Muhalif partiler olmasa memleket ne güzel...

Atilla Aytemur

02-11-2020 03:21

Türkiye siyaseti eğik düzlemde seçime doğru ağır aksak kayarken, ilgili gündemlerin biri gidiyor, diğeri geliyor.

Araştırmalar Cumhur İttifakı'nda ciddi oy kaybını gösteriyor ama muhalefette gözle görülen bir yükseliş yok. Gri alan diye tanımlanan "kararsızların" hızla artması, anlamlı bir yükseliş göstermeyen muhalefetin sorgulanmasına neden oluyor.

23 Haziran yerel seçimlerindeki başarının yarattığı rehavet ve her bakımdan duvara toslamış Ak Parti iktidarının nasıl olsa ilk seçimde kaybedeceği iyimser beklentisi nedeniyle, muhalefetin işi gevşek tuttuğunu, alternatif bir strateji ve politika zemininde eylemlilik geliştiremediğini düşünenler hayli fazla.

Kimi muhalif çevreler ve yazarlar konuyu tartışırken, Ak Parti iktidarı ve Cumhur İttifakı’ndaki ortakları galiba tam tersi bir değerlendirme yapıyorlar. Öyle ki, iktidarın baskılarından, hukuksuzluğundan ve tertiplerinden nasibini almayan muhalefet partisi kalmadı.

İktidar istiyor ki, CHP "eski CHP" olarak kalsın

Bunların başında CHP ve lideri geliyor. Ağza en alınmayacak hakaret ve aşağılamaları, bu partiye ve genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yöneltmek, iktidar ve küçük ortağı için milli spor haline gelmiş durumda. Belediyelerine ve başkanlarına nefes aldırılmıyor. Başarısız olmaları için iktidar medyası da seferber olmuş vaziyette. Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), Enis Berberoğlu kararına rağmen, iktidarın ağzının içine bakan yargıçlar, anayasayı çiğnemek pahasına kararı tanımamakta direniyor.

Cumhur İttifakı'nın hesabı, Tek Parti yıllarının hatıralarını canlandırarak, iktidarından sıtkı sıyrılmış seçmenlerin CHP’ye kaymasını engellemek. Bunun için tarihin tozlu sayfalarında kalmış ne varsa, yerli yersiz kullanıyorlar. Ayrıca, ideolojik olarak artık MHP'den beslenen iktidar, "Yerli ve milli değilsiniz", "Batı'nın ve FETÖ'nün işbirlikçisisiniz" ve "PKK terör örgütünün siyasi koluyla işbirliği yapıyorsunuz" afaki suçlamalarıyla seçmeni uzaklaştırmaya ve CHP'nin ittifaktaki rolünü etkisiz kılmaya çalışıyor.

Buna karşılık CHP, hem geçmişinin kimi olumsuz etkisinden sıyrılmaya çalışıyor, hem de farklı politik aktörleri iktidara karşı ortak eksende buluşturup iktidar alternatifi yaratmaya çalışıyor. Sert ve hırçın bir görüntü vermeden, sorunlara yönelik öneriler geliştirerek, makul bir dil ve söylem geliştirerek düşüncelerini yayıyor. Ama bunu yeterli bulmayan, partinin daha aktifleşmesini isteyenler oldukça fazla.

Bu eleştirilerde belli bir haklılık payı olsa bile CHP'nin, bütün dikkat ve enerjisiyle iktidar partilerinin, Millet İttifakı'na yönelik hesap ve operasyonlarını boşa çıkaracak bir diplomasi geliştirmeye çalıştığı çok açık. Bu çabanın kapsamında yalnızca İyi Parti, HDP ve Saadet Partisi değil, henüz resmen ittifaka dahil olmasalar bile, Gelecek ve DEVA partilerinin de bulunduğu görülüyor.

İyi Parti'yi Cumhur İttifakı'na çekme hayali

Son dönemin büyüyen yegâne partisi olan İyi Parti'nin durumu ise daha değişik. Kürt sorununa ve HDP'ye bakışı nedeniyle, Ak parti ve MHP gözünde, Millet İttifakı'nın zayıf halkalarından biri. Bunun için koparma hesabı yapıyorlar. Bu partiye yönelik siyasal taciz ölçüsündeki ilgilerinin ardında bu var. Örneğin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'Bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü' misali, Meral Akşener'e yaptığı "Artık yuvaya dön" çağrısı bunun işaretiydi. En az onun kadar ilgi çekici olan bir başkası ise, partinin 3. Kuruluş yıldönümü dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "yerlilik ve millilik" iltifatıyla, İyi Parti'yi yere göğe koyamadığı kutlama mesajı göndermesiydi. Bu "davet" ve samimiyeti şüpheli methiyelerle, İyi Parti'nin yükselişini engellemenin ve seküler kent milliyetçiliğinin adresi olarak, merkeze oturmasına fırsat vermemenin amaçlandığı belli oluyor.

Ayrıca, partideki ortodoks milliyetçilere destek anlamı taşıdığı, bölünme hesabının da yapıldığı görülüyor. Milletvekili Ümit Özdağ'ın İstanbul İl Başkanı'nı FETÖ'cü olmakla suçlaması ve buna iktidar medyasının destek vermesi, haliyle bunun işareti olarak okundu. Milliyetçilerin yerinin Cumhur İttifakı olduğu bir de bu bağlamda vurgulanıyor. Fakat, Meral Akşener ve parti örgütlerinin sergiledikleri kararlılık nedeniyle bu girişimlerin sonuçsuz kalacağı kanaati hayli yaygın. Akşener'in ittifak içinde kalmaya, Türk tipi başkanlık rejimine son verip, güçlendirilmiş parlamenter rejimi yeniden tesis etmeye kararlı olduklarını sık sık vurgulaması bunun işareti olarak değerlendiriliyor. Bugünkü veriler ışığında, Cumhur İttifakı'nın bu partiyi muhalefetten koparması pek mümkün görünmüyor.

Ak Parti'den kopanları görünmez kılmak

Gelecek ve Deva henüz güçlü bir varlık gösteremediler. Bunda pandeminin de rolü var. Ama olumsuzluklar bunlardan ibaret değil. Ak Parti ve yönetimindeki belediyeler, bu iki partinin seçmenlerle buluşmalarını önlemek için her türlü mekanizmayı devreye sokmuş durumdalar. Kongre sürecinde bulunan bu iki partinin tanıtım afişlerinin kentlerde sergilenmesi engelleniyor. Hükümet medyası zaten onlara kapalı. Ak Parti'nin bu partilere dönük "davaya ihanet" suçlamaları için her kürsüyü kullanması da işin diğer boyutu.

Bu partilerin de içinde bulunduğu liberal, sağ bir ittifak oluşması fikri bir fantezi olmakla beraber, ileride Millet İttifakı'na dahil olma ve cumhurbaşkanı adayı belirleme süreçlerinde kimi sorunlara yol açması ihtimal dışı değil. Davutoğlu ve Babacan'ın Ak Parti iktidarlarında aldıkları görev ve sorumlulukları nedeniyle, CHP’nin katı laik ve ulusalcı kesimlerinde görülen sert ve mesafeli duruşun henüz tamamen ortadan kalktığı söylenemez.

HDP üzerine bitmez tükenmez hesaplar!

İktidarın operasyonlarından nefes alamayan HDP'ye gelince, Türkiye politikası bakımından da, muhalefetin iddiası ve geleceği yönünden de büyük önem taşıyor. Kararlı seçmen tabanıyla siyasette neler yapabileceği son yerel seçimlerde görüldü. Şartlar değişmezse, iktidarı değiştirmenin ve alternatif oluşturmanın anahtarı onun elinde. İktidarının baskısı, tutuklamaları, sınır tanımayan yargı ihlalleri ve aleyhte propagandası bu durumu değiştirme amacını taşıyor. Siyasi Partiler ve Seçim yasalarında değişiklik yapılması halinde ise farklı bir durumun oluşacağı tahmin ediliyor.

Ak Parti epey zamandır HDP'yi yok sayıyor ve yerel yönetimlerini çalışmaz hale getirmeye çalışıyordu. Belediye başkanlarını hukuk dışı yollardan görevden alma ve kayyım atamaları sıradanlaşmıştı. 6-8 Ekim 2014 Kobane olayları dosyasının yıllar sonra devreye sokulup çok sayıda tutuklama yapılması ise, iktidarın bu partiye yönelik yeni yaklaşımını gösteriyor. Partinin 11 milletvekilinin fezlekesi TBMM Başkanlığı'nda. 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili olarak 7 milletvekilinin fezlekesi ise savcılıkta hazırlanıyor. Bu gelişmelere ve iktidar medyasından yükselen çağrılara bakınca, yasal güçlüklerine rağmen, HDP'yi "terör eylemlerinin odağı" olma iddiasıyla kapatma seçeneğini, uygun zamanda devreye sokabilmek için yedekte tutma kararı verildiği anlaşılıyor.

HDP'nin Millet İttifakı'yla ilişkileri ve seçimdeki konumu üzerine bir hayli spekülasyon gündemde. Bunlardan biri, halen tutuklu olan eski parti sözcüsü ve Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen ve eski milletvekili Altan Tan gibi muhafazakâr isimlerin, iktidardan icazetle Kürt Sorunu odaklı alternatif bir parti kuracakları iddiasıdır. Eleştirileri iyi bilinen ve bazıları partisince paylaşılan, ancak kamuoyuna yansıtılması uygun görülmeyen Ayhan Bilgen'in böyle bir projede yer alabileceğine fazla ihtimal verilmiyor. Ayrıca, muhalefetin dışına düşen bu tür bir partinin, alternatif olması ve Kürt seçmenden destek görmesi çok gerçekçi bulunmuyor.

Hatırlarsınız, 23 Haziran 2019 yerel seçimlerinin hemen öncesinde Abdullah Öcalan'dan mektup getirilerek ve kardeşi Osman Öcalan'ın TRT televizyonuna çıkarılarak, HDP seçmeninin iktidar lehine iktidara yönlendirme çabası başarısız olmuştu. Bunun bir kez daha tekrar edilebileceği şeklindeki varsayımlar, ikinci senaryoyu oluşturuyor. Tabii bazı farklar da hesaba katılıyor. HDP'nin çok sayıda milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılıp tutuklandığı, merkezinin neredeyse çökecek kadar zayıf hale geldiği, örgütlerinin operasyonlar nedeniyle takatsiz kalacağı bir eşikte, partinin tavsiye ve güçlü yönlendirmesinden mahrum seçmen kitlesine, Öcalan'dan getirilecek "Muhalefet ile iktidar arasında tercihte bulunmayın, tarafsız davranın" şeklinde bir çağrının bu kez daha etkili olabileceği varsayımı üzerinde duruluyor. Partide, denenmiş ve tersi sonuç vermiş bu siyasal taktiğin, ikinci defa denenmesine, denense bile etkili olacağına ihtimal verilmiyor. Hele, partinin politik yaklaşımları arasında bulunan, toplumsal dinamiklerin ortak hareketine dayalı ve demokrasi eksenli dönüşümü öngören "Üçüncü yol" anlayışının iktidardan yana yorumlanmasının doğru olmadığı ve Kürt seçmenin buna prim vermeyeceği ifade ediliyor.

Sonuç olarak, zaman hızla seçime doğru aktıkça, Ak Parti ve ortağı MHP'nin kaybetme telaşı artıyor. Muhaliflere yönelik hesap ve operasyonları her gün daha fazla açığa çıkıyor. Muhalefetin bir yandan bunları bertaraf ederken, öbür yandan iktidar alternatifi olabileceğine dair düşünce ve projelerini ortaya koymaları, etkin ve birleşik mücadelelerini sergilemeleri ise toplumun acil beklentisi.

(Serbestiyet)

KONDA'dan son anket: AK Parti'nin oylarında flaş düşüş Cevat Turan'dan: Siz kimsiniz ve fikri iktidar! AK Parti'den şok hamle: İstanbul'da 22 ilçe başkanı görevden alındı Hakan Tahmaz'dan: ABD seçimlerinin muhalefete öğretecekleri CHP'li Nazlıaka'dan 'kadın üniversiteleri' kurma kararına tepki
DİĞER YAZILARI Bingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat * 01-01-1970 03:00 '68 İsyan Günleri' ve Özeleştiri Mahkemeleri 01-01-1970 03:00 Taner Akçam'dan 'Yüzyıllık Apartheid' 01-01-1970 03:00 Neymiş? 14 Mayıs siyasi darbeymiş. Eee... N'olacak? 01-01-1970 03:00 14 Mayıs seçiminde 'Yetmez ama evet' var mı? 01-01-1970 03:00 Dip dalga 01-01-1970 03:00 Umut yüklü görüşme 01-01-1970 03:00 Seçim ve üç risk 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı ve HDP 01-01-1970 03:00 Vizyondan geriye kalan 01-01-1970 03:00 Kılıçdaroğlu yasa teklifiyle yanlış mı yaptı? 01-01-1970 03:00 Yolsuzluk ve rüşvet işleri ne olacak? 01-01-1970 03:00 Bekir Ağırdır ne demek istiyor? 01-01-1970 03:00 İttifaklar ve güç birlikleri 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve internet yasa tasarısı: Şekerler ve zehirler 01-01-1970 03:00 SADAT ve iktidar 01-01-1970 03:00 Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu davası 01-01-1970 03:00 Adil seçim ve seçim güvenliği sorunu 01-01-1970 03:00 Aysel Tuğluk 01-01-1970 03:00 Muhteşem Süleymaniye'ye perde çekmek! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın performansı ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Sevgili arkadaşımız Saffet Uygur'u kaybettik 01-01-1970 03:00 Vakit tamam; yeni ekonomiye geçiyoruz! 01-01-1970 03:00 Durmayan dolar ve duruşma 01-01-1970 03:00 Muhalefetin ayak sesleri... 01-01-1970 03:00 İktidar, hangi dala elini atsa elinde kalıyor! 01-01-1970 03:00 Ali Babacan, DEVA ve yakın gelecek 01-01-1970 03:00 Hedef muhalif belediyeler 01-01-1970 03:00 Edremit vakası 01-01-1970 03:00 Sosyal medyayı susturma yasası! 01-01-1970 03:00 Türkiye, Afganistan'da ne kazandı? 01-01-1970 03:00 Yangın dersleri 01-01-1970 03:00 Muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrasına hazırlıkları 01-01-1970 03:00 Validebağ Korusu'na dokunmayın! 01-01-1970 03:00 HDP'ye yapılanlar ve yaklaşan seçimler 01-01-1970 03:00 Ezgi Mola'nın isyanı 01-01-1970 03:00 CHP Raporu'nun işaret ettiği çöküntü! 01-01-1970 03:00 MHP'nin şiddet dili ciddi riskler barındırıyor 01-01-1970 03:00 Emniyet genelgesi: Uydurma suç 01-01-1970 03:00 'Eylem Planı' neden heyecan yaratmıyor! 01-01-1970 03:00 Başarısız Gara operasyonu ve hedefteki HDP 01-01-1970 03:00 Boğaziçi'ndeki iktidar kuşatması 01-01-1970 03:00 Selahatttin Demirtaş ve Erol Katırcıoğlu 01-01-1970 03:00 Türkiye, bu filmi daha önce de gördü! 01-01-1970 03:00 İnanılmaz proje: Cami Gençlik Kolları! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın durumu ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Türkiye, Türkiye olalı böyle 'Devran' görmedi! 01-01-1970 03:00 Hedefteki lider: Kemal Kılıçdaroğlu 01-01-1970 03:00 İktidar yeni bir sayfa açabilir mi? 01-01-1970 03:00 Deprem vergisinin tuhaf hikâyesi 01-01-1970 03:00 Seçim tartışması bu şartlarda biter mi? 01-01-1970 03:00 İktidar ülkeyi nereye sürüklüyor? 01-01-1970 03:00 "Samimi demokrasi" buysa... 01-01-1970 03:00 İçişleri Bakanı böyle davranamaz! 01-01-1970 03:00 Atlamayalım... Bahçeli bu defa idam istedi! 01-01-1970 03:00 Barış Atay'a saldırı geçiştirilemez! 01-01-1970 03:00 Müjde ve felaket: Karadeniz’in gazı ve seli 01-01-1970 03:00 İktidarın boş işleri 01-01-1970 03:00 'Nepotizm' dediğin böyle olur! 01-01-1970 03:00 Bugün CHP'den ayrılma ne anlama gelir? 01-01-1970 03:00 CHP'deki muhalefet ne diyor? 01-01-1970 03:00 Muteber işadamı ve durmaksızın patlayan fabrikası 01-01-1970 03:00 İktidar, kıdem tazminatında IMF ile aynı noktada buluştu 01-01-1970 03:00 Ak Parti’nin "ince" hesapları 01-01-1970 03:00 Türkiye, Kürt sorununu kiminle çözecek? 01-01-1970 03:00 HDP'yi kapattırma sevdası 01-01-1970 03:00 Yine neler oluyor? 01-01-1970 03:00 Siyasette iki tıkanma 01-01-1970 03:00 Hayır, cüretleri cehaletlerinden değil! 01-01-1970 03:00 Kullanım süresi geçmiş suçlama 01-01-1970 03:00 Adalete ve eşitliğe uzak İnfaz Yasası 01-01-1970 03:00 Vebadan sonra Avrupa’da ne oldu? 01-01-1970 03:00 Salgınla mücadelenin üzerine düşen gölge 01-01-1970 03:00 Korona günlerinde siyaset 01-01-1970 03:00 Ömer Faruk'tan 'Aşk ve Ereksiyon Aşk'ı' 01-01-1970 03:00 Kavala şimdi de FETÖ’nün beyni ve finansörü mü oldu? 01-01-1970 03:00 Vesayet ve darbe tehlikesi hortladı mı? 01-01-1970 03:00 Siyasi ayağı ararken 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul tartışması ve son gerçekler 01-01-1970 03:00 Kamu yetkililerinin sorunlu zihniyeti 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul-3: Risk bombası! 01-01-1970 03:00 Türkiye ücretli geçişe zorlayabilir mi? * 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul hakiki bir ihtiyaç mı? * 01-01-1970 03:00 Bunu da gördük: Üniversiteye haciz! 01-01-1970 03:00 Dipsiz Göl’ün ölümü 01-01-1970 03:00 Otizmli çocuklara ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Zor denklem! 01-01-1970 03:00 Yargı ve adalet krizi 01-01-1970 03:00 Bütün anneler birleşin! 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve 'Gariplikler' * 01-01-1970 03:00 İstanbul Belediyesi meğer kimleri finanse etmiş! 01-01-1970 03:00 HDP Diyarbakır Mitingi'nin düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hedefteki adalet! 01-01-1970 03:00 Doğu Akdeniz krizi ve iklim değişikliği 01-01-1970 03:00 Ak Parti’de ayrılık rüzgârları 01-01-1970 03:00 Başkanlık tartışmasının ardında dış güçler mi var? 01-01-1970 03:00 Metamorfoz (başkalaşma) ve 23 Haziran Seçimi 01-01-1970 03:00 S-400'ler ve sol partiler 01-01-1970 03:00 "KHK uygulamaları ve Medeni Ölüm" 01-01-1970 03:00 Türkiye Gemisi 01-01-1970 03:00 #sanatçıyadokunma! 01-01-1970 03:00 İktidar, YSK kararı ve muhalefet 01-01-1970 03:00 Ortada kalan İttifak 01-01-1970 03:00 23 Nisan ve linç girişimi 01-01-1970 03:00 HDP bu seçimlerde ne yaptı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ülkeyi nereye sürüklediğinin farkında mı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti mahallesinde adresini arayan uyarı 01-01-1970 03:00 Sıradaki kriz: S-400’ler 01-01-1970 03:00 Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği * 01-01-1970 03:00 Zorlamayalım, “beka” seçimlere sığmaz! 01-01-1970 03:00 CHP manifestosu neler vaat ediyor? 01-01-1970 03:00 Ak Parti manifestoda ne diyor, ne demiyor? 01-01-1970 03:00 Seçilmişlerin meşruiyeti ve Venezüela 01-01-1970 03:00 Kaz Dağları'nda itiraz ve isyan! 01-01-1970 03:00