2023 seçimlerinin ilk turunun üzerinden iki aya yakın bir zaman geçti. Seçimler üzerine çok şey yazıldı, çok şey söylendi. Neredeyse yazılmayan, söylenmeyen bir şey kalmadı.

En çok da bu sayfalarda, her gün birkaç değerlendirmeyi ve öneriyi okuma şansına nail olduk. Açık ki bunun nedeni, muhalefetin seçim hedeflerine ulaşamamasının ve başarısızlığının nedenlerini anlayıp, yaklaşan yerel seçimlerde benzer yanlışları yapmamanın ve benzer sonuçlarla karşılaşmamanın yol ve yöntemlerini bulabilmek olsa gerek.

Ancak zamanın çok kıymetli olduğu bir dönemeçte, geçen iki ay içinde, muhalefet saflarında bu doğrultuda umut verici bir gelişmenin olduğunu söylemek oldukça zor.

Belirsizlikler sürüyor, eskinin tekrarı güçlü bir ihtimal. Bugüne kadar muhalefet partilerinden kapsamlı bir seçim değerlendirmesi, özeleştiri yapan ve politik yenilenme yoluna girme sinyali veren parti çıkmadı.

Bu gidişatla muhalefet saflarındaki ‘değişim’ tartışmalarının yerini, “yerel seçimlerde Millet İttifakı partileri arasında nasıl bir işbirliği olacak, olacak mı ve 2024 yerel seçimlerinde HDP ne yapacak” tartışmaları alacak.

Yazılı ve görsel medyada, değişim tartışmalarından daha çok, eskinin bir tür tekrar edileceği dile getirilmeye başlandı. 2023 Mayıs seçimlerindeki gibi muhalefeti ve toplumu siyasetsizliğe mahkûm eden, eski yolda yürümenin belirtileri belirmeye başladı.

Halbuki artık hiçbir şeyin eskisi (2023 veya 2019 seçimlerine olduğu) gibi olma şansı yok. Olsa da muhalefet için başarı getirmeyeceği çok açık.

Kürtler ne yapmalı?

2023 seçimlerinin en önemli sorunlarından biri olan ve yoğun siyasi riskler taşıyan Millet İttifakı’nın HDP’ye karşı yaklaşımı bu süreçte sürecek gibi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın yerel seçimlerde her yerde aday çıkaracaklarına dair açıklamasından sonra, görsel ve yazılı medyada yeniden “Kürtler, AK Parti ile İmralı üzerinden anlaşacaklar mı, yeni bir çözüm süreci başlatılacak mı” gibi konular işlenmeye başlandı. AK Partili kimi isimlerin de bunu köpürtmek için özel çaba harcadıkları görülüyor.

Kuşkusuz ki bunların bir kısmı, yerel seçimlerde Batı illerindeki Kürt oylarının sonuçları belirleyeceğinin farkında olmalarından kaynaklanıyor.

Çoğu ise egemen siyasal önyargının, güvensizliğin ve ayrımcılığın sınırında dolanıyor. Millet İttifakı partileri; Cumhur İttifakı’nın tutumlarıyla örtüşen, 2023 Mayıs seçimleri sürecindeki HDP karşıtı yaklaşımlarının muhasebesini yapmış değiller. Her türden melanetin faturasını Kürtlere kesmeye çalışan tutum ve yaklaşımlarını sürdürüyorlar.

2023 seçimleri sonrasında geniş anlamda muhalefet saflarında gelişen dip dalganın çok farkında değiller. Bu konuda geçen hafta sonu, Kürtlerin eğilimlerini gözlemleyebildiğim bir toplantıya katıldım.

Diyarbakır merkezli Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) 8 Temmuz 2023 tarihinde Diyarbakır’da ‘Kürtler ne yapmalı?’ başlıklı bir panel düzenledi. Panelde, seçim sonuçları, yeni politik süreç, Kürt Sorunu’nda yaşanan gelişmeler ve çözümler tartışıldı.

Açılış konuşmasını DİTAM Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Azizoğlu’nun yaptığı toplantıya çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi, akademisyen ve kanaat önderi katıldı.

Toplantıda Tanıl Bora, Dr. Cuma Çiçek, Doç. Dr. Bülent Küçük, Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, ve Doç. Dr. Arzu Yıldız farklı konu başlıkları atında birer sunuş yaptılar. Bir günlük, oldukça yoğun, yararlı ve insana iyi gelen bir toplantı ve program oldu.

Bir kez daha gördüm ki, Kürtlerin gündemi ile Türk siyasetinin gündemi ve öncelikleri çok farklı.

Batı’da muhalefet, Recep Tayyip Erdoğan iktidarından kurtulmaya indirgenmiş bir yapılanma arayışına yoğunlaşmış durumda. Kürtler ise, 2016 sonrası yaşanan devlet krizinin nasıl aşılacağına yoğunlaşmışlar. Türk siyasetiyle Kürt siyasal hareketi arasında “kazan kazan” ilişkisinin nasıl kurulacağının ve gelişeceğinin tartışmasını yapıyorlar.

Türk siyasetinin bütün renkleri, Türk milliyetçiliğini seçimlerde siyasi girdiye dönüştürebilmek için helak olmuş vaziyetteyken, Kürtler bununla nasıl baş edeceklerinin ve Türk siyasetine nasıl yardımcı olabileceklerinin arayışı içindeler, konuşuyorlar.

Batı, geçen dönem kazanılmış büyükşehir belediye başkanlıklarının kaybedilmesi kaygısını yaşarken, Kürtler yerel seçimler sonrasında yeniden kayyım atanmasına nasıl engel olabileceklerini tartışıyorlar, yeni bir yol yapmaya çalışıyorlar.

Batı’da Türk siyasetinde, kamusal alanda neredeyse hiç konuşulmayan iki konu var:

1. Yaşanan tecrübeler ve bölgesel gelişmeler ışığında yeniden barış sürecine dönülmesi için Kürt siyaseti ve Kürt sivil toplum örgütleri ne yapmalı, nasıl davranmalı, barışın yeni yolu nasıl inşa edilmeli?

2. Bölge devletlerinin yönlendirmesi ve provokasyonlarıyla, Irak Federal Kürt Bölgesi’nde KDP’li ve YNK’li peşmergeler arasında yaşanacak olası silahlı çatışmanın bölgedeki tüm toplumlar ve Kürtler üzerindeki yıkıcı etkisi ve Kürt yerleşim yerlerine Sünni Arap nüfus yerleştirerek kurulmak istenen Sünni kuşağının olası sonuçları.

Toplantının ağırlık konularını bunlar oluşturdu.

Bütün bu konuların ele alınışında ortaya çıkan bir gerçek de şu: 8 ay sonra yapılacak yerel seçimlerde Kürt siyasal hareketinin işinin eskisi gibi kolay olmayacağı görülürken, Türk siyasetinin ise 2019 veya 2023 seçimlerinden çok daha zor durumda olacağı anlaşılıyor.

Kürtler 2024 yerel seçimlerine odaklanmanın çok ötesinde; barışa, çözüme kapı aralayacağına güven duydukları veya emin oldukları bir arayış içindeler.

Toplantıda deneyimli, bölgenin ileri gelenlerinden eski HEP il başkanı ve eski belediye başkanının dile getirdiği “HDP, Kürt mücadele tarihini kendisiyle başlatarak yanlış yaptı. HDP kendine, Kürtlere dönmeli, muhalefete koşulsuz desteğe son vermelidir” sözleri, yaklaşan ‘tehlikenin’ uyarı çanlarının sesi gibiydi.

(Politik Yol)