Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu davası

Atilla Aytemur

27-04-2022 03:09

Yaklaşık bir ay sonra, 1 Haziran 2022'de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği (KCDP) hakkında açılan kapatma (fesih) davasının ilk duruşması İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapılacak.

Toplumsal mücadele verenlerin ağır cezalara çarptırıldığı bugünlerde, bu davanın unutulup ilgiden uzak düşeceğine hiç ihtimal vermiyorum.

Bilindiği gibi, "kadın cinayeti" kavramını Türkiye'ye kazandırıp bu sorun etrafında toplumsal ufkumuzu genişleten derneklerden biridir KCDP. Erkek şiddetinin mağduru her kadın ve çocuğun yanında durup onların sesine ses katan, asla yalnız yürümeyeceklerini haykıran kahraman kadınların derneği hakkında havadan sudan gerekçelerle kapatma davası açılmasını kabullenmek kolay değil.

İktidarın ağır vesayeti altındaki yargı, bu derneği illaki kapatmak için uğraşadursun, kadınlara yönelik taciz, tecavüz, şiddet, şüpheli ölüm ve cinayetler TV haberlerinde ön sıraları işgal etmeye devam ediyor.

Davanın hikâyesi

Davanın açılma sürecinin hikâyesi dikkat çekici. Serbestiyet'te ve diğer medya organlarında yayınlanmıştı, ama ben de anlatmadan edemeyeceğim.

Malum, vatandaşların bilgi edinme ve dilekçe hakkının hayata geçirilmesi amacıyla 2015'ten beri, internet, telefon ve mektup üzerinden işlem yapılabilen Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) adlı bir kamu servisi var.

Her nasılsa, birtakım vatandaşlar, muhtemelen de darbe yıllarından aşina olduğumuz "Sayın muhbir vatandaşlar", 2016 yılında KCDP hakkında neredeyse tek elden çıkmış şikâyet dilekçelerini bu merkeze yağdırmaya başlamışlar. Hatta mahkemenin kararlaştırdığı nafakayı ödemeyip tutuklanan bir erkeğin dilekçesinin de bunların arasında olduğunu dernek yöneticileri söylüyor. "Organize işler" desem, günaha girmem vesselam.

Başka mühim şeyleri önemsediklerini pek görmediğimiz İstanbul Valiliği ve ona bağlı İl Dernekler Müdürlüğü, taa 29 Mart 2018'den beri konuyu takibine almış ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na intikal ettirmiş. "Galiba bu dernek birtakım kötü işlerle uğraşıyor. Kapatmak için dava açmak lazım. İşte kanıtları" deyip, o muhbirlerin şikâyet dilekçelerinde ne var ne yoksa alt alta sıralamış Başsavcılığa müracaat yazısında. Ne var ki, Başsavcılık ortada kanunlara aykırı bir eylem ve somut bir delil filan görmediğinden, "Dava açmak için bu yetmez" demiş.

Valiliğin ısrarı ve bir türlü gelmeyen somut deliller

Fakat Valilik ısrarlı; 14 Mart 2019'da savcılığa bir yazı daha döşenmiş. "Biz bu derneğin ve yöneticilerinin terör örgütüyle alakası olup olmadığının incelenmesi için İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü'ne yazı gönderdik. Onlardan cevap gelirse, sizi bilgilendireceğiz" diyerek, kararlı bir pozisyona geçmiş. Yani demeye getirmiş ki, hele siz davayı başlatın, biz size istediğiniz kadar delil filan buluruz.

Başsavcılık, 6 Ocak 2021'de İstanbul Valiliği'ne "Kapatma davası açın, dediniz ama somut bir deliliniz yoktu. Ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü inceleme yapacak ve sonuçlarından sizi de haberdar edeceğiz, dediniz, ama yine gelen giden bir bilgi yok. Bu ne iş" tadında yeni bir yazı gönderiyor.

İstanbul Valiliği'nden ses seda çıkmayınca, Başsavcılık 10 Haziran 2021'de bir yazı daha gönderip somut bilgi ve delil namına ve varsa yeniden istiyor. Ama nedense, üzerinden neredeyse üç yıl geçmiş, hiçbir somut belge ve bilgi sunulmamış böyle bir dosyayı kapatmak Başsavcılığın aklına bir türlü gelmiyor! Sanki dosyada ısrar etme nöbeti Başsavcılığa geçiyor.

Nihayet sıcak bir yaz günü, 9 Ağustos 2021'de İstanbul Valiliği, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün beklenen yazısını Başsavcılığa ulaştırıyor.

Torba iddianame

İstanbul Emniyeti bu yazıda, derneğin yönetim kurulu üyeleri ve avukatının kayıtlarının araştırıldığını, avukat hakkında bir şey bulamadıklarını belirtip konuyla hiç ilgisi olmasa da yönetim kurulu üyesi kadınların muhtelif eylemlerdeki gözaltına alınmalarını, bunlarla ilgili soruşturma ve davaları alt alta sıralayıveriyor. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu'na muhalefetten açılmış olmakla beraber, henüz karara bağlanmamış davaların yanına, asıl konuyla ilgisiz örgütlerin isimlerini ve alakasız notları bir güzel ilave ediyor.

Emniyet burada da durmuyor, "dernek yönetimindeki kişilerin fiillerinden sorumlu olduklarına" dikkat çekip, "dernek amacının kanuna ve ahlaka aykırı hale geldiği kanaati oluşmuştur" diyerek, dört dörtlük kurumsal kanaatini de ortaya koyuyor.

Başsavcılık, benzetmek gibi olmasın ama torba iddianame misali, bütün bu alakasız konuları üst üste koyup bir de üzerine "Sayın muhbir vatandaşlarımızın" ağzına layık, kuvvetli mi kuvvetli suç şüphesi ekleyerek, İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde kapatma davasını açıyor.

KCDP meğer neler yapmış neler!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nu kapatmak için, bir bilseniz neler iddia ediliyor. Bir tek, üçüncü dünya savaşını çıkarmadıkları kalmış:

– Kadın haklarını koruyoruz, diyerek aile mefhumunu yok sayıyor, aile yapısını ve toplumu parçalamaya çalışıyormuş,

– Toplumda kaos yaratıp mağduriyetleri artırmayı amaçlıyormuş,

– Kadın ve çocuklar üzerinden menfaat elde etmeye çalışıyormuş,

– Cumhurbaşkanına yönelik hakaret içeren söylemlerde bulunuyormuş,

– Terör faaliyetlerine katılan kadınları savunan yayınlar yapıyormuş vb...

Bütün bu iddialar, son dönemde olur olmaz her konuda iktidar ve ona yakın mahfillerin ağzından dökülen söylemlerle birebir benzeşmiyor mu? Saldırgan taşra milliyetçiliğiyle tükenmiş sağ/muhafazakârlığın iktidar ortaklığı, yıllardır Türkiye'nin demokratikleşmesi, ayrımcılık ve şiddetin önlenmesi için mücadele yürüten kadın hareketi ve feministlerin sivil girişimlerine benzeri yaftaları vurmadılar mı? Kadın cinayetlerini, "namus cinayeti" kılıfına sokmaya çalışmadılar mı? İstanbul Sözleşmesi'nden imzalarını geri çekerken ileri sürdükleri gerekçeler halen hafızalardadır.

Asla yalnız yürümeyeceksiniz!

KCDP, kurulduğu günden beri kadın cinayetlerini engellemeye, şüpheli kadın ölümlerinde hukuki süreci takip etmeye ve öldürülen kadınların aileleriyle şiddet gören kadınlara hukuki destek sağlamaya çalışıyor. Bu çalışmalarıyla Finlandiya Uluslararası Toplumsal Cinsiyet Ödülü'nü kazanmış. Aile Bakanlığı'nın yasa çalışmalarında görüş aldığı, Milli Eğitim Bakanlığı'nın liselerde ortak proje yürüttüğü bir dernek.

Yıllardır erkek şiddetine ve cinayetlerine karşı çok etkin bir mücadele yürüten dernek, bu iddianameye göre ahlakdışı işler yapıyor. İnan inanabilirsen!

Türkiye'nin dört bir yanında saldırıya uğrayan ve her gün bu ihtimali yaşayan kadınlar ve aileleriyle kurduğu çok candan ve fonksiyonel ilişki, muazzam bir yaygınlık kazanan örgütsel yapılanması zaten bu iddianın temelsizliğini ortaya koyuyor.

AK Parti iktidarının toplumsal mühendislik ürünü, dini ambalajlı, erkek egemenliğini ve şiddetini her gün yeniden üreten ve meşrulaştıran aile tipolojisini topluma dayatmasını kabul etmeyen kadınlar, toplumun önündeler.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun bu davada asla yalnız yürümeyeceğini düşünüyorum.

 

GEZİ DAVASI: Bu yazıyı Serbestiyet'e yayınlanması için göndermek üzereydim ki Gazi Davası'nın kararları açıklandı. Gezi olaylarını çok yakından takip ettim. Bir mahkeme kararı ancak bu kadar haksız, vicdansız ve adaletten uzak olabilir. Bu karar siyasal hayatımıza bir hançer gibi saplandı. Seçim sürecinin gerilimli geçeceğini zaten bekliyordum. İktidarın kutuplaştırma amacına bundan daha uygun bir araç bulunamazdı. İktidarın bütün hesaplarına karşın, Osman Kavala dahil, bütün Gezi Davası mağdurlarının o hapishane duvarlarının arasında çok fazla kalmayacaklarını öngörmek uzak görüşlülük sayılmaz. Çünkü, iktidar seçimi kaybettiği gün, yargı mağdurları da özgürlüklerine kavuşacaklar.

DİĞER YAZILARI Bingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat * 01-01-1970 03:00 '68 İsyan Günleri' ve Özeleştiri Mahkemeleri 01-01-1970 03:00 Taner Akçam'dan 'Yüzyıllık Apartheid' 01-01-1970 03:00 Neymiş? 14 Mayıs siyasi darbeymiş. Eee... N'olacak? 01-01-1970 03:00 14 Mayıs seçiminde 'Yetmez ama evet' var mı? 01-01-1970 03:00 Dip dalga 01-01-1970 03:00 Umut yüklü görüşme 01-01-1970 03:00 Seçim ve üç risk 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı ve HDP 01-01-1970 03:00 Vizyondan geriye kalan 01-01-1970 03:00 Kılıçdaroğlu yasa teklifiyle yanlış mı yaptı? 01-01-1970 03:00 Yolsuzluk ve rüşvet işleri ne olacak? 01-01-1970 03:00 Bekir Ağırdır ne demek istiyor? 01-01-1970 03:00 İttifaklar ve güç birlikleri 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve internet yasa tasarısı: Şekerler ve zehirler 01-01-1970 03:00 SADAT ve iktidar 01-01-1970 03:00 Adil seçim ve seçim güvenliği sorunu 01-01-1970 03:00 Aysel Tuğluk 01-01-1970 03:00 Muhteşem Süleymaniye'ye perde çekmek! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın performansı ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Sevgili arkadaşımız Saffet Uygur'u kaybettik 01-01-1970 03:00 Vakit tamam; yeni ekonomiye geçiyoruz! 01-01-1970 03:00 Durmayan dolar ve duruşma 01-01-1970 03:00 Muhalefetin ayak sesleri... 01-01-1970 03:00 İktidar, hangi dala elini atsa elinde kalıyor! 01-01-1970 03:00 Ali Babacan, DEVA ve yakın gelecek 01-01-1970 03:00 Hedef muhalif belediyeler 01-01-1970 03:00 Edremit vakası 01-01-1970 03:00 Sosyal medyayı susturma yasası! 01-01-1970 03:00 Türkiye, Afganistan'da ne kazandı? 01-01-1970 03:00 Yangın dersleri 01-01-1970 03:00 Muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrasına hazırlıkları 01-01-1970 03:00 Validebağ Korusu'na dokunmayın! 01-01-1970 03:00 HDP'ye yapılanlar ve yaklaşan seçimler 01-01-1970 03:00 Ezgi Mola'nın isyanı 01-01-1970 03:00 CHP Raporu'nun işaret ettiği çöküntü! 01-01-1970 03:00 MHP'nin şiddet dili ciddi riskler barındırıyor 01-01-1970 03:00 Emniyet genelgesi: Uydurma suç 01-01-1970 03:00 'Eylem Planı' neden heyecan yaratmıyor! 01-01-1970 03:00 Başarısız Gara operasyonu ve hedefteki HDP 01-01-1970 03:00 Boğaziçi'ndeki iktidar kuşatması 01-01-1970 03:00 Selahatttin Demirtaş ve Erol Katırcıoğlu 01-01-1970 03:00 Türkiye, bu filmi daha önce de gördü! 01-01-1970 03:00 İnanılmaz proje: Cami Gençlik Kolları! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın durumu ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Türkiye, Türkiye olalı böyle 'Devran' görmedi! 01-01-1970 03:00 Hedefteki lider: Kemal Kılıçdaroğlu 01-01-1970 03:00 İktidar yeni bir sayfa açabilir mi? 01-01-1970 03:00 Deprem vergisinin tuhaf hikâyesi 01-01-1970 03:00 Muhalif partiler olmasa memleket ne güzel... 01-01-1970 03:00 Seçim tartışması bu şartlarda biter mi? 01-01-1970 03:00 İktidar ülkeyi nereye sürüklüyor? 01-01-1970 03:00 "Samimi demokrasi" buysa... 01-01-1970 03:00 İçişleri Bakanı böyle davranamaz! 01-01-1970 03:00 Atlamayalım... Bahçeli bu defa idam istedi! 01-01-1970 03:00 Barış Atay'a saldırı geçiştirilemez! 01-01-1970 03:00 Müjde ve felaket: Karadeniz’in gazı ve seli 01-01-1970 03:00 İktidarın boş işleri 01-01-1970 03:00 'Nepotizm' dediğin böyle olur! 01-01-1970 03:00 Bugün CHP'den ayrılma ne anlama gelir? 01-01-1970 03:00 CHP'deki muhalefet ne diyor? 01-01-1970 03:00 Muteber işadamı ve durmaksızın patlayan fabrikası 01-01-1970 03:00 İktidar, kıdem tazminatında IMF ile aynı noktada buluştu 01-01-1970 03:00 Ak Parti’nin "ince" hesapları 01-01-1970 03:00 Türkiye, Kürt sorununu kiminle çözecek? 01-01-1970 03:00 HDP'yi kapattırma sevdası 01-01-1970 03:00 Yine neler oluyor? 01-01-1970 03:00 Siyasette iki tıkanma 01-01-1970 03:00 Hayır, cüretleri cehaletlerinden değil! 01-01-1970 03:00 Kullanım süresi geçmiş suçlama 01-01-1970 03:00 Adalete ve eşitliğe uzak İnfaz Yasası 01-01-1970 03:00 Vebadan sonra Avrupa’da ne oldu? 01-01-1970 03:00 Salgınla mücadelenin üzerine düşen gölge 01-01-1970 03:00 Korona günlerinde siyaset 01-01-1970 03:00 Ömer Faruk'tan 'Aşk ve Ereksiyon Aşk'ı' 01-01-1970 03:00 Kavala şimdi de FETÖ’nün beyni ve finansörü mü oldu? 01-01-1970 03:00 Vesayet ve darbe tehlikesi hortladı mı? 01-01-1970 03:00 Siyasi ayağı ararken 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul tartışması ve son gerçekler 01-01-1970 03:00 Kamu yetkililerinin sorunlu zihniyeti 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul-3: Risk bombası! 01-01-1970 03:00 Türkiye ücretli geçişe zorlayabilir mi? * 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul hakiki bir ihtiyaç mı? * 01-01-1970 03:00 Bunu da gördük: Üniversiteye haciz! 01-01-1970 03:00 Dipsiz Göl’ün ölümü 01-01-1970 03:00 Otizmli çocuklara ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Zor denklem! 01-01-1970 03:00 Yargı ve adalet krizi 01-01-1970 03:00 Bütün anneler birleşin! 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve 'Gariplikler' * 01-01-1970 03:00 İstanbul Belediyesi meğer kimleri finanse etmiş! 01-01-1970 03:00 HDP Diyarbakır Mitingi'nin düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hedefteki adalet! 01-01-1970 03:00 Doğu Akdeniz krizi ve iklim değişikliği 01-01-1970 03:00 Ak Parti’de ayrılık rüzgârları 01-01-1970 03:00 Başkanlık tartışmasının ardında dış güçler mi var? 01-01-1970 03:00 Metamorfoz (başkalaşma) ve 23 Haziran Seçimi 01-01-1970 03:00 S-400'ler ve sol partiler 01-01-1970 03:00 "KHK uygulamaları ve Medeni Ölüm" 01-01-1970 03:00 Türkiye Gemisi 01-01-1970 03:00 #sanatçıyadokunma! 01-01-1970 03:00 İktidar, YSK kararı ve muhalefet 01-01-1970 03:00 Ortada kalan İttifak 01-01-1970 03:00 23 Nisan ve linç girişimi 01-01-1970 03:00 HDP bu seçimlerde ne yaptı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ülkeyi nereye sürüklediğinin farkında mı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti mahallesinde adresini arayan uyarı 01-01-1970 03:00 Sıradaki kriz: S-400’ler 01-01-1970 03:00 Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği * 01-01-1970 03:00 Zorlamayalım, “beka” seçimlere sığmaz! 01-01-1970 03:00 CHP manifestosu neler vaat ediyor? 01-01-1970 03:00 Ak Parti manifestoda ne diyor, ne demiyor? 01-01-1970 03:00 Seçilmişlerin meşruiyeti ve Venezüela 01-01-1970 03:00 Kaz Dağları'nda itiraz ve isyan! 01-01-1970 03:00