İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi?

Ümit Kardaş

26-11-2023 01:34

İktidar ve bileşenlerinin özellikle yarattığı ve gerekçelerini saray danışmanlarının oluşturduğu anayasal krizden amaçlananın, iktidarın fiili hukuku anayasal meşruiyete kavuşturmak olduğu anlaşılmış durumda.

Anayasa Mahkemesi, Can Atalay kararıyla insan hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesinin önlenmesi görevini yerine getirerek evrensel hukuku esas almıştır. Adil yargılanma hakkının çiğnendiği, hakim güvencesinin yok edildiği, yürütme organını tek başına temsil eden partili cumhurbaşkanının yargıyı açık beyanlarıyla etkilediği, Anayasa Mahkemesi kararlarının yargı mercileri ve idare tarafından uygulanmadığı bir yerde Anayasa Mahkemesi’nin evrensel hukuka uygun olarak verdiği karara karşı "milli hukuk"tan söz etmek hukukun felsefesiyle bağdaşmaz.

Ülke hukuku yerlerde sürünürken, AİHM kararları Anayasa'ya rağmen uygulanmazken, evrensel hukuk ilkeleri yok sayılırken ortaya atılan "milli hukuk" söylemi sadece adaletin ideolojik olarak ve keyfi bir şekilde uygulanması amacına hizmet eder. Uygulanan "kurmaca hukuk" (fictio iure) zaten evrensel hukukla ilgisi olmayan keyfilik ve şahsilik barındıran bir fiili durumu göstermekte. "Milli hukuk"tan amaçlanan şey, fiili hukuku anayasayla meşrulaştırma hamlesi olarak anlaşılmakta.

Kuşkusuz bunun ötesindeki amaç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yeni yapılacak Anayasa’da tekrar seçilme imkânının sağlanması ve 50+1 zorunluluğunun kaldırılması. Yeni anayasa çağrısının ayrıca kişisel bir ihtiyaçtan doğduğu da görülmekte...

Anayasayı uygulamayan, evrensel hukuku dışlayan, "seçimli mutlakıyetçi rejimi" pekiştirmeye çalışan bir iktidarla yeni ve sivil bir anayasa yapma eylemine iştirak etmek ancak bir gaflet halini gösterir.

Devlet tarafından ele geçirilen yürütme üzerinden yasama ve yargıyı araçsallaştırmak geleneksel bir durum. Muhalefet partileri de devlet iktidarının kırmızı çizgileri içinde hareket etmeyi ve onunla uzlaşmayı öğrendiler.

Nitekim muhalefet partilerinden hiçbiri Anayasa'nın insan hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi yolunu açan 14. maddesinde "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozma" muğlak ölçütünü tartışmıyor. Hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılmasındaki ölçütler hak ve özgürlüklerin özünü ortadan kaldırıcı nitelikte olamaz. Yeni ve sivil Anayasa'da bu ölçütlere yer verilecek midir?

Türkiye, gelinen noktada, toplum olmayı ve tartışarak uzlaşmayı engelleyen kutuplaştırma ve ayrıştırma politikalarının yarattığı bir çöküşü yaşamakta. Geçmiş Anayasa metinleri ya da yasalar üzerinde reform adı altında yapılacak değişikliklerle toplumsal-siyasal barışı sağlamak mümkün değil.

Evet, yeni ve sivil bir anayasa ihtiyacı var. Bunu istemenin gerekçesi çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü, hukukun üstünlüğüne bağlı, ayrımcılığı reddeden, barışsever, sosyal adaleti, insan onuruna saygıyı temel alan bir ihtiyaçla ilintili ise anlamlıdır.

Yoksa amaç; adaletsizlik, hukuksuzluk, otoriterlik, ekonomik ve sosyal gerilemeler yaratan, gücün tek kişide temerküz ettiği bir rejimi tahkim etmek olamaz. Bu durumda iktidarın zihniyet ve amaçları doğrultusunda "yeni ve sivil Anayasa yapıyormuş gibi bir duruma katılmak" vebal altına girmek demektir.

Türkiye'de Anayasa inşa etmenin koşulları bulunmamaktadır. Geniş bir toplumsal katılımla müzakere-tartışma-uzlaşma çerçevesinde Anayasa inşa etmenin güvencesi olacak ifade özgürlüğü ve hukuk güvenliği ortamı mevcut değildir.

Özgür bir ortamda yapılacak toplumsal bir tartışma sonucu ortaya çıkacak uzlaşmanın boş bir levha (tabula rasa) üzerine yeni baştan ve özgürce yansıtılması gerekir. Yoksa iktidar-muhalefet-kurumlar arası bir zeminde Anayasa oluşturmaya kalkışılması büyük bir hata olur.

Boş levhaya yazılacak anayasa metninin oluşturulması süreci toplumla birlikte yaşanmalı, çok sayıda yurttaşın ve topluluğun talepleri dinlenip tespit edilerek yeni Anayasa'nın toplumsal meşruiyeti sağlam bir temele oturtulmalıdır.

Halka yeni bir Anayasa'nın birlikte inşa edileceği, anayasacılık hareketlerinin son aşaması olan "süreç odaklı bir anayasa" inşası yapılacağı sözü verilmeli...

1921 ve 1924 Anayasaları özel dönem ve koşulların düzenlemeleri olup, doğrudan Büyük Millet Meclisi (BMM) tarafından ilkelerde toplumsal mutabakat aranmadan oluşturulmuştur. 1961 ve 1982 Anayasaları ise askeri darbeler sonucu, askeri darbeyi yapanlarca oluşturulan kurucu meclislere dayatmacı bir yöntemle yaptırılmıştır.

Sonuç olarak bugüne kadar inşa edilen anayasalar ilkelerde bir toplumsal uzlaşma aranmadan yapılmış ve uygulamada da başarısız kalmış metinlerdir. Anayasalar toplumsal uzlaşma metinleridir. Anayasa inşası sırasındaki süreç açık ve şeffaf olmalı, toplumun ve bireylerin katkısı sağlanmalıdır.

Yeni Anayasa'nın içeriği kadar, oluşturulma sürecinde izlenecek yöntem de çok önemlidir. Yeni Anayasa'nın ilke ve amaçlarının gerçekleştirilebilmesi geniş bir toplumsal uzlaşmayla oluşturulmasına bağlı. Yeni Anayasa öyle bir yöntemle oluşturulmalıdır ki azınlıkta olan insanlar da "bu benim anayasam" diyebilsinler.

Dünyada 8. dalga olarak yaşanan süreç odaklı anayasacılık, Afrika, Asya ve Latin Amerika ülkelerinde iç savaş koşullarından çıkmayı ve toplumsal barışı amaçlayan Anayasa yapma süreçlerinde yaşandı. Bu anayasalar, toplum içindeki farklı kesimlerin barış içinde özgürlüklerden eşit olarak yararlanabilmelerinin ilkelerini müzakere süreciyle toplumsal mutabakat sonucu belirledikleri metinler oldular.

Anayasaların, herkesin özgürlüklerden eşit olarak yararlanabilmelerini kâğıt üstünde olduğu kadar, uygulamada da güvence altına alabilmesi için içeriklerinin hangi ilkelerden oluşacağı ve bu ilkelerin kurumsal olarak nasıl korunup destekleneceği önemlidir.

Ancak bundan daha da önemlisi, Anayasa'nın nasıl bir yöntem ve süreçle inşa edildiğidir. Çünkü anayasaların nasıl yapıldığı toplumdaki çeşitli kesimlerin özgürlüklerini ciddi şekilde güvenceye alabilir ya da aksine baştan bunu imkânsız kılabilir.

Bu nedenle Anayasa inşa sürecinin çeşitli toplumsal katmanların katılımını mümkün kılacak şekilde ve önceden belirlenmiş sürede yürütülmesi, ortaya çıkacak Anayasa’nın geniş halk kesimlerine dayalı olmasından doğacak olan meşruiyetini, kalıcılığını ve "kendini unutturan bir Anayasa" olmasını sağlayabilir.

Bu aynı zamanda barışın güvence altına alınmasının sağlanması demektir. Kimlikler, aidiyetler, inançlar, amaçlar ve değerler temelinde derinden kutuplaşma yaşayan toplumlarda geniş katılımlı ve müzakere süreçli bir Anayasa inşa sürecinin sağlanması, yeni bir toplumsal sözleşmede uzun vadeli ve kalıcı bir mutabakatı mümkün kılabilir.

Süreç odaklı anayasacılığın birinci unsuru, halk tarafından Anayasa inşa süreci için özel olarak seçilmiş bir kurucu meclisin oluşturulmasıdır. Bu meclisin üyelerinin halk tarafından seçiminde salt çoğunluğa dayalı seçim sistemi yerine nispi temsil sisteminin kullanılmasına ve parti liderlerinin liste oluşturmamasına dikkat edilmiştir. Bu meclisin tüm toplum kesimlerini makul ölçüde temsil etmesine ve tüm kesimlerin eşit özgürlüklere sahip olduğu inancını dile getirebilecek nitelikte olmasına özen gösterilmiştir.

İkinci olarak, süreçte toplum katmanlarının katılımına açık ve bu katılımı gerçekleştirecek yöntemlerle yapılmasını sağlayacak yerel ve bölgesel düzlemler ve kurumlar oluşturulmuş, kadınlar ağı yoluyla sürece kadınların katılmasına imkân verilmiş, toplumsal katmanlarla birlikte liyakate dayalı olarak hukukçular ve akademisyenlerin de müzakere sürecine katılmaları sağlanmıştır.

Devam edeceğim.

DİĞER YAZILARI 'Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun' 01-01-1970 03:00 CHP: Altı oku revize edebilecek mi? – 3 01-01-1970 03:00 CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00