Dünya, eski (50-80’lerin) dünya olmaktan çıktı. Yeni dünyanın nasıl bir şey olacağına ilişkin birçok şey belirsiz. Devletler, farklı toplumsal kesimler, kapitalist muktedirler arası siyasal, etnik, inançsal gerilimler, çıkar çatışmalarının 21. Yüzyılın yeni dünyasını biçimlendireceği bir dönem yaşanıyor.
1945 sonrası insanlığın büyük bedeller ödeyerek inşa ettiği İnsan Hakları Rejimi büyük risk altında. Gazze’de olduğu gibi birçok yerde insanlık ayaklar atında.
Bölgemiz farklı çatışma biçimlerinin merkez üssü konumunda. Türkiye, 2018 referandumuyla Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’ne geçişle ortaya çıkan yeni farklı sorunlar nedeniyle, bu dönemi daha sert, sarsıcı ve ağır yaşıyor. Türkiye yönünü, pusulasını kaybetti ve yönetilemez bir halde çoklu kriz yaşıyor.
İktidar, “itibardan tasarruf olmaz” sözleriyle memleketi görgüsüzler, açgözlüler sirkine çevirdi. Narin cinayeti sonrası suskunluğa gömülen Tavşantepe köyünde ve ailesinde bir aydır yaşananlar, toplumun ve devlet sisteminin nasıl çözüldüğünü ve çatırdadığını gözler önüne serdi. Toplumsal huzursuzluk, çeşitli kaygılar hat safhaya ulaşmış vaziyette.
Seçmen yeni dönemin kapısını araladı
31 Mart 2024 yerel seçimlerinden sonra Türkiye yönetiminde ikili yapı oluştu. Birçok belediyeyi muhalefet partilerinin kazanması sonrası, merkezi yönetim yerel yönetimler arasındaki çatışma, gerilim bizzat iktidar partisi eliyle tırmandırılıyor. Böylesi bir geçiş döneminde Türkiye, daha da fazla donanımsız, zayıf düşme riski ile karşı karşıya.
Altı ay önce yapılan yerel seçimlerde seçmen, iktidar partisini ilk kez ikinci parti, CHP’yi birinci parti yaparak zorlu “yeni dönemin kapısını” araladı.
Yerel seçim sonrası bir iki defa gündem belirleyen CHP, son aylarda tekrardan iktidarın suni gündemlerinin arkasından sürüklenir oldu. Parti içi gruplaşma; açık ve örtük, anlamsız ve zamansız tartışmalarla gereksiz meşguliyetlere yol açıyor.
CHP; siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel sorunların çözüm potansiyeline sahip parti görüntüsü vermekten hala çok uzak. Farklı toplumsal dinamiklerle ve demokratik muhalefet unsurlarıyla ortak bir yol yürümeyi ve çoklu krizi çözücü politika geliştirmeyi tercih eden bir pozisyon almış değil.
Dar klasik particilik oyunu oynanıyor. Eski rejim döneminin alışkanlıkları. 2018 sonrası yeni rejimin ruhuna uygun, gerekenleri yerine getirebilecek ve sorunları çözebilecek bir yola girildiğini gösteren nitelikte bir muhalefetin yapıldığını söylemek oldukça zor.
Bu tarz bir muhalefetle, Türkiye İttifakı siyasetiyle, iktidarın Ali Cengiz oyunlarıyla dahi baş edilmesi pek imkân dâhilinde değil. Olsa olsa en fazla mevcut tek adam rejiminin restorasyonuna demokratik muhalefet güçlerini ve taleplerini eklemesi misyonunu yerine getirebilir.
İktidar partisinin Türkiye’yi yönetememe sorunu, meşruiyet sorunu olduğu kadar, muhalefetin de seçmene güven verici, ikna edici, akılcı ve kapsayıcı bir siyaset tarzı ve anlayışıyla toplumsal, yapısal, kurumsal sorunları çözebilme performansını sergileyen bir muhalefet edebilme, yönetebilme sorunu olduğu çok açık.
CHP’nin normalleşme açılımı, ışık söndürme eylemi, bölgesel üretici mitingleri, erken seçim talebini dile getirme biçim ve tarzı, Gazze’ye, Suriye’ye gitme planları gibi başarısız örnekler, ana muhalefetin yapısal ve politik sorunlarının derin ve kronik bir halde olduğunun göstergeleri.
Türkiye İttifakı yaklaşımı iki iktidara yol açabilir
Özellikle CHP’deki parti içi ekipleşmeler, parti içi muhalefet tarzı, parti içinde Cumhurbaşkanı adayı yarışının medya üzerinden erken başlatılması partide gerilim kaynağı. Bu gerilimin seçimlere kadar sürmesi büyük risk alanı ve yönetilmesi çok zor bir iç gerilim. Bu da, daha geniş toplum kesimlerinin güveninin kazanılmasını zorlaştırır.
CHP’nin Türkiye İttifakı siyasetiyle, bir tür “İktidara itirazı olanlar etrafımda toplanın” çağrısıyla bu klasik CHP görüntüsü, davranışları ve siyaset yapış tarzı, iktidarın politikalarına itiraz edenlerde, rahatsız olanlarda muhalefetin bu kez başaracak duygusunu geliştirmesini ve umudun güçlenmesini engelliyor.
CHP, tek adam rejiminin toplumda yarattığı yorgunluğu, bıkkınlığı ve öfkeyi kullanarak kendi yelkenlerini şişirmeyi değil, rejimin demokratik değişimini tercih eder ve buna dair kapsamlı yol haritasını zaman geçirmeden netleştirirse, Türkiye ve dünyadaki alt üst oluşlardan fazla etkilenmeden, yeni dünyada kendi yerini alma şansını yakalayabilir.
Muhalefet, rejim değişikliğine ilişki yol haritasını İnsan Hakları Rejimi kriterlerini güçlendiren ve kurumsallaştıran bir perspektifle hazırladığında, demokratik bir rejime doğru ilerlemekle kalmaz aynı zamanda bu doğrultuda en azından bölgesel gelişmelere ve Ortadoğu’daki karmaşanın son bulmasına pozitif katkı sunmuş olur.
CHP, bugün yürütmekte olduğu Türkiye İttifakı siyaseti ile, mevcut rejim krizinin demokratik çözümünde etkin rol oynayan bir siyasal aktör olmaktan çok, krizi kronikleştiren bir aktör konumuna düşme riski ile karşı karşıya.
Risk, yapılacak ilk seçimlerde cumhurbaşkanı seçimlerini kazanıp, TBMM’de CHP’nin demokratik muhalefetle birlikte yasa yapabilecek yeterli çoğunluğu kazanamamasıyla ortaya çıkabilir, bu güçlü bir olasılık. 2018 rejimine benzer rejimle yönetilen bazı ülkelerde benzer biçimde sorun yaşandı.
Seçimlerin sonucunda yürütmenin başı ve bakanları atayan Cumhurbaşkanlığını CHP kazanırsa, AK Parti veya Cumhur İttifakı da parlamentoda yasa çıkaracak sayıyı bulduğu koşullarda, CHP’li Cumhurbaşkanının atadığı bakanların elini kolunu bağlar, ciddi icraat yapmalarını pek ala engelleyebilir. Bunun örnekleri dünyada var. AK Parti de bunun hesabını yapacaktır/yapıyordur.
Bu türden durumlar Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi gibi rejimleri tıkar, yeni sorun alanları üretir, çift başlılık oluşur, siyasal, toplumsal çözülme ve çürüme hızlanır.
Böylesi bir gelişme, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, dünyanın alt üst oluşunun yaşandığı bir süreçte, Türkiye’nin geleceği bakımından en kötü senaryolardan biri olabilir.