçler yaşanıyordu.

Mesela 1783’te Rusların Kırım'ı ilhakı sonucu, Tatar Müslümanlar kitlesel olarak Osmanlı topraklarına göç ettiler. Balkanlardan Kafkaslara kadar Ruslara karşı alınan her yenilgi İmparatorluğa göç eden Müslüman nüfusu artırmaktaydı. Abdülhamit, bu artıştan memnundu. Ruslar açısından ise bu durum boşalan yerlere Hıristiyan nüfus iskân edilmesi fırsatı yaratmıştı. Nitekim Osmanlı tebaası Rum ve Ermenilerin bu yerlere göç etmesi teşvik edildi.

10 Temmuz 1908'de Abdülhamit'in Anayasayı ilan etmesi mutlakıyetin ağır baskısından kurtulan Hıristiyan halkı başlangıçta sevindirmişti. Ancak çok geçmeden 1910'dan itibaren İmparatorlukta Rum mallarını almama ve Rum tüccarları ezme eylemleri başlatıldı. Nefret en yüksek noktaya gelmişti. Görünürdeki neden Yunanistan'ın Girit adasını ilhak etme niyetiydi.

Bu ortamda "gâvur" diye nitelenen İzmir'in camilerinde hocalar tarafından Hıristiyan halktan mal alınmasını engellemek yönünde vaaz verilmeye başlandı. İstanbul, İzmir ve Selanik'teki Rumlara karşı yağma ve tehcir hareketleri başladı. İttihat ve Terakki, eğitimden ticarete Türkleştirme ve Müslümanlaştırmayı hedefliyor, Almanya'nın çıkarları ve yönlendirmeleriyle İmparatorluğun can damarları kesiliyordu.

Rıza Nur, hatıratında, Topal Osman ile yaptığı bir konuşmayı şöyle anlatmakta:

"'Ağa Pontusu iyi temizle,' dedim, 'Temizliyorum,' dedi. 'Rum köylerinde taş üstünde taş bırakma,' dedim, 'Öyle yapıyorum ama, kiliseleri ve iyi binaları lazım olur diye saklıyorum,' dedi. 'Onları da yık, hatta taşlarını uzaklara yolla, dağıt. Ne olur ne olmaz, bir daha burada kilise vardı diyemesinler,' dedim, 'Sahi öyle yapalım. Bu kadar akıl edemedim,' dedi."

Topal Osman, fiili Giresun Belediye Başkanlığı (daha sonra cumhurbaşkanlığı muhafız alay komutanı), Rıza Nur ise Osmanlı Meclisi'nde milletvekilliği yaptı (daha sonra milletvekili ve bakan). Doğu Karadeniz'de birkaç kilise dışında Rumlara ait hiçbir şey bırakılmadı. Aynı uygulamalar Ermenilerin yoğun yaşadıkları bölgelerde de yapıldı, böylece kültürel izler de yok edildi.

Avukat ve şair Mikail Argirapulos, 4 Eylül 1908'de İzmir, Bornova'da bir İngiliz malikânesinde İttihat ve Terakki'nin önemli temsilcilerinden biri olan Dr. Nazım Bey ile dünyanın ilgisini çeken bir söyleşi yapıyordu. Dr. Nazım, örgütün Rum varlığına nasıl baktığını ve politikasının ne olacağını şu sözlerle anlatıyordu:

"Bugün Anadolu'da Elen olarak 3.000.000 kişiyi bulduğunuz tahmin ediliyor. Göründüğü gibi azınlıkta bulunuyorsunuz, buna rağmen taleplerde bulunarak, büyük kargaşa kopararak hareket ediyorsunuz. Yarınlarda, başka ve size bahsettiğim nedenlerden dolayı gittikçe azınlığa düşeceksiniz. Lütfen bunu iyice dinleyiniz: Var olan çoğunluk zirveye ulaşacak. İlk şık olarak: Gereksiz savaş hazırlıkları dışında sükûnet ve nizam hüküm süreceği için doğumlar çoğalacak. İkinci şık olarak: Şimdi İmparatorluğun sınırları dışında bulunan milyonlarca Türklerden büyük bir çoğunluk tabiî veya başka yollardan bu topraklara akın edecek. Gelişmeleri seyredin; bugünkü şovenistlerin kaderini tahmin etmeniz için sizi yalnız bırakıyorum."

Söyleşiyi izleyen gazeteci Mihail Rodas, söyleşiden sonraki duygu ve düşüncelerini şöyle anlatıyor.

"Akşam karanlığı salonun içine sessizce çökmüştü ve çehreler artık zorlukla seçiliyordu. Yorulmayan konuşmacımıza parlak fikirlerini samimiyetle açıkladığı için ona teşekkür ettik ve dışarı çıktık. Rum çocukları, yolda karınca kümeleri gibi toplanarak oynamaya devam ediyorlardı. Kendime hâkim olamayarak belirsiz olan yarınları düşünmeye başlıyordum... 1914'te neler mi oldu? Nazım Bey'in 1908 sonbaharında İzmir'de söyledikleri gerçekleşti."

İttihat ve Terakki, Anadolu ve Doğu Trakya'da Türkleştirme-Müslümanlaştırma politikalarıyla etnik ve dinsel temizliğe girişti. Ermenilerin yanında Rumlar da tehcir ve mübadele yoluyla hızlı bir etnik arındırmaya tabi tutuldu. 1911-1914, 1916 Rum tehciri, 1919-1923 Rum tehcir ve mübadeleleri etnik arındırma olarak gerçekleşti.

İttihatçı Halil Menteşe, bu arındırmanın nasıl yapılacağını şöyle anlatıyor: "Talat bey, Balkan Harbinde hıyanetleri tebarüz eden anasırdan memleketi temizlemeyi ön safa koymuştu. Fakat bunu yapmak çok ihtiyat isteyen bir işti. Alınan tedbir şu oldu. Valiler ve diğer memurin resmen bu işe müdahale eder görünmeyecek. Cemiyetin teşkilatı (Teşkilatı Mahsusa) işleri idare edecek. Rumlar ürkütülecek."

Bu anlatımdan sonra bütün yaşananlar eşkıya eliyle ürkütüp kaçırma yönteminin devletin kodlarına işlediğini göstermekte. Bugün bu yöntemin halen uygulandığını gazete ve HDP binalarına yaptırılan saldırılarda ve linç teşebbüslerinde görüyoruz.

İttihat ve Terakki, 1913 yılı Ekim ayında Balkan Savaşı hezimeti nedeniyle Almanya'ya yaklaşıyor, yaptığı gizli anlaşma sonucu Osmanlı askeri ve sivil bürokrasisini Alman görevlilerin emrine sokuyordu.

Almanya, ekonomik faaliyetlerinin ve bölgede yayılmasının önünde engel gördüğü, sermaye birikimine sahip Rumların ve Ermenilerin bertaraf edilmesini istiyordu. Bu istek etnik ve dinsel homojenleştirme politikası güden İttihat ve Terakki'nin Türk-Müslüman örgütlenmesi hedefine uyuyordu. Bunun sonucu Ege'de, Orta Anadolu'da ve Pontus kökenli Doğu Karadeniz'de Rumlara karşı sindirme, tenkil, zorunlu iskân ve baskıyla kaçırma politikaları uygulanmaya başlıyordu.

Rumlar orduda amele taburlarına alınıp savaş alanlarında yol yapımında kullanıldılar. Çok sayıda Rum, soğuk ve açlık nedeniyle öldü. Rum erkekleri dövülüp işkence görürken büyük çapta yağmalar yapıldı. İttihatçı hükümet, yabancı müdahaleleri körükleyen Rum sorununu Batı Anadolu'dan Rumları uzaklaştırıp yerlerine Rumeli göçmenlerini yerleştirerek temelden çözmek istedi.

Mesela Rum kasabası olan Ayvalık'taki araziler ve evler, Bosna'dan gelen göçmenlere verildi. Batı Anadolu Rumlarına karşı girişilen misilleme 1914 ilkbaharında genelleşti, Rumlar yaşadıkları topraklardan uzaklaştırılıp mallarına el konuldu. Bütün operasyonlar Osmanlı jandarmasını yöneten Teşkilatı Mahsusa çeteleri tarafından yürütüldü. Bu tehcir uygulamaları Ermenilere uygulanacak zulmün habercisiydi.

Kilise ve cemaat kayıtlarına göre kıyıma uğrayan Pontus Rumlarına ilişkin genel tablo vahim gözükmekte. Amasya, Niksar, Trabzon, Tokat, Maçka ve Şebinkarahisar'da 815 yerleşim birimi yok edilir, 1134 kilise ve 960 okul soygunlar sonucu boşaltılarak yakılır, binlerce insan çeşitli şekillerde öldürülür ya da sürgüne gönderilir.

1915 Ermeni tehcirinden sonra, 1916'da ikinci Rum tehciri gelir. Bergama, Dikili ve Ayvalık boşaltılarak Müslüman göçmenlere tahsis edilir. İttihatçı Kuşçubaşı Eşref, Ege bölgesindeki Rum ve Ermeni nüfusun sürgününde önemli rol oynar. Üretim ve ticaret hayatında Rum ve Ermeni işadamlarının yerine Türk-Müslüman işadamları geçmeye başlar.

1919-1922 yılları arasında her iki tarafın çeteleri birbirleriyle savaşırlar. 9 Eylül 1922 günü Türk ordusu İzmir'e girince "gâvur" olarak nitelenen insanların evleri, işyerleri yağmalanır. 13 Eylül'de Sakallı Nurettin Paşa, Rum ve Ermenilerin oturdukları semtleri ateşe verdirir. İzmir yakılıp yıkılırken Anadolu Rumları da göçmeye başlar. 1922-1924 yılları arasında uygulanan karşılıklı mübadele ise insan trajedileri barındıran zorunlu bir sürgün olarak yaşanır. Devam edeceğim.

KAYNAKÇA

Alexander Papadopoulus, Pontus Trajedisi 1914-1922, Pencere Yayınları, İstanbul, 2013

Ayhan Aktar, Türk Milliyetçiliği, Gayrimüslimler ve Ekonomik Dönüşüm, İletişim, İstanbul, 2006

Baskın Oran, Türkiye'de Azınlıklar, İletişim, İst., 2004

David Gaunt, Katliamlar, Direniş, Koruyucular: I. Dünya Savaşında Doğu Anadolu'da Müslüman-Hıristiyan İlişkileri, Belge Yayınları, İstanbul, 2007

Erik J.Zürcher, Turkey, A Modern History IB Tauris, 2004

Feroz Ahmad, İttihat ve Terakki-1908-1914, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2004

Fuat Dündar, Modern Türkiye'nin Şifresi, İletişim, İstanbul, 2001

İlber Ortaylı, Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu, Alkım Yayınevi, İstanbul, 2006

Mihail Rodas, Almanya Türkiye'deki Rumları Nasıl Mahvetti, Belge Yayınları, İstanbul, 2011

Pervin Erbil, Anadolu'ya Ağlıyordu Niobe, Sorun Yayınları, İstanbul, 2001

Rıfat N. Bali, Bir Türkleştirme Serüveni, İletişim, İstanbul, 2000

Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, Altındağ Yayınları, İstanbul, 1967

Suat Parlar, Osmanlıdan Günümüze Gizli Devlet, Mephisto, İstanbul, 2005

1912-1922 Yılları Arasında Hıristiyanlara Yönelik Takibatı Tehcir ve İmha, Derleyen: Tessa Hofmann, Belge Yayınları, İstanbul, 2013

DİĞER YAZILARI CHP: Altı oku revize edebilecek mi? – 3 01-01-1970 03:00 CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00