Bahçeden yeryüzüne bakmak

Ümit Kardaş

13-12-2023 01:04

"Vedaya geldi kasım kuşları/ geçen baharı hatırlatır gibi/ Yaprakların hışırtılarında büyüdü kanat sesleri/ Büyülü bir anın sonsuzluğunda/ Varlık hiçliğe dönüşürken/ geçilen bir kapıydı yaşamak".

 

Kasım sanki bir veda ayı. Yapraklar, karıncalar, böcekler, kaplumbağalar, kuşlar ortalıktan çekilirken umudumuz yeni bir baharla tekrar buluşma beklentisi.

Zamanın mekânla yolculuğu. Zamanın eve, bahçeye, elvana sinmesi. Mekânın algılarımıza hükmeden, bazen sınırlayan, bazen sonsuzluk duygusuyla gerçekle hayalgücümüzün karıştığı anılarla yolculuk yaptıran gücü.

1854 tarihinde yayımlanan ‘Walden’ (‘Ormanda Yaşam’) romanında Henry David Thoreau, ekolojik bir anlayışla inşa ettiği, iki yıl iki ay boyunca yaşadığı kulübesini ve çevresini, deneyimlerini, algılarını, zamanın bedenindeki ve ruhundaki izlerini işleyerek romanın odağı haline getirirken zamanın ne geçmiş ne gelecek, şimdiyi yaşamaktan ibaret olduğunu düşünmekte.

Romanda, göl ve çevresindeki mekân, güzellikleri ve karakterleriyle insanı gölgede bırakacak kadar insanüstü özellikte, değişmezlik, ölümsüzlük, saflık kavramlarıyla nitelenmekte ve bu özellikleriyle insana huzur veren ve zihnindeki tüm kötülükleri ve yorgunlukları yok eden bir oluşum olarak tarif edilmekte.

Mekânın zamanla yer aldığı doğanın içinde olmanın verdiği huzur. Toprakla uğraşırken onun canlı, yaşayan ve yaşatan bir organizma olduğunu kavrıyorsunuz. Toprak gibi gizemli kayalar da kendilerine özgü güç ve canlılıklarıyla yaşamakta. Taocu düşüncenin kurucusu Lao Tzu, MÖ 6. yüzyıldan seslenmekte: “Dünya sırlarla dolu bir kâse gibidir. Onu elinizle kavrayamazsınız. Kim onu kavramak isterse, onu kaybeder.”

Oysa insanlık mucizelerle, sırlarla, gizemlerle dolu yeryüzü kâsesine saygısını kaybetmiş durumda. Akışı içinde kendini dengeleyen, insandan gelen tahrip etmeye yönelik her türlü zorbalığa tepkisini gösteren ve bu hasarı onarma yetisine sahip, estetik bir yeryüzüne karşı özen göstermeliyiz.

Bakışlarım bahçenin genç ağaçlarından ormanlarla kaplı dağların heybetine kayarken ruhum dizelerle huzur buluyor: “Geyran Dağı kucaklar ovayı/ seyrederken şarap kokulu üzümleri/ Zeytin ağaçları kadim bir zamandan/ gülümser ihtiyar yüzleriyle/ Kekik kokularını taşır/ kaplumbağalar sırtlarında/ Zaman durgun bir su gibi bekler akmayı/ Varlığın sessiz ve derin bir anda/ hiçliğini anımsatır/ Arınırken ruhun kirinden/ kucaklar sadece sevgiyi”.

Bir ağaca ya da çiçeğe sevgiyle bakmak, bilgiyle bakmak demektir. Çünkü Byung Chul Han’ın deyişiyle bilgi sevgidir ve bahçe bir kurtuluş yeridir. Han, yeryüzünü, insan zihninin bir ürünü olan dünyadan ayırarak ona nesne üretiminin henüz başlamadığı bir yerden, bahçeden bakmakta.

“Biz yeryüzüne cennetin çiçeklerinden biri,/ Ve cennete hayatın sonsuz bahçesi dedik”. (Friedrich Hölderlin, Hyperion)

Adorno, kendini mutlak kabul eden öznenin karşı kutbuna “yeryüzü”nü koyar. Özneyi kendini hapsettiği tinsel kafesten kurtarır. Schubert’in müziği karşısında gözyaşları içinde dağılan “Ben” üstünlüğünden vazgeçerek doğaya benzerliğini fark eder: “Gözyaşları süzülüyor, işte yeniden yeryüzüne aidim!”

Arıların gelinlik giymiş ağaçların etrafında şarkı söyleyip dans etmelerinin estetik ritüelini izlemek. Karıncaları, solucanları, böcekleri selamlamak, çekimle üstünde durabildiğimiz toprağın altındaki küçük evrene hayranlık duymak. Kibrin ve egonun anlamsızlığını duyumsamak.

Kasım sonbaharı yaşattı, Aralık kışa kapıyı aralamakta. Sonbahar solan, savrulan yapraklarla hüznümüzü büyütürken Hölderlin bizi teselli eder: “Ağlamayın müthiş şeyler solduğunda! Yakında gençleşecek yeniden! Üzülmeyin kalbinizin melodisi sustuğunda! Yakında bir el bulacak kendini akort eden!” (Byung Chul Han, “Yeryüzüne Övgü, Çev. Nafer Ermiş)

Şimdi zamansız çiçeklerle avunma zamanı. Baharın yeniden geleceğini biliyoruz. Hölderlin bu yeniden karşılaşmayı ne güzel anlatıyor: “Ah ilahi bir sezgiyle selamladım, gelmekte olan baharı tekrar! Uzaklarda, suskun havada, her şey uyurken, sevgilinin çaldığı tellerin sesleri gibi, işte öyle işledi sakin melodisi göğsüme, cennetten gelmiş gibiydi, geleceğini biliyordum, ölü dallar canlandığında ve ılık bir esinti yanağımı okşadığında. (Han, a.g.e.)

Ölmüş görünen yeryüzü yeniden canlanıp hayat bulurken insan neden bu şaşırtıcı mucizeden mahrum. İnsan için yeniden canlanma yok, yaşlanıyor, soluyor, ölüyor, çürüyüp gidiyor. Hepimiz bu trajik alınyazısına mahkûmuz. Han, bu duruma isyan ediyor: “Doğanın harikulade döngüsü bizim için de geçerli olsaydı, bizim için de yeni bir başlangıç, gizemli bir gençleşme, bir yeniden diriliş mümkün olurdu. Biz neden giderek gücümüzü kaybetmek ve hiçbir geri dönüş olanağı olmaksızın yok olup gidene dek sürekli yaşlanmak zorundayız? Neden?”

Ölümlü olduğunu bilmesine rağmen açgözlülüğünü, ihtiraslarını, egosunu dizginleyemeyen, çoğunluğu itibariyle henüz beşer olmaktan insan olma aşamasına geçememiş bir varlığın bu mucizeden mahrum olması yeryüzü için de, insanlık için de hayırlı olmuş.

Doğanın mucizelerini gözlemleyerek, onun akışına ayak uydurarak, egomuzu törpüleyerek, faniliğimizi hatırlayarak, daimi olan yeryüzü önünde fani bir varlık olarak saygıyla eğilerek ve ona özen göstererek yaşamaya gayret etmeliyiz.

DİĞER YAZILARI CHP: Altı oku revize edebilecek mi? – 3 01-01-1970 03:00 CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00