CHP: Tek partili dönem–1

Ümit Kardaş

14-04-2024 02:22

31 Mart yerel seçimlerinin sonuçları CHP'ye önemli bir sorumluluk yüklemiş durumda. Sonuçlar; yoksulluk, yoksunluk, yolsuzluk, hukuksuzluk sarmalına sokulmuş toplum kesimlerinin açtığı bir umut kapısı olarak algılanmakta.

CHP, 100 yıllık serüveninde devlet partisi olarak tekçi ideolojiye dayanan rejimi orduyla birlikte koruma misyonuyla sosyal demokrat bir partiye dönüşme ikilemi içinde kaldı. İktidara gelmekten çok, kendini, iktidar olan sağ muhafazakâr partileri rejimin kırmızı çizgileri içinde tutmakla görevli gördü. Sosyal demokrat bir parti olmadığı halde siyasetin sol kanalını bloke etti.

AKP iktidarı kuruluş felsefesinden, parti programından ve nitelikli kadrolarından uzaklaştıkça rejimin bekçisi durumundaki MHP'nin kontrolüne girdi. Ancak CHP de uyguladığı politikalarla Cumhur İttifakı'na meşruiyet sağladı.

İşte gelinen bu noktada CHP durmadan 1930'lara referans vererek mi devam edecek, yoksa CHP'yi kadroları ve programıyla yenileyip toplumsal kesimlerin karşısına gerçek bir sosyal parti hüviyetinin ortaya koyacağı yeni bir vizyonla mı çıkacak?

Bu sorunun cevabını ararken partinin tarihsel süreç içindeki serüvenine bakmakta fayda var:

Mustafa Kemal bir meclis grubu oluşturduktan sonra Halk Fırkası'nın kurulmasına öncülük etti, Halk Fırkası 11 Eylül 1923 tarihinde resmen kuruldu. Halk Fırkası içinde muhalif düşünceler vardı ve bu durum meclis görüşmelerine de yansımaktaydı. Nitekim parti içindeki muhalif grup 17 Kasım 1924'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurdu. Halk Fırkası da Cumhuriyet Halk Fırkası adını aldı.

1925 tarihli Şeyh Sait Ayaklanması üzerine İsmet Paşa Hükümeti sert önlemlere yönelerek meclisten Takrir-i Sükûn Kanunu'nu çıkarttı. Böylece iktidara bağımlı, hukuka aykırı İstiklal Mahkemeleri'nin kurulması ile şiddet ve baskı dönemi başlatıldı.

Bunun dışında siyasal muhalefetin örgütlü gücü olan 6.5 aylık Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 3 Haziran 1925 tarihinde sözkonusu kanuna dayanılarak Bakanlar Kurulu kararıyla kapatıldı. Böylece Türkiye 1925-1930 yılları arasında 5 yıllık muhalefetsiz ve otoriter bir rejimin uygulandığı bir döneme girdi.

1930 yılında Mustafa Kemal'in izniyle kurulan Serbest Fırka 3 ay gibi kısa bir sürede kendini feshetmek zorunda kaldı. Partinin kurucusu olan Fethi Okyar'ın hatıralarından anladığımıza göre Okyar'ın Ege gezisiyle Cumhuriyet Halk Fırkası'nın beklenmeyen çöküşü, halkın yeni partiye coşkulu ilgisi CHF'de büyük şaşkınlık ve kaygı yaratmıştı.

CHF çevreleri tarafından ileri sürülen görüş, şeriatçıların Serbest Fırka'ya sızdıkları, Okyar'ı da aşarak şeriat lehine kargaşa yaratıp başta Mustafa Kemal olmak üzere Cumhuriyet aleyhine tertip içine girdikleriydi.

İrtica iddialarını mecliste Dahiliye Vekili Şükrü Kaya dile getirmiş, ancak ne toplu gericilik eylemleriyle, ne de Mustafa Kemal ve Cumhuriyet aleyhine gösteriler ve tertiplerle ilgili hiçbir somut delil gösterememişti.

CHF'nin irtica isnatları süratle halkın desteğini kaybetmesinden kaynaklanan korku ve şaşkınlıktan doğuyor, irtica iddiası siyasi bir araç olarak kullanılıyordu (Osman Okyar & Mehmet Seyitdanlıoğlu, Fethi Okyar'ın Anıları).

CHF'nin ve İsmet İnönü'nün Mustafa Kemal'i Cumhuriyet'in ve laikliğin tehlikede bulunduğu, irticai hareketin kaygı verici boyutta olduğu gerekçeleriyle etkiledikleri açık. CHF İzmir'de örgütüyle, yayın organlarıyla, partili olan valisiyle halkın coşkusunu kullanır, güvenlik güçlerinin halka ateş açması sonucu ölüm ve yaralanmalar meydana gelir.

CHF'yi eleştiren Fethi Okyar'a karşı CHF'liler "Gazi'ye karşı çıkıyorsunuz?" diyerek karşılık veriyorlardı. Sonuç olarak Serbest Fırka denemesi kısa sürede başarısızlığa uğratıldı ve tek şefli ve tek partili otoriter rejim 1945 yılına kadar devam ettirildi.

1935'ten sonra parti ile devlet kaynaşarak iç içe girdi, parti devlet ile özdeşleşerek devletin partisi durumuna geldi. 1936'da Dahiliye Bakanı partinin genel sekreteri olurken, valiler de il başkanı yapıldı.

Memurların parti üyeliği yasağı uygulamada kaldırıldı, 1937'de partinin 6 ilkesi anayasaya sokuldu. Böylece parti siyasetin yapıldığı bir yer olmaktan çıktı, halkla olan ilişkisi tamamen kesilerek devletin ve hükümetin emrine girdi (Mete Tunçay, Eleştirel Tarih Yazıları; Bülent Tanör, Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri).

Bu saptamalardan çıkan sonuca göre, siyasal otorite artık partide değil devlette, yani şeftedir. CHP ise bir devlet partisidir. Rejimin asıl karar merkezi "Ebedi Şef" Mustafa Kemal'dir. Daha sonra da İsmet İnönü "Milli Şef" olacaktır. Böylece rejim içinde Devlet Milleti, Parti Devleti, Şef de hepsini temsil etmektedir (Taha Parla, Türkiye'nin Siyasal Rejimi).

1945'te CHP parti içinden Recep Peker ve çevresinin oluşturduğu çoğunluğa rağmen iç ve dış dinamiklerin kesişmesiyle birlikte çok partili rejime geçmeyi tartışmaya başladı. Parti meclis grubuna parti içi demokrasinin kurulması isteğini öngören ve Bayar, Menderes, Koraltan ve Köprülü tarafından verilen "Dörtlü Takrir"in reddi üzerine gelişen olaylarla birlikte Demokrat Parti kuruldu.

Ülke, demokratik bir kültüre sahip olmayan siyaset kadrosu ve halk kesimleriyle birlikte çok partili rejime geçerken,  toplumun önemli bir çoğunluğu tek parti rejiminden memnun değildi. Ancak ikinci partiyi de demokrasi geleneğine sahip olmayan CHP içinden çıkan kadrolar kuracaktı.

1946'da yapılan şaibeli bir erken seçimle CHP iktidarını devam ettirdi, 14 Mayıs 1950'de yapılan seçimde ise iktidarı yitirdi. II. Meşrutiyet'ten beri siyasetle uğraşma tekelini elinde tutan egemen bir azınlığın dışında kalan bazı toplumsal sınıf ve tabakalar DP içinde örgütlenerek politika sahnesine çıktılar (Tunçay, a.g.y.). Böylece çevreyle ilişkisi olmayan bürokratik seçkinci CHP yenilgiye uğramış oldu..DP ise "Yeter! söz milletindir".sloganıyla çevreyi merkeze taşıma, halkın taleplerini siyasi alana getirme işlevini görmüş oluyordu.

Devam edeceğim.

DİĞER YAZILARI 'Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun' 01-01-1970 03:00 CHP: Altı oku revize edebilecek mi? – 3 01-01-1970 03:00 CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00