Yargı ve adalet krizi

Atilla Aytemur

08-10-2019 00:06

Reform, kavram olarak toplumların ekonomik ve siyasal hayatında genellikle olumlu değişimleri anlatsa da, bizim iktidarlar bir reform işine giriştiğinde hep korkarım.

Reform diye yola çıkanların milletin başına ördükleri çoraplar aklıma gelir.

Ak Parti iktidarı da yazın başından beri bir yargı reformu hazırlığı içindeydi. Çalışmayı yürüten Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’den kapsam ve içeriğe dair sık sık açıklamalar dinledik.

Nihayet geçtiğimiz günlerde bu ‘Yargı Reformu Paketi’nin bitirilen birinci kısmı TBMM Başkanlığı’na ve muhalefet partilerine verildi. Meclisin takvimine göre öncelikle görüşülecek konular arasında yer alan paket, Adalet Komisyonu’nda yapılacak ilk değerlendirmelerin ardından genel kurula inecek.

Paketin niteliğine gelince, iktidar sözcülerine ve destekleyen kalemlere bakılırsa, yargı ve adalet sistemi yıllardır yerlerde sürünen Türkiye’nin bu durumunu düzeltmek üzere bir hayli değişiklik geliyor. Onlara göre iddialı bir reform paketi gündemde.

Ama muhalefet kesiminden yükselen eleştiriler dikkate alınırsa, “reform” diyerek getirilenlerin durumu iyileştirmek bir yana, daha olumsuz noktaya götürme ihtimali de epey yüksek. Bu yaklaşımdan hareketle, kökten karşı çıkışlar duyulmaya başlandı.

Yargı ve adalet sistemimiz dökülüyor

Gerçekçi olmak gerekirse, anayasamız, yargı ve adaletle ilgili kurumlarımız, yasa ve yönetmelikler, aradan geçen zamana ve yapılan bir dizi anayasal değişikliğe rağmen, askeri darbe ve OHAL kalıntılarından tam manasıyla kendini kurtarmış değil.

Uygulamanın önde gelen unsurları olan hakim ve savcılarımızın çoğunun alışkanlık ve zihniyet dünyası ise zamanın, hatta mevcut yasaların bile maalesef çok gerisinde. Bugünümüzü okudukları ve ihtiyacımızı görebildikleri çok şüpheli.

2018’in ortalarından beri içinde yaşamakta olduğumuz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, diğer ifadeyle Türk tipi başkanlık rejiminin ise durumu iyice içinden çıkılmaz hale getirdiğini kabul etmemiz gerekir.

Bozulma başkanlık sisteminde tavan yaptı

Öyle ki, demokratik rejimlerin olmazsa olmaz ilkesi ‘Güçler ayrılığı’ 2018’den sonra fiilen ortadan kaldırılarak, her şey Cumhurbaşkanı’na bağlandı. Denge ve denetleme mekanizması adına hemen hiçbir kurum kalmadı. Bütün gücün tek elde toplandığı bu modelde yargı, iktidar partisinin genel başkanı da olan başkana fiilen ve neredeyse tamamen bağımlı hale geldi.

Attıkları her adımda ve aldıkları her kararda iktidarın istem ve tercihlerini gözeten çoğu yargı kurumları ve kritik konumlardaki temsilcileri uygulamalarıyla doğrudan politik iktidarın aparatı görüntüsü veriyor.

‘Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun işleyişi, kararları ve atamaları itibariyle iktidarın bir genel müdürlüğü gibi algılanmasının kaçınılmaz olduğu ortada.

Bağımsızlığını yitirmiş bir yargıdan adil kararların çıkmayacağı baştan belliydi ve bu durum sonunda siyasal ve toplumsal hayatımızın hazin bir gerçekliği haline geldi.

Yargının üst kurumları olan Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın kimi zaman aldığı yasalara uygun ve hakkaniyetli bazı kararlar, gönülleri kısmen ferahlatsa da genel tabloyu esastan düzeltmeye yetmedi. Onların aldığı kararlara ayak sürüyen alt ve yerel mahkemelerin sayısı gün geçtikçe artıyor.

Aslında, çok uyarıcı olması ve düzeltme fırsatı olarak görülmesi gereken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararları ise iktidar tarafından sık sık “dış müdahale” gibi gösterilip, iç politikanın malzemesi haline getirildi.

En tehlikeli suç: Eleştiri ve hak arama

Bugün iktidara muhalefet etme, hak arama, eleştiri ve düşünce açıklama kolay değil. Basit bir tweet bile insanların hayatının karartılmasına yetiyor. Ortada demokratik ve evrensel hukuki normlar, anayasa ve yasalar olduğu halde, uygulamada özgürlüğün nerede bittiği, suçun nerede başladığı belli değil.

Demokratik siyaset alanı, basın ve özgürlükler hiç olmadığı ölçüde sınırlandırılmış durumda. Yasama organı ve dokunulmazlık anlamını yitirdi. HDP eş genel başkanları ve milletvekilleri ile belediye başkanlarının başına gelenler düşünce özgürlüğü, adalet ve yargı bağımsızlığı adına ibretlik durumlardır.

Bunlara OHAL dönemi KHK uygulamalarıyla, çok sayıda kamu mensupları ve akademisyen hakkında ortaya konulan hukuksuz, delilsiz, tanıksız işlemleri ve düşünce özgürlüğü ihlallerini de kattığımızda, milyonlarca insanı mağdur duruma düşüren bu tablonun vehameti ortaya çıkıyor.

İddianamesiz uzun tutukluluk dönemleri, hukuk dışı soruşturma ve kovuşturmalar, delili ve dayanağı olmayan eğreti mahkûmiyet kararları, yargının üst kurumlarının hakkaniyetli kararlarına rağmen devam eden hak ve özgürlük ihlalleri alanında rekorlar kıran bir ülkenin yargısı sözkonusu olan.

Adil yargı acil ihtiyaç, paket baştan savma!

İktidarın daha önceki bazı yanıltıcı adımlarını hatırlayan muhalefetin ve canı yanmış birçok kesimin paketi ihtiyatla karşılamasını hiç yadırgamıyorum.

Malum, MHP mafya davalarından içeride olanlara af çıkması için uzun zamandır iktidarı sıkıştırıyordu. Onlar, kapsama bu hususun da girmesi için uğraşıyorlar. Anlıyorum.

Bunun yanı sıra Türkiye’nin bu acayip hukuksuz dönemi bir şekilde kapatıp normalleşmesini isteyen bir kesim de orta yolda buluşulması ve yeni bir sayfa açılmasını istiyor. Konuya hayli abartılı şekilde yaklaşan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu’nun “Bugüne kadar böylesi yargı reformu yapılmadı” sözünü de bu fasıldan sayabiliriz.

Tamam, avukatlıkta belli süreyi dolduranlara yeşil pasaport verilsin. Ama doğru dürüst bir yargı reformu yapılarak, yıllardır süren hak ve özgürlük ihlalleri de son bulsun. Herkes adil yargılansın ve iktidarın müdahalesi olmaksızın adalete ulaşabilsin.

Ama düşünce ve hak arama özgürlüğünü güvence altına alan; olur olmaz her şeyi terör propagandası veya terör örgütüne desteğe yorumlamayacak; delil ve ispata dayanmayan iltisak suçlamalarına meydan vermeyecek ve medya özgürlüğünü keyfi tavırlarla sınırlamalara karşı ciddi hukuksal ve yasal önlemler pakette pek görünmüyor.

Adalet, zor bulunur bir değer olmasın!

Bugün Türkiye’de son derece kapsamlı bir ‘yargı ve adalet krizi’ yaşandığını söylemek haksızlık olmayacaktır.

Bunun için muhalefeti, yargının bileşenlerini, sivil toplum örgütlerini dışlamayan, demokrasinin adalet ve yargı alanındaki evrensel normlarını bu paketin içine taşıyan bir esneklik sergilenebildiği bir çalışma gerçekleştirilsin.

Yasaklarla, hukuksuz yargılamalarla, hak ve özgürlük ihlalleriyle, adaleti zor bulunur bir değer haline getirerek iktidar olmak, aslında bilerek ya da bilmeyerek kendi kuyusunu kazmak anlamına gelir.

DİĞER YAZILARI Bingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat * 01-01-1970 03:00 '68 İsyan Günleri' ve Özeleştiri Mahkemeleri 01-01-1970 03:00 Taner Akçam'dan 'Yüzyıllık Apartheid' 01-01-1970 03:00 Neymiş? 14 Mayıs siyasi darbeymiş. Eee... N'olacak? 01-01-1970 03:00 14 Mayıs seçiminde 'Yetmez ama evet' var mı? 01-01-1970 03:00 Dip dalga 01-01-1970 03:00 Umut yüklü görüşme 01-01-1970 03:00 Seçim ve üç risk 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı ve HDP 01-01-1970 03:00 Vizyondan geriye kalan 01-01-1970 03:00 Kılıçdaroğlu yasa teklifiyle yanlış mı yaptı? 01-01-1970 03:00 Yolsuzluk ve rüşvet işleri ne olacak? 01-01-1970 03:00 Bekir Ağırdır ne demek istiyor? 01-01-1970 03:00 İttifaklar ve güç birlikleri 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve internet yasa tasarısı: Şekerler ve zehirler 01-01-1970 03:00 SADAT ve iktidar 01-01-1970 03:00 Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu davası 01-01-1970 03:00 Adil seçim ve seçim güvenliği sorunu 01-01-1970 03:00 Aysel Tuğluk 01-01-1970 03:00 Muhteşem Süleymaniye'ye perde çekmek! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın performansı ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Sevgili arkadaşımız Saffet Uygur'u kaybettik 01-01-1970 03:00 Vakit tamam; yeni ekonomiye geçiyoruz! 01-01-1970 03:00 Durmayan dolar ve duruşma 01-01-1970 03:00 Muhalefetin ayak sesleri... 01-01-1970 03:00 İktidar, hangi dala elini atsa elinde kalıyor! 01-01-1970 03:00 Ali Babacan, DEVA ve yakın gelecek 01-01-1970 03:00 Hedef muhalif belediyeler 01-01-1970 03:00 Edremit vakası 01-01-1970 03:00 Sosyal medyayı susturma yasası! 01-01-1970 03:00 Türkiye, Afganistan'da ne kazandı? 01-01-1970 03:00 Yangın dersleri 01-01-1970 03:00 Muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrasına hazırlıkları 01-01-1970 03:00 Validebağ Korusu'na dokunmayın! 01-01-1970 03:00 HDP'ye yapılanlar ve yaklaşan seçimler 01-01-1970 03:00 Ezgi Mola'nın isyanı 01-01-1970 03:00 CHP Raporu'nun işaret ettiği çöküntü! 01-01-1970 03:00 MHP'nin şiddet dili ciddi riskler barındırıyor 01-01-1970 03:00 Emniyet genelgesi: Uydurma suç 01-01-1970 03:00 'Eylem Planı' neden heyecan yaratmıyor! 01-01-1970 03:00 Başarısız Gara operasyonu ve hedefteki HDP 01-01-1970 03:00 Boğaziçi'ndeki iktidar kuşatması 01-01-1970 03:00 Selahatttin Demirtaş ve Erol Katırcıoğlu 01-01-1970 03:00 Türkiye, bu filmi daha önce de gördü! 01-01-1970 03:00 İnanılmaz proje: Cami Gençlik Kolları! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın durumu ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Türkiye, Türkiye olalı böyle 'Devran' görmedi! 01-01-1970 03:00 Hedefteki lider: Kemal Kılıçdaroğlu 01-01-1970 03:00 İktidar yeni bir sayfa açabilir mi? 01-01-1970 03:00 Deprem vergisinin tuhaf hikâyesi 01-01-1970 03:00 Muhalif partiler olmasa memleket ne güzel... 01-01-1970 03:00 Seçim tartışması bu şartlarda biter mi? 01-01-1970 03:00 İktidar ülkeyi nereye sürüklüyor? 01-01-1970 03:00 "Samimi demokrasi" buysa... 01-01-1970 03:00 İçişleri Bakanı böyle davranamaz! 01-01-1970 03:00 Atlamayalım... Bahçeli bu defa idam istedi! 01-01-1970 03:00 Barış Atay'a saldırı geçiştirilemez! 01-01-1970 03:00 Müjde ve felaket: Karadeniz’in gazı ve seli 01-01-1970 03:00 İktidarın boş işleri 01-01-1970 03:00 'Nepotizm' dediğin böyle olur! 01-01-1970 03:00 Bugün CHP'den ayrılma ne anlama gelir? 01-01-1970 03:00 CHP'deki muhalefet ne diyor? 01-01-1970 03:00 Muteber işadamı ve durmaksızın patlayan fabrikası 01-01-1970 03:00 İktidar, kıdem tazminatında IMF ile aynı noktada buluştu 01-01-1970 03:00 Ak Parti’nin "ince" hesapları 01-01-1970 03:00 Türkiye, Kürt sorununu kiminle çözecek? 01-01-1970 03:00 HDP'yi kapattırma sevdası 01-01-1970 03:00 Yine neler oluyor? 01-01-1970 03:00 Siyasette iki tıkanma 01-01-1970 03:00 Hayır, cüretleri cehaletlerinden değil! 01-01-1970 03:00 Kullanım süresi geçmiş suçlama 01-01-1970 03:00 Adalete ve eşitliğe uzak İnfaz Yasası 01-01-1970 03:00 Vebadan sonra Avrupa’da ne oldu? 01-01-1970 03:00 Salgınla mücadelenin üzerine düşen gölge 01-01-1970 03:00 Korona günlerinde siyaset 01-01-1970 03:00 Ömer Faruk'tan 'Aşk ve Ereksiyon Aşk'ı' 01-01-1970 03:00 Kavala şimdi de FETÖ’nün beyni ve finansörü mü oldu? 01-01-1970 03:00 Vesayet ve darbe tehlikesi hortladı mı? 01-01-1970 03:00 Siyasi ayağı ararken 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul tartışması ve son gerçekler 01-01-1970 03:00 Kamu yetkililerinin sorunlu zihniyeti 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul-3: Risk bombası! 01-01-1970 03:00 Türkiye ücretli geçişe zorlayabilir mi? * 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul hakiki bir ihtiyaç mı? * 01-01-1970 03:00 Bunu da gördük: Üniversiteye haciz! 01-01-1970 03:00 Dipsiz Göl’ün ölümü 01-01-1970 03:00 Otizmli çocuklara ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Zor denklem! 01-01-1970 03:00 Bütün anneler birleşin! 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve 'Gariplikler' * 01-01-1970 03:00 İstanbul Belediyesi meğer kimleri finanse etmiş! 01-01-1970 03:00 HDP Diyarbakır Mitingi'nin düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hedefteki adalet! 01-01-1970 03:00 Doğu Akdeniz krizi ve iklim değişikliği 01-01-1970 03:00 Ak Parti’de ayrılık rüzgârları 01-01-1970 03:00 Başkanlık tartışmasının ardında dış güçler mi var? 01-01-1970 03:00 Metamorfoz (başkalaşma) ve 23 Haziran Seçimi 01-01-1970 03:00 S-400'ler ve sol partiler 01-01-1970 03:00 "KHK uygulamaları ve Medeni Ölüm" 01-01-1970 03:00 Türkiye Gemisi 01-01-1970 03:00 #sanatçıyadokunma! 01-01-1970 03:00 İktidar, YSK kararı ve muhalefet 01-01-1970 03:00 Ortada kalan İttifak 01-01-1970 03:00 23 Nisan ve linç girişimi 01-01-1970 03:00 HDP bu seçimlerde ne yaptı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ülkeyi nereye sürüklediğinin farkında mı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti mahallesinde adresini arayan uyarı 01-01-1970 03:00 Sıradaki kriz: S-400’ler 01-01-1970 03:00 Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği * 01-01-1970 03:00 Zorlamayalım, “beka” seçimlere sığmaz! 01-01-1970 03:00 CHP manifestosu neler vaat ediyor? 01-01-1970 03:00 Ak Parti manifestoda ne diyor, ne demiyor? 01-01-1970 03:00 Seçilmişlerin meşruiyeti ve Venezüela 01-01-1970 03:00 Kaz Dağları'nda itiraz ve isyan! 01-01-1970 03:00