Muhteşem Süleymaniye'ye perde çekmek!

Atilla Aytemur

11-02-2022 01:28

İstanbul'a kimliğini kazandıran büyük eserlerden Süleymaniye Camii'nin silueti bozulma tehlikesiyle karşı karşıya.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın mütevelli heyeti başkanlığını yaptığı İlim Yayma Vakfı'nın, yurt yapılması şartıyla kendisine bağışlanan eski bir hanın yerine inşa ettirdiği binanın, belirlenenden daha yüksek yapılarak, Süleymaniye Camii'nin siluetini kapattığı belirtiliyor.

Vakıf yönetimi her şeyin kitabına uygun ve binanın yüksekliğinin eskisinden daha düşük olduğunu iddia ederken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi aksini belirtiyor.

Bilindiği gibi Süleymaniye Camii, Osmanlı İmparatorluğu'nun gücünün zirvesinde olduğu dönemde Kanuni Sultan Süleyman'ın 1550-1557 yılları arasında kendi servetinden yaptırdığı (selatin), Mimar Sinan'ın "kalfalık dönemi eserim" diye tanımladığı, İstanbul'un ve Türkiye'nin en önemli tarihi miraslarından biri.

Şairlerin ilham kaynağı Süleymaniye

Süleymaniye, 60 dönümlük engebeli bir araziye büyük bir külliye olarak inşa edilmiş; Haliç, Kasımpaşa, Okmeydanı, Beyoğlu, Galata, Tophane, Beşiktaş ve Boğaz'a hâkim bir yapı. O bölgelerden bakıldığında da İstanbul'un siluetinin en önemli parçalarından biri. 465 yıldır ibadethane olarak ve ekleriyle birlikte halka hizmet veriyor.

Yapı bünyesinde cami dışında, medreseler, imaretler, sıbyan mektebi, han, hamam, kitaplık, konukevi gibi birçok bölüm yer alıyor. Tarihçi Peçevi, Kanuni'nin bu yapı için yaklaşık 3200 kilo altın karşılığı harcama yaptığını ve toplam 3500 kişiyi 7 yıl boyunca çalıştırdığını yazıyor.

Süleymaniye Camii, 26,5 m çapa, 53 m yüksekliğe sahip kubbesiyle Ayasofya'ya bir hayli yaklaşan bir yapı. Bu kubbeyi Baalbek, İskenderiye, İstanbul Eski Saray ve Fatih'ten getirilen dört ayak taşıyor. Dört de minaresi var.

Camide Karahisari Ahmet Şemseddin Efendi ve Hasan Çelebi'nin usta işi hatları bulunuyor. Kapı ve pencerelerinde ise sedef ve fildişi kakma ve tahta oyma sanatının nadide örnekleri var. En göz alıcı yerlere de İznik çinileri döşenmiş. Evliya Çelebi mihrap ve minberin üzerinde bulunan renkli vitrayların Serhoş İbrahim isimli ustanın elinden çıktığını belirtiyor. Usta ve kalfaların sadece caminin içinde üç yıl çalıştıkları söyleniyor. Caminin akustiği ise dillere destan; sesin kubbesinde 3 - 3,5 saniye kaldığı söyleniyor.

Bin kubbeli ve 10 kapılı külliyede Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan ve Mimar Sinan'ın türbeleri yer alıyor.

İstanbul'a betonla yapılan kötülük

Kendilerini muhafazakâr olarak tanımlayanların, sıradan bir binaya bir kat daha eklemek uğruna böyle muhteşem bir eserin siluetini perdelemelerine, İstanbul'un görsel kimliğini bozmalarına asla müsaade edilemez. Bu, tarihe, İstanbul'a ve geleceğe yapılan büyük bir haksızlık olacaktır.

Zaten İstanbul'un tarihi yarımadası, boğazı, ormanları, sulak bölgeleri ve kıyıları itibariyle yıllardır ciddi bir tahribata uğradı. Siyasi iktidarlar bu konularda duyarlı davranmadılar. Hele AK Parti, geride kalan 20 yılında, bütün söylemlerinin aksine davranıp para ve beton aşkıyla İstanbul'a ağır hasar verdi.

Kalkınma adına kamu kaynaklarının büyük ölçüde inşaat sektörüne tahsis edilmesi geri dönülmez durumlar yarattı. Büyük kazanç ve prestij motivasyonuyla şehirlere dayattıkları dikey mimari kentlerin kimliğinin ve tarihi mirasının yok olmasına; doğanın ağır tahribat görmesine; kent yaşamının, insan hareketliliğinin ve trafik akışının bozulmasına neden oldu. Metropollerde kendini gösteren bu rant güdüsü, giderek Anadolu şehirlerine de sirayet etti. Kendi tarihinden izler taşıyan ve doğasıyla az çok iç içe yaşan kendi halindeki bu küçük şehirler beton blokların taarruzu altında eziliyor.

Örneğin İstanbul'da tarih, siluet, doğal ve arkeolojik sit dinlemeyen binalar faslından ilk akla gelenler arasında 16/9 kuleleri, Çamlıca TV kulesi, Şişli Süzer Gökkafes, Göztepe Four Winds kuleleri, Kadıköy Mühürdar Corner Hotel binası, Sarıyer Diamond of Istanbul binası, Büyükdere Sapphire AVM binası, Kadıköy Akasya AVM binası ve Sultanahmet Four Seasons Hotel sayılabilir. Toplumsal tepki, hukuksal arayışlar, kentlilik bilincine ve yurttaşlık sorumluluğuna davet, hatta yüksek irtifalarda seyreden dostluklar dahi bu rant düşkünlüğü karşısında hükümsüz kalmıştır.

Artık İstanbul, gökdelen sayısı itibarıyla dünyada öne çıkan şehirlerden birisi haline geldi. Şimdi bu dikey hoyratlık kentin merkezinden kenar ilçelerine doğru hızla ilerliyor.

Kente, tarihe, doğaya sahip çıkmak

Bir umut ışığı olarak son dönemde, insanların yaşadığı yerin tarihine ve doğasına sahip çıkma eğilimi gelişme ve güçlenme yolunda. Bu yönde sivil girişimlerin sayıları artıyor. Aynı eğilim muhalif partilerde ve yönettikleri kimi yerel yönetimlerde de görülüyor. Bunlara programlarında da yer veriliyor. Ancak iktidarın ve gücünü iktidardan alanların para hırsı ve sevdaları bu tarihe, kente ve doğaya sahip çıkmanın kolay olmadığını da gösteriyor.

Her şeye rağmen kömür ve altın madenciliği, taş ocakları, HES, nükleer santral, termik santral vb. alanlarda halkın sorunu bizzat sahiplendiği etkili mücadele örneklerine son yıllarda daha fazla şahit olmaya başladık. Doğal ve tarihi SİT alanlarını koruma bilinci gün geçtikte yurttaşlar arasında daha fazla gelişiyor.

Bu kapsamda, İstanbul'da verilen mücadeleden iki örneği hatırlatmak istiyorum.

Bunlardan biri Taksim Gümüşsuyu Caddesi'ndeki Park Otel'e yapılan 10 kat ilavesiydi. İstanbul'un siluetini ciddi olarak bozmuştu. Zamanın İstanbul Belediye Başkanı Nurettin Sözen, oluşan tepkileri de dikkate alarak bu duruma izin vermedi. İnşaatı 1994'te durdurdu ve fazlalıkların tıraşlanmasını sağladı.

Diğeri ise Kadıköy Fenerbahçe'deki "yap-işlet-devlet" modeliyle yaptırılan Pyramid Alışveriş ve Eğlence Merkezi'ydi. Bu yapı, hem yasal olarak inşaat yapılması mümkün olmayan dolgu alanına yapılmıştı, hem de bölgenin mimari ve doğal yapısına uygun düşmüyordu. O dönemdeki Kadıköy ilçe belediye yönetiminin sorumsuzluğu ve aymazlığından kaynaklanan bu durum, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi ve semt halkının mücadelesi sonucu düzeltildi. Mahkeme kararıyla 2004 yılında bina yıkıldı ve yeşil alan olarak düzenlendi.

Muhtelif medya organlarına göre, AK Parti iktidarı döneminde 200'ün üzerinde gökdelene izin verilmiş. Bugün bir noktaya geldik ve bu zihniyetin ardında yatan temel motivasyonun ne olduğunu daha açık görebiliyoruz: AK Parti etrafında kümelenmiş belli sayıda inşaat grubuna rant sağlama. Köprü, otoyol, havaalanı, hastane, liman vb. alanlarda yaşananlar bize çok şey anlatıyor.

Süleymaniye Camii'nin başına gelenleri de bunlardan ayrı değerlendirmek çok zor.

İsteyen için çözüm çok!

Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, İlim Yayma Vakfı'na inşaat izni Nisan 2019'da, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) AK Parti'nin yönetimindeyken verilmiş. Proje Anıtlar Kurulu tarafından onaylanmış. Şimdiki İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı ise projenin durdurulması için Koruma Bölge Kurulu'na başvuruda bulunduklarını ve projenin tekrar ele alınmasını istediklerini açıkladı. Ayrıca, böylesi yenileme projelerinde İBB başkanının imzasının olması gerektiğine de dikkat çekildi. Ruhsat ve inşaat sürecinin onay tamamlanmadan başlatıldığı belirtildi.

Vakıf, binanın yapımı 2024'te tamamlanınca, Süleymaniye'nin siluetinin daha iyi ortaya çıkacağı iddiasında bulunuyor. Eskisinden yüksek olmadığını, tersine daha düşürüldüğünü ileri sürüyor. AK Partili Fatih Belediyesi de ona destek veriyor. Buna karşılık, İBB Genel Sekreterliği yeni binanın daha yüksek olduğunda ısrarlı.

Belediye ile vakıf arasında "yüksekti, değildi" tartışması sürerken, kamuoyunda tepkiler yükselmeye başladı. Dindarlığın ve muhafazakârlığın bayraktarlığını kimseye bırakmayan vakfın, Süleymaniye Camii gibi eşsiz bir tarihi mirasın bu şekilde perdelenmesine neden göz yumduğu sorgulanıyor. İnşaatın durdurulması yönünde çağrılar yapılıyor. Bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir süre önce bir TV programında Süleymaniye Camii'nin etrafının temizleneceğini, bölgenin çekim merkezi haline getirileceğini, bunun için Türkiye, Katar ve Kiptaş'ın işbirliği yapacağını duyurduğu konuşması da hatırlatılıyor.

Görüldüğü kadarıyla vakıf yönetiminin işlemlerinde fazla eksik yok ve bu yasal prosedürün arkasına sığınmaya devam edecek. Ancak göbeğinde muhteşem Süleymaniye'nin bulunduğu bir tartışmada, yüksek manevi amaçlar için kurulduğu ileri sürülen bir vakfın yöneticilerinin yapabileceği hiç mi bir şey yok?

Karar gazetesinden Mustafa Karaalioğlu, vakıf yönetimine "vicdan"ı işaret etti ve çözümü orada aramaya çağırdı.

Ben daha açık yazayım.

Tapuya, vakıf mevzuatına, inşaat işlemlerine sığınmayı bırakın. Binayı belediyeye hibe edin. Belediye onu yıksın, eğer şart yurt yapmaksa, size de yurt yapabileceğiniz başka bir yerden arsa versin.

Olmadı mı, camiyi perdeleyen o kattan vazgeçin gitsin.

Bu da mı olmadı, o katı belediyeye kiraya verin, belediye de yıksın, muhteşem Süleymaniye'nin İstanbul'u, İstanbulluların onu görmesini engelleyen perdeyi söküp alsın!

Çok mu zor?

 

NOT: Bu yazı yazıldıktan sonra iki önemli gelişme oldu. Önce İlim yayma Vakfı eski pozisyonundan daha uzlaşmacı bir konuma geldi. Vakıftan yapılan açıklamada, "Süleymaniye'nin siluetinin korunması için üzerimize düşen her tür fedakârlığı yapmaya hazır olduğumuzu beyan ediyoruz" denildi.

Dün de (8 Şubat) İBB ekipleri binaya giderek inşaatı mühürledi.

DİĞER YAZILARI Bingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat * 01-01-1970 03:00 '68 İsyan Günleri' ve Özeleştiri Mahkemeleri 01-01-1970 03:00 Taner Akçam'dan 'Yüzyıllık Apartheid' 01-01-1970 03:00 Neymiş? 14 Mayıs siyasi darbeymiş. Eee... N'olacak? 01-01-1970 03:00 14 Mayıs seçiminde 'Yetmez ama evet' var mı? 01-01-1970 03:00 Dip dalga 01-01-1970 03:00 Umut yüklü görüşme 01-01-1970 03:00 Seçim ve üç risk 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı ve HDP 01-01-1970 03:00 Vizyondan geriye kalan 01-01-1970 03:00 Kılıçdaroğlu yasa teklifiyle yanlış mı yaptı? 01-01-1970 03:00 Yolsuzluk ve rüşvet işleri ne olacak? 01-01-1970 03:00 Bekir Ağırdır ne demek istiyor? 01-01-1970 03:00 İttifaklar ve güç birlikleri 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve internet yasa tasarısı: Şekerler ve zehirler 01-01-1970 03:00 SADAT ve iktidar 01-01-1970 03:00 Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu davası 01-01-1970 03:00 Adil seçim ve seçim güvenliği sorunu 01-01-1970 03:00 Aysel Tuğluk 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın performansı ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Sevgili arkadaşımız Saffet Uygur'u kaybettik 01-01-1970 03:00 Vakit tamam; yeni ekonomiye geçiyoruz! 01-01-1970 03:00 Durmayan dolar ve duruşma 01-01-1970 03:00 Muhalefetin ayak sesleri... 01-01-1970 03:00 İktidar, hangi dala elini atsa elinde kalıyor! 01-01-1970 03:00 Ali Babacan, DEVA ve yakın gelecek 01-01-1970 03:00 Hedef muhalif belediyeler 01-01-1970 03:00 Edremit vakası 01-01-1970 03:00 Sosyal medyayı susturma yasası! 01-01-1970 03:00 Türkiye, Afganistan'da ne kazandı? 01-01-1970 03:00 Yangın dersleri 01-01-1970 03:00 Muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrasına hazırlıkları 01-01-1970 03:00 Validebağ Korusu'na dokunmayın! 01-01-1970 03:00 HDP'ye yapılanlar ve yaklaşan seçimler 01-01-1970 03:00 Ezgi Mola'nın isyanı 01-01-1970 03:00 CHP Raporu'nun işaret ettiği çöküntü! 01-01-1970 03:00 MHP'nin şiddet dili ciddi riskler barındırıyor 01-01-1970 03:00 Emniyet genelgesi: Uydurma suç 01-01-1970 03:00 'Eylem Planı' neden heyecan yaratmıyor! 01-01-1970 03:00 Başarısız Gara operasyonu ve hedefteki HDP 01-01-1970 03:00 Boğaziçi'ndeki iktidar kuşatması 01-01-1970 03:00 Selahatttin Demirtaş ve Erol Katırcıoğlu 01-01-1970 03:00 Türkiye, bu filmi daha önce de gördü! 01-01-1970 03:00 İnanılmaz proje: Cami Gençlik Kolları! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın durumu ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Türkiye, Türkiye olalı böyle 'Devran' görmedi! 01-01-1970 03:00 Hedefteki lider: Kemal Kılıçdaroğlu 01-01-1970 03:00 İktidar yeni bir sayfa açabilir mi? 01-01-1970 03:00 Deprem vergisinin tuhaf hikâyesi 01-01-1970 03:00 Muhalif partiler olmasa memleket ne güzel... 01-01-1970 03:00 Seçim tartışması bu şartlarda biter mi? 01-01-1970 03:00 İktidar ülkeyi nereye sürüklüyor? 01-01-1970 03:00 "Samimi demokrasi" buysa... 01-01-1970 03:00 İçişleri Bakanı böyle davranamaz! 01-01-1970 03:00 Atlamayalım... Bahçeli bu defa idam istedi! 01-01-1970 03:00 Barış Atay'a saldırı geçiştirilemez! 01-01-1970 03:00 Müjde ve felaket: Karadeniz’in gazı ve seli 01-01-1970 03:00 İktidarın boş işleri 01-01-1970 03:00 'Nepotizm' dediğin böyle olur! 01-01-1970 03:00 Bugün CHP'den ayrılma ne anlama gelir? 01-01-1970 03:00 CHP'deki muhalefet ne diyor? 01-01-1970 03:00 Muteber işadamı ve durmaksızın patlayan fabrikası 01-01-1970 03:00 İktidar, kıdem tazminatında IMF ile aynı noktada buluştu 01-01-1970 03:00 Ak Parti’nin "ince" hesapları 01-01-1970 03:00 Türkiye, Kürt sorununu kiminle çözecek? 01-01-1970 03:00 HDP'yi kapattırma sevdası 01-01-1970 03:00 Yine neler oluyor? 01-01-1970 03:00 Siyasette iki tıkanma 01-01-1970 03:00 Hayır, cüretleri cehaletlerinden değil! 01-01-1970 03:00 Kullanım süresi geçmiş suçlama 01-01-1970 03:00 Adalete ve eşitliğe uzak İnfaz Yasası 01-01-1970 03:00 Vebadan sonra Avrupa’da ne oldu? 01-01-1970 03:00 Salgınla mücadelenin üzerine düşen gölge 01-01-1970 03:00 Korona günlerinde siyaset 01-01-1970 03:00 Ömer Faruk'tan 'Aşk ve Ereksiyon Aşk'ı' 01-01-1970 03:00 Kavala şimdi de FETÖ’nün beyni ve finansörü mü oldu? 01-01-1970 03:00 Vesayet ve darbe tehlikesi hortladı mı? 01-01-1970 03:00 Siyasi ayağı ararken 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul tartışması ve son gerçekler 01-01-1970 03:00 Kamu yetkililerinin sorunlu zihniyeti 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul-3: Risk bombası! 01-01-1970 03:00 Türkiye ücretli geçişe zorlayabilir mi? * 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul hakiki bir ihtiyaç mı? * 01-01-1970 03:00 Bunu da gördük: Üniversiteye haciz! 01-01-1970 03:00 Dipsiz Göl’ün ölümü 01-01-1970 03:00 Otizmli çocuklara ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Zor denklem! 01-01-1970 03:00 Yargı ve adalet krizi 01-01-1970 03:00 Bütün anneler birleşin! 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve 'Gariplikler' * 01-01-1970 03:00 İstanbul Belediyesi meğer kimleri finanse etmiş! 01-01-1970 03:00 HDP Diyarbakır Mitingi'nin düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hedefteki adalet! 01-01-1970 03:00 Doğu Akdeniz krizi ve iklim değişikliği 01-01-1970 03:00 Ak Parti’de ayrılık rüzgârları 01-01-1970 03:00 Başkanlık tartışmasının ardında dış güçler mi var? 01-01-1970 03:00 Metamorfoz (başkalaşma) ve 23 Haziran Seçimi 01-01-1970 03:00 S-400'ler ve sol partiler 01-01-1970 03:00 "KHK uygulamaları ve Medeni Ölüm" 01-01-1970 03:00 Türkiye Gemisi 01-01-1970 03:00 #sanatçıyadokunma! 01-01-1970 03:00 İktidar, YSK kararı ve muhalefet 01-01-1970 03:00 Ortada kalan İttifak 01-01-1970 03:00 23 Nisan ve linç girişimi 01-01-1970 03:00 HDP bu seçimlerde ne yaptı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ülkeyi nereye sürüklediğinin farkında mı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti mahallesinde adresini arayan uyarı 01-01-1970 03:00 Sıradaki kriz: S-400’ler 01-01-1970 03:00 Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği * 01-01-1970 03:00 Zorlamayalım, “beka” seçimlere sığmaz! 01-01-1970 03:00 CHP manifestosu neler vaat ediyor? 01-01-1970 03:00 Ak Parti manifestoda ne diyor, ne demiyor? 01-01-1970 03:00 Seçilmişlerin meşruiyeti ve Venezüela 01-01-1970 03:00 Kaz Dağları'nda itiraz ve isyan! 01-01-1970 03:00