Halife Sultan II. Abdülhamid

Ümit Kardaş

30-05-2022 22:58

Önemli tarihi şahsiyetleri sevme zorunluluğu bulunmamakta. Bizde ideolojik zihniyetlere göre tarihi figürler kült haline getirilirken, çatışma ve gerilimler bu kişiler üzerinden şiddetlenmekte. Bu durum, tarihi kişiliklerin uyguladıkları politikaların objektif olarak artıları ve eksileriyle tartışılmasına imkân vermemekte.

Osmanlı İmparatorluğu ve modern Türkiye tarihi üzerinde çalışmalarıyla tanınan Fransız araştırmacı François Georgeon, sevenlerince "Ulu Hakan", nefret edenlerce "Kızıl Sultan" olarak nitelenmiş önemli bir tarihi şahsiyet olan II. Abdülhamid hakkında yazdığı biyografiyle zor bir işi başarmış.

Çünkü Abdülhamid, tahta çıktığı 33 yaşına kadar korku içinde gölgede kalmış, sultan olduktan sonra da yine korkuyla kendini Yıldız Sarayı'na hapsetmişti. Fransızca yayımlanan hatıraları, gizlenen Abdülhamid'in bir ölçüde izlenmesine imkân vermiş durumda. Georgeon'un söylemiyle, gizlenmiş bir sultanı tarih sahnesinin en önüne çekip çıkarmak kolay değil.

İmparatorluğun "hasta adam" olarak nitelendiği bir dönemde ve en olumsuz koşullarda padişah olan Abdülhamid, işe Tanzimat'ın sarstığı padişahlık kurumunu yeniden kadir-i mutlak hale getirerek başladı. Mutlakıyetin merkezi, yaşadığı muhkem Yıldız Sarayı oldu.

Abdülhamid, Meclis'in (Heyet-i Ayan), Rus Savaşı sırasındaki askeri başarısızlığı ve yolsuzluk iddialarını sorgulamasını tehlike olarak görüp parlamentoyu tatil etmiş, Tanzimat ile oluşmuş bürokrasiyi kontrolü altına alıp kadir-i mutlak bir egemen olarak hüküm sürmeye başlamıştı. Yıldız Sarayı'nda bir kontrol bağımlısı olarak hem merkezi daraltarak güçlendiriyor, hem de iktidarı mutlaklaştırıyordu.

Abdülhamid taraftarlarının parlamentoyu kapatarak istibdat rejimini meşrulaştırmak için kullandıkları "o dönemde demokrasi hiçbir yerde yoktu" çıkarımı yerinde değil.

Çünkü Batı'da siyasi iktidarın sınırını belirlemek daha önce başlamıştı. 1789 devrimiyle hukuk önünde eşitlik, 1848 devrimiyle de ekonomik eşitlik ilkeleri yaşama geçmişti. Oysa Osmanlı İmparatorluğu'nda insan hakları doktrini 19'uncu yüzyılın ortalarına doğru kendini duyurmaya başladı. Batı 1830 ve 1848 devrimleriyle anayasacılıkta ikinci dalga dönemini yaşıyordu (1831 Belçika, 1848 Fransa ve İtalya, 1850 Prusya anayasaları).

İmparatorluğun Meşrutiyet'e geçişinde Batılı devletlerin rolü olduğu kadar, Balkan Anayasacılığı'nın da etkisi oldu. Romanya (Eflak-Boğdan Özerk Prenslikleri) 1834'te bir anayasal belgeyle seçime dayalı bir sisteme geçti. Sırbistan (özerk prenslik) 1869'da ilk anayasasını yaptı. Yunanistan'da anayasal yaşam genç Yunan burjuvazisinin önderliğinde 1844 Anayasası ile başladı, 1864 Anayasası ile de parlamenter rejime geçildi.

İmparatorluk, insan hakları ve parlamenter rejim bakımından bırakın Batı'yı, kendine bağlı prensliklerin dahi gerisinde kalmıştı. Bu nedenle Abdülhamid'in parlamentoyu tatil etmesi ve sıkı bir baskıcı rejim kurması, tam anlamıyla bir gerilemeyi ifade ediyordu.

Abdülhamid, hilafeti birleştirici ve Müslümanları birbirlerine yakınlaştırıcı güç olarak kullanırken, ideolojik vurguyu din üzerinden yaptı. İktidarını ise merkezin Batılılaşmış seçkinleri yerine, taşra ayan ve eşrafına dayandırdı.

Merkeze bağlı vilayetlerde ilkesel olarak katı ama yerel uygulamalarda esneklik gösterir bir siyaset izlerken, dış politikada dengeler içinde hareket etmeye çalıştı. Tanzimat devrinin müttefikleri olan İngiltere ve Fransa'dan çok, Almanya'yı öne çıkardı. Onlarla demiryolları inşa edilmesini sağladı. İmparatorluğun korunmasına ve kalkınmasına yönelik bir projeyi hayata geçirmeye çalışıyordu.

Yargıda, orduda ve maarifte modernleşmeye yönelik çabalara girişti. Bu anlamda İmparatorluğu modern bir devlet haline getirmek istiyordu. Ancak bu kurumlardan yetişen kuşaklar rejimin muhalif kadrolarını oluşturdular. Abdülhamid'i devirerek II. Meşrutiyet'e giden yolu açtılar.

Modernleştirmeyle birlikte İmparatorluğu büyük bir İslam gücü haline getirme hedefi Georgeon'un deyişiyle bir insanın sınırlarını aşıyordu. Ve yine onun sorusuyla "ama sonuç olarak kendisini Yıldız Sarayı'nın içinde yalnızlığa mahkûm eden o değil miydi?"

Müslümanlık toplumun harcı olacaksa Osmanlı çoğulculuğu ne olacaktı? Gayrimüslimler himaye altında, yerlerinden oynamamaları koşuluyla hoşgörü göreceklerdi. Ancak milliyetçi hareketlerin alabildiğine öne çıktığı bir dönemde Ermeni milliyetçiliği çok sert bir şekilde acımasızca bastırılınca ve uygulanabilir bir azınlık statüsü geliştirilemeyince başarısızlık mukadder oldu.

Abdülhamid, silik ve itaatkâr Cevad Paşa'yı Sadrazam yaparak Babıâli’yi devreden çıkardı, Yıldız'da incelenen evrakın sayısıyla birlikte mabeyn kâtiplerinin sayısı arttı. Taşra yöneticileri, şifreli haberleşme yoluyla nazırları aradan çıkararak doğrudan Saray'la iletişim kurmaya başladılar.

1890'da Saray, iktidarı kendi tekeline alır ve iktidar Abdülhamid'in şahsında tecessüm eder. Artık Abdülhamid, her şeyi bizzat denetleme saplantısına girmiştir. Basın ve matbuat üzerindeki sansür ağırlaşır. 1893'te göreve başlayan kadılar, 1894'te tüm memurlar padişaha bağlılık yemini etmeye başlarlar. Fransa'nın İstanbul sefiri Paul Cambon, 1895'te "sultan her şeyi kendi içinde eritmiş" tespitini yapar.

Bu arada Rus Çarı III. Aleksandır'ın mutlakıyetçi yönetimi ve özellikle Ortodoksluk politikaları Abdülhamid'i etkiler. Çar ordusundaki Kazak birliklerini örnek alarak Kürt Süvari (Hamidiye) Alaylarını kurar.

Abdülhamid 1891'de,  Kürt aşiretlerini bölerek güç dengelerini değiştirmek, Rus işgaline ve hak taleplerinde bulunan Ermenilere karşı kullanmak amacıyla Hamidiye alaylarını kurdu. Aşiret reislerinin yönetiminde bir aşiret milisi oluşturuldu. Aşiret reisleri subay yapılarak yeni yetkilerle donatıldılar.

Abdülhamid ücretli ve yüksek prestijli bir iş olanağı sağlayıp baskın ve yağma hakkı tanıyarak belli Kürt aşiretlerini kendisine bağlamıştı. Bu olanaklardan yararlanan Kürtler, Abdülhamid'e "Bava Kürdan" ("Kürtlerin babası") diyorlardı. Bunun tahmin edilebilir bir sonucu, sisteme dahil olan aşiret reislerinin gücünün artmasıydı.

Her tarihi şahsiyet gibi Abdülhamid de tek bir nitelemeyle açıklanamaz. Mutlakıyetçi, otoriter, aşırı kontrolcü ve vehimli, ama bunun yanında ıslahatlar yaparak İmparatorluğu modernleştirmeye, hassas dengeler içinde İmparatorluğu bir arada tutmaya ve İslam gücü haline getirmeye çalışan bir padişah.

Georgeon'un kitabında yaptığı ve benim de katıldığım tespit, 19. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyeti arasında var olan gizlenmiş sürekliliklerdi. Osmanlı'nın otoriter geleneği ve siyasi kültürü modern unsurlarla karışarak II. Mahmut'tan başlayarak Abdülhamid çizgisiyle devam etmiş, 1924'ten sonra da aynı merkeziyetçilik ve otoriterlik Mustafa Kemal ile yeni devletin temeli olmuştur. Recep Tayyip Erdoğan'ın izlediği yöntem ve politikalar bu çizginin henüz aşılamadığını göstermekte.

DİĞER YAZILARI CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00