Sosyal medya ve internet yasa tasarısı: Şekerler ve zehirler

Atilla Aytemur

02-06-2022 01:34

AK Parti ve MHP, uzun süredir üzerinde çalıştıkları, sosyal medya ve internet yayıncılığına dair yasa teklifini geçtiğimiz günlerde TBMM Başkanlığı'na verdiler.

Seçimden önce mutlaka yasalaştırmak niyetindeler. İktidar sözcüleri bu teklifi "Yalan haberle mücadele" amacıyla getirdiklerini iddia ediyorlar.

Muhalefet partileri ise bu iddiaya hiç inanmıyor. Farklı ve muhalif düşüncelerin ifade edilebildiği yegâne alan olan sosyal medyanın da susturulmak istendiğini belirtiyorlar.

Geleneksel yazılı ve görsel medyanın büyük çoğunluğu, çeşitli mali ve idari operasyonlarla çoktandır iktidar yanlılarının eline geçti. Düşünce ve basın özgürlüğü ağır darbe yedi. Çok sayıda gazeteci ve yazar işlerinden edildi. Ağır ceza ve baskılar gündelik uygulama oldu.

Çöldeki vaha

Muhalefet ve yurttaşlar, mecburen ifade özgürlüğü alanındaki ihtiyaçlarını sosyal medya yoluyla gidermeye çalıştılar. Sosyal medya toplumun nefes borusu oldu.

Ne var ki, AK Parti iktidarı bu kadarcığına da dayanamadı. Politika ve uygulamalarına sosyal medyadan gelen eleştiri ve itirazlardan ciddi rahatsızlık duydu. Baskı kurmak, engellemek ve cezalandırmak için bütün imkânlarını kullandı. İktidar güdümlü yargı mekanizmalarını sık sık devreye soktu. Öyle ki, bir tweet nedeniyle çocuklar yargılandı, bir parti liderinin konuşmasını yayınlayan televizyon kanalları RTÜK tarafında cezalandırıldı.

Buna rağmen, iktidarın saklamaya çalıştığı gerçekleri, halk sosyal medya kanalıyla süratle öğreniyor ve tepkisini gösteriyor. İnternet haberciliği bilgilerin paylaşılması ve tartışılmasında çok ciddi hizmet görüyor. Bu rolüyle sosyal medya, baskıcı tek adam rejiminde, çöldeki vaha gibi.

Cumhur İttifakı ortakları, geleneksel medya üzerindeki kontrollerinin yeterli olmadığını gördüler. O nedenle, sosyal medyanın da denetimleri altına girmesini ve ceza tehdidi altında tutulmasını istiyorlar.

İktidar mutlak suskunluk arıyor

Yıllardır, sosyal medyadaki tekil ve istisnai örnekleri bahane ederek, karşıt kampanya yürüterek sansür ve susturma yasasına kamuoyunu hazırlamaya çalıştılar. Önde gelen sözcüleri de sık sık bunu dillendirdi.

Farklı olana, eleştiriye, gerçeklerin ortaya dökülmesine daha fazla tahammül edemedikleri için, sonunda Meclis'e bu yasa teklifini getirdiler. Son derece kritik 2023 seçimlerine giderken, iktidar için dikensiz gül bahçesi yaratma peşindeler.

İktidar yandaşları dışında, bu yasa teklifine destek veren, hatta hayırhah bakan bir tek medya kuruluşu ve gazeteci örgütü yok. Hemen herkes yapılmak istenenin farkında.

Resmi adı "Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" olan, AK Parti-MHP ortak yapımı sosyal medya yasa teklifi, yasayı kabul edilebilir kılmak, kafa karıştırmak ve akıl çelmek amaçlı bazı unsurları da içerse de, muhalefeti susturma hesabını açık ediyor.

Hesaplı ve tehlikeli muğlaklıklar

Bunların arasında, internette sürekli yayın niteliğine sahip olanlara resmi ilan ve reklam hakkı tanınması ile şartların yerine getirilmesi halinde çalışanlarına basın kartı verileceği vaadi öne çıkıyor. Belki bunlara, Basın İlan Kurumu genel kurul üyeliğine internet haberciliği yapan kuruluşlardan iki temsilcinin alınmasını da ekleyebiliriz.

Buna karşılık, ifade ve basın özgürlüğü alanını basbayağı zapturapt altına almayı hedefleyen ciddi maddeler ve bütün bunların içine serpiştirilmiş, iktidarın güdümündeki yargı tarafından istediği noktaya çekilebilecek, tehlikeli muğlaklıklar var.

Teklifte, yayın yoluyla işlenen suçlara internet haber siteleri de dahil ediliyor. TCK'nın "Kanunlara uymamaya tahrik" maddesine "Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle; ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilen ceza yarı oranında artırılır" şeklinde bir ek getiriliyor. Suç, yayım anında gerçekleşmiş kabul ediliyor. Doğduğu varsayılan maddi ve manevi zarardan eser sahibi ve yayın temsilcisi sorumlu oluyor.

Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki "temyiz edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile bölge adliye mahkemesi dairelerinin kararları temyiz edilebilir" ifadesinin yer aldığı bölüme, "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" ifadesi ekleniyor.

Teklif geri çekilmeli

Hukukçular, basın ve yayın pratiğini yaşayan deneyimli gazeteciler ve geniş bir siyasetçi kesimi, bu yasa teklifinin, özellikle sosyal medya alanında kalan son ifade ve basın özgürlüğü kırıntılarını da ortadan kaldıracağını vurguluyor. Bir yasa teklifinde, bu denli hesaplı muğlaklığın bulunmasının başka türlü izah edilemeyeceğine dikkat çekiyorlar. Endişelerini dile getiriyorlar.

Hukukçu bir akademisyenin yaptığı, "Bu tip bir düzenlemenin ana amacı sosyal medya kullanıcılarını susturmak, sindirmek, haber sitelerini ve basın mensuplarını otosansüre zorlamak ve eleştirel ve karşıt görüşü azaltmak olarak planlanmışa benziyor" şeklindeki değerlendirme bu çerçevede anlam kazanıyor.

Düşünün, ana muhalefet partisi liderini linç etmeye kalkan bir saldırgana 12 ay, bir tweet atana senelerce ceza verildiği koşullarda, "Endişe, korku veya panik yaratma, ülkenin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini ve kamu barışını bozma" gibi lastikli kavramları içeren bir yasayla, isteyen neler yapmaz!

Sonuç olarak, AK Parti iktidarının yasalaştırmak için getirdiği, "dezenformasyonla mücadele" teklifi, özü ve lafzı itibariyle, seçime giderken muhalefeti ve yurttaşları tamamen susturma amacına matuftur. Meclis görüşmelerinde orasından burasından düzeltilmesi de mümkün görünmüyor.

İktidar teklifi geri çekmeli ve sosyal medya alanında kalan özgürlük kırıntılarına dokunmaktan vazgeçmelidir!

***

Kitap: Küresel Kapitalizmde Kentler*

Kentler, her ne kadar uzun insanlık tarihinin belli bir aşamasında kurulmuş olsalar da, kuruldukları dönemden itibaren, insana ve uygarlığa dair bütün süreçleri etkileyen faktörler arasında en önde geleni olmuşlar.

Uygarlığın 3 bin yıllık birikimini, her sahada kentler üzerinden takip etmemiz ve içinde yaşadığımız dönemin değerlerine dair en önemli izleri oradan çıkarmamız mümkün. Yaratıcılık ve yıkım, zenginlik ve yoksulluk, üretim ve sömürü, insan ve tanrı, sanat ve zanaat; uygarlığın ortaya çıkardığı ve geriye bıraktığı ne varsa, insanlık tarihinin gördüğü en büyük mekânlarda halen var oluşunu ve değişimini sürdürüyor.

Kapitalizmin insanla kurduğu ilişkide de ön sırayı kentler almış. Kapitalizmin geçirdiği her değişim birebir kentlere yansımış, çoğu zaman da kentler ona ve yaşadığı değişimin muhtevasına kendi rengini vermiş.

Geçtiğimiz günlerde değerli arkadaşım, akademisyen Betül Duman, çeviri editörlüğünü yaptığı, alanıyla ilgili Küresel Kapitalizmde Kentler isimli kitabı gönderdi.

Okuduğumda, küresel kapitalizmle, neo-liberal kapitalizmle kentler arasında geçtiğimiz 50 yıl içinde yaşanan ilişkilerin ve meydana gelen değişimin ne denli önemli olduğunu bir kez daha fark ettim. Aynı zamanda geleceğimizin anahtarının da kentlerde olduğu gördüm.

Kitabın neredeyse bütünü, yerel yönetimler alanıyla doğrudan alakalı. Son yıllarda yaşamakta olduğumuz kentleşme, metropolleşme, kentsel dönüşüm ve göç gibi büyük olayları da dikkate alınca, dünya deneyleri ve ortaya çıkan çözümlerin mahiyeti hakkında bir nebze de olsa fikir sahibi olmak önem kazanıyor.

Kitabın yazarı, siyasi ve ekonomik coğrafya alanında çalışan İtalyan profesör Ugo Rossi. Türkçeye çeviren, doktorasını yerel yönetimler ve kentsel politika planlaması alanında yapan Mehmet Penpecioğlu.

 

* Ugo Rossi, Küresel Kapitalizmde Kentler, Litera Yayıncılık, İstanbul, Nisan 2022.

DİĞER YAZILARI Bingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat * 01-01-1970 03:00 '68 İsyan Günleri' ve Özeleştiri Mahkemeleri 01-01-1970 03:00 Taner Akçam'dan 'Yüzyıllık Apartheid' 01-01-1970 03:00 Neymiş? 14 Mayıs siyasi darbeymiş. Eee... N'olacak? 01-01-1970 03:00 14 Mayıs seçiminde 'Yetmez ama evet' var mı? 01-01-1970 03:00 Dip dalga 01-01-1970 03:00 Umut yüklü görüşme 01-01-1970 03:00 Seçim ve üç risk 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı ve HDP 01-01-1970 03:00 Vizyondan geriye kalan 01-01-1970 03:00 Kılıçdaroğlu yasa teklifiyle yanlış mı yaptı? 01-01-1970 03:00 Yolsuzluk ve rüşvet işleri ne olacak? 01-01-1970 03:00 Bekir Ağırdır ne demek istiyor? 01-01-1970 03:00 İttifaklar ve güç birlikleri 01-01-1970 03:00 SADAT ve iktidar 01-01-1970 03:00 Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu davası 01-01-1970 03:00 Adil seçim ve seçim güvenliği sorunu 01-01-1970 03:00 Aysel Tuğluk 01-01-1970 03:00 Muhteşem Süleymaniye'ye perde çekmek! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın performansı ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Sevgili arkadaşımız Saffet Uygur'u kaybettik 01-01-1970 03:00 Vakit tamam; yeni ekonomiye geçiyoruz! 01-01-1970 03:00 Durmayan dolar ve duruşma 01-01-1970 03:00 Muhalefetin ayak sesleri... 01-01-1970 03:00 İktidar, hangi dala elini atsa elinde kalıyor! 01-01-1970 03:00 Ali Babacan, DEVA ve yakın gelecek 01-01-1970 03:00 Hedef muhalif belediyeler 01-01-1970 03:00 Edremit vakası 01-01-1970 03:00 Sosyal medyayı susturma yasası! 01-01-1970 03:00 Türkiye, Afganistan'da ne kazandı? 01-01-1970 03:00 Yangın dersleri 01-01-1970 03:00 Muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrasına hazırlıkları 01-01-1970 03:00 Validebağ Korusu'na dokunmayın! 01-01-1970 03:00 HDP'ye yapılanlar ve yaklaşan seçimler 01-01-1970 03:00 Ezgi Mola'nın isyanı 01-01-1970 03:00 CHP Raporu'nun işaret ettiği çöküntü! 01-01-1970 03:00 MHP'nin şiddet dili ciddi riskler barındırıyor 01-01-1970 03:00 Emniyet genelgesi: Uydurma suç 01-01-1970 03:00 'Eylem Planı' neden heyecan yaratmıyor! 01-01-1970 03:00 Başarısız Gara operasyonu ve hedefteki HDP 01-01-1970 03:00 Boğaziçi'ndeki iktidar kuşatması 01-01-1970 03:00 Selahatttin Demirtaş ve Erol Katırcıoğlu 01-01-1970 03:00 Türkiye, bu filmi daha önce de gördü! 01-01-1970 03:00 İnanılmaz proje: Cami Gençlik Kolları! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın durumu ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Türkiye, Türkiye olalı böyle 'Devran' görmedi! 01-01-1970 03:00 Hedefteki lider: Kemal Kılıçdaroğlu 01-01-1970 03:00 İktidar yeni bir sayfa açabilir mi? 01-01-1970 03:00 Deprem vergisinin tuhaf hikâyesi 01-01-1970 03:00 Muhalif partiler olmasa memleket ne güzel... 01-01-1970 03:00 Seçim tartışması bu şartlarda biter mi? 01-01-1970 03:00 İktidar ülkeyi nereye sürüklüyor? 01-01-1970 03:00 "Samimi demokrasi" buysa... 01-01-1970 03:00 İçişleri Bakanı böyle davranamaz! 01-01-1970 03:00 Atlamayalım... Bahçeli bu defa idam istedi! 01-01-1970 03:00 Barış Atay'a saldırı geçiştirilemez! 01-01-1970 03:00 Müjde ve felaket: Karadeniz’in gazı ve seli 01-01-1970 03:00 İktidarın boş işleri 01-01-1970 03:00 'Nepotizm' dediğin böyle olur! 01-01-1970 03:00 Bugün CHP'den ayrılma ne anlama gelir? 01-01-1970 03:00 CHP'deki muhalefet ne diyor? 01-01-1970 03:00 Muteber işadamı ve durmaksızın patlayan fabrikası 01-01-1970 03:00 İktidar, kıdem tazminatında IMF ile aynı noktada buluştu 01-01-1970 03:00 Ak Parti’nin "ince" hesapları 01-01-1970 03:00 Türkiye, Kürt sorununu kiminle çözecek? 01-01-1970 03:00 HDP'yi kapattırma sevdası 01-01-1970 03:00 Yine neler oluyor? 01-01-1970 03:00 Siyasette iki tıkanma 01-01-1970 03:00 Hayır, cüretleri cehaletlerinden değil! 01-01-1970 03:00 Kullanım süresi geçmiş suçlama 01-01-1970 03:00 Adalete ve eşitliğe uzak İnfaz Yasası 01-01-1970 03:00 Vebadan sonra Avrupa’da ne oldu? 01-01-1970 03:00 Salgınla mücadelenin üzerine düşen gölge 01-01-1970 03:00 Korona günlerinde siyaset 01-01-1970 03:00 Ömer Faruk'tan 'Aşk ve Ereksiyon Aşk'ı' 01-01-1970 03:00 Kavala şimdi de FETÖ’nün beyni ve finansörü mü oldu? 01-01-1970 03:00 Vesayet ve darbe tehlikesi hortladı mı? 01-01-1970 03:00 Siyasi ayağı ararken 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul tartışması ve son gerçekler 01-01-1970 03:00 Kamu yetkililerinin sorunlu zihniyeti 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul-3: Risk bombası! 01-01-1970 03:00 Türkiye ücretli geçişe zorlayabilir mi? * 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul hakiki bir ihtiyaç mı? * 01-01-1970 03:00 Bunu da gördük: Üniversiteye haciz! 01-01-1970 03:00 Dipsiz Göl’ün ölümü 01-01-1970 03:00 Otizmli çocuklara ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Zor denklem! 01-01-1970 03:00 Yargı ve adalet krizi 01-01-1970 03:00 Bütün anneler birleşin! 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve 'Gariplikler' * 01-01-1970 03:00 İstanbul Belediyesi meğer kimleri finanse etmiş! 01-01-1970 03:00 HDP Diyarbakır Mitingi'nin düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hedefteki adalet! 01-01-1970 03:00 Doğu Akdeniz krizi ve iklim değişikliği 01-01-1970 03:00 Ak Parti’de ayrılık rüzgârları 01-01-1970 03:00 Başkanlık tartışmasının ardında dış güçler mi var? 01-01-1970 03:00 Metamorfoz (başkalaşma) ve 23 Haziran Seçimi 01-01-1970 03:00 S-400'ler ve sol partiler 01-01-1970 03:00 "KHK uygulamaları ve Medeni Ölüm" 01-01-1970 03:00 Türkiye Gemisi 01-01-1970 03:00 #sanatçıyadokunma! 01-01-1970 03:00 İktidar, YSK kararı ve muhalefet 01-01-1970 03:00 Ortada kalan İttifak 01-01-1970 03:00 23 Nisan ve linç girişimi 01-01-1970 03:00 HDP bu seçimlerde ne yaptı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ülkeyi nereye sürüklediğinin farkında mı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti mahallesinde adresini arayan uyarı 01-01-1970 03:00 Sıradaki kriz: S-400’ler 01-01-1970 03:00 Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği * 01-01-1970 03:00 Zorlamayalım, “beka” seçimlere sığmaz! 01-01-1970 03:00 CHP manifestosu neler vaat ediyor? 01-01-1970 03:00 Ak Parti manifestoda ne diyor, ne demiyor? 01-01-1970 03:00 Seçilmişlerin meşruiyeti ve Venezüela 01-01-1970 03:00 Kaz Dağları'nda itiraz ve isyan! 01-01-1970 03:00