Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi'

Ümit Kardaş

13-10-2021 00:48

Bu yüzyılda yaşanan çatışmalarda Osmanlı Devleti, kendini, İslam dini ile ve onun fırkalara bölünmeyi küfür sayan tekçiliğiyle, herkesi Allah yoluna getirmek şeklindeki gerekçeyle meşrulaştırırken, Anadolu Alevileri "enel hak" diyen, oruç, namaz gibi ritüellerin gerçek inançlarda gerekli olmadığına inanan, 72 inancı bir kabul eden, yoksulluğun sömürüyle ilişkisini öne çıkarıp isyan edebilen bir inancı temsil ediyordu. Bu inanç, devleti yönetenlere ve Sünnilere göre sapkınlıktı.

II. Bayezid döneminde (1481-1512) devletle heterodoks grupların arası daha da kötüleşti. 1488'de Safevilerin ruhani lideri Şeyh Haydar öldürüldü. 1492'de bir derviş Bayezid'e suikast girişiminde bulundu. Bu dönemde çok sayıda isyan çıktı. İsyancılardan bir kısmı idam edilirken, binlercesi Yunan coğrafyasındaki Mora, Modon, Koron ve Lepanto bölgelerine sürüldü.

Bu ortamda Erdebil Safeviye Şeyhi İsmail, Azerbaycan içlerinden Anadolu'ya yayılmış olan küskün Türkmen boylarını ruhani otoritesi altına alma çabasına girdi. 1501'de Sünni Türkmen Federasyonu olarak bilinen Akkoyunlulardan Tebriz'i aldı. Artık Erdebil Safevi Şeyhliği'nin yerini Safevi Şahlığı almış oluyordu.

Safevi Devleti'nin yönetimdeki en önemli görevlerine Türkmenler getirildi. Böylece göçebe Türkmenler, Osmanlı'da bulamadıkları yere Safevi Devleti'nde kavuşuyorlardı. Türkmenler de akın akın İran'ın yolunu tuttular. Şah İsmail, Sasani İmparatorluğu'nun mirasında da hak iddia etmeye başlamıştı. Osmanlı, Safevileri ve onlara eğilim gösteren ve isyan eden kesimleri Kızılbaş olarak nitelerken, 16. yüzyılın başlarında Osmanlı müftüsü Hamza Saru Görez aşağıdaki fetvayı yayınlıyordu:

"Ey Müslümanlar, bilin ve haberdar olun ki, reisleri Erdebiloğlu İsmail olan Kızılbaş topluluğu, Peygamberimizin şeriatını, sünnetini, İslam dinini, din ilmini, iyiyi ve doğruyu beyan eden Kuran'ı küçük gördüler. Yüce Tanrı'nın yasakladığı günahlara helal gözü ile baktılar. Kutsal Kuran'ı, öteki din kitaplarını tahkir ettiler ve onları ateşe atarak yaktılar. Hatta kendi melun reislerini Tanrı yerine koyup ona secde ettiler. Hazreti Ebubekir'e, Hazreti Ömer'e sövüp onların halifeliklerini inkâr ettiler. Peygamberimizin karısı Ayşe anamıza iftira ettiler ve sövdüler. Peygamberimizin şeriatını ve İslam dinini ortadan kaldırmayı düşündüler. Bu nedenlerden ötürü şeriat hükmünün ve kitaplarımızın verdiği haklarla, bu topluluğun kâfirler ve dinsizler topluluğu olduğuna dair fetva verdik. Onlara sempati gösteren, batıl dinlerini kabul eden ve yardımcı olanlar da kâfir ve dinsizdir. Bu gibi kimselerin topluluğunu dağıtmak, bütün Müslümanların vazifesidir. Bu arada, Müslümanlardan ölen kutsal şehitlerin yeri cenneti âlâ’dır. O kâfirlerden ölenler ise, hakir olup cehennemin dibinde yer tutacaklardır. Bu topluluğun durumu kâfirlerin halinden daha kötüdür. Bu topluluğun kestiği veya gerek şahinle, gerek ok ile, gerekse köpek ile avladığı hayvanlar murdardır. Onların gerek kendi aralarında, gerekse başka topluluklarla yaptıkları evlenmeler muteber değildir. Bunlara miras bırakılmaz. Sadece İslam'ın Sultanı'nın onlara ait kasaba varsa, o kasabanın bütün insanlarını öldürüp mallarını, miraslarını ve evlatlarını alma hakkı vardır. Ancak bu mallar İslam'ın gazileri arasında taksim edilmelidir. Bu toplamadan sonra onların tövbe ve nedametlerine inanmamalı ve hepsi öldürülmelidir. Hatta bu şehirde onlardan olduğu bilinen veya onlarla birlik olduğu tespit edilen kimse öldürülmelidir. Bu türlü topluluk hem kâfir ve imansız, hem de kötülük yapan kimselerdir. Bu iki sebepten onların öldürülmesi vaciptir."

Safevi Devleti, Anadolu'dan Hazar'a kadar uzanan topraklarda Osmanlı çıkarlarını tehdit eden etkin bir devlet haline gelmiş, Alevi inancı üzerinde etkisini artırmaya başlamıştı. Anadolu'da ezilmiş olan Batıni inanç topluluklarının Sünni inanç dayatmalarına ve Osmanlının baskısına karşı Safevilere eğilim duymaları ve sembollerini benimseme sürecine girmeleri kolaylaşmış durumdaydı.

Bu etkilerden biri başta Pir Sultan Abdal olmak üzere Anadolu deyişlerinde yer alan 12 imam, Ali ve Kerbela katkısıdır. Bu döneme kadar Aleviler arasında böyle bir kültür bulunmamakta, Kerbela matemi tutulmamaktaydı. 12 imam, Ali ve Kerbela kültünün benimsenmesi Erdebil tekkesi ve onun denetimindeki Safevi etkisiyle olmuş, aynı dinsel teolojiyi paylaşmaları, aynı dili konuşmaları, Safevi inanç önderlerinin Anadolu Alevilerinin inançlarını sistemleştirip ritüelleri aynileştirecek kadar etkili olmalarını sağlamıştı.

Ali ve Ehl-i Beyt'in uğradığı haksızlık ve Kerbela direnişi hızla toplumsal bir mit haline geldi. Bu içselleştirme İslami meşruiyetin bir dayanağı olurken, aynı zamanda Osmanlı'ya karşı bir direnişin itici gücünü oluşturuyordu. Böylece Osmanlı'nın İslamlaştırmaya yönelik şiddete dayalı asimilasyonuna karşı bir koruyucu kalkana sığınılmış olunuyordu.

Ali, Alevi teolojisine ibadet şekilleri ve sahip olduğu teoloji ile değil, kahramanlığı, adalet ve eşitlik gibi savunduğu değerler üzerinden alınıyor, Batıni teoloji çerçevesinde tanrılaştırılıyordu.

Yani Alevilik, Erdebil tekkesi üzerinden benimsediği Ali'yi kendi teolojisi çerçevesinde yeniden tanımlıyordu. Alevi inancındaki Ali, "Gök Tanrı" inancındaki Tanrı'nın yeni bir ifadesi olarak ortaya çıkıyor ve Hazreti Muhammed'in bir izleyicisi değil, Alevi inancının merkezindeki bir varlık olarak kabul ediliyordu.

Bu dönemlerde Anadolu Alevileri kendilerine Alevi dememekte, "Babai", "Kızılbaş", "Ehl-i Hak" gibi siyasi nitelemelerin yanı sıra, Bektaşi, Vefai, Kalenderi, Haydari, Hurufi gibi tarikat veya pir isimlerini ya da bağlı olunan boydan dolayı Tahtacı, Avşar, Çepni gibi adlandırmaları kullanmaktaydılar.

Şah İsmail de Kızılbaş ya da Safevi nitelemesini kullanıyordu. Osmanlı yönetimi ise Batıni inanç sahiplerini "Rafızi", "Zındık" gibi nitelemelerle ötekileştiriyordu. Batıni topluluklar İslam'ın içinde eritilme tehlikesine karşı Ali kültü ile direnme noktasında Ali soyuna (Aleviliğe) bağlanmayı seçtiler.

Her ne kadar Ali kültü Batıni inanca 16. yüzyıl başında girmişse de Alevi kavramı ancak 19. yüzyıldan itibaren genel ve kapsayıcı olarak kullanılmaya başlandı. 18. yüzyılın sonlarında bu kavramı kullanmak, Arap Alevileri olan Nusayrilerle başladı ve daha sonra Türkmen ve Kürt Batıni toplulukları tarafından kullanılmaya başlandı.

Bu değişiklikte Kızılbaş kavramının bir küfür ve dışlama nitelemesi olarak kullanılmasının yaygınlaşması da rol oynadı. Ancak Sünniliğin merkezden dayatıldığı bir ortamda camiye gitmeyen, namaz kılmayan, oruç tutmayan, içki içen, kadınları örtünmeyen ve erkeklerle toplantılara katılan bu inanç sahiplerinin nitelendiği Kızılbaş kelimesine yüklenen aşağılayıcı anlam, Aleviliğe de yapıştırılarak dışlanma ve ötekileştirilme devam etti. Baskı ortamında bu sefer de Pir Sultan Abdal'ın yanında yetişmiş ve onu öldürmüş olan Alevi Hızır Paşa zihniyetinin takipçileri aracılığıyla Alevilik İslam'ın özü gibi yakıştırmalarla İslam'ın içinden tanımlanmaya çalışıldı.

II. Bayezid, Kızılbaşların kontrolü amacıyla Hacı Bektaş Dergâhı'nın başına getirdiği Balım Sultan aracılığıyla 12 imam anlayışını Bektaşiliğin içine aldı. Daha sonra Bektaşilik de Osmanlı ile işbirliği yapan Babagan kolu ile, Kızılbaşların haklarını savunan Dedegan kolu olarak bölündü.

1512'de tahta çıkan I. Selim, babası II. Bayezid'in o dönem Kızılbaşlar olarak nitelenen Aleviler konusunda yeteri kadar sert tedbirler almadığını düşünmektedir. Safevilerin başarısından ve Anadolu Alevileriyle ilişkilerinden rahatsızdır. Yavuz Selim'in ilk yaptığı icraatlardan biri Şeyhülislam İbn-i Kemal'e Alevilerin öldürülmelerine meşruiyet kazandırmak adına fetva hazırlatmak olmuştur.

Safevilere karşı topladığı ordu ile Doğu'ya gitmeden önce Alevilere ait nüfus defterlerindeki kayıtlardan tespit edilen 40.000 kadar kişinin kılıçtan geçirilmesine karar verilmiş ve bu karar uygulanmıştır. Osmanlı kaynaklarından Selimşahname'de olay şöyle anlatılmıştır:

"Her şeyi bilen Sultan, o kavmin etbaını kısım kısım ve isim isim yazmak üzere, memleketin her tarafına bilgiç kâtipler gönderdi; yedi yaşından yetmiş yaşına kadar olanların defterleri divana getirilmek üzere emredildi; getirilen defterlere nazaran, ihtiyar-genç kırk bin kişi yazılmıştı; ondan sonra her memleketin hakimlerine memurlar defterler getirdiler; bunların gittikleri yerlerde kılıç kullanılarak, bu memleketlerdeki maktullerin adedi kırk bini geçti."

Yavuz Selim önderliğindeki Osmanlı ordusunun Safevileri 1514'te Çaldıran'da yenmesi Aleviler için bir dönüm noktası oldu. Memluk Sultanlığı'nın fethiyle birlikte Osmanlı Devleti artık katı İslam kurallarına dayalı bir hilafet merkezi haline geliyordu.

Yavuz Selim'den sonraki padişahlar da Anadolu'daki Alevilere karşı baskılara devam ettiler. Aleviler bu baskılara ayaklanmalarla cevap verdiler. Aleviler hem Safevilere duydukları ilgi ve sempati, hem de Osmanlı ulemasına göre sapkın sayıldıklarından haksızlıklara uğradılar.

YARARLANILAN KAYNAKLAR

Abdülkadir Gölpınarlı, Tarih Boyunca İslam Mezhepleri ve Şiilik, Derin Yayınları, İstanbul, 2011

Adel Allauche, Osmanlı-Safevi İlişkileri – Kökenleri ve Gelişimi, Anka Yayınları,   İstanbul, 2001

Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı Sufiliğine Bakışlar, Timaş Yayınları, İstanbul, 2011

Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler (15-17. Yüzyıllar), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1999

Esat Korkmaz, Anadolu Aleviliği, Berfin Yayınları, İstanbul, 2008

Fuat Köprülü & Franz Babinger, Anadolu'da İslamiyet, İnsan Yayınları, İstanbul, 2000

Gülağ Öz, On İki İmam ve Kerbela, Kültür Ajans Tanıtım Organizasyon, Ankara, 2013

İsmet Zeki Eyüpoğlu, Bütün Yönleriyle Tasavvuf, Tarikatlar ve Mezhepler Tarihi, Derin Yayınları, İstanbul, 2000

Nejat Birdoğan, Anadolu'nun Gizli Kültürü – Alevilik, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2003

Rıza Yıldırım, "Anadolu'da Kızılbaş Kimliğinin Kökenleri: Türkmenler", Bilkent Üniversitesi, Ankara, 2008

Saim Savaş, XVI. Asırda Anadolu'da Alevilik, Vadi Yayınları, Ankara, 2002

DİĞER YAZILARI CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00