Alevilik (4): Yeniçerilikle ilişkisi bağlamında Bektaşilik

Ümit Kardaş

18-10-2021 01:50

Alaeddin Paşa (Bey)'in ağabeyi Orhan Gazi'ye "bütün askerin kızıl börk giysin, sen ak börk giy, bu da âleme nişan olsun" tavsiyesiyle kurulan yeniçeri ordusu, XIV. yüzyılda Bektaşiler Tarikatı'na bağlandı.

Bu gelişmede Osmanlı'nın kurucu piri ve Osman Bey'in kayınpederi Edebali ile birlikte Hace Bektaş, Baba İlyas halifeleri gibi dervişlerin rolü önemliydi. Ancak fetih siyasetinin rantını paylaşma ve bunun üzerinden gelişen siyaset, Kızılbaş halkı ve önderlerini ayrıştırmaya başlamış oldu.

Ranttan pay alıp otoriteye boyun eğenlerle, yeni sürece boyun eğmeyenler ayrımında Geyikli Baba, Abdal Musa ve benzerleri merkezden dışlandılar. Böylece Osmanlı, kuruluş yıllarındaki tarihsel ideolojik temele yabancılaştıkça Sünnileştirme politikaları uygulayacaktı.

Osmanlıların da siyasi çıkarları gereği tıpkı Gazneliler, Karahanlılar ve Selçuklular gibi Sünniliği savunmaları ve bu yönde kurumsallaşmaları kaçınılmazdı. Ancak Osmanlı, merkezden dışlanan bu kesimin toplum üzerindeki etkisi nedeniyle Bektaşilikten ve dervişlerden uzak kalmak istemiyordu.

Bu anlamda yeniçeri örgütünün Bektaşi bir geleneğe dayanması önemliydi. Yeniçerilere "Hacı Bektaş Küçekleri", "Dudman-ı Bektaşiyye" denmesi bu ilgiyi göstermekte.

Yeniçeriler, Hıristiyan Sırp ve Rum çocuklar arasından devşirilmekte ve Türk çevrelerde yetiştirilmekteydiler. Asker ocakları bu tarikatla iç içeydi. Tarikat bu nedenle Balkanlarda ve özellikle Arnavutluk'ta gelişmişti.

Bektaşilik diğer heterodoks dergâhların ve halkın aleyhine Osmanlı yönetimiyle işbirliği yaptıktan ve yeniçerinin yatağı olduktan sonra hızla büyüyecekti. Özellikle 14-16. yüzyıllarda Bektaşi dergâhı Osmanlı ile bütünleşirken, diğer Alevi dergâhları tasfiye edilerek mağdur edildiler.

19. yüzyılın başlarına gelindiğinde yeniçeriler, çevrelerinde oluşturdukları çok geniş halk kesimleriyle birlikte nüfusun en dinamik ve en belirleyici unsurlarından birini oluşturuyordu.

Yeniçeriler, esnaf loncalarıyla iç içe girmiş, sivilleşmiş bir kesimi temsil ediyordu. Yeniçerilerin tamamına yakını Bektaşi Tarikatı'na bağlıydı. Bu nedenle yeniçerilik kaldırılırken Bektaşiler de çok zarar gördü.

Yeniçerilerin savaşa gitmek istemedikleri ve yozlaştıkları, bir gerekçe olarak gösterilmiştir. Oysa yeniçerilerin de savaş kabiliyeti yüksek bir ordu kurulmasında istekli oldukları görülür. Hatta yeniçerilerin bir kısmının devletin verdiği tüfekleri kalitesiz bulup kendi imkânlarıyla tüfekler edindiklerine ilişkin örnekler bulunmakta.

Yine yeniçeriler bu olumsuz koşullara ve iki cephede savaşmalarına rağmen Rus ve Avusturya-Macaristan ordularını yenme başarısını gösterdiler. Moltke, anılarında şu tespiti yapar: "Her cephede savaştayken kendi ordusunu yok eden başka bir devlet görmedim."

İmparatorluğun hâkim unsurlarının sözcüsü durumunda olmalarına rağmen yeniçerilerin yok edilebilmesinin önemli nedenlerinden biri güçlerini abartmaları, diğeri ise daha önce hep müttefikleri olan ulemaya güvenmeleriydi.

Fransız İhtilali'nin yeniçeriler üzerindeki etkisi sonucu padişaha karşı çıkışlarda cumhuriyetten söz edilir oldu. Ulema ve padişah bu nedenle de yeniçeri ocağına karşı teyakkuz halinde bulundu.

Tarihsel gücü olan ulema, bu sefer padişahla birlikte hareket eder. Binlerce medrese öğrencisi yeniçerilere karşı silahlandırılır. Ulema ayrıca, cami cemaatini yeniçerilere karşı dinsizlik suçlamasıyla ayaklandırır. Camilerde bu yönde vaazlar verilir. II. Mahmut dinsizlik gerekçesini kullanarak Müslüman halkı Peygamberin sancağı altında toplar.

Yeniçerilerin yok edilmesinde topçu kuvvetleri önemli rol oynadı. 1826'da orduda sayıları 7-8 bini bulan gelişmiş bir topçu kuvveti vardı ve bu kuvvetler Yeniçerilere karşı kullanıldı. Top atışlarıyla binlerce yeniçeri öldürüldü, hayatta kalanlar sürgüne gönderildi ve malvarlıklarına el konuldu.

Yeniçeri ocağının öldürülmek ve tutuklanmak anlamına gelen fermanla kaldırılması üzerine hudutlarda ve kalelerde bulunan yeniçeriler derhal dağlara çekildi, birçok kale ve bölge Rusların eline geçti.

Ancak merkezin hamlesi yeniçerilerle sınırlı değildi. Yeniçeri ocağının dayandığı Bektaşi tarikatının da sapkınlık iddiasıyla tasfiyesi fırsatı doğmuştu. Şeyhülislam Tahir Efendi'den alınan fetvayla Bektaşi tekkeleri kapatıldı, bazıları camiye çevrildi. Yüzlerce baba ve derviş öldürüldü ya da sürgüne gönderildi, mallarına el konuldu. Tekkelerden bazıları da Sünni Nakşibendi tarikatına verildi.

Resmi açıklamalarda tarikata karşı yürütülen kıyımın nedeni "sapkınlık", "ahlaki bozukluk", "isyana teşvik" olarak gösterildi. Yalnızca Hacı Bektaş Dergâhı açık bırakıldı, ancak onun da başına bir Nakşibendi şeyhi getirildi. Geride kalan Bektaşi halkı da ehl-i sünnet yapılmaya çalışılacaktı.

Böylece devlet, yüzyıllardır işbirliği yaptığı heterodoks geleneği tasfiye etmiş oluyordu. Devletin merkezinde oluşan Ortodoks Sünni güç, Bektaşi tarikatı üzerinde şemsiye görevi yapan yeniçeri ocağını kaldırırken, arkasındaki heterodoks sayılan örgütlenme ve yorumu da ortadan kaldırıyordu.

Ancak burada yapılan önemli bir tespit, yeniçeri-Bektaşi ilişkisinde yaşanan paradokstur. Yeniçeri bir taraftan Alevi kıyımları dahil Osmanlı'nın diğer toplumlara boyun eğdirilmesinde temel bir işlev görürken, diğer taraftan Alevi geleneğindeki direniş kültürünü zayıflatacak derecede barışçıl ve pasifist bir felsefeye sahip Bektaşi tekkelerine bağlıydı.

Özellikle yeniçerinin Alevi katliamlarında oynadığı rol düşünüldüğünde durum daha çelişkili bir hal almakta. Kuşkusuz burada bir ilkesizlik bulunduğu açık. Bektaşi önderleri iktidarda kalma olanağı buldukları sürece başka halklar ve inançlar aleyhine iktidarın yozlaştırıcı etkisine girmiş oluyorlardı.

O kadar ki bu yozlaşma Alevilerin mağduriyetlerine göz yumulmasına da neden oldu. Bu paradoksun bugüne kadar uzandığı ise açık. Alevilerin mağduriyeti üzerinden merkezdeki güçle rant ya da pozisyon karşılığı ilişki içinde olma hali bugüne kadar gelmekte.

İrene Melikof'un tespitiyle ilk Osmanlı Sultanları tarafından fethedilen ülkeleri Türkleştirmek ve Müslümanlaştırmakla kolonizatör Bektaşi Tarikatı dervişleri görevlendirilmişti. Bektaşiler, Osmanlı'nın kolonizasyon politikasının uygulanmasında Ortodoks olmayan anlayışlarıyla Hıristiyanların İslamlaştırılmasında kolaylaştırıcı bir işlev gördüler.

Bektaşilerin iktidarla işbirliği sonucu Aleviliğe yabancılaşmış olmaları tespitiyle birlikte yapılan diğer bir tespit de, Safevi Devleti'ndeki Türkmen Aleviliğinin yaşadığı yabancılaşmadır.

Eşitsizliğe ve despotizme dayanan devletin ağırlığı altında ezilen Alevilik, tıpkı Sünnilik gibi katı İslam anlayışının bir başka versiyonu olan İran Şiiliğine dönüşme tehlikesi altında.

-----

Yararlanılan kaynaklar

Bedri Noyan, Bektaşilik ve Alevilik, Doğuş Yayınları, Ankara, 1987

Fuat Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluşu, Akçağ Yayınları, Ankara, 2004

Gülağ Öz, Yeniçerilik ve Bektaşilik, Barış Platin Yayınları, Ankara, 2000

Hüseyin Özcan, Alevilik Bektaşilik, Akademik Eksen Yayınları, İstanbul, 2013

Hüseyin Özcan, Alevilik Bektaşilik, Akademik Eksen Yayınları, İstanbul, 2013

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Kapıkulu Ocakları-1, Türk Tarih Kurumu Yayınları, İstanbul, 2000

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Kapıkulu Ocakları-2, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2009

İrene Melikoff, Hacı Bektaş - Efsaneden Gerçeğe, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 1999

İsmet Zeki Eyüpoğlu, Bütün Yönleriyle Bektaşilik, Derin Yayınları, İstanbul, 2010

Mehmet Eröz, Türkiye'de Alevilik, Bektaşilik, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1990

Recep Tiryaki, Alevilik Bektaşilik, Şah-ı Merdan Yayınları, İstanbul, 2013

Reha Çamuroğlu, Son Yeniçeri, Everest Yayınları, İstanbul, 2000

Reha Çamuroğlu, Yeniçerinin Bektaşiliği ve Vaka-i Şerriye, İstanbul, 2006

DİĞER YAZILARI CHP: Çok partili dönem–2 01-01-1970 03:00 CHP: Tek partili dönem–1 01-01-1970 03:00 Seçim sonrasının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hakikat yolunda yürümek 01-01-1970 03:00 1971-1973: Geriye gidişin ara rejimi 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını koparan Türkiye 01-01-1970 03:00 Afrika balladı! 01-01-1970 03:00 Güney Afrika Vicdan Girişimi 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin tercihi tekçi otokratik rejim: 1925 Kürt ayaklanması 01-01-1970 03:00 Postkolonyal dönemde insanın durumu 01-01-1970 03:00 İnsanın medeniyetle tanışması 01-01-1970 03:00 İnsan olmanın anlamı 01-01-1970 03:00 Hafıza aktivizmiyle hakikate ulaşma çabası 01-01-1970 03:00 Bahçeden yeryüzüne bakmak 01-01-1970 03:00 'Demokratik süreç odaklı' bir anayasa inşa edebilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 İktidarın amaç ve zihniyetiyle yeni-sivil Anayasa inşa edilebilir mi? 01-01-1970 03:00 Kassandra çağrısı 01-01-1970 03:00 Küresel kozmopolit demokrasi 01-01-1970 03:00 Barbarlığı aşamamak: Savaşmaktan vazgeçmeyen insanlık 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet oryantalizmi ve modernleştirmeci milliyetçilik 01-01-1970 03:00 'Eylül'ün içinden geçen şiirler 01-01-1970 03:00 Rumlar üzerinden otoriterleşmeyi meşrulaştırma 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül’e giden süreç–2 01-01-1970 03:00 6-7 Eylül'e giden süreç 01-01-1970 03:00 Değişimin önündeki aşılmaz duvar: İdeolojik zihniyetin kemikleşmesi 01-01-1970 03:00 Türkiye değişebilir mi? 01-01-1970 03:00 Zihniyet değişikliğine ülke isimlerinden başlamak! 01-01-1970 03:00 Tekçi-tek kişilik siyasi rejimin kendi hukukunu oluşturması 01-01-1970 03:00 İktidara uzanan yerleşik düşünceden itirazcı-ihlalci göçebe düşünceye 01-01-1970 03:00 ‘Boşluk’tan ‘toz’a, ‘kültür’den ‘uygarlığa’ 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali – 2 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali! – 1 01-01-1970 03:00 Yalanların hakikate dönüşmesi 01-01-1970 03:00 Anayasanın temeli ne olmalı? 01-01-1970 03:00 Vicdan, mazlumlardan kelimeleri esirger mi? 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Adil yargılanma hakkı 01-01-1970 03:00 Yargının yeniden inşası: Hukuksal pozitivizmden doğal hukuka 01-01-1970 03:00 Enkaz altında kalmanın dayattığı zaruret: Adem-i merkeziyet 01-01-1970 03:00 Sorumlular ayağa kalksın! 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 2 01-01-1970 03:00 Kürtlerin siyasal temsilde var olma mücadelesi – 1 01-01-1970 03:00 Hrant'ın ideallerini yaşatmak! 01-01-1970 03:00 Tarihsel kronik çizgi: İktidarın merkezde şahsileşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin vardığı son nokta: Otosansür 01-01-1970 03:00 Rejimin HDP üzerinden yarattığı gerilim 01-01-1970 03:00 Hukukla bağını kesen devlet şiddeti 01-01-1970 03:00 Devlet - Demokrasi - Değişim 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Korku duvarını aşamamak (3) 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin çıkmazı: Merkeziyetçi devletten bölgesel devlete (2) 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin çıkmazı: Sömürge tipi idari vesayet rejimi (1) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (3) 01-01-1970 03:00 Neden 'Yetmez ama evet' denildi? (2) 01-01-1970 03:00 Neden ‘Yetmez ama evet’ denildi? (1) 01-01-1970 03:00 Zihniyetin esaretinde yozlaşan dil 01-01-1970 03:00 Zihniyet ikliminde bir çıkmaz: Kısırdöngüde debelenen Türkiye 01-01-1970 03:00 Halife Sultan II. Abdülhamid 01-01-1970 03:00 Adığe (Çerkez) Katliamı 01-01-1970 03:00 Gerçekdışının karşısındaki güç: Sevgi 01-01-1970 03:00 Otokratik rejimin ceza kanunundaki aygıtları 01-01-1970 03:00 Adaletin yitiminde son nokta: Kavala davası 01-01-1970 03:00 Küreselleşmenin bencil aktörleri: Çöküşe giden yol 01-01-1970 03:00 Duvarları yıkabilecek miyiz? 01-01-1970 03:00 Süpürenler ve süpürülenler 01-01-1970 03:00 Dünya: Hassas kalplerin cehennemi 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası-2: Rusya rol alabilir mi? 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya inşası: Madalyonun iki yüzü 01-01-1970 03:00 Birlikte yapabiliriz! 01-01-1970 03:00 Türkiye Mahkemesi nihai mütalaası: 'Yargı bağımsızlığı ve adalete erişim' 01-01-1970 03:00 Kalıcı istisna hali: Hukuksuzluğun normalleşmesi 01-01-1970 03:00 Şiddetin sıradanlaşması 01-01-1970 03:00 İnsanın güçle sınanması 01-01-1970 03:00 Siyaset-bürokrasi-mafya-organize suç örgütü döngüsü 01-01-1970 03:00 Hukukun askıya alınması 01-01-1970 03:00 Yükseltin vicdanınızı! 01-01-1970 03:00 Bırakın adalet yerini bulsun... 01-01-1970 03:00 Düşüncenin erotikleşmesi 01-01-1970 03:00 Akıldışılığın büyüsüne kapılmak 01-01-1970 03:00 Dekadans: Çöküş! 01-01-1970 03:00 Alevilik (8): Başat kimliğin yarattığı çıkmaz 01-01-1970 03:00 Alevilik (7): Ayrı bir inanç sistemi mi? 01-01-1970 03:00 Alevilik (6): Devletin değişmeyen politikası 01-01-1970 03:00 Tekçi Cumhuriyet'ten Çoğulcu Demokrasi'ye 01-01-1970 03:00 Alevilik (5): 18-19. yüzyıl katliamlar zinciri 01-01-1970 03:00 Alevilik (3): 15–16. Yüzyıl: 'Kıyım dönemi' 01-01-1970 03:00 Alevilik (2): Babai Ayaklanması 01-01-1970 03:00 'Turkey Tribunal' ('Türkiye Mahkemesi') 01-01-1970 03:00 Alevilik (1): Aleviliğin oluşum süreci 01-01-1970 03:00 "Tekçi-Otokratik" rejimin simgesi: Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 12 Eylül'ün simgesi: Diyarbakır Cezaevi 01-01-1970 03:00 "Eylül" 01-01-1970 03:00 Kürtler (13): Talepler - Yeni bir inşa için öneriler - 2 01-01-1970 03:00 Kürtler (12): Yeni bir inşa için öneriler 01-01-1970 03:00 Kürtler (11): Yüzleşme-Müzakere-Uzlaşma-İşbirliği ihtiyacı 01-01-1970 03:00 Kürtler (10): Devlet iktidarının hedefindeki HDP 01-01-1970 03:00 Kürtler-9: Taleplerin siyasallaşmasını engelleme süreci 01-01-1970 03:00 Kürtler (8): 1980 Askeri Darbesi'ne uzanan süreç 01-01-1970 03:00 Kürtler (7): Dersim'den "Tunç Eli"ne 01-01-1970 03:00 Kürtler (6): Ağrı İsyanı'ndan Zilan katliamına! 01-01-1970 03:00 Kürtler (5): Takrir-i Sükûn rejimine geçiş 01-01-1970 03:00 Kürtler (4): 1922-1924 01-01-1970 03:00 Kürtler (3): 1916-1923 01-01-1970 03:00 Kürtler (2): 19. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Kürtler (1): 16-18. yüzyıl 01-01-1970 03:00 Çağdaş tiranlığın terör yönetimi 01-01-1970 03:00 Organize suç örgütlenmesi bağlamında mafya 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 3 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için - 2 01-01-1970 03:00 "Bir daha asla!" diyebilmek için 01-01-1970 03:00 İnsanın hangi hali? 01-01-1970 03:00 Mağdurların empati ittifakı 01-01-1970 03:00 "Dil"den "Gönül"lere akmak! 01-01-1970 03:00 Kanımla düşünüyorum! / Hermann Göring 01-01-1970 03:00 Yeni anayasa inşa sürecinin açmazları 01-01-1970 03:00 Türk anayasaları bağlamında yasama-yürütme dengesi 01-01-1970 03:00 Sıfırdan Anayasa İnşası: Yeni Anayasa Platformu (YAP) örneği 01-01-1970 03:00 "Küresel eril sistem"in mağdurları: Kadınlar 01-01-1970 03:00 Çok dilli - çok bölgeli anayasa: Güney Afrika anayasası 01-01-1970 03:00 Tabula Rasa: Sıfırdan anayasa inşası 01-01-1970 03:00 Kayyım atamaları bağlamında 1921 Anayasası 01-01-1970 03:00 Anayasacılık: Batı-Osmanlı anayasa hareketleri 01-01-1970 03:00 Sistemin saldırısı karşısında direniş odağı: Aşk 01-01-1970 03:00 Empati ihtiyacı 01-01-1970 03:00 'Çok Kalpli Asi' 01-01-1970 03:00 Eylül’le gelen 01-01-1970 03:00 Tercihiniz; otokrasi mi, demokrasi mi? 01-01-1970 03:00 Hukukun işlevi 01-01-1970 03:00 Barbarlığın son noktası: Çocuklarına kavuşamadan ölen anneler! 01-01-1970 03:00 Vandalizmin kurumlaşmış hali: Cezasızlık pratiği 01-01-1970 03:00 Beton avluların çocukları: Anne! Toprak ne demek? 01-01-1970 03:00 Medeniyetsizlik: Boğulan adalet 01-01-1970 03:00 Meşruiyet: Temel mutabakat – Kamusal müzakere 01-01-1970 03:00 Frenlenemeyen iktidar sorunu 01-01-1970 03:00 Bu kaçıncı Cumhuriyet! 01-01-1970 03:00 İslam'ın siyasetle serüveni: Milliyetçiliğe savrulma 01-01-1970 03:00 Devlet: Güç ve çıkar çatışmalarının alanı 01-01-1970 03:00 Sürgünün trajedisi: Toprağın tadını özlemek 01-01-1970 03:00 Devletin emrindeki din: Diyanet İslam'ı 01-01-1970 03:00