Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri

Ümit Kardaş

25-10-2021 01:13

18. yüzyılda Osmanlı vezirlerinden Bekir Paşa, Afyon'un Kızılbaş Emre köyündeki Alevileri tekkeye doldurarak yakıyor, 18. yüzyıl sonlarında Gürcü kökenli kör Yusuf Ziyaeddin Paşa, Kürt-Alevi yoğunluklu bölgelerden Keban bölgesindeki Kürt-Alevi aşiretlerini yok ediyordu.

Bu aşiretler, Kızılbaş/Rafızi Kürt kimliklerine vurgu yapılarak, sapkınlık, dinsizlik, İslam'ı inkâr etmek ve zina yapmakla suçlanırlar. Bu suçlamalar daha önceki katliamlarda kullanılan fetvaları hatırlatmakta. Dersim'den Maraş'a kadar uzanan dağlık bölgelerde yaşayan Kürt-Alevi aşiretlerin tedip ve tenkilinde kullanılan yöntem tipik Osmanlı yöntemidir. Yakalananlar öldürülür, evler ateşe verilir.

19. yüzyıl ortalarına doğru (1837-39) Malatya Akçadağ'da Çerkez kökenli Hafız Paşa, Alevi Kürtleri öldürür. Tehcire tabi tutulan kadınlar ve çocuklar yollarda açlıktan ve hastalıktan ölür. Bu aşamada, olayların doğrudan tanıklığını yapanlardan biri Alman feldmareşal Helmuth von Moltke, diğeriyse Fransız gezgin yazar Baptistin Poujoulat'dır.

Poujoulat, İçtoroslar'da yer alan Malatya ve çevresindeki Kızılbaş katliamı sırasında gördüklerini insani bir duyarlılıkla anlatır:

"Arga'dan (Akçadağ) elli adım ötedeki Laca Dağı'nın eteğinde dört bin kişilik bir (Kızılbaş) Kürt kabilesi ve çeşitli yaşlarda Kürt kadınları vardı. Çadır yapacak bir parça kumaşları yoktu ve yakıcı güneşin altındaydılar. Güneş ışınlarından yüzlerini tozla gizliyorlardı. Çoğunluğu kadın ve çocuk olan bu insanlar, çıplak ve çullar içindeydiler. Yüzlerinde acı bir umutsuzluk vardı, göğüslerinden ağır iniltiler yükseliyordu; kadınların ağlamaları ve ağıtları, çocukların çığlıkları yürek paralayıcıydı. Bu dört bin (Kızılbaş) Kürt, acı durumlarıyla bana cehennem azabını hatırlatıyordu. Bu insanlar burada altı gün kaldılar, sadece çok az olan ekmekten yediler ve yakındaki bir çaydan su içtiler. İlk üç gün içinde 20 süt bebeği öldü. Bazı annelerin sütü bile yoktu. Üzgün analar ölen çocuklarını bırakmadılar. Öldüklerine inanmayarak, hissiz elleriyle çocuklarını kucakladılar."

"Esir Kürtler, Hafız Paşa'nın, kendilerinin Malatya veya İmparatorluğun diğer bölgelerine gönderilmesiyle ilgili emrini bekliyorlardı. Kürtlerin bir bölümü, onun Paşalık bölgesine yerleştirilmişti. Pek çok Kürt yolda açlıktan ve yorgunluktan öldü, geriye kalanları da köle yaşamı bekliyordu. Her yerde yıkılmış ve dağılmış köyler, ekilmemiş tarlalar görülüyordu. Yanmış-yakılmış ekin sapları, Kürdistan'daki büyük açlığı göstermektedir. Ovalar, kendilerini katliamdan koruyamamış Kürt ölüleriyle doludur."

Poujoulat, bölgedeki Kızılbaş Kürtlerin ve onların yöneticilerinin, bütün işkencelere kahramanca karşı koyduklarını ve Osmanlı safında savaşan Kürt önderlerine nefretle yaklaştıklarını da vurgular.

19. yüzyıl sonlarına doğru (1896-98) gerçekleşen bir katliam da yine Akçadağ Kürecik'e bağlı Dümüklü köyünde gerçekleşir. Akçadağ'ın Kürne-Kürecik Aşiretleri, yüzyıllardan beri iç ayaklanmalar gerekçe gösterilerek baskına uğrarlar. Evleri yağmalanır, erkekleri öldürülür.

II. Abdülhamit döneminde Sünnileştirme politikalarına hız veriliyor, tek tip Kuran'lar, ilmihaller bastırılıp dağıtılıyordu. Sünni Kürtler II. Abdülhamit'e 'Bavé Kurda' ('Kürtlerin Babası') diyecek kadar sempati duyarken, Kızılbaş Kürtler için Abdülhamit olumsuz bir figürdü.

29 Aralık 1895 tarihinde merkezle yapılan yazışmada; Akçadağ bölgesindeki Kirmani, Kadiruşağı ve Hançerli köylerinin ahalisinin Alevi oldukları, içlerinde Ermeniler olduğu halde padişahın rızası dışında işler yaptıkları, tahsilata giden zaptiyeyi darp edip giysilerini ve eşyalarını aldıkları, destek olarak giden yüzbaşı ve süvarilere de kama, balta ve kılıç gibi kesici delici aletlerle karşı koydukları için yöreye yeteri kadar askeri birlik gönderilmesi ve yapılacakların Akçadağ kaymakamına ve çiftlik mudi sorumlusuna bildirilmesi belirtilir.

3 Nisan 1896 tarihinde Akçadağ kazasının Kürt ahalisinin ıslahı için, asker sevkinin zorunluluğuna dair saraya bir yazı gönderilerek asker istenir. Bu yazıda şu düşünceler belirtilir: "Malatya sancağına bağlı Akçadağ kazası halkının Sünni olmayıp Alevi'dirler. Dört binden fazla silahlı adamları vardır. Zorunlu görevlerini (askerlik ve vergi vermedikleri) yapmaktan kaçındıkları, üç yüz altı senesinde üzerlerine yeterli asker gönderildiği halde, bunların azgınlıklarını artırıp açıktan açığa isyanları önlenememiştir."

İmparatorluk merkezi, Kürecik'te etkinliğini artırırken, getirdiği ağır vergi yükü ve idari olarak yerleşimi bölmesi halkın Osmanlı'ya karşı direnmesini artırdı. Osmanlı, köylerden topladığı bazı kişileri çeşitli medreselerde dini konularda da eğiterek hem onlara Sünniliğin bazı ilkelerini öğretip asimile ediyor, hem de devletin köylerdeki gözü kulağı olma görevini (muhbiri sadık) yerine getirmelerini bekliyordu.

Devlete, ağa ve beylere güvenleri kalmayan bölge halkı doğaüstü bir kurtarıcıdan medet ummaya başlar. Adaleti sağlayacak olan bu kurtarıcı zalim güçlülerin hakkından gelmelidir. Dümüklü Olayı böyle bir ortamda gelişir.

Kangal'ın Mescid köyüne yerleşmiş bulunan bazı pirler Alevilere "Hakikatçi Alevilik" olarak nitelenen bir akımı benimsetirler. Mazdeizim'in devamı olarak nitelenebilecek bu Alevilik akımında toplumsal mülkiyet ve kadın-erkek eşitliği savunulmaktadır.

Bu nedenle de sözkonusu akım Batılı misyonerlerin de dikkatini çeker. Bu durum Osmanlı yönetimini rahatsız eder. Hatta gizli bir raporda Dersim, Akçadağ, Erguvan ve Hekimhan'da bulunan Alevilerin Protestanlığa eğilimli oldukları belirtilir.

Bu akıma öncülük eden Şıh Süleyman ve Seyyid Veyis gibi hakikatçi pirler zaman zaman tutuklanır, daha sonra Sarız yöresine sürgün edilirler. Bu akım özellikle Sivas-Kangal'dan başlayarak Malatya-Akçadağ, Maraş-Elbistan, Afşin ve Kayseri-Sarız yörelerinde önemli bir kitle kazanır.

Dümüklü Ali Baba da bu ekolden gelen bir Alevi piridir. Şeyh Ali, tarikatların ve tasavvufun kurallarını örnek alır. Kendi aralarında işbölümü yaparlar. Mazdeikçi Komünizm denebilecek bir düşünceyi uygulamaya koyarlar.

Alevilikteki Mehdi'nin bir gün mazlumları kurtarmak üzere ortaya çıkacağı inancı Şeyh Ali'de somutlaşır. Ancak bu gelişmeler çevre köylerdeki Sünni inanç sahipleri tarafından Osmanlı yönetimine ihbar edilir. Bu ihbarlardan haberdar olan ve devlet tarafından bir saldırı bekleyen Dümüklü Hakikatçi Alevileri çok ilginç bir şekilde tahta kılıç ve gürzler hazırlarlar.

Alevi inancında insan, Tanrısal gücün bir yansımasıdır. Tanrısal öz taşıyan insanın öldürülmesi Tanrı'ya karşı işlenmiş bir suç olarak değerlendirilir. Onun için erenin kılıcı tahtadandır ve batın kılıcı olarak ifade edilir. Tahta kılıcın gücü onu taşıyanın manevi gücüyle bağlantılıdır.

Çatışma önce Sünni köylülerle Aleviler arasında başlar. Taraflar arasında tüfek, sopa ve tahta kılıçlarla yapılan bir çatışma yaşanır. Bazı evler yağmalanır ve yakılır. Daha sonra 500 kadar asker köylülerle birlikte Dümüklü köyüne baskın yapar. Evler sarılır.

Aleviler "Ya Ali yetiş" diye bağırarak teslim olmak istemezler. Askerler evleri kurşun yağmuruna tutunca takma adlarını söyleyerek ve tahta kılıçlarını sallayarak dışarı fırlarlar. Çıkanlar vurulur, evler yağmalanır ve yakılır. Sağ kalanlar tutsak edilir, cesetler topluca gömülür. 118 Alevi hayatını kaybeder.

Şeyh Ali öldürülür, ancak onun ölmediğine, güvercin olup uçtuğuna inanılır. Bu olay resmi kayıtlara mukatele, yani Sünnilerle Aleviler arasında karşılıklı öldürme şeklinde geçer. Böylece Sünni halk destekli gerçekleştirilen Alevi katliamı kapatılmış olur, sorumlular hakkında soruşturma yapılmaz.

 

Yararlanılan kaynaklar

Ayşe Hür, Kürtlerin Öteki Tarihi, Literatür Yayınları, İstanbul, 2019

Erdal Açıksöz, Amerikalıların Harput'taki Misyonerlik Faaliyetleri, TTK Yayınları, Ankara, 2003

Kürecikliler Dayanışma ve Kültür Derneği, Dümüklü Ali Olayı, http:// www.kürecik.byehost7.com

Mamo Baran, Koçgiri / Güneybatı Dersim, Tohum Yayınları, Ankara, 2002

Mehmet Bayrak, Alevilik ve Kürtler, Özge Yayınları, Ankara, 1997

İç Toroslar'da Alevi-Kürt Aşiretler, Özge Yayınları, Ankara, 2007

Kürdoloji Belgeleri-2, Özge Yay., Ankara, 2004

Molla Demirel, Akçadağ (Alacadağ) Kürecik İsyan, http://mollademirel.com>makaledeneme

Naim Ürkmez, "1896-1898 Akçadağ Dümüklü Hadisesi", Atatürk Ün. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 2019, cilt, sayı 64, 337-354

Nedim Şahhüseyinoğlu, Kürecik: Bir Direniş Öyküsü, Sanat Yapım Yayıncılık, Ankara, 1993

DİĞER YAZILARI CHP: Altı oku revize edebilecek mi? – 3 01-01-1970 03:00 CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00