Devlet - Demokrasi - Değişim

Ümit Kardaş

07-11-2022 23:43

"Devleti ele geçirirsen o senindir, sen de onunsundur ve artık sen yoksundur." (Alman psikiyatr-yazar Alfred Döblin)

 

Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu'nun klasik dönemini anlatırken (1300-1600) merkezin, herkesi kendi konumunda tutarak tebaayı koruduğunu belirtmekte. Tebaanın, padişahın ve bürokratik merkezin yaptırımlarından korkar durumda tutulması, korku ile gelecek arasında yaşanan "gel-git"ler. Osmanlı siyasi kültürünün sürekli bir gerilim temeli üzerinde şekillendiğini göstermekte.

Merkez-çevre ilişkisi bakımından, Osmanlı geleneğinde, İngiltere'deki uzlaşma-işbirliği geleneğinin aksine uzlaşmazlık ve gerilim vardır. Cumhuriyet, Osmanlı'daki devlet-tebaa çatışmasını tevarüs etmiş, bürokratik seçkinlerin aşkın devlet anlayışı daha çok devlet sonucunu doğurmuş durumda.

Bugün yaşanan gerilim, bu tarihsel geleneğin sonucudur. Gerek Osmanlı döneminde, gerekse Cumhuriyet döneminde sonu anlaşma ile biten bir çatışma yoktur. Merkezden yapılan dayatmalar sonucu, siyasal bütünleşme sağlanamamıştır.

Demokrasiye geçişte de, bu nedenle siyasal yaşam meşruiyet krizi yaratmakta, çevreden merkeze gelen yeni güç de, uzlaşma-işbirliği yerine gerilim ve çatışmayı tercih etmekte.

Bu siyasi kültürle birlikte zihniyet kodlamaları ve örgütsel yapılanmasıyla derinleşmiş devlete teslim olan AKP iktidarı, Hegelci bir devlet anlayışı sergilemekte. Bu anlayışta, devlet cisimleşmiş bir kişidir ve hatta bir kişide tecessüm eder.

Cisimleşen bir kişilik olan devletin kendi iradesi, ehliyet yeteneği ve amaçları bulunduğundan, en iyisini bilir ve yapar. Hegelci devlet anlayışının demokrasi, özgürlük ve barış ile bir ilgisinin olmadığı açık.

Klasik temsilciliğini Hobbes ve Locke'un yaptığı, devleti suni bir varlık ve araç olarak tanımlayan anlayışa göre ise; insanlar çatışma ve savaş durumlarından korunmak, özgürlüklerini güvence altına almak için toplumsal sözleşme adı verilen bir uzlaşma ve anlaşmaya dayanarak, ortak iradeyi temsil edecek bir gücü hakem ve yönetici olarak tayin ederler.

Bugünkü anlamıyla doğal bir temeli olmayan devlet, insanların hukuk güvenliği altında özgür ve eşit olarak yaşamalarını sağlamak ve kendilerini geliştirmelerine imkân verecek bir araç olarak ortaya çıkar. Bu nedenle de katılımcı, çoğulcu, özgürlükçü ve hukuk güvenliğini teminat altına alan bir felsefenin taşıyıcısı olarak demokrasiyi hedeflemek zorundadır.

Ülkemizdeki geleneksel devletçilik anlayışı, bir demokrasi temelinde kendi kendini yöneten kurumları hayata geçirecek bir toplumsallaşmayı engellemiş, toplumun örgütlenmesi sırasında hiyerarşik yapılara yol verilmiş ve sonuçta toplum devletleştirilmiştir.

Liberal-muhafazakâr siyaset de, devletçi-sol siyaset de, radikal bir devlet eleştirisi yapmaktan kaçınmakta. Özellikle yerleşik sol, kendi otoriter-devletçi geleneğini sorgulamamış, tahakkümden ve hiyerarşiden arındırılmış bir toplum kavramı geliştirememiş durumda.

Bu nedenle 2013 yılında Taksim Meydanı'na ilişkin projeye yönelik tepkilerin oluşturduğu Gezi sivil itaatsizlik eyleminin işaret ettiği husus demokrasi eksikliğidir. Gerilimin ve çatışmanın temelinde yatan ise, âdemimerkeziyetçi bir özyönetime, kendi kendini örgütleyip düzenleme esası üzerine kurulu, işbirliğine yer veren bir topluma ilişkin herhangi bir yaklaşımın ve beklentinin bulunmayışıdır.

Merkezin, yetkilerini bölge parlamentoları üzerinden bölge halkıyla paylaşması sadece Kürtlerle ilgili bir çözüm modeli olmayıp genel demokratikleşmenin zorunlu bir talebidir. Bir bölgede bir meydanın, bir parkın nasıl düzenleneceğine Başbakan'ın karar vermesi katılımcı sahih demokrasilerde sözkonusu olamaz.

Yerelde yaşayan insanların bölgeyi, dolayısıyla kendilerini ilgilendiren bir projeye itiraz etme, tartışma, öneride bulunma ve kararı etkileme hakkı vardır. Bu hakkı ülke genelinde alınan oy oranı üzerinden yok saymak, milli iradeyi tek başına meşruiyet kriteri yapmak antidemokratik bir anlayıştır. Yerel yönetim özgürlüğü siyasi özgürlüğün tabanını oluşturur.

Yurttaşlık kültürünün tek kaynağı olarak bölgelerin ve kentlerin katılımcı ve ekolojik temele dayalı bir karar sistemi, insanı ve doğayı temel alan bir dünya görüşüyle etik bir birlik olarak yeniden kurgulanması düşüncesi tartışma alanına girmelidir.

Taksim-Gezi Yolu'nda Topçu Kışlası yapılmasına itiraz edenler, aslında siyasi iktidarın ve muhalefetin karşılayamadığı toplumsal taleplere ilişkin bir muhalefeti simgeliyorlardı. Siyasi iktidar, toplumsal muhalefeti barışçıl sivil bir eylemle gösteren gruba sabaha karşı şiddet uygulayarak müdahale etmekle abartılı bir özgüven ve öngörüsüzlük sergiledi.

Böylece şiddet yöntemini benimsemeyen genç ağırlıklı toplumsal muhalefet, şiddet kullanan örgütlerin ve provokatörlerin kucağına itildi, bununla birlikte hareketin iktidara karşı şiddet içeren bir gösteri haline dönüşmesine neden olundu. Krizin iktidarca iyi yönetilememesi sonucu Taksim ve çevresi İstanbul Valisi tarafından fiili OHAL bölgesi ilan edildi.

Siyasi iktidarın estetik ve ekolojik kaygı taşımayan büyük binalar ve projelerle ilgili merkeziyetçi uygulamaları, bireysel ve toplumsal hayata müdahale olarak algılanan ve toplum mühendisliğine kayan kanun düzenlemeleri, bu değişikliklere yapılan itirazların özellikle dönemin Başbakanı tarafından karşılanma tarz ve üslubu, katılımcı, özgürlükçü, çoğulcu bir demokrasi özlemiyle birlikte ekolojik, estetik değerler etrafında toplumsal bir muhalefet yaratma potansiyelini taşıyordu.

Bu toplumsal muhalefetin lideri, örgütlenmesi ve teorik bir altyapısı yoktu. Siyasi bir bağlantısı da bulunmamaktaydı. Neden toplumsal alanda fiili olarak ortaya çıkmıştı? Çünkü akacağı bir toplumsal ve siyasi kanal yoktu.

Bu nedenle sandıktan çıkan milli irade ile sınırlı bir demokrasi içinden ranta dayalı bir politika uygulayan AKP de, yüklü tarihsel bagajı altında ezilen, zaman tünelinde yolunu bulamayan, ancak sol alanı işgal eden CHP de fiili toplumsal muhalefet karşısında paralize olmuştu.

Taksim'deki toplumsal muhalefetin sivil itaatsizlik eylemi, AKP iktidarını ve CHP'yi sarstı ve şaşırttı. Çünkü siyaset kültürü merkezden zorla dayatarak yönetme geleneğinden oluşmuştu. Bugün Cumhur İttifakı bileşenleriyle altılı masadaki muhalefet partilerinin bu konudaki zihniyet dünyaları farklı değil.

Âdemimerkeziyeti ülke geneli için öngören HDP'nin dışlanıp ötekileştirilmesinin nedeni de tüm siyasi partilerin topluma ve bireye tasallut eden hastalıklı aşırı merkeziyetçi devlet yapılanmasıyla işbirliği içinde olmalarıdır. İyi Parti'nin bu anlamda MHP'den bir farkı olmadığı görülmekte. Bu zihniyetle hangi sistemi getirirseniz getirin, gerçek bir demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü inşa etme şansınız bulunmamakta.

Siyasi alanda karşılığı bulunmayan toplumsal muhalefet, değişimi siyasi partilerden talep etmeli. Toplumsal muhalefet siyasi partilerden şu konuların tartışılmasını istemeli:

Devletin, toplumun, bireyin, yurttaşın, sivilin, bölgenin, insanın, doğanın, özgürlüğün, eşitliğin, etiğin, estetiğin, hakikatin, insaniyetin değerler üzerinden ve sistem dışından yeniden tanımının yapılması,

Partiler, kamu kurumları, meslek teşekkülleri, sendikalar, okul, aile, ordu, cezaevi gibi hiyerarşik, şeffaf olmayan yapılanmaların eleştirel bir analize tabi tutularak yeniden yapılanmaları,

Egemenliğin merkezle bölgeler arasında paylaşılması ve böylece katılımcı, bireyi ve sivili ortaya çıkaran demokratik toplumun inşa etme projesini tartışma imkânının sağlanması,

Ayrımcılığı reddeden, farklılıkları uzlaşma-işbirliği ekseninde, hukuk güvenliği altında koruyan ve onun üstünde insanı, insan onurunu şemsiye olarak tutan bir anlayışın ortaya konulması.

Bunun yeni bir felsefe, yeni bir toplumsal sözleşme ve barış hamlesi anlamına geldiği açık. Değişim, genç ağırlıklı toplumsal muhalefeti öne çıkarırken, zaman tünelinde kalan siyasi partileri zorlamalı.

DİĞER YAZILARI CHP: Altı oku revize edebilecek mi? – 3 01-01-1970 03:00 CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00