Muhalefetin ayak sesleri...

Atilla Aytemur

20-11-2021 22:45

Geçirdiğim göz operasyonu nedeniyle yazılara ara vermiştim. Ama Türkiye'nin gündemi bildiğiniz gibi. Birbirinden ağır konular önümüze düşmeye devam ediyor.

AK Parti iktidarı gündem belirlemekte inisiyatifi artık muhalefete kaptırdı. Yerli yersiz nutuklar ve cafcaflı törenler de durumu değiştirmeye yetmiyor. O nedenle, iktidar partisinde her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Birinin dediğini diğeri yalanlıyor.

Nasıl çıkmasın? Hayat pahalılığı ve yoksulluk ortalığı kasıp kavuruyor. Doların artış hızına yetişmek mümkün değil. Maaşlar eridi gitti, kiralar sınır tanımıyor. Sokaklar ne iş olsa onu yapacak işsizler ordusuyla dolu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanlar, yetkili-yetkisiz iktidar mensupları çökmüş politikaları umutsuzca övmeye devam ediyor.

İnisiyatif muhalefete geçti

İktidarın oylarının erimesi Türkiye'nin bütün saygın kurumlarının yaptığı kamuoyu araştırmalarına da yansıyor. Hemen hepsinin buluştuğu nokta: iktidar gidiyor. Cumhur İttifakı'nda gördüğümüz bas bas bağırma, hakaret, aşağılama halleri ve provokatif girişimler de gidişatı pek değiştirmiyor.

Cumhurbaşkanının % 50+1'le seçilme oranının aşağı çekilmesini gündem yapmak istemesi ise kimseyi şaşırtmadı. Ne var ki, vaziyeti kurtarma manevrasının savunulması da, kabul ettirilmesi de kolay değildi. Nitekim muhalefet daha topa girmeden, iktidar cephesinde işler karıştı ve hesap boşa çıktı.

Muhalefetin serinkanlı ve kararlı bir şekilde tek adam yönetimi ve parti devletine son verme hedefine kitlenmesi ve iktidarın oltalarına gelmemesi, son dönemin en önemli gelişmesi. Bu konuda iki örnek dikkat çekiyor. Üzerinde etraflıca durulacağını tahmin ediyorum.

"Helalleşme" kendi sınırını aşan bir öneme sahip

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ülkenin yaralı kesimleriyle barışmayı ve kucaklaşmayı amaçlayan "Helalleşme Yolculuğu", yüzleşme atağı bunlardan biridir. Kendi başına çok kıymetli olduğu gibi, samimiyet ve ciddiyetle yürütülmesi halinde, Türkiye'nin bugünü ve geleceğinde çok şeyi değiştirebileceği öngörülebilir.

Dindar, Kürt, Alevi, Rum, Yahudi, Ermeni, solcu... iktidarların gadrine uğramamış ve örselenmemiş hemen hiçbir kesim yok. Kılıçdaroğlu'nun öncelikle CHP'nin hatalarına işaret etmesi de iyi bir başlangıç.

Bu ölçekte bir yüzleşme girişiminden hemen sonuç alınmasını beklemek doğru olmaz. İktidarın, milliyetçi ortağının ve ulusalcıların hep birlikte bu girişimi eylem ve söylemleriyle çelmelemeye çalıştıkları görülüyor. CHP'nin "Helalleşme" girişimi kendi sınırını aşan bir içerik ve hedefe sahip. Ona destek vermek, barış ve demokrasi içinde bir arada yaşama umuduna bir tuğla koymak anlamına gelir.

Geniş yelpazeli değişim bloğu

İkincisi ve bu yazıda asıl ele almak istediğim konu ise altı muhalefet partisinin "Güçlendirilmiş parlamenter sistem ve demokratik siyasal rejimin yeniden inşası" için mutabakat arayışıdır. Bu denli geniş bir siyasal yelpazenin, Türkiye'nin geleceği için mutabakat araması siyasal tarihimizde az rastlanır bir durum.

Çalışmayı sürdüren CHP, İYİ Parti, DEVA, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve Saadet Partisi temsilcileri, temel ilkelerini ve ayrıntılara girmeyen uzlaşma noktalarını kısa ve tek bir mutabakat metni olarak aralık ayı içinde genel başkanların değerlendirmesine sunacaklar. Türkiye'nin hukuk devleti olmaktan çıktığını düşünen altı parti, Seçim Yasası'nı, Siyasi Partiler Yasası'nı ve demokratikleşmenin diğer elzem hususlarını da çalışmanın kapsamına almış durumda.

Başkanlığa son vermek ortak hedef

Altı muhalefet partisi, halkta % 72'lere kadar yükselmiş olan talebi dikkate alarak, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"ne son verip "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem"e geçmeyi benimsiyor. Son haliyle, Türkiye için artık iyice taşınamaz hale gelen 1982 Darbe Anayasası'nın değiştirilmesini, acil bir görev olarak görüyor.

Ortak çalışmada, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden çıkılması, parlamenter sisteme geçilmesi, TBMM'nin güçlendirilip işlevli hale getirilmesi, yasama, denetleme ve bütçe yetkisinin Meclis'e iade edilmesi, bağımsız ve tarafsız yargının yeniden oluşturulması, cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırılması, partisiz olması ve tarafsızlığının sağlanması gibi konularda uzlaşmanın sağlandığı öğrenildi. Türk tipi başkanlığın uygulamaya girdiğinden beri hayatımızda olan bitene bakınca, bu mutabakatın önemi daha iyi anlaşılıyor.

Altı muhalif partinin çalışmaları, benzer hassasiyetlere sahip partilerin katılımına açık. Çalışmayı seçim ittifakından çok, "Anayasayı değiştirme ittifakı" olarak görüyorlar. Amaçlarının demokrasi ve hukuk devletinin tesisi olduğunu özenle belirtiyorlar.

Dün ve bugünün dersleri yol gösteriyor

Geriye baktığımızda, Cumhur İttifakı partilerinin iddialarına rağmen Türk tipi başkanlık rejimi adaletten, adil yargıdan, özgürlükten hızla uzaklaşan bir model oldu. Ülkenin dört bir yanından yükselen şikâyetler ayyuka çıktı. Ne yurttaş, ne muhalefet partileri karşılarında ciddi bir muhatap bulamadılar. Son derece keyfi bir tek adam yönetimi ve parti devleti, ülkenin bütün kurumlarını çökertip çalışamaz hale getirdi.

Bu nedenle altı parti, parlamenter sistemin güçlendirilmiş olarak yeniden getirilmesini, "Yönetime gensoru verilmesi", "Sözlü soru" ve "Güven oylaması" gibi mekanizmalara TBMM İçtüzüğü'nde yer vermeyi, yürütmeyi denetleyici mekanizmaların geri getirilmesini son derece hayati adımlar olarak görüyor.

Kilit konu cumhurbaşkanlığı

Çalışmanın merkezinde cumhurbaşkanlığı sorunu yer alıyor. Seçim usulü, tarafsızlığı, görev süresi ve yetkilerinin sınırı ele alınıyor. Muhalefet, "partili ve yürütmenin başı cumhurbaşkanı" modelini sonlandırma kararında. Yetkilerini de yeniden düzenleyip, büyük ölçüde sınırlandırmaktan yana.

Bir kereye mahsus 7 yıllığına seçilmesi, devletin başı ve sorumsuz olması, temsili görev ve yetkileri olması, yasama, yürütme ve yargıya ilişkin görev ve yetkilerinin ise kaldırılması ortak düşünceleri. Cumhurbaşkanının Meclis'ten gelen yasaları veto yetkisinin olmaması ve en fazla bir kere tekrar görüşülmek üzere göndermesi benimseniyor. OHAL kararnamesi ve uygulamalarına son veriliyor. Cumhurbaşkanı, kendi teşkilatına atamalar hariç, hiçbir konuda tek başına imza atamayacak, başbakan ve ilgili bakanların imzası aranacak. Başbakanın atadığı bakanları veto edemeyip doğrudan onaylayacak. Cumhurbaşkanının halk mı, yoksa parlamento tarafından mı seçilmesi konusu ise tartışılıyor.

Otoriterlikle diktatörlük arasında salınan Türk tipi başkanlığın nasıl bir şey olduğunu görüp yaşadıktan sonra, muhalefetin bugün çizmeye çalıştığı cumhurbaşkanlığı modelini makul bulmamak mümkün değil.

Hükümet kurmak kolay, yıkmak zor olacak

Altı parti, başbakan ve bakanlar kurulunun yetkisinin kapsamı ve güvenoyu konularına önceki dönemlerin dersleriyle bakıyor. Hükümet kurmanın kolaylaştırılması, düşürmenin ise zorlaştırılması hedefleniyor. Buna karşılık Meclis soruşturması mekanizmasının güçlendirilmesi öngörülüyor.

Gensoru ile hükümet düşürülmesinde salt çoğunluk aranıyor. Krizlere karşı "yapıcı güvensizlik oyu" mekanizması getiriliyor. Yani, hükümeti düşürenlerin yenisini kurmaları garanti altına alınıyor. Bakanlar, TBMM üyeleri arasından veya milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından başbakanca atanıyor ve cumhurbaşkanı veto edemiyor. Böylelikle meclise hesap vermeyen zayıf hükümetler dönemini sonlandırmanın ve krizleri önlemenin amaçlandığı görülüyor.

Yargı silbaştan!

Adalete ve yargı kurumlarına güven uzun süredir yerlerde sürünüyor. Yürütmenin kontrol hevesi, işi bu noktaya getirdi. Kurumlar, hukuki değerler ve gelenekler tarumar oldu. Sistem değişecek ve demokrasi yeniden inşa edilecekse, yargının yürütmeden bağımsızlığını sağlamak ve tarafsızlığını gerçekleştirmek zorunlu.

Altı parti, Anayasa Mahkemesi (AYM), Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) ve Sayıştay'ı yürütmenin baskı ve etkisinden kurtarmayı, yetkilerini artırmayı hedefliyor. Üye seçimlerinin yargı kurumları, barolar ve Meclis tarafından yapılması planlıyor. HSK ikiye bölünecek. Hakimler Kurulu'ndan bakan ve müsteşarı çıkarılacak. Meslekten çıkarma ve disiplin kararları yargı denetimine tabi olacak. Yetkileri yeniden düzenlenecek, hakimlerin idari bakımdan Adalet Bakanlığı'na bağlı olmasına son verilecek.

Ayrıca özel yargılama usulleri ve özel mahkemeler sonlandırılacak. Yargı sürecinde iddia makamı ile savunma arasında eşitlik ilkesi geçerli olacak. Mahkeme salonunda savcı savunmadan yukarıda oturamayacak.

Sayıştay'ın yetkisinin genişletilmesi, yaptırımının güçlendirilmesinde de ortaklık sağlanmış görünüyor.

Türkiye Varlık Fonu'nun denetim altına alınması öngörülüyor. Kamuda görülen usulsüzlükler hakkında suç duyurusunda bulunma mekanizması genişliyor ve güçlendiriliyor.

Bunların yarısının bile gerçekleşmesinin Türkiye'de olağanüstü bir değişime yol açacağı aşikâr.

DİĞER YAZILARI Bingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat * 01-01-1970 03:00 '68 İsyan Günleri' ve Özeleştiri Mahkemeleri 01-01-1970 03:00 Taner Akçam'dan 'Yüzyıllık Apartheid' 01-01-1970 03:00 Neymiş? 14 Mayıs siyasi darbeymiş. Eee... N'olacak? 01-01-1970 03:00 14 Mayıs seçiminde 'Yetmez ama evet' var mı? 01-01-1970 03:00 Dip dalga 01-01-1970 03:00 Umut yüklü görüşme 01-01-1970 03:00 Seçim ve üç risk 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı ve HDP 01-01-1970 03:00 Vizyondan geriye kalan 01-01-1970 03:00 Kılıçdaroğlu yasa teklifiyle yanlış mı yaptı? 01-01-1970 03:00 Yolsuzluk ve rüşvet işleri ne olacak? 01-01-1970 03:00 Bekir Ağırdır ne demek istiyor? 01-01-1970 03:00 İttifaklar ve güç birlikleri 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve internet yasa tasarısı: Şekerler ve zehirler 01-01-1970 03:00 SADAT ve iktidar 01-01-1970 03:00 Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu davası 01-01-1970 03:00 Adil seçim ve seçim güvenliği sorunu 01-01-1970 03:00 Aysel Tuğluk 01-01-1970 03:00 Muhteşem Süleymaniye'ye perde çekmek! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın performansı ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Sevgili arkadaşımız Saffet Uygur'u kaybettik 01-01-1970 03:00 Vakit tamam; yeni ekonomiye geçiyoruz! 01-01-1970 03:00 Durmayan dolar ve duruşma 01-01-1970 03:00 İktidar, hangi dala elini atsa elinde kalıyor! 01-01-1970 03:00 Ali Babacan, DEVA ve yakın gelecek 01-01-1970 03:00 Hedef muhalif belediyeler 01-01-1970 03:00 Edremit vakası 01-01-1970 03:00 Sosyal medyayı susturma yasası! 01-01-1970 03:00 Türkiye, Afganistan'da ne kazandı? 01-01-1970 03:00 Yangın dersleri 01-01-1970 03:00 Muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrasına hazırlıkları 01-01-1970 03:00 Validebağ Korusu'na dokunmayın! 01-01-1970 03:00 HDP'ye yapılanlar ve yaklaşan seçimler 01-01-1970 03:00 Ezgi Mola'nın isyanı 01-01-1970 03:00 CHP Raporu'nun işaret ettiği çöküntü! 01-01-1970 03:00 MHP'nin şiddet dili ciddi riskler barındırıyor 01-01-1970 03:00 Emniyet genelgesi: Uydurma suç 01-01-1970 03:00 'Eylem Planı' neden heyecan yaratmıyor! 01-01-1970 03:00 Başarısız Gara operasyonu ve hedefteki HDP 01-01-1970 03:00 Boğaziçi'ndeki iktidar kuşatması 01-01-1970 03:00 Selahatttin Demirtaş ve Erol Katırcıoğlu 01-01-1970 03:00 Türkiye, bu filmi daha önce de gördü! 01-01-1970 03:00 İnanılmaz proje: Cami Gençlik Kolları! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın durumu ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Türkiye, Türkiye olalı böyle 'Devran' görmedi! 01-01-1970 03:00 Hedefteki lider: Kemal Kılıçdaroğlu 01-01-1970 03:00 İktidar yeni bir sayfa açabilir mi? 01-01-1970 03:00 Deprem vergisinin tuhaf hikâyesi 01-01-1970 03:00 Muhalif partiler olmasa memleket ne güzel... 01-01-1970 03:00 Seçim tartışması bu şartlarda biter mi? 01-01-1970 03:00 İktidar ülkeyi nereye sürüklüyor? 01-01-1970 03:00 "Samimi demokrasi" buysa... 01-01-1970 03:00 İçişleri Bakanı böyle davranamaz! 01-01-1970 03:00 Atlamayalım... Bahçeli bu defa idam istedi! 01-01-1970 03:00 Barış Atay'a saldırı geçiştirilemez! 01-01-1970 03:00 Müjde ve felaket: Karadeniz’in gazı ve seli 01-01-1970 03:00 İktidarın boş işleri 01-01-1970 03:00 'Nepotizm' dediğin böyle olur! 01-01-1970 03:00 Bugün CHP'den ayrılma ne anlama gelir? 01-01-1970 03:00 CHP'deki muhalefet ne diyor? 01-01-1970 03:00 Muteber işadamı ve durmaksızın patlayan fabrikası 01-01-1970 03:00 İktidar, kıdem tazminatında IMF ile aynı noktada buluştu 01-01-1970 03:00 Ak Parti’nin "ince" hesapları 01-01-1970 03:00 Türkiye, Kürt sorununu kiminle çözecek? 01-01-1970 03:00 HDP'yi kapattırma sevdası 01-01-1970 03:00 Yine neler oluyor? 01-01-1970 03:00 Siyasette iki tıkanma 01-01-1970 03:00 Hayır, cüretleri cehaletlerinden değil! 01-01-1970 03:00 Kullanım süresi geçmiş suçlama 01-01-1970 03:00 Adalete ve eşitliğe uzak İnfaz Yasası 01-01-1970 03:00 Vebadan sonra Avrupa’da ne oldu? 01-01-1970 03:00 Salgınla mücadelenin üzerine düşen gölge 01-01-1970 03:00 Korona günlerinde siyaset 01-01-1970 03:00 Ömer Faruk'tan 'Aşk ve Ereksiyon Aşk'ı' 01-01-1970 03:00 Kavala şimdi de FETÖ’nün beyni ve finansörü mü oldu? 01-01-1970 03:00 Vesayet ve darbe tehlikesi hortladı mı? 01-01-1970 03:00 Siyasi ayağı ararken 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul tartışması ve son gerçekler 01-01-1970 03:00 Kamu yetkililerinin sorunlu zihniyeti 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul-3: Risk bombası! 01-01-1970 03:00 Türkiye ücretli geçişe zorlayabilir mi? * 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul hakiki bir ihtiyaç mı? * 01-01-1970 03:00 Bunu da gördük: Üniversiteye haciz! 01-01-1970 03:00 Dipsiz Göl’ün ölümü 01-01-1970 03:00 Otizmli çocuklara ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Zor denklem! 01-01-1970 03:00 Yargı ve adalet krizi 01-01-1970 03:00 Bütün anneler birleşin! 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve 'Gariplikler' * 01-01-1970 03:00 İstanbul Belediyesi meğer kimleri finanse etmiş! 01-01-1970 03:00 HDP Diyarbakır Mitingi'nin düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hedefteki adalet! 01-01-1970 03:00 Doğu Akdeniz krizi ve iklim değişikliği 01-01-1970 03:00 Ak Parti’de ayrılık rüzgârları 01-01-1970 03:00 Başkanlık tartışmasının ardında dış güçler mi var? 01-01-1970 03:00 Metamorfoz (başkalaşma) ve 23 Haziran Seçimi 01-01-1970 03:00 S-400'ler ve sol partiler 01-01-1970 03:00 "KHK uygulamaları ve Medeni Ölüm" 01-01-1970 03:00 Türkiye Gemisi 01-01-1970 03:00 #sanatçıyadokunma! 01-01-1970 03:00 İktidar, YSK kararı ve muhalefet 01-01-1970 03:00 Ortada kalan İttifak 01-01-1970 03:00 23 Nisan ve linç girişimi 01-01-1970 03:00 HDP bu seçimlerde ne yaptı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ülkeyi nereye sürüklediğinin farkında mı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti mahallesinde adresini arayan uyarı 01-01-1970 03:00 Sıradaki kriz: S-400’ler 01-01-1970 03:00 Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği * 01-01-1970 03:00 Zorlamayalım, “beka” seçimlere sığmaz! 01-01-1970 03:00 CHP manifestosu neler vaat ediyor? 01-01-1970 03:00 Ak Parti manifestoda ne diyor, ne demiyor? 01-01-1970 03:00 Seçilmişlerin meşruiyeti ve Venezüela 01-01-1970 03:00 Kaz Dağları'nda itiraz ve isyan! 01-01-1970 03:00