2023’ün son günlerindeyiz. Dünyada ve ülkemizde yeni yılı karşılama hazırlıkları yaşanıyor.

Yeni yılı kutlama hazırlıkları derken, “Müslüman yeni yıl kutlamaz” diyen aklı evvelleri ayrık tutuyorum.

2023’te ülkemiz insanları, bizler neler yaşadık, tanık olduk, kısaca bir anımsayalım:

Öncelikle 2023 gecesi insanlar birbirlerine güzel dileklerde bulundular, sağlıklı ve mutlu bir yıl dilediler, barış, demokrasi istediler, istedik, sonra 6 Şubat gece yarısı Güneydoğu illerimiz depremle sarsıldı, kentler yerle bir oldu, binlerce insan hayatını kaybetti, binlerce yaralı ve kayıp, 10 aylık bir süre geçti, karakış kendisini gösterdi ve devletin “barınma sorununu çözeceğiz” sözünden başka bir şey duyulmadı, görülmedi, yapılmadı deprem bölgesinde ve hâlâ kaldırılmayı bekleyen enkazlar...

Derken Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler girdi araya. Anayasaya karşın yeniden aday oldu Erdoğan, muhalefet sustu, Yüksek Seçim Kurulu bildiğiniz gibi, devletin tüm olanakları, baskı, tehdit, yetmedi hile ile yeniden Cumhurbaşkanlığı ve iktidarı ele geçirme, suskun bir muhalefet, suskun ve teslimiyetçi bir halk.

Milletvekili seçilmesine karşın cezaevinde tutulan TİP Milletvekili Can Atalay. Anayasa Mahkemesi’nin iki kez “hak ihlali” kararını uygulamayan bir yargı, anayasayı takmayan ve yeni anayasa nutukları atan bir iktidar...

Ekonomik sıkıntı içinde yaşamaya çalışan bir halk, öte yanda lüks ve refah içinde tüm olanlar ve yaşananlardan bihaber küçük bir azınlık...

Dinselleştirilen eğitim sistemi, tarikatların sarmalında umudunu yitirmiş bir ülke...

2023’ten bunları mı dilemişti bu insanlar?

Elbette hiçbirimiz bunları dilememiştik yeni yıldan, yıllardan. Ve iki gün sonra karşılamaya hazırlandığımız 2024’ten de bunları dilemeyeceğiz.

Kabahati yıllara yüklemeyelim, yılların günahı yok. Bir kabahat ya da kabahatli arıyorsak yıllarda değil, kendimizde aramalıyız.

Hep aynı nakarat, aynı yalanlarla bugünlere geldik.

Sustuk yalanlara. Doğruyu söyleyenlere kızdık, sırtımızı döndük.

Bu yaşadıklarımıza karşı çıksaydık, susmasaydık, yalana, baskıya, zulme sahip çıkmasaydık, yani oy vermeseydik, birlik olup direnseydik, mutluluk dileklerimiz gerçek olurdu.

2024’te dileklerimizin gerçekleşmesi bizim ellerimizde. Laik Cumhuriyetimiz çok büyük tehlike altında.

Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için, demokrasi, barış ve insanlarımızın kardeşçe yaşayacağı mutlu bir Türkiye ve dünya için birlik ve dayanışma içerisinde yeni bir yılda yaşamak dileği ile;

Merhaba 2024...