Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi

Ümit Kardaş

21-05-2022 02:24

İnsanlar yıkıcı bir dehşete kapılmaya, korkularının gölgesinde sinip kalmaya yatkınlar. Dünyadan duyulan dehşet, ayrımcılık ve ırkçılık perspektifinden bakıldığında dünyanın kötücüllüğü olarak ortaya çıkmakta.

James Baldwin, Amerikalıların Negro'ya bakarken yüzleşmek istemediği şeyi şöyle anlatır:

"Gerçek hayatın trajik olduğu gerçeği. Hayat trajiktir, çünkü dünya döner, güneş engellenemez biçimde doğar ve batar ve bir gün, her birimiz için güneş son ama son kez batacak. Belki de yaşadığımız her belanın, insanlık belasının kökü; elimizdeki tek gerçeği, ölüm gerçeğini inkâr edebilmek için hayatımızın tüm güzelliğini feda etmemiz, kendimizi totemlere, tabulara, haçlara, dökülen kurban kanlarına, kilise kulelerine, camilere, ırklara, ordulara, bayraklara, uluslara hapsetmemizdir. Bence ölümün gerçekliğine sevinmeli, hayat açmazının üstüne giderek ölümü hak etmeye karar vermeli. İnsan hayata karşı sorumludur: içinden çıktığımız ve geri döneceğimiz korkunç karanlığın içinde küçük bir ışık huzmesidir o. Bizden sonra gelecekler için bu yolculukta tüm engelleri olabilecek en asil biçimde aşıp ilerlemeliyiz. Ama beyaz Amerikalılar ölüme inanmıyor." (Bundan Sonrası Ateş)

Ölüm gerçeğini inkâr etmek, başka tür bir ölümle sonuçlanır. Siyasal bir ölüm, ruhsal ölüm, psikenin ölümü. Ve bu üç tür ölüm, gerçek ölümden daha kötüdür. Baldwin gerçekdışı olana tutunmaya harcanmış bir hayatı, yaşadığımız her belanın kökü olarak nitelemekte. (Ayana Mathis)

"Ama beyaz Amerikalılar ölüme inanmıyor" cümlesi, Amerika'yı beyaz üstünlüğü düşüncesinin şekillendirdiğine işaret etmekte. Amerikan toplumunu, siyasetini, hukukunu beyazların belirlediği düşünülürse, ülkenin en felç edici sorununu bir türlü kabul edemeyişi hakkında fikir veriyor. Irka dayalı adaletsizlik.

Mathis'e göre siyaseten ve zihnen sanki o nostaljik ve gerçekdışı olan sahiden gerçekmiş gibi ilerlenmekte. Hayatımızı gerçekdışı bir şeyin içinde sürdürdüğümüzü itiraf etmedikçe durum daha da şiddetlenmekte. "Biz ırkçı değiliz aslında" ya da "Yabancı düşmanlığı gibi bir sorunumuz yok ki bizim" ya da "bizde yoksulluk yok" gibi klişelerle bu sorunlar toplumu her açıdan belirleyen şeyler değilmiş gibi davranıyoruz. Reddettiğimiz için düzeltemiyoruz da.

"Ne oldu peki?" diye sorup sonra cevaplıyor Mathis: "Ölüme inanmayı reddedişimiz bizi milletçe ölüme mahkûm etti ve yine milletçe, kendi hayatlarımızı, milliyetimizi baştan aşağı yozlaştırıcı bir şekilde yaşamaya mahkûm olduk."

Bu saptamalar bize bir şey hatırlatıyor mu? Türk-İslam sentezi üzerinden şekillenen toplumsal-politik-hukuki zihniyet, Türk-İslam olanın üstünlüğü üzerine kurulu bir sistemin içinde hep geriye, nostaljiye bakarken, en büyük gerçekdışılığa yem oluyor. Bu durum geçmişe dair bir fantezinin ürünü olan statükonun bir biçimde korunmasını da sağlıyor. Gerçekdışı olan, sahiden gerçekmiş gibi yaşanıyor.

Ötekileştirdiğimiz ve üstünlük tasladığımız Kürtler, Aleviler, Müslüman olmayanlar, farklı inanç ve görüşleri ya da hayat tarzı olanlar, yoksulluğu ve yoksunluğu yaşayanlar. Gerçeklik burada yatıyor. Mathis, gerçekliğe bakmayı tanımlıyor:

"...tutkuyla, titizlikle gerçeği tarif etmeye teşebbüs etmek gibi bir fikir, aslında bir sevgi eylemi... Bir duygu olarak değil, bir güç olarak. Bir güç olarak sevgiye başvurmak, önce disiplin ve sevme işini üstlenen tarafından bir fedakârlık gerektirirken, sevgi gören taraftan da ihtimam bekler."

Gerçek, bize tutulan bir ayna. Bu aynada gördüğümüz şeyden tiksinti duyabiliriz ama gördüğümüz şeye mahkûm değiliz. İyileşmek için bir umudumuz var. Bize gerçeği gösterenler ölüme mahkûm edilmemek için çaba göstermemizi istiyorlar.

Baldwin "Çarmıhta" da kendi gençliğinin geçtiği Harlem'de pislik içinde şarap içen kapı önlerindeki kaderlerine terk edilmiş genç adamları hatırlar. Onların müthiş trajedilerini, harcanmış hayatlarının çarçur edilmiş potansiyelini hissettirirken çarpıcı bir soru sorar: "Bunca güzelliğe ne olacak?"

Genç adamlar etraflarındaki yok edilmelerini isteyen üstün ırkın saldırgan gerçekdışılığının nesneleri olsalar da kendileri olanca zorluğuyla bir gerçeklik içinde yaşarlar. Mathis'e göre bu gençlerin ödeyecekleri bedele rağmen tuhaf bir yalanın içinde yaşamamalarında çok kıymetli ve hakiki bir şey bulunmakta. Ve ekler; asıl olan başkalarının belki de hiçbir güzellik göremeyeceği bir yerde güzel olanın farkına varmak.

DİĞER YAZILARI CHP: Altı oku revize edebilecek mi? – 3 01-01-1970 03:00 CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00