Türkiye’yi Cumhur İttifakı'nın sürüklediği rejim krizinin derin ve bulanık sularında muhalefet de ciddi bir kriz yaşıyor.

28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçim sonuçları bütün muhalefet partilerinde moral bozukluğuna, iç kapanmaya veya çözülmeye yol açtı.

Bu koşullarda girilen 31 Mart 2024 yerel seçimlerine, yönetim değişikliğine CHP’ye seçmen beklenmedik bir kredi açtı. CHP krizden çıkmanın adresi gibi algılanmaya başladı.

Bu nedenle sekiz aydır gözler ve dikkatler CHP'nin yeni parti yönetimi üzerinde. CHP yönetiminin her yaptığı gereğinden fazla tartışma konusu ve ilgi odağı.

Ancak hâlâ geniş muhalefet kesimlerinin beklentilerine yanıt verilir bir konuma ulaşıldığını söylemek hayli zor.

Buna, partinin çok parçalı hali tuz biber oluyor. Partinin politikalarının veya politikasızlığının önüne iç çekişme,/rekabet geçiyor.

CHP’liler yerel seçimlerde yakalanan fırsatın, moral üstünlüğün ve başarının sırrının yeterince farkında değiller. Fırsatlar, olanaklar hoyratça ve şımarıkça kullanılıyor.

CHP için, muhalefet için zaman daralıyor. Doğru, zamanında ve yerinde değerlendirilmeyen her fırsat Cumhur İttifakı’nın hanesine kazanç olarak yazılıyor.

Anlatmak istediğimi Ülke Politikaları Vakfı'nın 16 Kasım 2024'te İstanbul'da gerçekleştirdiği geniş katılımlı Demokrasi Yoluna Dönüş Forumu örneğiyle izah etmeye çalışacağım.

Önce Ülke Politikaları Vakfı hakkında kısa bir bilgi vermek isterim.

Ülke Politikaları Vakfı

Vakıf, 55 ve 56. Bülent Ecevit Başkanlığı'nda 1997-1999 yıllarında kurulan hükümetlerde Maliye Bakanlığı yapan Zekeriya Temizel tarafından 2001 yılından Ankara'da kurulmuş.

Vakfın başkanlığını iki dönemdir avukat İsmail Doğan Subaşı yürütüyor. Subaşı, 2019 seçimlerinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi CHP grup başkanvekilliği yaptı. Çeşitli gazetelerde siyasi analiz yazıları yazdı. Mahalle Deyip Geçme kitabının yazarı.

Vakıf,  son iki yıldır, dört İkinci Yüzyıl Forumları yaptı. Dördüncüsü, 16 Kasım 2024 Cumartesi, Demokrasi Yoluna Dönüş Forumu başlığı altında oldu.

Vakıf başkanı açılış konuşmasında, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeniden demokrasi yoluna girmesine hizmet edecek, sosyal demokrat, sol politikalarının geliştirilmesine katkı sunmak amaçladıkları ve Vakfın tarihini anlatan kısa bir konuşma yaptı.

Foruma, Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Ersin Kalaycıoğlu'nun "Seksen yıldır ulaşılamayan bir hedef: Liberal demokrasi" başlıklı kapsamlı bir sunumuyla başlanması bekleniyordu.

Ancak konuklardan önce Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu birer konuşma yaptı.

Ahmet Davutoğlu

Daha sonra konuşan eski başbakanlardan, şimdilerin Gelecek partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, her zaman olduğu gibi, “ne kadar doğru yerde durdurduğunu” anlatan ve solcuları, laikleri özeleştiriye, geçmişle yüzleşmeye davet eden uzun bir konuşma yaptı.

Davutoğlu bugünkü çoklu rejim krizinin esas kaynağı olan 2017 anayasa referandum sürecinde tek adam rejiminin mimarlarından biri olduğunu aklına getirme gereği dahi duymayan tarzda bir konuşma yaptı.

Bu durumun kitlelerde yarattığı güvensizliğin ve tepkinin farkında değil veya önemsemiyor. Hoca, bulduğu kitleye bilgiçlik taslamayı hâlâ siyaset sanmaya devam ediyor. Parti kurarak karşılaştığı başarısızlığı kavramış değil. Umutsuz vaka olmayı sürdürüyor. Hocaya, “iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batırmak” gerektiğini hatırlatmalı.

Özgür Özel

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ise, konuşmasında, zamanının büyük bir kısmını, parti içi eleştirilere isim vermeden, adres göstermeden yanıt vermeye harcadı.

Yumuşama siyasetiyle iktidarın "belediyelere kayyum atanması, Abdullah Öcalan'a yapılan çağrılar ve suni anayasa tartışmalarıyla, yumuşama siyasetiyle, halkın gerçek sorunlarını konuşmamızın önüne geçmek için birer sis perdesi yaratmak istediğini" söyleyerek aslında bu konularda parti içinden kendisine gelen eleştirilere gereğinden fazla zaman ayırdı.

Böyle olunca forum adı altında yapılan aslında bir konferansın çerçeve sunuşunu yapan Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu'nun, "Türkiye’de hibrit demokrasi var. Otoriter bir rejime geçmesine yalnızca beş basamak kaldı. Demokrasinin en çok gerilediği ülkeler arasında Tanzanya'dan sonra Türkiye geliyor. Türkiye bir nevi Afrika ülkesi," mealindeki değerlendirmesi ve diğer akademisyenlerin demokrasi yoluna dönüşe çeşitli kıymetli katkıları boşlukta kaldı.

Türkiye seçmeninin, dörtte üçünün geleceğe umutla bakmadığı ve ciddi ölçüde güvenlik ve Sevr kaygısı yaşadığı siyasal konjonktürel. Kendi mahallesine kendisini hapsetmek, iç sorunlarla boğuşmaya aşırı enerji harcamak Cumhur İttifakı'nı başarıya ulaştıracak yolunun taşlarını döşemekten başka bir sonuç üretmeyecek. 31 Mart seçimlerinde açılan verilen kredinin değersizleştirilmesi oluyor.

Muhalefet, iktidara muhalefet etmek için iç tutarlığa sahip, toplumun geniş kesimlerini harekete geçirmekten çok uzaklarda.

Ulusal Politikalar Vakfı gibi yapıların çalışmaları, iktidar partisine benzer bir biçimde araçsallaştıracak tarzda iletişime giriyor. Bu, sivil toplum çalışmalarının toplumsal etki alanı daraltılıyor, kapasitesi sınırlandırılıyor.

Sanki bütün bunlar, herkesin kendi işini yaparken bütün bir muhalefeti bir yola girmeyi artık hayatındayattığını gösteriyor.

Benzer çok sayıda örnek verilebilir. Ama bu çalışma akademik bir çalışma olması dolayısıyla durumun ciddiyetini daha iyi kavramayı kolaylaştıracaktır.

Unutmayalım, muhalefet farklı alanlardaki çalışmaları doğru, yerinde ve zamanında koordinasyonu veya akışkanlığı sağlanırsa, başarılı olma şansı yakalanır. Farkında mıyız, tarihte çoğu zaman saat kriz anlarında muhaliflerin çoğu kez aleyhine işler.

(Yeni Arayış)