Sorumlular ayağa kalksın!

Ümit Kardaş

17-02-2023 22:08

Umudu, geleceği, yaşam hakkı, onuru yerle bir edilen insanlar çırılçıplak bir hayatın çaresizliği içinde bırakılmışsa; eritin kalbinizdeki buzulları gözyaşlarınızla!

Çekirdek, manto ve yerkabuğundan oluşan yeryüzünde hareketli mantonun üzerindeki yerkabuğu, levhaların kademeli hareketi sonucu gerilmekte. Deprem, bu yüksek basıncın kırılgan kayaların oluşturduğu faylar üzerinde kırılmaya neden olmasıyla oluşmakta. Yani deprem adını verdiğimiz ve bizi çok etkileyen olay, yerkürenin kendi dinamiği içinde cereyan eden tabiî bir olay.

Hayat kaynağımız olan yerküremiz kendi kuralları içinde işleyişine devam ediyor. Evrenin ve onun bir parçası olan yerkürenin zorunluluklarına uyum sağlamak, sistemin bütünlüğünü kabul etmek zorundayız. Yapabileceğimiz tek şey, yerkürenin kendi işleyişindeki sistemi çözerek bize zarar vereceği noktalarda gerekli ön tedbirleri almak, sonuçlardan en az etkilenecek yolları bulmak.

Bilimsel gerçekler ortadayken ve rasyonel toplumlar tedbirlerle ölümleri ve hasarları azaltabiliyorken, yani kendi insanının yaşam hakkını koruyabilirken bunu “kaderin planı” diye açıklamak hakikati akıldışı bir gerekçeyle örtbas etmek olur.

Yaşadığımız depremde ölüm sayısının giderek artacağı görülmekte. Depremden önce bina inşasında gerekli tedbirleri alsaydık, deprem sonrasına hazırlıklı olsaydık ne kadar az insan ölürdü sorusu vicdanları sızlatmalı.

Batı ve Doğu siyaset kültüründe bu tür ağır sonuçları olan olaylar yaşandığında sorumluluğu kabullenerek istifa etme geleneği var. Toplumda ve siyasi alandaki ahlaki çözülme ve siyasi kadroların kalitesindeki düşüklük, “burada olmaz, burası Türkiye” dedirtiyor.

Güney Kore Başbakanı Chung Hong-won, 16 Nisan 2014’te yaşanan 276 öğrencinin hayatını kaybettiği feribot kazası nedeniyle, “Kayıp ailelerinin çığlıkları yüzünden hâlâ geceleri uyuyamıyorum,” diyerek görevinden istifa etme erdemini gösterdi.

Japonya Başbakanı Naoto Kan, Mart 2011’deki büyük deprem sonrası hükümetin kriz yönetiminin yetersiz olduğu eleştirileri üzerine, Ağustos 2011’de istifa etti.

Letonya Başbakanı Valdis Dombrovskis, 2013 yılı Kasım ayında bir alışveriş merkezinin çatısının çökmesi sonucu 54 kişinin ölümüne neden olan faciadan bir hafta sonra siyasi sorumluluğu üstlendiğini belirterek görevinden istifa etti.

Norveç Adalet Bakanı Knut Storberget, 77 kişinin hayatını kaybettiği Oslo’daki çifte saldırıda yetersiz kaldığı özeleştirisiyle istifa etti.

Makedonya Ulaştırma ve İletişim Bakanı Mile Janakieski, gölde tekne faciası sonucu 15 turist ölmesi üzerine etik sebeplere dayanarak istifa etti.

Donanma üssünde meydana gelen patlamada 13 kişi ölünce Güney Kıbrıs Rum yönetiminden Savunma Bakanı Costas Papacostas, Genelkurmay Başkanı Petros Tsalikidis ve Dışişleri Bakanı Marcos Kipriyanu istifa etti.

Bizde yaşanan her türlü insani facianın siyasi sorumluluğunu üstünden atarak örtbas etme ve bunu araştıranları hain ilan etme kurnazlığı ve aymazlığı nasıl bir kültürden ve dini referanstan neşet ediyor? Bu nasıl bir standarttır ki hiçbir etik değeri barındırmıyor.

Türkiye’nin tektonik levhalar üzerinde yer aldığı, daha önce defalarca deprem facialarıyla sarsılarak büyük yıkımlar yaşandığı, gelecekte meydana gelecek depremlerin bilim insanlarınca yer ve zaman aralığı olarak belirlendiği, ancak bu deneyim ve uyarılardan hiçbir ders alınmadığı, imar politikalarında bu gerçek yokmuşçasına davranıldığı açık.

1999 Gölcük depreminden sonra da yerleşimlerin fay hatları üzerinde genişlemesi, binaların büyük depremlere dirençsiz inşa edilmesi, yapı denetimin zafiyet içinde olması, oy kaygısı ve gelir elde etme amacıyla çıkarılan imar afları bunu gösteriyor. AKP iktidarının âdeta bu faciaya zemin hazırlayan 6 imar affı düzenlemesi yapması, deprem öncesi oy amaçlı bir imar affı düzenlemesi getirmesi aymazlığın derecesini göstermekte.

Beklenen deprem nedeniyle İstanbul’a gösterilen göreceli ilgiye karşılık aynı bölge için uyarılar olmasına rağmen buraya dönüp bakılmamış olduğu yeni yapıların dahi yıkılmasından ve deprem sonrasına ait hiçbir hazırlığın bulunmamasından anlaşılmakta.

Kararnamelerle yumuşak zemindeki tarım arazilerini imara açıp rant yaratacaksınız, bina yapılması riskli bu yerlere depreme dirençsiz yapı yapılmasına seyirci kalacaksınız. İktidar çevresine dağıtılan bu imtiyazların yerel yöneticileri ya da kayyımları araçsallaştırarak ranta çevrilmesini sağlayacaksınız. Bütün uyarıları dinlemeyip depreme de hazırlık yapmayacaksınız.

İktidarın siyasi ve hukuki sorumluluğun yanı sıra cezai sorumluluğu da bulunmakta. Yıkılan binaların altında kalan on binlerce insanın ölmesinde cezai sorumluluk konusu önem göstermekte.

Meydana gelen sonuçtan sadece müteahhitler sorumlu tutulamaz. Müteahhitlere bina yapmaları için riskli arazileri imara açan, binaların depreme dirençli yapılmalarını sağlayacak denetim sistemini kurmayan iktidar sahipleri ve bürokratik kadrolar birinci derecede sorumludur.

Sorumlu olabilecekleri bu şekilde tespit ettikten sonra fiillerin hangi suç bakımından soruşturulabileceğine bakalım. Faciada bilinçli taksirin ötesinde ağırlıklı fiiller var. Bu fiillerin karşılığı ise kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesini düzenleyen TCK 83. maddedir.

Bu maddeye göre kişi yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulmaktadır. Ancak bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.

İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin; belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması gerekmekte.

Ayrıca bu suç doğrudan kastın yanı sıra olası kastla da işlenebiliyor. Olası kastta fail hareketi bilmekte, neticeyi de öngörmekte, ancak neticenin meydana gelmesini istemese de neticenin gerçekleşmesi halini ve ihtimalini kabullenmektedir. Neticenin meydana gelebileceğini düşünen fail, fiil ve kararından vazgeçmemekte, neticeyi kabullenmekte ve katlanmayı göze almaktadır. Neticenin gerçekleşmesi olayın seyrine bırakılmakta, fail neticenin gerçekleşmemesi için özel bir çaba göstermemektedir.

Sorumlular hakkında olası kast yoluyla TCK 83. maddenin uygulanmasının talep edilmesi durumunda müebbet hapis cezası yerine on beş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasının binlerce kez tatbiki sözkonusu olacaktır.

Yargının bugün getirildiği durum karşısında ve daha önceki emsaller (Gölcük depremi, Soma maden faciası soruşturmaları) ortadayken bu çok önemli soruşturmanın akıbeti de belirsiz gözüküyor.

Yaşadığımız depremlerin ağır olarak yaşanmasında Türkiye’nin, dünyada az görülür bir şekilde katı merkeziyetçilikle ve otokratik, tek kişiye dayalı mutlak yetki sistemiyle yönetilmesinin rolü büyük... Depreme asıl hazırlığın bölgelerde olacağı açık. Bu nedenle merkezin yetkilerini bölgelere devrederek sorumluluğu paylaşması zorunlu.

Parti içi demokrasinin bulunmadığı, lider kültüne dayalı iktidarlar merkezde yetkileri denetimsiz, keyfi olarak kullanmakta. Depremzedelere kalacak yer temini için tek çareyi yurtlardan öğrencileri çıkarmak ve bu nedenle tüm üniversiteleri kapatmakta bulmak otokratik iktidarın akıldışılığının zirvesi. Genç insanların barınma ve eğitim görme anayasal haklarını hukuken yetkisiz bir kararla ortadan kaldırmak durumun vahim bir noktaya geldiğini göstermekte.

İnsan onuruna saygı duyan bir zihniyet ve rejim inşasına ihtiyacımız var. Umudumuzu ve hayallerimizi kaybetmişsek, farklı olanları ötekileştirip empati yapamıyorsak nasıl huzur içinde, vicdanımız rahat yaşayabiliriz!

DİĞER YAZILARI CHP: Altı oku revize edebilecek mi? – 3 01-01-1970 03:00 CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00