Türkiye, 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak muhtemel yerel seçimlere, Mayıs seçimlerinin belirgin baskısı altında girecek. Şimdiden yerel seçim tartışmalarının ve beklentilerinin odağına, biraz da doğal olarak İstanbul ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu oturmuş durumda.

28 Mayıs seçimleri akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’u geri almak için düğmeye basmıştı. Ekrem İmamoğlu ise 15 Temmuz’da yaptığı açıklamada iki ay gecikmeli olarak “İstanbul için yola çıktığını” duyurdu.

İmamoğlu, Mayıs sonrası CHP’de değişim hareketini başlattı. CHP içinde gelişen “İmamoğlu öncelikle İBB’ye aday olmalı, İstanbul’un kaybedilmesi göze alınamaz” anlatısı, “ben İstanbul’a mühürlüyüm” sözlerinde karşılık buldu.

İmamoğlu’nun, CHP’nin “değişmesinde” ısrar etmeye, ama CHP lideri olma iddiasından geri durmaya karar verdiği görülüyor. Hedefinin İstanbul’la sınırlı olmadığı anlaşılıyor.

Birkaç kez tekrarladığı “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” sözleri, hedefinin 2028 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı olduğunu gösteriyor.

Konuşmasındaki “Bugün bu misyon, Türkiye’nin yeni yönetim anlayışına kavuşmasıdır. Hukukun üstünlüğünün ve güçlü devletin yeniden tesisi öncelikli hedefimdir. Partiler ötesi İstanbul ittifakını kurmak için elimden geleni yapacağım” gibi cümleler, Cumhurbaşkanlığı adaylığını hedefleyen bir yeni hareket başlatmak arzusunu gösteriyor.

CHP’yi gözeterek, ama ondan bağımsızlaşarak İstanbul ittifakı ve partiler ötesi yarı özerk belediye başkan adayı imajını çiziyor. Tıpkı 28 Mayıs seçimlerinden sonra yaptığı yüksek perdeden “değişim” açıklaması gibi erken bir hedef beyanında bulunuyor.

Bir ihtimal, 2019 yerel seçim başarısını belirleyen partilerde son iki aydır yaşananları, kırılmaları yeteri kadar ciddiye almamasından kaynaklı olabilir.

Her şeyden önce İmamoğlu, “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır” veya “boş tencere hükümet götürür” gibi ezberlerin her zaman geçerli olmadığını hâlâ kavrayabilmiş değil.

Riskler, sorunlar

Mayıs seçimlerinde Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı sıfatıyla kendisi de sahadaydı. Seçim başarısızlığından İmamoğlu’nun payına düşen bir şeyler olsa gerek. İYİ Parti’nin “kazanacak aday” söylemiyle Kılıçdaroğlu’nu yıpratan hamlelerine karşı net tutum aldığı görülmedi.

Önceki yazımda da belirttiğim gibi, geçmiş İBB başkanlığı döneminin muhasebesinde İstanbul seçmeninin memnuniyeti ve yönetici yıpranmışlığı değerlendirildiğinde, ortada İmamoğlu lehine ne derece pozitif bir tablo olduğu tartışmalı. Cumhurbaşkanı yardımcısı veya cumhurbaşkanı ve CHP lideri olma arzusunun İmamoğlu’nu belediye başkan adayı olarak fazlasıyla yıprattığı göz ardı edilemez.

14 Mayıs öncesi meydanlarda “kazandık, kimse duymasın” diye konuşma yaptığı hatırlardadır. Yeni yolculuğunda birçok belirsizlik içinde “yeni bir yol haritası yapması” kaçınılmaz.

İmamoğlu’nun, 2019 seçimlerinde başarıya, Canan Kaftancıoğlu gibi güçlü ve etkili il başkanı ve il örgütüyle imza attığı gerçeği unutulmuş görünüyor. Bu konuda bir dizi sorun olduğu kamuoyuna yansıdı.

Parti kongreleri sonrası hem yerelde hem merkezde oluşacak örgütsel tablonun 2024 seçim sonuçlarını doğrudan belirleyeceği aşikâr.

2024 seçimlerinde bu bakımdan bir dizi zorlukların olabileceğini öngörmek için müneccim olmaya gerek yok.

İstanbul İttifakı yetmez

İstanbul İttifakı’nın 2019 seçimlerinde başarılı olmasını kolaylaştıran iki önemli husus vardı. Birincisi, iktidarın adayı daha önce bakanlık yapmış, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmuş, Başbakanlık yapmış, TBMM başkanı olan Binali Yıldırım idi.

İkincisi; seçim sonuçlarını belirleyecek önemli seçmene sahip HDP’nin bir biçimde sürecin siyasal düzlemde parçası olmasıydı.

Şimdi iktidarın adayının kim olduğu belli değil ama İmamoğlu’nun rakibinin, aday kim olursa olsun, esasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olacağı kesin.

Cumhurbaşkanı, bu seçimlerde İmamoğlu’nu yenmek için çabalarken aslında 2028 seçimlerinden önce İmamoğlu’nu diskalifiye etmek hırsıyla hareket edecek.

Bütün bunlar, 2024 Mart seçimlerinde, 2019 ve 2023 seçimlerinden farklı olarak, ittifak mimarisinin çok önemli olduğunu göstermekte.

İmamoğlu’nun 15 Ağustos açıklaması sonrası, Millet İttifakı’nın küçük ortakları, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi yetkilileri pozitif açıklamalarda bulundular.

İYİ Parti, cumhurbaşkanı adayı olarak önerdiği İmamoğlu’nun İBB adaylığına ilişkin şimdilik suskun. Yerel seçimler için kapısını çalmasını, pazarlık yapmayı beklediği CHP karşısında elini daha da güçlendirmek istediği anlaşılıyor.

Aynı gün HDP Eş Başkan Yardımcısı Emirali Türkmen’in Gazete Duvar’da Ceren Bayar’a yaptığı açıklama, İmamoğlu’na ve CHP’ye çok şey anlatıyor olsa gerek.

Açıklamanın önemli bulduğum, Kürt seçmenin yaklaşımını yansıtan birkaç noktasını buraya aktarmakta yarar görüyorum:

  • Şu bir gerçek ki, biz tek adam rejimini yıkma mücadelesinden de, üçüncü yol siyasetimizi güçlendirme amacımızdan da vazgeçmeyiz.

  • Ama tabii ki her türlü ortak mücadele arayışı önemli.

  • Geçmiş seçimleri düşününce şu söz akla geliyor: ‘Aynı suda iki defa yıkanılır mı?’

  • Bizim için önemli olan HDP’nin politik çizgisini büyütmek.

Bütün bunlar, İmamoğlu’nun yine acele ettiğini, pirince giderken (Cumhurbaşkanlığı) eldeki bulgurdan (İBB başkanlığını) olması riskinin büyüdüğünü düşündürüyor. İmamoğlu’nu, 2019’dan çok daha zor, mayınlarla dolu bir süreç bekliyor.

(Politik Yol)