Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi?

Ümit Kardaş

08-03-2022 01:41

Ruslar, 9. yüzyılda Kiev'i fethedip Doğu Slav devletini (Kiev Knezliği) kurdular. Bilge Yaroslav (1019-1054) döneminde Kiev Altın Çağı'nı yaşarken, sözkonusu dönemde Bizans etkisiyle Ortodoks Hıristiyanlık kabul edildi.

Kiev Knezliği'nin en güçlü halefi olan Moskova Knezliği, 14. yüzyılın başında Orta Rusya'da nüfuz elde etmeye başlayarak Rus topraklarının birleşmesi ve Rusya'nın genişleme sürecinde ana öncü güç haline geldi.

III. İvan (Büyük İvan), Orta ve Kuzey Rusya'yı Moskova'nın hâkimiyetinde birleştirdi ve "Tüm Rusya'nın Hükümdarı" unvanını aldı. 1453 yılında İstanbul'un Fethi'nden sonra, Moskova kendini Doğu Roma İmparatorluğu'nun halefi ilan etti. Büyük Dük IV. İvan ("Korkunç"), 1547 yılında Rusya'nın ilk Çarı olarak taç giydi.

Rusya (Rossiya, Rus isminin Yunanca hali olan ve aynı zamanda Kiev Rusya'sının Bizans İmparatorluğu tarafından isimlendirmesi olan (Rosia) kelimesinden gelmekte.), I. Petro döneminde (1682-1721) topraklarını genişleten ve batıya açılan bir dünya gücü haline geldi. II. Katerina (1762-1796), Rusya'nın sınırlarını Lehistan üzerinden Orta Avrupa'ya, Kırım Hanlığı'nı yenerek Karadeniz'e kadar genişletti.

Rusya, 1809 yılında İsveç Krallığı'ndan Finlandiya'yı, 1812'de Osmanlılardan Besarabya'yı (Moldova) topraklarına kattı.

Vladimir Putin, Ukrayna'yı işgal etmeden önce yaptığı konuşmada, NATO karşısında güvenlik endişeleriyle harekete geçmek zorunda kaldıklarını belirtirken, Çarlık Rusya'sının hâkimiyet alanları üzerinden bir başka ülkenin topraklarını ilhak etmeyi tarihsel bir meşruiyete oturtmaya çalışıyordu.

Bu söylemle birlikte bir dönem Varşova Paktı ile Avrupa'nın içlerine kadar ideolojik hâkimiyetini genişletmiş olan Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi Avrupa için potansiyel bir tehdit olarak algılandı.

1914 yılında Rusya, Avusturya-Macaristan'ın kendi müttefiki olan Sırbistan'a savaş ilanına tepki olarak I. Dünya Savaşı'na girdi ve üç cephede savaştı. Ancak, yüksek kayıplar, yolsuzluk ve savaşın yükselen maliyetleri ile iç kriz derinleşti.

Böylece 1917 Bolşevik İhtilali'nin zemini oluşmuş oldu. İktidara gelen Bolşevikler, ilk iş olarak Rusya'nın I. Dünya Savaşı'ndan çekildiğini ilan ettiler. Ardından ülkede bir dizi reform hareketlerine başladılar. 30 Aralık 1922'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Sovyetler Birliği Kuruluş Antlaşması'yla Sovyetler Birliği resmen kuruldu.

Ukrayna'nın kendi kaderini tayin hakkı mücadelesi doğrultusunda 23 Haziran 1917'de uluslararası alanda tanınan Ukrayna Halk Cumhuriyeti kuruldu. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Ukrayna'nın batı kısmı Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ile birleşti ve tüm ülke Sovyetler Birliği'nin bir parçası oldu. Ukrayna, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından 1991 yılında bağımsızlığını kazandı.

1924'te Lenin'in ölümünden, 1929'da Lev Troçki'nin sürgün edilmesinden sonra başlayan Stalin döneminde "tek ülkede sosyalizm" devlet politikası olarak benimsendi. Bolşevik parti içindeki mücadele, "Büyük Temizlik" adı verilen 1937-38 yıllarında aralarında kurucu parti üyeleri ve darbe ile suçlanan askeri liderler de dahil olmak üzere binlerce kişinin idam edildiği kitlesel baskılar ile sonuçlandı.

Stalin liderliğindeki hükümet, planlı ekonomiyi başlatarak ülkenin kırsal kesimini önemli ölçüde sanayileştirdi ve tarımı kolektifleştirdi.

Kızılordu, savaş sonrasında Doğu Almanya dahil olmak üzere Doğu Avrupa'yı işgal etti. Daha sonra bu devletlerde sosyalist hükümetler kuruldu ve Doğu Bloku'nun uydu devletleri haline geldi. Sovyetler Birliği dünyanın ikinci gücü haline gelip Doğu Bloku ülkeleri ile Varşova Paktı'nı kurarak ABD ve NATO'ya karşı Soğuk Savaş olarak da bilinen küresel hâkimiyet mücadelesi içine girdi.

Avrupa içlerine kadar yayılan sosyalist sistem, 1950'li yılların ortalarına gelindiğinde, özellikle Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde uygulanan katı merkezi planlama sistemi tıkanıklıklara yol açmaya başladığından birtakım reform girişimleri başlamıştı.

1956 yılında, reform teşebbüslerinin yaşandığı Macaristan'da, Sovyetler Birliği destekli Stalinist hükümete karşı bir halk hareketi başlatıldı (Macar Devrimi). Macaristan,1 Kasım'da Varşova Paktı'ndan ayrılma kararını açıklayarak Birleşmiş Milletler aracılığıyla büyük devletlerin korumasını istedi.

Bu gelişme üzerine takviye edilerek geri döndürülen Sovyet birlikleri Budapeşte'yi işgal etti, reformcu önderlerin çoğu tutuklandı. Yönetim değiştirilirken, geride 2500 ölü, 13.000 yaralı bırakıldı.

Sovyet Rusya'nın ikinci işgali 12 yıl sonra Çekoslovakya'da gerçekleşti. 20-21 Ağustos 1968 gecesi Alexander Dubček'in "Prag Baharı" adı verilen siyasi liberalleşme reformlarını durdurmak için Sovyetler Birliği ile diğer Varşova Paktı müttefikleri olan Doğu Almanya, Polonya, Bulgaristan ve Macaristan Çekoslovakya'yı işgal ettiler (Brejnev Doktrini).

Yaklaşık 250.000 kişiden oluşan Varşova Paktı orduları o gece Çekoslovakya'ya saldırdı, 137 Çekoslovak sivil öldürüldü ve yaklaşık 500 sivil yaralandı. 20 Ağustos gecesi tutuklanan Dubček, görüşmeler için Moskova'ya götürüldü. Dubček'in görevde kalması konusunda anlaşmaya varıldı, ancak artık liberalleştirmeye son verilecekti. Gelişmeler, Çekoslovakya Komünist Partisi'nin iktidar tekelini güçlendirdi.

ABD ve NATO, Çekoslovakya'da gelişen durumu büyük ölçüde görmezlikten geldi. Başkan Lyndon B. Johnson, ABD'yi zaten Vietnam Savaşı'na sokmuştu. Silahlanmanın sınırlandırılması görüşmelerinin gündemde olması da Sovyetler Birliği'nin elini rahatlattı.

Nihayet 1985'te, Mihail Gorbaçov'un, iktisadi alanda yeniden yapılanma anlamına gelen "perestroyka" ve açıklık anlamına gelen ve demokratikleşme sürecine işaret eden "glasnost" politikaları sadece Sovyetler Birliği için değil, tüm Orta ve Doğu Avrupa sosyalist ülkeleri için de dönüm noktası oluşturacak gelişmelerin başlangıcı oldu.

Silahlanma ve uzay araştırmalarında ABD ile yarışan Sovyetler Birliği'nin askeri harcamaların artması sonucu, toplumun en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığı, çağın gerisinde kaldığı açıktı.

Sovyet Sosyalizmini reforme etme amacıyla yola çıkan Gorbaçov'un uygulamaya koyduğu radikal reformlar, Sovyetler Birliği ve onun hegemonyası altında olan ülkeler için sonun başlangıcı oldu.

1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılması, 1991'de SSCB'nin resmi varlığına son verilmesi ve bu birliğe bağlı 15 cumhuriyetin bağımsızlıklarını ilan etmesiyle sözkonusu coğrafyada merkezi planlamaya dayalı sosyalist sistem sona erdi. Varşova Paktı'nın dağılmasıyla da savaş sonrası Avrupa'sının iki kutuplu askeri yapısı da tarihe karıştı.

Bu gelişmeler karşısında, kapitalist düzen âdeta rakipsizleşerek Pan-Kapitalist sisteme dönüştü, Rusya merkezi planlamaya dayalı sosyalist sistemden piyasa ekonomisine geçiş şeklinde yaşanan büyük ve benzersiz dönüşüm sürecine girmiş oldu.

Bu durum iktisat bilimi açısından da, yaygın kullanılan adıyla "geçiş ekonomisi" ya da "geçiş iktisadı" (Transition Economics) adı altında yeni bir alanın doğup gelişmesine neden olmuş durumda. ("Sosyalizmden Kapitalizme Geçiş Sürecinde Rusya: Nasıl Bir Kapitalizm?", Esra Güler)

Rusya'nın bir piyasa ekonomisi olup olmadığı tartışmalarında Amerikalı ekonomist Paul Krugman, Rusya'nın ekonomisini "Potemkin köyü" olarak tanımlamakta. ("Çarlık Rusya'sı döneminden kalma bir çeşit efsaneye göre, Başbakan Grigori Aleksandroviç Potemkin, Rus Çariçesi Katerina imparatorluğun güney eyaletlerini gezdiği sırada Çariçenin gideceği yerlere ondan bir gün önce gidip kötü görünümleri düzeltir, perişan halde görünen köylerin güzel görünmesini sağlarmış, sonra da güzelleştirmek için kullandığı malzemeleri söküp bir sonraki yere götürürmüş. O zamandan beri de "Potemkin köyü" deyişi, gerçekte olmayan şeyleri ifade etmek için kullanılmaya başlamıştır." Güler, a.g.e.)

Krugman, Rusya'nın 90'ların ikinci yarısından itibaren, gerçekte olmayan ve arkasında yatanlarla hiçbir ilişkisi bulunmayan, yalnızca bir görünüşten ibaret olan bir tür Potemkin ekonomisi haline geldiğini ifade etmekte.

Rusya,  illegal örgütlerin egemen olduğu "dağılmış bir suç devleti" , devlet düzenine rüşvet ve kişisel ilişkilerin hâkim olması anlamına gelen "kleptokrasi" ve milli politikaları kendi çıkarları doğrultusunda etkileyen oligarkların şekillendirdiği bir "mafya devleti" olarak tanımlanmakta. Putin'in oligarkları ortak ettiği bir devlet kapitalizmine yöneldiği de söylenebilir.

Putin'in Rusya'ya yönelik güvenlik ve tehdit alanlarında, tarihi referansın Çarlık coğrafyasına dayandığı, bölgesel entegrasyon ve NATO genişlemesine tavizsiz karşı çıkılması politikalarının öne çıktığı görülmekte.

ABD'nin başını çektiği tek kutuplu dünyada ikinci bir kutup olarak tanınma isteği içinde olan Putin, emperyal hamlelerini buna yönelik gerçekleştirmekte. 2008'de Rusya'nın Gürcistan'a müdahale ederek Abhazya ve Güney Osetya'yı işgali, 2014'te Kırım'ı ilhak etmesi, 2015'te Suriye'ye rejimi destekleme gerekçesiyle müdahalesi ve 2022'de Ukrayna'yı işgali gibi...

Putin, dünyanın en geniş coğrafyasına sahip, 145 milyon nüfuslu, nükleer silahları olan devasa bir askeri güce sahip, enerji kaynakları bol bir ülkenin seçilmiş tek adamı olarak çevresindeki dar kadrosuyla denetlenemez yetkilere sahip.

Özgürlüklerin ve hukukun olmadığı, gelir dağılımının zenginler lehine arttığı ülkede Putin'in iktidarını sürdürmesi için Rus milliyetçiliğine ve emperyal söylemlere dayanması şaşırtıcı değil. "Kırım'in işgali onu yeniden ulusal lider yaptı, Rusya halkını bayrak etrafında topladı. Bu noktadan sonra Putin artık daha sık Russkii Mir'den (Rus Dünyası) bahsedecekti." (Evren Balta, Söyleşi, İrfan Aktan, Artı gerçek, 06.03.2022)

Tek kutuplu dünyayı nükleer bir savaş tehdidi altında ve insanları acılara boğan savaş ve işgallerle iki kutuplu bir dünya haline getirme çabasının, insanların daha çok ezilmesine neden olduğu açık.

Açgözlü, kurnaz, kötücül ve ölümsever Sapiens'in yarattığı adaletsiz, eşitsiz, hukuksuz, ulus-üstü şirketlerin egemen olduğu, otokrasinin güçlendiği bir dünyadan adaletli, vicdanlı, silahsız, iyiliksever, doğaya uyumlu, yaşanabilir yeni bir dünya inşa edebilecek miyiz? Devam edeceğim.

DİĞER YAZILARI CHP: Altı oku revize edebilecek mi? – 3 01-01-1970 03:00 CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00