Validebağ Korusu'na dokunmayın!

Atilla Aytemur

01-07-2021 00:57

AKP'nin şehircilik ve tarihi mirasa sahip çıkma anlayışı, ekolojik çevreyi koruma pratiği, iktidara geldiğinden beri muhalefetin ve toplumun tartıştığı bir konu.

Dünyanın gözde şehirlerinden İstanbul'un rant uğruna gökdelene boğulması kendilerinin de özeleştirisini yaptığı bir durum. Tarihi yapıların ehliyetsiz ellere, inşaat kalfası bile olamayacak kişilere gülünç bir şekilde restore ettirilmesi gündemden hiç düşmedi.

Depremde toplanma alanı olarak belirlenen yerlerin plan değişikliği ile imara açılması iktidar belediyelerinin olağan uygulaması. Meydansız kentler planlamaları şehirlerimiz markası gibi. Yağan her yağmur damlası, cadde ve sokaklarımızın Allah'a emanet olduğunu gösteriyor.

Doğadan koparılmış şehirler, kıyıda köşede kalmış koruların yapılaşmaya açılması, olur olmaz yere yapılan derme çatma çocuk parkları, "Millet Bahçesi" denilen tuhaflığı bariz rant aracına dönüştürerek sağa sola kulübe kondurma ve beton patikalar milli ve yerli spor haline geldi.

En güzel koyların "turizm hamlesi" adına eş dosta onlarca yıllığına kiraya verilip yapılanmaya açılması, iktidarın en gözde faaliyeti oldu. Sınai atıkların arıtma işleminden geçmeden Marmara'ya boca edilmesi, benzeri olmayan bu iç denizi "müsilaj" denilen mutlak ölümün eline terk etti.

İklim değişikliğinin ve doğaya kâr amaçlı müdahalelerin dünyayı kasıp kavurduğu bir dönemde AKP iktidarı, gerekçesi hurafelerle yüklü Kanal İstanbul macerasını dayatmaktan sakınmıyor.

Halkın ve uzmanların itirazını mahkeme haklı buldu

Bu hoyrat müdahale zihniyetinden, oturduğum bölgede bulunan Anadolu yakasının ünlü şehiriçi korusu Validebağ da payını alma riskiyle karşı karşıya geldi.

Geçenlerde, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, "Validebağ Korusu projesine 21 Haziran'da başlıyoruz" dedi. Üsküdar'la Kadıköy arasında, Koşuyolu, Altunizade, Acıbadem ve Barbaros mahalleleriyle çevrili, 150 yıllık tarihine rağmen bakirliğini büyük ölçüde korumuş bu muhteşem doğa parçasına müdahale edeceklerini açıkladı.

Bu duyuru, bölge sakinlerinin harekete geçmesine yetti. Gönüllüler ve inisiyatifler, müdahale olmaması ve iş işten geçmemesi için, genç yaşlı, çoluk çocuk günlerce koruda nöbet tuttular.

Meselenin evveliyatı var. AKP yönetimindeki Üsküdar Belediyesi ve bakanlık bu koruyu kafaya takmış durumda. Korunun çevresindeki bazı araziler çoktan ünlü inşaat şirketlerince kapatılmış, üzerlerine son derece lüks siteler yapılmış durumda. Doğal olarak koru, belli çevrelerin gözlerini kamaştırıyor. Dolayısıyla, epey zamandır koruyu kontrolleri altına almak ve yapılaşmaya imkân verecek değişiklikleri yapma arzusunda olduklarına dair kuşkular çok ciddi. Bu çerçevede cami ya da mescit yapma, rehabilitasyon ve temizlik gibi samimiyeti şüpheli talepleri sık sık dile getirdiler.

Validebağ Korusu'nun Üsküdar Belediyesi'ne tahsis edilen yaklaşık üçte birlik bölümüne "Millet Bahçesi, Rehabilitasyon ve Düzenleme İşi" bahanesiyle bakanlığın ve belediyenin girmesi, kentin merkezindeki bu doğa ve tarih parçası için, güçlükle 1. derece SİT ilan edilmiş bu alan için sonun başlangıcı olabilirdi. İktidarın yapılaşmaya uzanan bu hoyrat müdahalesine meydan vermemek için Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası ve çevre sakinlerinin oluşturduğu Validebağ Gönüllüleri Derneği tam zamanında yürütmeyi durdurma amacıyla dava açtılar.

İşte o davada, İstanbul 6. İdare Mahkemesi, 24 Haziran 2021 itibariyle yürütmeyi durdurma kararı verdi ve bölge halkını bir nebze olsun rahatlattı.

Validebağ'ı sultanlar da korumuş

Doğal güzelliği ve tarihi özelliğiyle, çölde bir vaha gibi bölge halkına nefes aldıran bu korunun öne çıkan özellikleri hakkında da biraz bilgilendirmek isterim.

Validebağ Korusu'nun tarihi III. Selim ve II. Mahmut dönemine kadar gidiyor. 200 yıl kadar evvel III. Selim'in annesi Mihrişah Valide Sultan, Çamlıca'da yazları kalmak ve yürüyüş yapmak için bir bağ köşkü yaptırır. Padişah oluşuyla köşk, Sultan Abdülmecit'e geçer. O da annesine hediye eder. Bağa bahçeye meraklı Bezmialem Valide Sultan yurtiçinden ve dışından ağaç ve çiçek getirtip göz alıcı bir botanik bahçesine dönüştürür.

Onun vefatı üzerine arazi ve koruyu Altunizade ailesi sahiplenir ve İsmail Zühtü Paşa güzel bir köşk yaptırır. Sultan Abdülaziz, İsmail Zühtü Paşa'ya, "Duydum ki sultanlara layık bir köşk yaptırmışsın, öyle mi?" diye sorduğunda, Paşa'nın yapacağı fazla bir şey kalmamıştır; köşkü Abdülaziz'e hediye eder. Ancak, halk arasında Zühtü Paşa Köşkü olarak anılmaya devam edince, Abdülaziz köşkü yıktırır ve yerine Adile Sultan Kasr-ı Hümayunu (Rıfat Ilgaz'ın ünlü eserinden çevrilen Hababam Sınıfı isimli filmlere mekân olan yapı) olarak tanınan yazlık köşkü yaptırır ve annesi Pertevniyal Valide Sultan'a verir.

Validebağ Korusu'nu yapılaşmaya açmak cinayettir!

Validebağ Korusu'nun özelliklerine gelince; 125 değişik türden bitki bulunuyor. Yaşları 15 ile 400 arasında, çok sayıda tescilli anıt ağacı barındırıyor. 1999 sayımında 3419, 2006 sayımda ise 6321 ağaç, ağaççık ve çalı türü kayıtlara geçmiş. Aralarında meşe, servi, mazı, çam, çitlembik, dişbudak, akasya, defne, erguvan, sakız ağacı, Londra çamı, doğu çınarı, fıstık çamı, kestane ve ıhlamur ağaçları var.

Ayrıca armut, elma, ayva, şeftali, vişne, kiraz, kayısı, incir, ceviz, zeytin, dut, muşmula, üzüm ve portakal ağaçları yer alıyor. Bazı meyveler inanılmaz çeşitlilikte; 206 tür armut, 43 tür şeftali ve 59 tür üzüm...

Koru, sayıları 120'yi bulan kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Aralarında önemli sayıda ötücü kuş türü var. Son birkaç yıldır, doğaya salıverilen ya da kaçan yeşil papağanların İstanbul'da mesken tuttuğu mekânların da başında geliyor. Göç mevsiminde leyleklerin konaklama alanlarından biri de Validebağ Korusu.

Kıymetli bir emanet

Validebağ Korusu, Cumhuriyet'i takip eden yıllarda yaşanan kimi mülki değişimlerden sonra, 26 Eylül 1957'de Milli Emlak Müdürlüğü tarafından tamamıyla Milli Eğitim Bakanlığı'na tahsis ediliyor. Ama sonraki yıllarda arazisinden büyüklü küçüklü bazı parçaların koparıldığı oluyor.

Nihayet, 16 Temmuz 1999'da, İstanbul III No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararıyla, mevcut haliyle Validebağ Korusu 1. Derece Doğal SİT Alanı kapsamına alınıyor ve tarihi yapıları tescil ediliyor.

Validebağ Korusu, epey el değiştirmesine, küçük fiziki müdahaleler yaşamış olmasına rağmen, bütünlüğünü büyük ölçüde korudu. Hem doğal özelliklerini kaybetmedi, hem de halkın ücretsiz girdiği bir alan oldu. Trafikten uzak, nefes alınıp yürüyüş yapılabilen, piknik ve mesire yeri olma özelliklerini muhafaza etti.

Ne var ki 1990'ların ortalarından beri yapılaşma tehdidiyle karşı karşıya. Camiydi, butik camiydi, mescit filan zorlamalarıyla aylar yıllar geçti. Halbuki, etrafındaki mahallelerde bölge sakinlerinin rahatça ibadetlerini yapabilecekleri 26 cami bulunuyor.

Yurttaş Validebağ’a sahip çıktı!

Bölge mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararına kadar Üsküdar Belediyesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da Koru'nun belediyeye tahsis edilmiş olan 88 dönümlük kısmına saha çimi döşeme kararı almıştı. Bunu 17.6 milyon liraya bir şirkete ihale etmişlerdi... Korunun kendi doğal çimi yetmiyormuş gibi, illa teknik çim döşeyeceklerdi. Bunun adına da "Rehabilitasyon ve Düzenleme İşi" diyorlardı.

150 yıldır kendini rehabilite edip saha çimine ihtiyaç duymayan koru, Üsküdar Belediyesi Başkanı Sayın Hilmi Türkmen'e bakılırsa böyle bir desteğe muhtaç. Ama İstanbul 6. İdare Mahkemesi, bu gerekçeyi inandırıcı bulmadı. Belediye-bakanlık ortaklığının koruya müdahalesini durdurdu. Korunun doğal örtüsünün bozulmasına imkân vermedi. Şimdilik ranta açılan kapıyı kapattı.

Üsküdar Belediyesi ve Sayın Hilmi Türkmen'den bölge seçmeninin beklediği, belediyeye tahsis edilen alanda, ranta açık Millet Bahçesi projesi, "rehabilitasyon ve düzenleme işi" gibi yapay girişimlere son vermesidir.

Validebağ Korusu'nun bir yıkıma uğramadan, korunarak gelecek nesillere bırakılabilmesi için Başkan Hilmi Türkmen ve Üsküdar Belediyesi'nin, bölge sakinleri, gönüllüler ve odalarla işbirliği içinde çalışması, İstanbul için en uygun olanıdır.

DİĞER YAZILARI Bingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat * 01-01-1970 03:00 '68 İsyan Günleri' ve Özeleştiri Mahkemeleri 01-01-1970 03:00 Taner Akçam'dan 'Yüzyıllık Apartheid' 01-01-1970 03:00 Neymiş? 14 Mayıs siyasi darbeymiş. Eee... N'olacak? 01-01-1970 03:00 14 Mayıs seçiminde 'Yetmez ama evet' var mı? 01-01-1970 03:00 Dip dalga 01-01-1970 03:00 Umut yüklü görüşme 01-01-1970 03:00 Seçim ve üç risk 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı ve HDP 01-01-1970 03:00 Vizyondan geriye kalan 01-01-1970 03:00 Kılıçdaroğlu yasa teklifiyle yanlış mı yaptı? 01-01-1970 03:00 Yolsuzluk ve rüşvet işleri ne olacak? 01-01-1970 03:00 Bekir Ağırdır ne demek istiyor? 01-01-1970 03:00 İttifaklar ve güç birlikleri 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve internet yasa tasarısı: Şekerler ve zehirler 01-01-1970 03:00 SADAT ve iktidar 01-01-1970 03:00 Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu davası 01-01-1970 03:00 Adil seçim ve seçim güvenliği sorunu 01-01-1970 03:00 Aysel Tuğluk 01-01-1970 03:00 Muhteşem Süleymaniye'ye perde çekmek! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın performansı ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Sevgili arkadaşımız Saffet Uygur'u kaybettik 01-01-1970 03:00 Vakit tamam; yeni ekonomiye geçiyoruz! 01-01-1970 03:00 Durmayan dolar ve duruşma 01-01-1970 03:00 Muhalefetin ayak sesleri... 01-01-1970 03:00 İktidar, hangi dala elini atsa elinde kalıyor! 01-01-1970 03:00 Ali Babacan, DEVA ve yakın gelecek 01-01-1970 03:00 Hedef muhalif belediyeler 01-01-1970 03:00 Edremit vakası 01-01-1970 03:00 Sosyal medyayı susturma yasası! 01-01-1970 03:00 Türkiye, Afganistan'da ne kazandı? 01-01-1970 03:00 Yangın dersleri 01-01-1970 03:00 Muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrasına hazırlıkları 01-01-1970 03:00 HDP'ye yapılanlar ve yaklaşan seçimler 01-01-1970 03:00 Ezgi Mola'nın isyanı 01-01-1970 03:00 CHP Raporu'nun işaret ettiği çöküntü! 01-01-1970 03:00 MHP'nin şiddet dili ciddi riskler barındırıyor 01-01-1970 03:00 Emniyet genelgesi: Uydurma suç 01-01-1970 03:00 'Eylem Planı' neden heyecan yaratmıyor! 01-01-1970 03:00 Başarısız Gara operasyonu ve hedefteki HDP 01-01-1970 03:00 Boğaziçi'ndeki iktidar kuşatması 01-01-1970 03:00 Selahatttin Demirtaş ve Erol Katırcıoğlu 01-01-1970 03:00 Türkiye, bu filmi daha önce de gördü! 01-01-1970 03:00 İnanılmaz proje: Cami Gençlik Kolları! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın durumu ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Türkiye, Türkiye olalı böyle 'Devran' görmedi! 01-01-1970 03:00 Hedefteki lider: Kemal Kılıçdaroğlu 01-01-1970 03:00 İktidar yeni bir sayfa açabilir mi? 01-01-1970 03:00 Deprem vergisinin tuhaf hikâyesi 01-01-1970 03:00 Muhalif partiler olmasa memleket ne güzel... 01-01-1970 03:00 Seçim tartışması bu şartlarda biter mi? 01-01-1970 03:00 İktidar ülkeyi nereye sürüklüyor? 01-01-1970 03:00 "Samimi demokrasi" buysa... 01-01-1970 03:00 İçişleri Bakanı böyle davranamaz! 01-01-1970 03:00 Atlamayalım... Bahçeli bu defa idam istedi! 01-01-1970 03:00 Barış Atay'a saldırı geçiştirilemez! 01-01-1970 03:00 Müjde ve felaket: Karadeniz’in gazı ve seli 01-01-1970 03:00 İktidarın boş işleri 01-01-1970 03:00 'Nepotizm' dediğin böyle olur! 01-01-1970 03:00 Bugün CHP'den ayrılma ne anlama gelir? 01-01-1970 03:00 CHP'deki muhalefet ne diyor? 01-01-1970 03:00 Muteber işadamı ve durmaksızın patlayan fabrikası 01-01-1970 03:00 İktidar, kıdem tazminatında IMF ile aynı noktada buluştu 01-01-1970 03:00 Ak Parti’nin "ince" hesapları 01-01-1970 03:00 Türkiye, Kürt sorununu kiminle çözecek? 01-01-1970 03:00 HDP'yi kapattırma sevdası 01-01-1970 03:00 Yine neler oluyor? 01-01-1970 03:00 Siyasette iki tıkanma 01-01-1970 03:00 Hayır, cüretleri cehaletlerinden değil! 01-01-1970 03:00 Kullanım süresi geçmiş suçlama 01-01-1970 03:00 Adalete ve eşitliğe uzak İnfaz Yasası 01-01-1970 03:00 Vebadan sonra Avrupa’da ne oldu? 01-01-1970 03:00 Salgınla mücadelenin üzerine düşen gölge 01-01-1970 03:00 Korona günlerinde siyaset 01-01-1970 03:00 Ömer Faruk'tan 'Aşk ve Ereksiyon Aşk'ı' 01-01-1970 03:00 Kavala şimdi de FETÖ’nün beyni ve finansörü mü oldu? 01-01-1970 03:00 Vesayet ve darbe tehlikesi hortladı mı? 01-01-1970 03:00 Siyasi ayağı ararken 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul tartışması ve son gerçekler 01-01-1970 03:00 Kamu yetkililerinin sorunlu zihniyeti 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul-3: Risk bombası! 01-01-1970 03:00 Türkiye ücretli geçişe zorlayabilir mi? * 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul hakiki bir ihtiyaç mı? * 01-01-1970 03:00 Bunu da gördük: Üniversiteye haciz! 01-01-1970 03:00 Dipsiz Göl’ün ölümü 01-01-1970 03:00 Otizmli çocuklara ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Zor denklem! 01-01-1970 03:00 Yargı ve adalet krizi 01-01-1970 03:00 Bütün anneler birleşin! 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve 'Gariplikler' * 01-01-1970 03:00 İstanbul Belediyesi meğer kimleri finanse etmiş! 01-01-1970 03:00 HDP Diyarbakır Mitingi'nin düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hedefteki adalet! 01-01-1970 03:00 Doğu Akdeniz krizi ve iklim değişikliği 01-01-1970 03:00 Ak Parti’de ayrılık rüzgârları 01-01-1970 03:00 Başkanlık tartışmasının ardında dış güçler mi var? 01-01-1970 03:00 Metamorfoz (başkalaşma) ve 23 Haziran Seçimi 01-01-1970 03:00 S-400'ler ve sol partiler 01-01-1970 03:00 "KHK uygulamaları ve Medeni Ölüm" 01-01-1970 03:00 Türkiye Gemisi 01-01-1970 03:00 #sanatçıyadokunma! 01-01-1970 03:00 İktidar, YSK kararı ve muhalefet 01-01-1970 03:00 Ortada kalan İttifak 01-01-1970 03:00 23 Nisan ve linç girişimi 01-01-1970 03:00 HDP bu seçimlerde ne yaptı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ülkeyi nereye sürüklediğinin farkında mı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti mahallesinde adresini arayan uyarı 01-01-1970 03:00 Sıradaki kriz: S-400’ler 01-01-1970 03:00 Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği * 01-01-1970 03:00 Zorlamayalım, “beka” seçimlere sığmaz! 01-01-1970 03:00 CHP manifestosu neler vaat ediyor? 01-01-1970 03:00 Ak Parti manifestoda ne diyor, ne demiyor? 01-01-1970 03:00 Seçilmişlerin meşruiyeti ve Venezüela 01-01-1970 03:00 Kaz Dağları'nda itiraz ve isyan! 01-01-1970 03:00