Sevdaya dair ne varsa

Cevat Turan

15-07-2016 17:53

Sevdaya dairdir avuçiçlerindeki terin duruşu, kanın kana kaynaması, dokunması kirpiğin kirpiğe.

Ezberimizde başı dumanlı dağlar ve kaybedilenlere dökülen ağıtlar kadar kesici ruhlarımız.

 

Sevdaya dair bildiklerimiz değildir kristalinde gözyaşlarımızın karışması.

Ne gidecek kadar kısa, ne kalacak kadar uzun konuşmalar değil bizim tutukluluğumuz.

Başka türlü bir şey kanatan dudaklarımızı.

Coşkumuzun karışması tam ortasına gecenin ve bir oluşumuz sonra altında yıldızların.

Telaşlı bir diliminde anın, gerilla kıvamında tutuklu kalışlarımız.

 

Ne yana dönsek aynı sokağın başına çıkıyoruz, bütün damları yıkılıyor gökyüzünün.

Sevda sözlerinin boşaltılmış çığlığı yapışmış yanaklarına.

Yanakların ki sığındığım tek mahzenim kuş seslerinden.

 

Bütün sözcüklerin bitip başladığı yerdir henüz söyleyemediklerim.

Sonra biriktirdiğim ne varsa dünden, masallar kadar alıngan ve gözyaşların kadar yakıcı, işte sana bırakıyorum.

 

Ben bunu seviyorum kesintisiz dikip gözlerimi yıldızlara, göğe bakmayı.

Ya da göğün kanatlarında gözünü kaybetmiş bir yıldız olmayı ve anlamayı yüreğinin dört gözünde sevgilinin gözlerinde kaybolmayı.

 

İnsan bazen derin bir kuyuya iner ama çıkmak için yanına ip almayı unutur ve döner durursun olduğun yerde.

Bazen nefesin kesilir gibi olursun, bazense uzaktaki kuru bir ota tutunarak çıkmanın umutlu coşkusunu yaşarsın.

Hangisi gerçektir, içindeki kuyu mu, çıkabilme ihtimalin mi?

 

Aşk neden acılı olmak zorunda?

Ya da acısı olduğu için mi aşka dönüşür girift ve panzehiri içinde saklı.

Sen yanımda olmazsan ya da bu hayatı sensiz bir başkası ile yaşayabilme ihtimalimde içimde telafisi derin bir boşluk hissettiriyor.

 

Olmazsan hep bir eksik kalacağım.

Acıysa yanımdayken veya arasındayken kollarımın arasında ruhunun yanımda olamama ihtimalidir.

Ya da yüreğinin çırpınışıyla değil alışkanlığın kararına etkili olmasıdır korkum.

 

Önümüzde iki yol var.

Ya herkesin kullandığı fakat güvenli yolu yürüyeceğiz, ya da hiç kullanılmamış tehlikelerle.

Bilinmezlerle dolu yoldan yürüyeceğiz birlikte.

Hangisi daha riskli; kendin için mi korkuların, benim için mi?

 

İçindeki kızgınlığın telafisi yok.

Hangi kapıyı çalsam sana çıkıyor sokaklarım.

DİĞER YAZILARI Deprem kaderimiz değildir! 01-01-1970 03:00 Ne yapmalı? 01-01-1970 03:00 1 Eylül hangi dünyanın barış günü? 01-01-1970 03:00 Oltanın ucundaki balık: Ukrayna 01-01-1970 03:00 Yaşıyorsam anlamalıyım 01-01-1970 03:00 Çok denklemli Kürt sorunu 01-01-1970 03:00 Çorum Valisi'ne açık mektup! 01-01-1970 03:00 Siz kimsiniz ve fikri iktidar! 01-01-1970 03:00 Corona sonrası Diyanet İşleri Başkanlığı 01-01-1970 03:00 Senin adın Deniz... 01-01-1970 03:00 Anarşist olmanın kemik yaşı tespiti 01-01-1970 03:00 Gençlik nerede? 01-01-1970 03:00 Gıda terörü 01-01-1970 03:00 Tam bağımsız Türkiye mi (!) 01-01-1970 03:00 Devlet ve birey 01-01-1970 03:00 Gitmek özgürleşmek midir? 01-01-1970 03:00 En büyük güç ve silah, eğitimli insandır 01-01-1970 03:00 Fidel ve Küba'da gördüklerim 01-01-1970 03:00 Çobanına âşık olan koyunlar 01-01-1970 03:00 Avrupa Birliği hedefi neden gerekli? 01-01-1970 03:00 Yalnız ölüm 01-01-1970 03:00 Hayat nedir ki yalnızlıktan başka? 01-01-1970 03:00 Yoksulluk ve algı yönetimi 01-01-1970 03:00 Bir sonbahar daha 01-01-1970 03:00 Kirlenmemiş olanlara... 01-01-1970 03:00 Eylül 01-01-1970 03:00 1 Eylül Dünya Barış Günü 01-01-1970 03:00 Ne olacak bizim bu saf solcuların hali? 01-01-1970 03:00 Vah benim garip ülkem! 01-01-1970 03:00 Darbenin romanını yazdım! 01-01-1970 03:00 Demokrasi yenir mi? 01-01-1970 03:00 Bir tuhaf durum! 01-01-1970 03:00 Bir yolculuk düşlemiştim oysa 01-01-1970 03:00 Sahi siz kimsiniz? 01-01-1970 03:00 Toplumsal cinnet = Kadına şiddet 01-01-1970 03:00 Başkalaşmak 01-01-1970 03:00 Silahlanma ve açlık 01-01-1970 03:00 Size rağmen birlikte yaşayacağız 01-01-1970 03:00 Tutunacak iyi bir şey arıyoruz ama yok! 01-01-1970 03:00