31 Mart yerel seçimlerinden büyük bir yenilgi ile çıkan AKP, artık son günlerini yaşıyor. Tüm erklerin (yasama-yürütme-yargı) bir kişide toplandığı bir sistemin çürümüşlüğü, toplumun büyük çoğunluğu tarafından artık bilinmekte ve toplumsal muhalefet artmakta.
Yapılacak genel seçimlerde kaybedeceğinin bilincinde olan AKP–Cumhur İttifakı ve en başta Erdoğan, seçimleri kazanabilmek adına her türlü adımı atmaya ve tavizi vermeye hazır görünüyor. Ancak, seçimlerden önce önündeki son engel olan mevcut anayasayı değiştirmek istiyor. Cumhur iktidarı bileşenlerinin sayısı anayasayı değiştirmeye yetmiyor.
2015 seçimlerinin sonucunda AKP oy kaybetmiş, tek başına iktidar olanağı kalmamıştı. Anımsayacaksınız; Cumhurbaşkanı, hükümeti kuramayan AKP'den sonra hükümeti kurma görevini CHP’ye vermemiş, Devlet Bahçeli'nin devreye girmesi ile 1 Kasım 2015'te erken seçim kararı alınmıştı.
Haziran 2015 ile 1 Kasım 2015 tarihleri arasında ne oldu da AKP tek başına iktidara geldi. Suruç katliamı, Gar katliamı, birdenbire terör eylemleri ve her eylemin ardından dönemin Başbakanı Davutoğlu "oyumuz artıyor" açıklamaları yapıyor. Seçim için alanlarda Erdoğan, "Terörü biz bitiririz, biz gelince terör biter" diyor.
Baskı yönetimleri, iktidarlarının devamı için halk üzerinde korku yaratma, düşman yaratma, savaş gibi söylemleri ve davranışları sergilerler. AKP ve Cumhur İttifakı'nın ekonomik kriz umurlarında değil, sabır telkin edip "şükredin" diyorlar. Muhalefeti teröristlikle suçluyor, DEM parti ve ona oy veren milyonlara "terörist" diyebiliyor. Meydanlarda ve toplantılarda tehdit, hakaret sıradanlaştı, yapılan hakaret ve tehditler "siyaseten söylenmiş sözler" pişkinliği ile geçiştirilebiliyor.
İsrail ile birdenbire savaş söylemleri gündeme geliyor. Halk artık bu gelişmeler ve görüntülerden bıkmış, çıkış yolu ve çözüm önerileri bekliyor.
Bütün bu olumsuzlukların nedeni, iktidarı sürdürmek. Bunun için her yol mubah.
Umutsuzluk içindeki vatandaşlarımız için Namık Kemal'in şu dizelerini hatırlayalım:
Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini
Ve bu dizeye Atatürk'ün yanıtı:
Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Bulunur kurtaracak batı kara maderini
Umutsuzluğa yer yok. Yine Namık Kemal'in dizeleri ile noktalayalım:
Mülkü bitirdi gitti bir saltanat hevası-mahfoldu mülkü millet
Kahroldu şanü şevket - hâlâ yerinde kaim o Allah'ın belası.
AKP iktidarlarından en çok etkilenen, dışlanan DEM Parti'ye uzanan sahte ele DEM Parti'nin kanacağına ihtimal vermiyorum. Belediyelerine atanan kayyumları, cezaevinde tutsak edilen insanları unutmazlar sanırım. Ve Bahçeli'nin yumuşama sözleri ve elinin "siyaseten söylenmiş ve uzatılmış el" olduğunu bilin. Bu tavır doğalarına aykırı.