Taner Akçam'dan 'Yüzyıllık Apartheid'

Atilla Aytemur

17-08-2023 23:55

'Yüzyıllık Apartheid'** kitabının hacmi nispeten küçük olmakla beraber, son yüzyıldır Türkiye'de yaşanan ayrımcılık ve vatandaş eşitsizliği hakkında ileri sürülen görüşler, olgular ve olaylar, yasa ve kararnameler ve nihayet süreklilik kazanmış uygulamalar itibariyle, Cumhuriyet'in tarihini, niteliğini ve aktörlerini kapsamlı bir tartışmanın konusu haline getiren, oldukça iddialı tezlerin yer aldığı önemli bir kitap.

Kitapta Cumhuriyet'in temel karakterinin 'Apartheid rejimi' olduğu ileri sürülüyor. Daha Kurtuluş Savaşı'nın ilk döneminden (1918'den) başlayıp günümüze değin ele aldığı yasalar, kurumlar, kurallar, kararnameler ve uygulamalar yoluyla böyle bir rejimin inşa edildiği belirtiliyor.

Osmanlı'da yüzyıllar boyu hüküm süren Millet Sistemi'nin bu ayrımcı rejimin inşasında hem elverişli bir zemin yarattığı, hem de sözkonusu rejimi tercih eden, başta Mustafa Kemal olmak üzere, dönemin asker ve sivil liderlerinin işini kolaylaştırdığı vurgulanıyor. Bu bakımdan da sistemler arasında bir tür "devamlılık" yaşandığına dikkat çekiyor.

Kitabın gösterdiği resmi ve ciddi kaynaklar ve tanıklıklar, iddianın tekil ve tesadüfi olmayan güçlü gerekçelere dayandığına işaret ediyor ve bu bakımdan tarihçi Taner Akçam'ın ortaya attığı bu konunun ciddiyetle üzerinde durulmasını gerektiriyor.

Nitekim Akçam da, siyaset dünyasına ve akademiye seslenip, hem yüzyıllık tarihin farklı şekilde yazılabileceği söylüyor ve hem de tartışma çağrısında bulunuyor.

Kitabın önsözünde kastettiğinin "klişe haline gelmiş 'tarihten dersler çıkarmak' olmadığını özellikle vurguluyor. "Aksine bir anlamda tarihin yarattığı engellerden kurtularak özgürleşmek şansının düşünsel imkânlarını aramak, zorlamaktır. Geleceğe ait farklı seçeneklere ancak tarih üzerine konuşma tarzımızı değiştirirsek sahip olabiliriz. Bu çalışmanın muradı bunun yollarından birini gösterebilmektir" diyor.

Kitapta dikkat çeken dört tez var.

İlki, Türkiye'de bir "Apartheid rejimi" bulunduğu ve bunun temellerinin Kurtuluş Savaşı'yla birlikte atıldığıdır. Başta Mustafa Kemal olmak üzere Cumhuriyet kurucularının Osmanlı'nın dağılmasını takiben, bu tür bir rejim inşa etme yönünde tercihte bulunduklarını ileri sürüyor.

İkinci tezi, 1. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan ve parçalanan Osmanlı'dan geriye kalan topraklar üzerinde kimin hakkı olduğu ve kimin egemenlik kuracağı hakkında, daha o yıllarda siyasi ve akademik çevrelerde süren tartışmalara dairdir. Akçam, Apartheid rejiminin bilince çıkmamasını Cumhuriyet'in kuruluşunun "Kurtuluş Savaşı" ve "Bağımsızlık Savaşı" olarak hikâye edilmesine bağlıyor. Kendisi konuyu "iç savaş" anlayışıyla değerlendirmekle beraber, ister "Kurtuluş Savaşı/Bağımsızlık Savaşı", ister "İç savaş" olsun, her iki durumunda ortak noktalarının "egemenlik hakkı" olduğuna dikkat çekiyor. Bu hakkın önemine karşın, bu yaklaşımın 'Apartheid rejimini'nin oluşum sürecine nüfuz etmek ve onu anlamaktan uzak düşürdüğüne bilhassa dikkat çekiyor. Bu nedenle de 1918-1923 dönemi için "Apartheid rejimi"ni merkeze alan bir paradigma değişimi ve yeni bir anlatı öneriyor.

Yazar üçüncü tezinde, kuruluşu takiben 1938'e kadar devam eden dönemin tarihinin de "vatandaş eşitliği" bakışıyla, yeniden yazılmasını gerekli görüyor. Kurtuluş Savaşı'nın esas olarak yabancı işgalci güçlere karşı verilen anti-emperyalist bir savaş mı, yoksa hangi topraklar üzerinde hangi ulusun egemenlik kuracağına yönelik olarak Türk, Kürt, Ermeni ve Rumlar arasında yaşanan bir iç savaş mıydı, şeklindeki soruların ötesinde bakıyor olaya. Bugüne değin sözkonusu dönemin farklı etnik-dini grupların kendi kolektif hikâyesi, daha çok da "...egemen Türk topluluğu ve/veya Türk devleti ile olan sorunları ekseninde ele alınıp yazılmış olmasına" itiraz ediyor. Diğer grup ve aktörlerin neredeyse yok sayıldığını belirtiyor. Bunun da "kompartımanlara ayrılmış bir tarih yazımı"na yol açtığını, halbuki her kesimi kucaklayan, entegre bir yazımın hem ihtiyaç, hem de şart olduğunu vurguluyor.

Dördüncü tezine gelince, Akçam, egemen siyasi kültürün yarattığı yaygın özdeşleşmeden hareketle, 1918-1938 Apartheid rejiminin kurucularıyla araya mesafe konulmasını teklif ediyor. Ayrımcı rejimin köklerinin anlaşılmasının ve değiştirilmesinin yolunu burada görüyor. Din, dil, etnik köken farkından bağımsız bütün vatandaşların "eşit ve eşdeğer" olduğu, demokrasinin kurum ve kurallarıyla işlediği bir Türkiye isteniyorsa, bunun gerekli olduğuna işaret ediyor. "Bu bağlamda 1918-1938 arasındaki dönemin vatandaşların eşitlik-özgürlük arayışlarının tarihi olarak yeniden düşünülmesini teklif ediyor. Eşit vatandaşlık ekseninde bir gelecek tahayyülü sözkonusuysa, geçmişi böyle okumaya davet ediyor. Onlarla özdeşleşme halinin demokrasinin ve vatandaş eşitliğinin önünde engel oluşturduğunu ileri sürüyor.

Türkiye'deki resmi tarihin toplum hayatımızdaki konumu ve siyasal etkisine, üstesinden gelinemeyen yorgun tarihsel sorunlarımıza bakınca, Akçam'ın 'Yüzyıllık Apartheid' kitabında gündeme getirdiği konuların önyargısız bir şekilde tartışılmasına ihtiyacımız olduğu açıktır.

Örneğin, Akçam Türkiye'de halen yürürlükte olduğunu belirttiği Apartheid rejiminde hiyerarşik olarak üç kesim bulunduğunu söylüyor. Hiyerarşinin en üstünde "Sünni Müslüman Türk vatandaşların bulunduğunu ileri sürüyor ve buna dair bir hayli resmi konuşma, olay ve kaynak gösteriyor. İkinci ve orta kesimde Aleviler ve Türk olmayan diğer Müslümanlar yer alıyor (Kürtler, Çerkezler vb.). Son ve en alt tabakaya gelince, bu bölüm Hıristiyan ve Yahudilerden oluşuyor. Akçam, bu hiyerarşiyi Hindistan'dan mülhem Türk usulü "kast sistemi" olarak tanımlıyor.

Özellikle, Kurtuluş Savaşı döneminde ve Cumhuriyet'in kuruluşunu takip eden yıllarda yaşanan isyanları, ileri sürdüğü kast sisteminin anlaşılması bakımından irdeliyor ve son derece önemli ve tartışmasız resmi belgelere atıfta bulunuyor.

Asimilasyon uygulamalarına, ırkçı ve milliyetçi doktrinlere, iktidar odaklarının ayrımcı politikalarını haklı çıkarmak uğruna yaptıkları enteresan savunulara, değişik dönemlerde yaşanan isyanların, özellikle Kürt isyanlarının şaşırtıcı bileşimlerine, idam listelerinde gözden kaçırılanlara dikkat çekip konuyu irdeliyor. Hatta konuyu günümüze taşıyıp yıllar sonra bir Ermeni gencin kaymakam atanmasının yarattığı şaşkınlığa dikkat çekiyor.

Akçam, bu kitabın kendisine, Türkiye’nin kuruluşuna ilişkin, önceki çalışmalarında yer alan Ermeni Soykırımı eksenli anlatıyı, Kürtler ve Aleviler ile diğer Hıristiyan azınlıklara doğru genişletme imkânı verdiğini vurguluyor.

Sonuç olarak, Akçam'ın bu kitabında ortaya koyduğu düşüncelerin, alışıldık görüşleri bir hayli zorladığı ortada. Ama Türkiye'nin yüzyıldır çözemediği ve bugünümüzü de karartan sorunlarımız olduğu da ortada. Dini ve etnik ayrımcılığın bu ülkenin kanayan yarası olduğu herkesin bildiği bir sır. Bunlara dair geleneksel inkâr çizgisinin çözüm olmadığı döne döne yaşadığımız bir gerçek. Ülkenin etnik, dini, ve mezhebi çeşitliliği üzerinde vatandaş eşitliği ve özgürlüğünü garanti altına almış, çoğulcu bir demokrasi inşa etmeden, ortak bir gelecek tahayyül etmenin boş bir çaba olduğunu...

 

----------------------

* Taner Akçam, 'Yüzyıllık Apartheid, 1918-1923 Türkiyesi: Bağımsızlık ve Apartheid Rejiminin İnşası', ARAS Yayınları, Temmuz 2023, İstanbul, 151 s.

** Taner Akçam, Ermeni Soykırımı alanında yaptığı çalışmalar, yayımladığı makaleler ve kitaplarla tanınıyor. Bu çalışmalarını uzun yıllar Hannover Üniversitesi ve takiben ABD Clark Üniversitesi Tarih Bölümü Holokost ve Soykırım Çalışmaları Merkezi'ndeki Kaloosdian/Mugar kürsüsünde sürdürdü. Halen, ABD'de UCLA bünyesinde Promise Enstitüsü'nde Ermeni Soykırımı Araştırma Programı direktörlüğünü yapıyor.

(Serbestiyet)

DİĞER YAZILARI Bingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat * 01-01-1970 03:00 '68 İsyan Günleri' ve Özeleştiri Mahkemeleri 01-01-1970 03:00 Neymiş? 14 Mayıs siyasi darbeymiş. Eee... N'olacak? 01-01-1970 03:00 14 Mayıs seçiminde 'Yetmez ama evet' var mı? 01-01-1970 03:00 Dip dalga 01-01-1970 03:00 Umut yüklü görüşme 01-01-1970 03:00 Seçim ve üç risk 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı ve HDP 01-01-1970 03:00 Vizyondan geriye kalan 01-01-1970 03:00 Kılıçdaroğlu yasa teklifiyle yanlış mı yaptı? 01-01-1970 03:00 Yolsuzluk ve rüşvet işleri ne olacak? 01-01-1970 03:00 Bekir Ağırdır ne demek istiyor? 01-01-1970 03:00 İttifaklar ve güç birlikleri 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve internet yasa tasarısı: Şekerler ve zehirler 01-01-1970 03:00 SADAT ve iktidar 01-01-1970 03:00 Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu davası 01-01-1970 03:00 Adil seçim ve seçim güvenliği sorunu 01-01-1970 03:00 Aysel Tuğluk 01-01-1970 03:00 Muhteşem Süleymaniye'ye perde çekmek! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın performansı ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Sevgili arkadaşımız Saffet Uygur'u kaybettik 01-01-1970 03:00 Vakit tamam; yeni ekonomiye geçiyoruz! 01-01-1970 03:00 Durmayan dolar ve duruşma 01-01-1970 03:00 Muhalefetin ayak sesleri... 01-01-1970 03:00 İktidar, hangi dala elini atsa elinde kalıyor! 01-01-1970 03:00 Ali Babacan, DEVA ve yakın gelecek 01-01-1970 03:00 Hedef muhalif belediyeler 01-01-1970 03:00 Edremit vakası 01-01-1970 03:00 Sosyal medyayı susturma yasası! 01-01-1970 03:00 Türkiye, Afganistan'da ne kazandı? 01-01-1970 03:00 Yangın dersleri 01-01-1970 03:00 Muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrasına hazırlıkları 01-01-1970 03:00 Validebağ Korusu'na dokunmayın! 01-01-1970 03:00 HDP'ye yapılanlar ve yaklaşan seçimler 01-01-1970 03:00 Ezgi Mola'nın isyanı 01-01-1970 03:00 CHP Raporu'nun işaret ettiği çöküntü! 01-01-1970 03:00 MHP'nin şiddet dili ciddi riskler barındırıyor 01-01-1970 03:00 Emniyet genelgesi: Uydurma suç 01-01-1970 03:00 'Eylem Planı' neden heyecan yaratmıyor! 01-01-1970 03:00 Başarısız Gara operasyonu ve hedefteki HDP 01-01-1970 03:00 Boğaziçi'ndeki iktidar kuşatması 01-01-1970 03:00 Selahatttin Demirtaş ve Erol Katırcıoğlu 01-01-1970 03:00 Türkiye, bu filmi daha önce de gördü! 01-01-1970 03:00 İnanılmaz proje: Cami Gençlik Kolları! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın durumu ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Türkiye, Türkiye olalı böyle 'Devran' görmedi! 01-01-1970 03:00 Hedefteki lider: Kemal Kılıçdaroğlu 01-01-1970 03:00 İktidar yeni bir sayfa açabilir mi? 01-01-1970 03:00 Deprem vergisinin tuhaf hikâyesi 01-01-1970 03:00 Muhalif partiler olmasa memleket ne güzel... 01-01-1970 03:00 Seçim tartışması bu şartlarda biter mi? 01-01-1970 03:00 İktidar ülkeyi nereye sürüklüyor? 01-01-1970 03:00 "Samimi demokrasi" buysa... 01-01-1970 03:00 İçişleri Bakanı böyle davranamaz! 01-01-1970 03:00 Atlamayalım... Bahçeli bu defa idam istedi! 01-01-1970 03:00 Barış Atay'a saldırı geçiştirilemez! 01-01-1970 03:00 Müjde ve felaket: Karadeniz’in gazı ve seli 01-01-1970 03:00 İktidarın boş işleri 01-01-1970 03:00 'Nepotizm' dediğin böyle olur! 01-01-1970 03:00 Bugün CHP'den ayrılma ne anlama gelir? 01-01-1970 03:00 CHP'deki muhalefet ne diyor? 01-01-1970 03:00 Muteber işadamı ve durmaksızın patlayan fabrikası 01-01-1970 03:00 İktidar, kıdem tazminatında IMF ile aynı noktada buluştu 01-01-1970 03:00 Ak Parti’nin "ince" hesapları 01-01-1970 03:00 Türkiye, Kürt sorununu kiminle çözecek? 01-01-1970 03:00 HDP'yi kapattırma sevdası 01-01-1970 03:00 Yine neler oluyor? 01-01-1970 03:00 Siyasette iki tıkanma 01-01-1970 03:00 Hayır, cüretleri cehaletlerinden değil! 01-01-1970 03:00 Kullanım süresi geçmiş suçlama 01-01-1970 03:00 Adalete ve eşitliğe uzak İnfaz Yasası 01-01-1970 03:00 Vebadan sonra Avrupa’da ne oldu? 01-01-1970 03:00 Salgınla mücadelenin üzerine düşen gölge 01-01-1970 03:00 Korona günlerinde siyaset 01-01-1970 03:00 Ömer Faruk'tan 'Aşk ve Ereksiyon Aşk'ı' 01-01-1970 03:00 Kavala şimdi de FETÖ’nün beyni ve finansörü mü oldu? 01-01-1970 03:00 Vesayet ve darbe tehlikesi hortladı mı? 01-01-1970 03:00 Siyasi ayağı ararken 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul tartışması ve son gerçekler 01-01-1970 03:00 Kamu yetkililerinin sorunlu zihniyeti 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul-3: Risk bombası! 01-01-1970 03:00 Türkiye ücretli geçişe zorlayabilir mi? * 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul hakiki bir ihtiyaç mı? * 01-01-1970 03:00 Bunu da gördük: Üniversiteye haciz! 01-01-1970 03:00 Dipsiz Göl’ün ölümü 01-01-1970 03:00 Otizmli çocuklara ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Zor denklem! 01-01-1970 03:00 Yargı ve adalet krizi 01-01-1970 03:00 Bütün anneler birleşin! 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve 'Gariplikler' * 01-01-1970 03:00 İstanbul Belediyesi meğer kimleri finanse etmiş! 01-01-1970 03:00 HDP Diyarbakır Mitingi'nin düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hedefteki adalet! 01-01-1970 03:00 Doğu Akdeniz krizi ve iklim değişikliği 01-01-1970 03:00 Ak Parti’de ayrılık rüzgârları 01-01-1970 03:00 Başkanlık tartışmasının ardında dış güçler mi var? 01-01-1970 03:00 Metamorfoz (başkalaşma) ve 23 Haziran Seçimi 01-01-1970 03:00 S-400'ler ve sol partiler 01-01-1970 03:00 "KHK uygulamaları ve Medeni Ölüm" 01-01-1970 03:00 Türkiye Gemisi 01-01-1970 03:00 #sanatçıyadokunma! 01-01-1970 03:00 İktidar, YSK kararı ve muhalefet 01-01-1970 03:00 Ortada kalan İttifak 01-01-1970 03:00 23 Nisan ve linç girişimi 01-01-1970 03:00 HDP bu seçimlerde ne yaptı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ülkeyi nereye sürüklediğinin farkında mı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti mahallesinde adresini arayan uyarı 01-01-1970 03:00 Sıradaki kriz: S-400’ler 01-01-1970 03:00 Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği * 01-01-1970 03:00 Zorlamayalım, “beka” seçimlere sığmaz! 01-01-1970 03:00 CHP manifestosu neler vaat ediyor? 01-01-1970 03:00 Ak Parti manifestoda ne diyor, ne demiyor? 01-01-1970 03:00 Seçilmişlerin meşruiyeti ve Venezüela 01-01-1970 03:00 Kaz Dağları'nda itiraz ve isyan! 01-01-1970 03:00