Siyasette iki tıkanma

Atilla Aytemur

29-05-2020 23:56

2023'ü görecek takati kalmadığından hareketle, AK Parti iktidarının salgın sonrası uygun bir zamanda, Türkiye’yi erken seçime götürmeye hazırlandığı yönünde değerlendirmeler yapılıyor.

Seçimin zamanını kestirmek kolay olmasa da iktidarın ciddi bir kaybetme endişesi içinde olduğu görülüyor. Bunu, Babacan ve Davutoğlu ile CHP arasında ödünç milletvekili diyalogları şöyle ucundan kamuoyuna yansıyınca, engelleyecek yasayı hemen Haziran'da Meclise getireceklerine dair açıklamalarından anlıyoruz.

Seçim sürecinde gündemin demirbaşları arasında işsizlik ve yoksulluk, ekonomi ve borçlar, eş dost kayırmalar, basın özgürlüğü ve haksız tutuklamalar, hukuksuzluk ve demokrasi ihlalleri, dış politikada savrulmalar gibi konuların yanında, şüphesiz Kürt sorunu da boylu boyunca yer alacak.

Bu noktada gerek AK Parti ve gerekse Millet İttifakı partilerinin, özellikle HDP'ye karşı yaklaşımlarında görülen politik açmaz ve tıkanmaya dikkat çekmenin yararlı olacağını düşünüyorum.

AK Parti'nin sonuç vermeyen ısrarı

AK Parti iktidarı son beş yıldan beri Kürt sorununu resmen unuttu. Barış ve Çözüm Süreci'nin bütün siyasal, kültürel ve duygusal kazanımlarını çöp tenekesine attı.

Kürt yurttaşların yoğun olarak yaşadığı bölgeye MHP'nin gözlüğüyle baktığı için bölge halkına neredeyse tamamen yabancılaştı. Bütün Türkiye'yi ilgilendiren büyük bir tarihsel sorun hiç yokmuş gibi davrandı ve halen de böyle devam ediyor.

İktidar bu dönemde HDP'ye ağır baskı uyguladı ve bu da devam ediyor. Faaliyetlerini ya yasakladı ya da bir biçimde engelledi. Bu politikaların sonucunda partinin genel başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, parti yöneticileri ve üyeleri cezaevlerini mesken tuttu.

İktidar HDP'nin kazandığı belediyelere hukuk dışı yollarla kayyım atayıp el koydu ama seçmen ilk fırsatta tekrar HDP'nin adaylarını seçti. Gelişmelerin yönüne bakarsak, önümüzdeki seçimde de farklı bir şey olmayacağı şimdiden belli.

Şurası bir gerçek, Cumhur İttifakı'nın ortakları el ele verip, Meclis'in üçüncü büyük partisi olan HDP'yi öyle ya da böyle siyaset dışına itmeye çalışıyor.

Şu soru önemli: Bu yok sayma, marjinalleştirme ve olur olmaz gerekçelerle kriminalize etme gayretlerinin kendilerine kayda değer bir şey kazandırmadığını nasıl göremiyorlar?

Bıkmadan usanmadan beş yıldır tekrarlanan bu politikanın, toplum indinde AK Parti'ye siyasi ve ahlaki haklılık getirmediği gibi, seçmen desteğini de yükseltmediği çıplak gözle görülüyor. Hattâ kendi saflarında yer tutan Kürt seçmenlerde bariz bir gönül kırıklığı yarattığı da biliniyor.

Şüphesiz HDP'yi herkes kendi siyasal meşrebince birçok yönden eleştirebilir. Kimi PKK karşısında sesinin gür çıkmasını bekleyebilir; kimi demokratik mücadele alanına hâkimiyetini daha fazla artırmasını isteyebilir. Birçoğu da, bizzat HDP'nin kendisini de derinden etkileyen silahlı saldırı, şiddet ve terör politikalarına karşı ikircimsiz tavır alması gerektiğini söyleyebilir. Nitekim söyleyenler de var. Ama iktidarın bu partiye yönelik uygulamaları ve tavrı, hukukun ve siyasi teamüllerin tamamen dışında.

İktidar güçlerinin HDP'ye dair beklenti ve değerlendirmeleri ne olursa olsun, HDP'nin artık Türkiye'nin yasal ve demokratik siyasal zemininin vazgeçilmezleri arasına girdiğinin kabul edilmesi, ona göre eşitlikçi ve demokratik bir tavır geliştirilmesi gerekir.

Bugün kimse Kürt sorununun çözümünde AK Parti'nin yeniden etkin aktör konumuna gelmesini beklemiyor. En azından, köprülerin çoktan atıldığı ve hayallerin toprağa gömüldüğü biliniyor.

Gerçek şu ki, iktidar HDP'yi rahat bıraksa da bırakmasa da, seçmeninin partisine sadakati devam ediyor; batı kamuoyunda bu partinin kabul edilirliği giderek artıyor.

Öyleyse, yürümeyip tıkanacağı daha baştan belli olan, demokratik toplumsal vicdana "bu kadar da olmaz" dedirten baskı ve dışlama politikasını AK Parti ne uğruna sürdürüyor?

Millet İttifakı: Ne seninle ne sensiz!

Olayın bir başka boyutu da Millet İttifakı’nın ortakları CHP ve İyi Parti ile HDP arasında yaşanıyor.

Özellikle İyi Parti istiyor ki HDP ittifakta olsun ama resmiyette olmasın; pek fazla ortalıkta görünmesin; adı sanı geçmesin ve masada sandalye istemesin.

İyi Parti'nin HDP'ye çektiği kırmızı çizgi, CHP'nin miadını doldurmuş ürkekliği ve lüzumsuz hassasiyeti ile birleşince, son günlerde pek sağlıklı bir görüntü vermiyor.

Öyle ki, CHP farklı düşünse bile sözünü kurarken İyi Parti’yi kolluyor; İyi Parti ise "aman saldırı almayayım, milletvekili ve üye kaybetmeyeyim" mantığıyla, MHP'nin suçlayıcı salvolarından korkuya kapılıyor. Geniş bir toplum kesimi muhalefet blokunu desteklediği halde, bu iki parti manasız ve yararsız bir döngünün içinde debelenip duruyor.

Böyle bir görüntü veren ittifakın istikrarı, geleceği, seçimi kazanma kapasitesi ister istemez sorgulanıyor. Gelecek ve DEVA partilerinin de katılımıyla muhtemel büyümenin hesapları yapılırken, beri yandan HDP konusunda sürekli sınır çizilmesi, oy dengesi gerçekliği dikkate alındığında iyice kuşku yaratıyor.

Gerek AK Parti ve gerekse MHP, Millet İttifakı’nı dumura uğratmak için HDP'ye yüklenmenin en uygun saldırı taktiği olduğunu tespit etmiş durumda. İyi Parti ve CHP'yi "ihanet içinde olmak ve terör örgütüyle işbirliği yapmak"la, "terör örgütünün siyasi koluyla iş tutmak"la suçluyor ve sonuç da alıyorlar.

Yani, bu ittifakın yumuşak karnı HDP’dir; "ne bulursan onunla vur, mutlaka sonuç alırsın" diye hesap ediyorlar. Böyle durumlarda Millet İttifakı ortaklarının sergilediği ürkek tavır işlerini kolaylaştırıyor.

Korkunun faydası yok

Halbuki HDP Mecliste onlarca milletvekili bulunan, bölgesini yöneten, demokratik ve yasal zeminde mücadele veren, 15 Temmuz darbesine direnmiş bir parti. Hakkında bir kapatma davası olmadığı halde, bütün bu gerçekleri gözlerden saklayan ırkçı ve milliyetçi propaganda karşısında CHP ve İyi Parti'nin ellerinin ayaklarının birbirine dolanması, ittifakın geleceği açısından ciddi bir sorun olarak görünüyor.

CHP İyi Parti’nin kopmasından ve ittifakın güç kaybetmesinden korkuyor; İyi Parti ise milliyetçi ve ırkçı demagojinin bünyesinde ve seçmeninde yıkıcı etki yapmasından çekiniyor.

Hatırlayalım, dokunulmazlıklar konusu Meclis'e geldiğinde CHP'nin bu endişeye teslim olması, hem kendisi hem de bütün ülke için vahim bir sonuca yol açmıştı. Ardından iktidarın hukuk dışı uygulamaları yağmur gibi gelmişti.

Aslında, Cumhur İttifakı'nın HDP hakkında yürüttüğü suçlayıcı ve dışlayıcı propagandanın muhalefet seçmenlerini etkileme gücü çok azaldı. Dönemin değişmekte olduğunu CHP ve İyi Parti'nin de görmesi beklenir. En azından son seçimlerde birçok şehirdeki hava bunun açık işaretlerini verdi, demagojik propagandanın temelsizliği iyice açığa çıktı.

Artık tıkanma belirtileri gösteren "HDP’ye mesafeli durma, resmiyet düzeyinde ittifak ortağı saymama ve muhatap almama" politikasının, bumerang gibi geri dönüp Millet İttifakı'nı vurması da ihtimal dışı değil. Çünkü sözkonusu parti açısından tahammülü zor bir tablo doğmuş durumda.

Esasen iktidarın HDP hakkında yürüttüğü "terör örgütünün siyasi kolu... terör örgütüyle arasına sınır çekmiyor" gibi söylemlerle bu partinin seçmenini ondan uzaklaştırma ve partiyi marjinalleştirme hesabı boşa çıktı. Zaten toplumun geniş bir kesiminde bu yaklaşım hukuki, meşru ve adil de bulmuyor.

İttifak partilerinden "HDP ile seçim sürecinde bağ kuruldu mu, kurulmadı mı" diye tartışmak yerine, Kürt sorununu da çözmeye aday olarak ortaya çıkmaları bekleniyor. Böyle geniş vizyonlu bir adımın Türkiye’nin siyasal havasını hayli değiştireceği tahmin edilebilir.

Sonuç olarak, mevcut ürkek politika tıkandı ve sürdürülebilirliği kalmadı. Millet İttifakı'nın varlığına ve gelişmesine bir katkı sunmuyor. Israr edildiği takdirde, işlerinin pek kolay olmayacağı görülüyor.

HDP'nin kendisinden ve PKK'dan kaynaklanan tıkanma ise başka bir yazının konusu.

DİĞER YAZILARI Bingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat * 01-01-1970 03:00 '68 İsyan Günleri' ve Özeleştiri Mahkemeleri 01-01-1970 03:00 Taner Akçam'dan 'Yüzyıllık Apartheid' 01-01-1970 03:00 Neymiş? 14 Mayıs siyasi darbeymiş. Eee... N'olacak? 01-01-1970 03:00 14 Mayıs seçiminde 'Yetmez ama evet' var mı? 01-01-1970 03:00 Dip dalga 01-01-1970 03:00 Umut yüklü görüşme 01-01-1970 03:00 Seçim ve üç risk 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı ve HDP 01-01-1970 03:00 Vizyondan geriye kalan 01-01-1970 03:00 Kılıçdaroğlu yasa teklifiyle yanlış mı yaptı? 01-01-1970 03:00 Yolsuzluk ve rüşvet işleri ne olacak? 01-01-1970 03:00 Bekir Ağırdır ne demek istiyor? 01-01-1970 03:00 İttifaklar ve güç birlikleri 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve internet yasa tasarısı: Şekerler ve zehirler 01-01-1970 03:00 SADAT ve iktidar 01-01-1970 03:00 Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu davası 01-01-1970 03:00 Adil seçim ve seçim güvenliği sorunu 01-01-1970 03:00 Aysel Tuğluk 01-01-1970 03:00 Muhteşem Süleymaniye'ye perde çekmek! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın performansı ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Sevgili arkadaşımız Saffet Uygur'u kaybettik 01-01-1970 03:00 Vakit tamam; yeni ekonomiye geçiyoruz! 01-01-1970 03:00 Durmayan dolar ve duruşma 01-01-1970 03:00 Muhalefetin ayak sesleri... 01-01-1970 03:00 İktidar, hangi dala elini atsa elinde kalıyor! 01-01-1970 03:00 Ali Babacan, DEVA ve yakın gelecek 01-01-1970 03:00 Hedef muhalif belediyeler 01-01-1970 03:00 Edremit vakası 01-01-1970 03:00 Sosyal medyayı susturma yasası! 01-01-1970 03:00 Türkiye, Afganistan'da ne kazandı? 01-01-1970 03:00 Yangın dersleri 01-01-1970 03:00 Muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrasına hazırlıkları 01-01-1970 03:00 Validebağ Korusu'na dokunmayın! 01-01-1970 03:00 HDP'ye yapılanlar ve yaklaşan seçimler 01-01-1970 03:00 Ezgi Mola'nın isyanı 01-01-1970 03:00 CHP Raporu'nun işaret ettiği çöküntü! 01-01-1970 03:00 MHP'nin şiddet dili ciddi riskler barındırıyor 01-01-1970 03:00 Emniyet genelgesi: Uydurma suç 01-01-1970 03:00 'Eylem Planı' neden heyecan yaratmıyor! 01-01-1970 03:00 Başarısız Gara operasyonu ve hedefteki HDP 01-01-1970 03:00 Boğaziçi'ndeki iktidar kuşatması 01-01-1970 03:00 Selahatttin Demirtaş ve Erol Katırcıoğlu 01-01-1970 03:00 Türkiye, bu filmi daha önce de gördü! 01-01-1970 03:00 İnanılmaz proje: Cami Gençlik Kolları! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın durumu ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Türkiye, Türkiye olalı böyle 'Devran' görmedi! 01-01-1970 03:00 Hedefteki lider: Kemal Kılıçdaroğlu 01-01-1970 03:00 İktidar yeni bir sayfa açabilir mi? 01-01-1970 03:00 Deprem vergisinin tuhaf hikâyesi 01-01-1970 03:00 Muhalif partiler olmasa memleket ne güzel... 01-01-1970 03:00 Seçim tartışması bu şartlarda biter mi? 01-01-1970 03:00 İktidar ülkeyi nereye sürüklüyor? 01-01-1970 03:00 "Samimi demokrasi" buysa... 01-01-1970 03:00 İçişleri Bakanı böyle davranamaz! 01-01-1970 03:00 Atlamayalım... Bahçeli bu defa idam istedi! 01-01-1970 03:00 Barış Atay'a saldırı geçiştirilemez! 01-01-1970 03:00 Müjde ve felaket: Karadeniz’in gazı ve seli 01-01-1970 03:00 İktidarın boş işleri 01-01-1970 03:00 'Nepotizm' dediğin böyle olur! 01-01-1970 03:00 Bugün CHP'den ayrılma ne anlama gelir? 01-01-1970 03:00 CHP'deki muhalefet ne diyor? 01-01-1970 03:00 Muteber işadamı ve durmaksızın patlayan fabrikası 01-01-1970 03:00 İktidar, kıdem tazminatında IMF ile aynı noktada buluştu 01-01-1970 03:00 Ak Parti’nin "ince" hesapları 01-01-1970 03:00 Türkiye, Kürt sorununu kiminle çözecek? 01-01-1970 03:00 HDP'yi kapattırma sevdası 01-01-1970 03:00 Yine neler oluyor? 01-01-1970 03:00 Hayır, cüretleri cehaletlerinden değil! 01-01-1970 03:00 Kullanım süresi geçmiş suçlama 01-01-1970 03:00 Adalete ve eşitliğe uzak İnfaz Yasası 01-01-1970 03:00 Vebadan sonra Avrupa’da ne oldu? 01-01-1970 03:00 Salgınla mücadelenin üzerine düşen gölge 01-01-1970 03:00 Korona günlerinde siyaset 01-01-1970 03:00 Ömer Faruk'tan 'Aşk ve Ereksiyon Aşk'ı' 01-01-1970 03:00 Kavala şimdi de FETÖ’nün beyni ve finansörü mü oldu? 01-01-1970 03:00 Vesayet ve darbe tehlikesi hortladı mı? 01-01-1970 03:00 Siyasi ayağı ararken 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul tartışması ve son gerçekler 01-01-1970 03:00 Kamu yetkililerinin sorunlu zihniyeti 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul-3: Risk bombası! 01-01-1970 03:00 Türkiye ücretli geçişe zorlayabilir mi? * 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul hakiki bir ihtiyaç mı? * 01-01-1970 03:00 Bunu da gördük: Üniversiteye haciz! 01-01-1970 03:00 Dipsiz Göl’ün ölümü 01-01-1970 03:00 Otizmli çocuklara ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Zor denklem! 01-01-1970 03:00 Yargı ve adalet krizi 01-01-1970 03:00 Bütün anneler birleşin! 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve 'Gariplikler' * 01-01-1970 03:00 İstanbul Belediyesi meğer kimleri finanse etmiş! 01-01-1970 03:00 HDP Diyarbakır Mitingi'nin düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hedefteki adalet! 01-01-1970 03:00 Doğu Akdeniz krizi ve iklim değişikliği 01-01-1970 03:00 Ak Parti’de ayrılık rüzgârları 01-01-1970 03:00 Başkanlık tartışmasının ardında dış güçler mi var? 01-01-1970 03:00 Metamorfoz (başkalaşma) ve 23 Haziran Seçimi 01-01-1970 03:00 S-400'ler ve sol partiler 01-01-1970 03:00 "KHK uygulamaları ve Medeni Ölüm" 01-01-1970 03:00 Türkiye Gemisi 01-01-1970 03:00 #sanatçıyadokunma! 01-01-1970 03:00 İktidar, YSK kararı ve muhalefet 01-01-1970 03:00 Ortada kalan İttifak 01-01-1970 03:00 23 Nisan ve linç girişimi 01-01-1970 03:00 HDP bu seçimlerde ne yaptı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ülkeyi nereye sürüklediğinin farkında mı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti mahallesinde adresini arayan uyarı 01-01-1970 03:00 Sıradaki kriz: S-400’ler 01-01-1970 03:00 Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği * 01-01-1970 03:00 Zorlamayalım, “beka” seçimlere sığmaz! 01-01-1970 03:00 CHP manifestosu neler vaat ediyor? 01-01-1970 03:00 Ak Parti manifestoda ne diyor, ne demiyor? 01-01-1970 03:00 Seçilmişlerin meşruiyeti ve Venezüela 01-01-1970 03:00 Kaz Dağları'nda itiraz ve isyan! 01-01-1970 03:00