Barış Atay'a saldırı geçiştirilemez!

Atilla Aytemur

05-09-2020 02:24

Osmanlı'nın son yıllarında ve Cumhuriyet dönemi boyunca, siyasi tansiyonun yükseldiği dönemlerde muhalefet liderlerine ve milletvekillerine yönelik saldırı ve suikastların yapıldığını biliyoruz.

Bunların pek azı tesadüfiydi; kimi devletin derinlerinde planlanmıştı, kimi de özellikle muhalefeti sindirmek için iktidarlar tarafından yürürlüğe sokulmuştu.

Çoğunun bütün boyutları belli bir zaman içinde açığa çıksa bile, bazılarının azmettiricileri bugüne kadar öğrenilemedi.

Daha seyrek olsa da, siyasal kutuplaşmanın arttığı dönemlerde iktidar yöneticilerine de dikkat çeken saldırılar yapıldı.

Bunların politik amaç güttüğü, bazı koşullarla birlikte değerlendirildiğinde ülkeyi belli bir noktaya sürüklemek için tetiklendikleri yaşayarak görüldü.

Saldırılarda rol alan piyonlar ise, özellikle iktidar sözcülerince, genellikle "meczup, ayaktakımı, uyuşturucu bağımlısı, sarhoş, raporlu" vb. sıfatlarla kamuoyuna sunuldular. Bu olayları ise sıklıkla "münferit" olarak değerlendirmeyi tercih ettiler.

Çoğu zaman toplumsal muhalefet, bu yanıltıcı ve koşullandırıcı nitelemelere itibar etmeyip işin esasının farklı olduğunu hissetti; saldırıya uğrayan kişilerin, bir plana göre seçildiklerine inandı.

Olaylar mahkemeye taşınıp sanıklar konuşunca ya da ilerleyen yıllarda hatıralar yayınlanınca, gerçeklerin iktidarların iddia ettiğinden çok farklı olduğu ortaya çıktı.

Yakın tarihin ibretlik olayları

Osmanlı'da yaşananları bir yana bırakıp son 70 yıldır yaşadığımız şu çok partili döneme bakmak bile insanın ruhunu karartıyor.

Ülkenin kaderinde söz sahibi olup da saldırı ya da suikastla karşı karşıya gelmemiş kimse neredeyse yok gibi.

Türkiye, bu fazla uzun olmayan çok partili demokrasi yıllarına, İsmet İnönü'nün Uşak ve İstanbul Topkapı'da; yeni başbakan olmuş Süleyman Demirel'in Ankara'da; zamanın muhalefet lideri Ecevit'in Bolu Gerede meydanında ve İzmir Çiğli'de; Turgut Özal'ın partisinin 2. Kongresi'nde, Ankara'da; Mesut Yılmaz'ın Budapeşte'de; Ahmet Türk'ün Samsun'da; Taner Yıldız'ın Kayseri'de ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara Çubuk'ta saldırıya ve/veya suikast girişimine maruz kalmasını sığdırmış bir ülke, ne yazık ki!

Parlamento bünyesinde yaşanan itiş kakışları, kavgaları ve hatta ölümle biten olayları ise (TBMM'de DYP Şanlıurfa milletvekili Fevzi Şıhanlıoğlu'nun MHP İçel milletvekili Cahit Tekelioğlu'ndan yediği bir yumrukla kalp krizi geçirip ölmesi) bu kapsamın dışında tutuyorum.

Milletvekilinin dövülmesi bahane kaldırmaz

Fikirlerin gücünden çok, şişirilmiş pazıya ve namluya sürülmüş mermiye değer veren siyasal kültürün tavır ve söylemleri bizi sarıp sarmalamış ve önümüzde boylu boyunca uzanmış duruyor.

Bu bağlamda son vahim vukuat, 30 Ağustos günü saatler gece yarısını geçerken Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Barış Atay'ın Kadıköy'de bir mekândan çıkarken kendisini takip eden beş kişi tarafından ara sokakta sıkıştırılıp dövülmesi olayıdır.

Hadisenin geri planında Barış Atay'ın, Batman'da İpek Er isimli genç kıza tecavüz edip intihar etmesine neden olan jandarma uzman çavuşu (daha sonra ilişkisi kesildi) Musa Orhan'ın önce tutuklanıp sonra tahliye edilmesi nedeniyle, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu suçlaması var.

Önce Barış Atay, İçişleri Bakanı'na, "Sen bir seri tecavüzcüyü korudun, kolladın" şeklinde itham edici sert ve sivri bir tweet attı. Bakan ise, cevaben, partisi HDP'den ihraç edilmiş olan milletvekili Tuma Çelik'i hatırlatıp, "...benden tecavüzcü kollayıcısı olmaz da, senden tam tecavüzcü olur. Tuma'nın kollayıcısı, dikkat yakalanma" deyip, hem tehdit ima eden, hem de ağır kişisel hakaret kapsamına giren cümleler kullandı.

Barış Atay'ın o mesajıyla aceleci davrandığını, iktidarın asayiş ve adalet konularında en fazla öne çıkan mensubunu sözkonusu olayda eleştirirken dilinin ölçüsünü kaçırdığını ileri sürenler şüphesiz olacaktır.

İpek Er'in ölümünden duyulan infial görülmeliydi

Tecavüz, intihara teşebbüs ve günlerce süren yaşam savaşının sonrasında gelen haksız bir ölüm. Üstelik genç mi genç bir ölüm!

Hayatının baharında göçüp giden bir genç kadını ve elini kolunu sallayarak aramızda dolaşan o kişiyi düşündüğümüzde, bir milletvekili tarafından gösterilen infial ve sınırları zorlayan sert sözlerinin karşılığında, yurttaşın mal ve can güvenliğinden sorumlu bir bakanının yapacağı ilk iş, böyle tehdit iması ve daha ağır, hakaret içeren sözler olamaz.

Bakan toplumdaki infiali görmeliydi.

Bakan Soylu, isteseydi tahliye konusunda bir dahlinin olmadığını, davanın henüz yeni başladığını filan söyleyip Atay'a karşı ağır sözleri nedeniyle mahkeme yoluna başvurabilirdi. Kimse kusura bakmasın, ama Sayın Bakan kabadayıları aratmayacak sözler söyleyip el yükseltmeyi tercih etti. Zemin tamamen değişti. Sonuç ortada. Bunun mazereti olamaz.

19 yıllık bir iktidardan daha toleranslı olması beklenirken bunların yaşanması, içine girmekte olduğumuz riskin bütün ipuçlarını veriyor.

Rahatsız olan yargıya gider...

Neyse ki TBMM Başkanı, ötesine berisine bakmadan olayı kınadı ve milletvekilini sahiplendi. Meselenin takipçisi olacaklarını açıkladı.

Buna karşılık AK Parti'nin sözcüsü Ömer Çelik'in değerlendirmesi, olan bitenin üzerine tüy dikti. "Atay'ın o sözleri hak ettiğine" benzer şeyler söyledi. Barış Atay'ı düelloya çağırmadığı kaldı. Bu, Türkiye'de demokrasinin geleceği adına tam bir hayal kırıklığıydı.

Olayın bir başka yönüne dikkatinizi çekmek istiyorum: Sizce İçişleri Bakanı Soylu ve AK Parti Sözcüsü'nün meseleyi adli mercilere taşıma konusuna burun kıvırmalarında bir gariplik yok mu?

Hadi biz vatandaşlar, adaletten, yargı kurum ve uygulamalarından, diyelim ki umudu kestik. Her şey tek elde toplanmış ve pek bir beklentimiz yok. Bu yönüyle Türkiye'deki mevcut rejimi ayıplı bir rejim olarak değerlendiriyoruz. Ama iktidar mensuplarına ne demeli? Her şey ellerinin altında, ama bir milletvekilinin kendilerince uygun bulunmayan sözlerini neden yargıya götürmekten sakınıyorlar?..

Şunu da belirtmeden bitirmek istemem: Barış Atay ve partisi hakkında değişik düşüncelere sahip olmak mümkün. Ciddi eleştirilere konu da olabilirler. Ama ona vurulan bir fiske, ona iradesini teslim eden seçmene, muhalefete, halka vurulmuştur. Hiç unutulmamalı. İktidar bunu görmeli. Bu vaka-i âdiyeden değildir. Böyle şeyler iktidarın ayağına dolanır.

İçişleri Bakanlığı saldırganların yakalandığını ve üçünün tutuklandığını yeni duyurdu. Bakalım, gece yarısı bu beş kişi nasıl bir araya gelip milletvekilini dövme kararı almışlar? Bu çapta bir suçun kendilerine getirmesi muhtemel ağır hukuksal yükleri, bu kadar kolaylıkla taşımayı nasıl göze almışlar, öğreneceğiz. Belki...

Yerine kayyum atanmıştı: HDP'li Eski Başkan tahliye oldu Hakan Tahmaz yazdı: 21. yüzyılda insan kalma mücadelesi Saadet Partisi'nden Berat Albayrak'ın kur açıklamasına tepki Leyla Tavşanoğlu yazdı: Neden ille de doğalgaz? CHP'li eski belediye başkanına silahlı saldırı
DİĞER YAZILARI Bingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat * 01-01-1970 03:00 '68 İsyan Günleri' ve Özeleştiri Mahkemeleri 01-01-1970 03:00 Taner Akçam'dan 'Yüzyıllık Apartheid' 01-01-1970 03:00 Neymiş? 14 Mayıs siyasi darbeymiş. Eee... N'olacak? 01-01-1970 03:00 14 Mayıs seçiminde 'Yetmez ama evet' var mı? 01-01-1970 03:00 Dip dalga 01-01-1970 03:00 Umut yüklü görüşme 01-01-1970 03:00 Seçim ve üç risk 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı ve HDP 01-01-1970 03:00 Vizyondan geriye kalan 01-01-1970 03:00 Kılıçdaroğlu yasa teklifiyle yanlış mı yaptı? 01-01-1970 03:00 Yolsuzluk ve rüşvet işleri ne olacak? 01-01-1970 03:00 Bekir Ağırdır ne demek istiyor? 01-01-1970 03:00 İttifaklar ve güç birlikleri 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve internet yasa tasarısı: Şekerler ve zehirler 01-01-1970 03:00 SADAT ve iktidar 01-01-1970 03:00 Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu davası 01-01-1970 03:00 Adil seçim ve seçim güvenliği sorunu 01-01-1970 03:00 Aysel Tuğluk 01-01-1970 03:00 Muhteşem Süleymaniye'ye perde çekmek! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın performansı ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Sevgili arkadaşımız Saffet Uygur'u kaybettik 01-01-1970 03:00 Vakit tamam; yeni ekonomiye geçiyoruz! 01-01-1970 03:00 Durmayan dolar ve duruşma 01-01-1970 03:00 Muhalefetin ayak sesleri... 01-01-1970 03:00 İktidar, hangi dala elini atsa elinde kalıyor! 01-01-1970 03:00 Ali Babacan, DEVA ve yakın gelecek 01-01-1970 03:00 Hedef muhalif belediyeler 01-01-1970 03:00 Edremit vakası 01-01-1970 03:00 Sosyal medyayı susturma yasası! 01-01-1970 03:00 Türkiye, Afganistan'da ne kazandı? 01-01-1970 03:00 Yangın dersleri 01-01-1970 03:00 Muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrasına hazırlıkları 01-01-1970 03:00 Validebağ Korusu'na dokunmayın! 01-01-1970 03:00 HDP'ye yapılanlar ve yaklaşan seçimler 01-01-1970 03:00 Ezgi Mola'nın isyanı 01-01-1970 03:00 CHP Raporu'nun işaret ettiği çöküntü! 01-01-1970 03:00 MHP'nin şiddet dili ciddi riskler barındırıyor 01-01-1970 03:00 Emniyet genelgesi: Uydurma suç 01-01-1970 03:00 'Eylem Planı' neden heyecan yaratmıyor! 01-01-1970 03:00 Başarısız Gara operasyonu ve hedefteki HDP 01-01-1970 03:00 Boğaziçi'ndeki iktidar kuşatması 01-01-1970 03:00 Selahatttin Demirtaş ve Erol Katırcıoğlu 01-01-1970 03:00 Türkiye, bu filmi daha önce de gördü! 01-01-1970 03:00 İnanılmaz proje: Cami Gençlik Kolları! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın durumu ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Türkiye, Türkiye olalı böyle 'Devran' görmedi! 01-01-1970 03:00 Hedefteki lider: Kemal Kılıçdaroğlu 01-01-1970 03:00 İktidar yeni bir sayfa açabilir mi? 01-01-1970 03:00 Deprem vergisinin tuhaf hikâyesi 01-01-1970 03:00 Muhalif partiler olmasa memleket ne güzel... 01-01-1970 03:00 Seçim tartışması bu şartlarda biter mi? 01-01-1970 03:00 İktidar ülkeyi nereye sürüklüyor? 01-01-1970 03:00 "Samimi demokrasi" buysa... 01-01-1970 03:00 İçişleri Bakanı böyle davranamaz! 01-01-1970 03:00 Atlamayalım... Bahçeli bu defa idam istedi! 01-01-1970 03:00 Müjde ve felaket: Karadeniz’in gazı ve seli 01-01-1970 03:00 İktidarın boş işleri 01-01-1970 03:00 'Nepotizm' dediğin böyle olur! 01-01-1970 03:00 Bugün CHP'den ayrılma ne anlama gelir? 01-01-1970 03:00 CHP'deki muhalefet ne diyor? 01-01-1970 03:00 Muteber işadamı ve durmaksızın patlayan fabrikası 01-01-1970 03:00 İktidar, kıdem tazminatında IMF ile aynı noktada buluştu 01-01-1970 03:00 Ak Parti’nin "ince" hesapları 01-01-1970 03:00 Türkiye, Kürt sorununu kiminle çözecek? 01-01-1970 03:00 HDP'yi kapattırma sevdası 01-01-1970 03:00 Yine neler oluyor? 01-01-1970 03:00 Siyasette iki tıkanma 01-01-1970 03:00 Hayır, cüretleri cehaletlerinden değil! 01-01-1970 03:00 Kullanım süresi geçmiş suçlama 01-01-1970 03:00 Adalete ve eşitliğe uzak İnfaz Yasası 01-01-1970 03:00 Vebadan sonra Avrupa’da ne oldu? 01-01-1970 03:00 Salgınla mücadelenin üzerine düşen gölge 01-01-1970 03:00 Korona günlerinde siyaset 01-01-1970 03:00 Ömer Faruk'tan 'Aşk ve Ereksiyon Aşk'ı' 01-01-1970 03:00 Kavala şimdi de FETÖ’nün beyni ve finansörü mü oldu? 01-01-1970 03:00 Vesayet ve darbe tehlikesi hortladı mı? 01-01-1970 03:00 Siyasi ayağı ararken 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul tartışması ve son gerçekler 01-01-1970 03:00 Kamu yetkililerinin sorunlu zihniyeti 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul-3: Risk bombası! 01-01-1970 03:00 Türkiye ücretli geçişe zorlayabilir mi? * 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul hakiki bir ihtiyaç mı? * 01-01-1970 03:00 Bunu da gördük: Üniversiteye haciz! 01-01-1970 03:00 Dipsiz Göl’ün ölümü 01-01-1970 03:00 Otizmli çocuklara ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Zor denklem! 01-01-1970 03:00 Yargı ve adalet krizi 01-01-1970 03:00 Bütün anneler birleşin! 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve 'Gariplikler' * 01-01-1970 03:00 İstanbul Belediyesi meğer kimleri finanse etmiş! 01-01-1970 03:00 HDP Diyarbakır Mitingi'nin düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hedefteki adalet! 01-01-1970 03:00 Doğu Akdeniz krizi ve iklim değişikliği 01-01-1970 03:00 Ak Parti’de ayrılık rüzgârları 01-01-1970 03:00 Başkanlık tartışmasının ardında dış güçler mi var? 01-01-1970 03:00 Metamorfoz (başkalaşma) ve 23 Haziran Seçimi 01-01-1970 03:00 S-400'ler ve sol partiler 01-01-1970 03:00 "KHK uygulamaları ve Medeni Ölüm" 01-01-1970 03:00 Türkiye Gemisi 01-01-1970 03:00 #sanatçıyadokunma! 01-01-1970 03:00 İktidar, YSK kararı ve muhalefet 01-01-1970 03:00 Ortada kalan İttifak 01-01-1970 03:00 23 Nisan ve linç girişimi 01-01-1970 03:00 HDP bu seçimlerde ne yaptı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ülkeyi nereye sürüklediğinin farkında mı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti mahallesinde adresini arayan uyarı 01-01-1970 03:00 Sıradaki kriz: S-400’ler 01-01-1970 03:00 Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği * 01-01-1970 03:00 Zorlamayalım, “beka” seçimlere sığmaz! 01-01-1970 03:00 CHP manifestosu neler vaat ediyor? 01-01-1970 03:00 Ak Parti manifestoda ne diyor, ne demiyor? 01-01-1970 03:00 Seçilmişlerin meşruiyeti ve Venezüela 01-01-1970 03:00 Kaz Dağları'nda itiraz ve isyan! 01-01-1970 03:00