Boğaziçi'ndeki iktidar kuşatması

Atilla Aytemur

06-02-2021 01:59

Boğaziçi Üniversitesi, öğrenci ve öğretim üyeleriyle birlikte bir aydır ayakta!

AK Parti iktidarı, ülkenin bilim ve düşünce üreten, insan yetiştiren kurumlarına yönelik yürüttüğü ideolojik ve politik operasyonun bu son halkasında ciddi bir dirençle karşı karşıya.

Bu olaya gösterilen tepki, sözkonusu üniversitenin sınırlarını aşıp, büyüme temayülü gösteriyor. İstanbul'un bazı ilçelerinde ve Ankara'da eylemler oldu. Gece bazı evlerden bir süre alkışlar yükseldi, ıslık ve tencere-tava sesleri duyuldu ve ışıklar açılıp kapandı.

İktidarın sergilediği olağanüstü baskının, ülkenin fay hatlarını zorlayan söylemlerinin, polisin orantısız şiddetinin, yaygın gözaltı ve tutuklamaların ve elbette Bulu'nun daha koltuğuna oturmadan yaptığı tuhaf işlerin, rahatsızlığın bu kadar büyümesinde büyük payı var.

"Kâbe’ye hakaret" bahanesi ve ayrımcılık

Özellikle iktidarın, üniversitedeki Güzel Sanatlar Kulübü'nün düzenlediği açık hava sergisi için hazırlanan bir Kâbe illüstrasyonunu ve bunun bir yere asılmadan evvel bir süre yerde tutulmasını bahane ederek başlattığı "Dinimize ve kutsal Kâbe'ye hakaret ediliyor" propagandası, gerilimi, seçmen konsolidasyonu için elverişli bulduğu inanç alanına çekme çabası olarak değerlendiriliyor.

Aynı paralelde, konuyla hiç ilgisi olmadığı halde, "Kutsallara hakaret" fiilinin sözkonusu üniversitenin LGBTİ+ Aday Kulübü'nün mensuplarınca yapıldığı iddiasının devreye sokulmasının da, "cinsellik ve aile değerleri" alanındaki ataerkil ve ayrımcı, ötekileştirici yaklaşımların da, iktidar tarafından hesaplı kitaplı kullanıldığını gösteriyor.

Sözkonusu illüstrasyon için inanç özgürlüğü ve toplumumuzdaki çeşitlilik dikkate alındığında, belki sakil, sığ, saygısız, dikkatsiz ve düşüncesiz bir tercih, diyebiliriz.

Müslüman öğrencilerin ders veren açıklaması

İktidarın propaganda direksiyonunu bu konuya bükmesine karşın, bunun Bulu'nun rektör atanmasını protesto eden eylemlerle ve LGBTİ+ Aday Kulübü ve üyeleriyle hiçbir alakasının olmadığı da biliniyor.

Nitekim, üniversitedeki Müslüman öğrencilerin yaptığı açıklama, dili, ölçüsü ve içeriği itibariyle olayı köpürten ve körükleyen iktidara ders niteliğindeydi. Müslüman öğrenciler bu illüstrasyonu "kırıcı ve incitici" bulduklarını, ama sorunun Boğaziçi Üniversitesi'nde yıllardır korunan "saygı, hoşgörü ve özgürlük çerçevesinde" çözülebileceğini söylüyorlardı.

Zaten muhalefet partileri ve kamuoyu da, iktidarın konuyu zoraki bir şekilde inanç ve toplumsal cinsiyet kimlikleri alanında kutuplaştırma operasyonuna çevirme girişimlerine pek yüz vermediler. Sözkonusu üniversiteye yapılan yanlış atamayı gündemde tutmaya devam ettiler.

Melih Bulu'nun bu işe uygun olmadığı ortada

Şu anda sözkonusu üniversitenin hiçbir fakültesi ders vermesi için rektör Bulu'yu kadrosuna almıyor. Öğrencilerin kabullenmediği, akademik yeterliliği son derece tartışmalı, yaptığı doktora tezi şaibeli, bu üniversiteyle alakasız birinin rektör koltuğuna oturtulmasının kabul görmemesinde anormal olan ne var?

Öyle ki, kendisine danışman olsun diye atadığı, Ali Babacan'ın genel başkanı olduğu DEVA'nın kurucularından ve aynı üniversitenin öğretim üyesi Oğuzhan Aygören de, "Ayrıştırıcı ve hedef gösterici mesajlar, bugün üniversite ve çevresinde polis baskısıyla gerçekleşen olaylar, öğrencilerimize güvenlik görevlilerinin müdahalesi kabul edilebilir değildir" diyerek, bu görevi reddetti.

Mızrak çuvala sığmıyor!

İktidarın hukuku, kuralları, teamülü, liyakati, etik değerleri ve insanlığın evrensel birikimlerini yıllardır boşladığını biliyoruz. Türkiye'yi adım adım demokrasi dışı ülkeler ligine taşıdığını görüyoruz. Tek adam rejimi ve tek parti devleti aracılığıyla bunu gerçekleştirdiğini görüyoruz.

Ama başka gördüklerimiz ve yaşadıklarımız da var. Bunlar da öyle saklanabilir şeylerden değil. Pahalılık, enflasyon, yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik, adam ve şirket kayırma, özgürlükleri kısıtlayıp ülkeyi neredeyse bir açık hava hapishanesine çevirme ilk etapta sıralanabilecekler. İktidar bunların konuşulmasından hoşlanmıyor ve sürekli ortaya kamuoyunu meşgul edip asıl sorunlardan uzaklaştıracak mevzular atıyor. Aslında rektör meselesinde de aynı durumla karşılaştık. Yüksek hassasiyetli fay hatlarını devreye sokarak, asıl gündemi saklamaya çalışıyor. Ama kabak tadı verdi.

Tabii bu çok bildik bir makas değiştirme girişimi. Ne var ki muhalefet de, toplumun büyük bölümü de bunlara alışmış durumda. Bütün iktidar ricali ve küçük ortakları, ha babam, de babam "Kutsallarımıza hakaret edildi" nakaratını köpürtmek, istim üzerinde bekleyen yandaş kuvvetleri ve samimi dindarları harekete geçirmek için sıraya girse de, beklenen heyecan ve sindirme dalgası artık kolay yaratılamıyor. Çünkü olayda zerre kadar haklılık ifade eden bir boyut yok.

Bir zamanlar rektör Hasan Tan vardı

1970'li yıllarda öğrencilik yapanlar, Rektör Hasan Tan ismini gayet iyi bilirler. Zamanın Milliyetçi Cephe iktidarının ODTÜ'deki temsilcisi ve militanı gibiydi. Atanır atanmaz, ilk icraatı, 700 "ülkücüyü" işçi sıfatıyla ODTÜ'ye alması oldu.

Başta ODTÜ öğrencileri ve akademisyenleri olmak üzere, eski mezunlar, çalışanlar, öğrenci aileleri, birçok üniversitenin öğrencileri ve akademik kadroları, sivil toplum örgütleri bu atamaya karşı çıktılar. "Hasan Tan ODTÜ'ye rektör olamaz" direnişi ve onu destekleyen muhtelif eylemler tam dokuz ay sürdü. Aylar boyunca bale gösterileri, yarışmalar, konferanslar, tiyatro oyunları ve konserler düzenlendi. Bunları engellemeye dönük tertipler ve saldırılar sırasında ölümler yaşandı. Neredeyse bütün dekanlar ve bölüm başkanları görevlerini bıraktılar. Yeni görevlendirmeleri kabul etmediler. Sonunda Hasan Tan gitti.

İktidarın ve Melih Bulu'nun, devletin hafızasındaki bu büyük olaydan hiç ders çıkarmaması akıllara seza bir durum. İşi kitabına uydurmanın her zaman çözüm olmadığını gösteren bilmem bundan daha iyi bir örnek var mı?

Melih Bulu istifa edip kendini kurtarsın

Boğaziçi Üniversitesi'nin sınıflarında bir saat olsun ders vermemiş, bu kayyım kıvamındaki rektörün, iktidar gücüyle o seçkin koltuğa oturtulmaya çalışılması, olacak şey değil. Üç-dört hafta içinde öğrencilerin önüne çıkıp iki çift laf edemeyecek hale geldi.

Oraya buraya keskin nişancı yerleştirmek, üniversite kapısına kelepçe vurdurmak, üniversiteyi polis kışlasına çevirmek, gece yarısı operasyonlarıyla kulüp odalarının kilidini değiştirmek, rektörlüğün ablukaya alındığını iddia etmek, "Bana dokunmak devlete dokunmaktır" gibisinden devletin zırhına sığınma halleri sergilemek ve bütün bunlarla Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olmaya çalışmak, profesör unvanına sahip biri için, etkisi yıllar boyu sürecek çok hüzünlü bir hikâye gibi geliyor bana.

DİĞER YAZILARI Bingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat * 01-01-1970 03:00 '68 İsyan Günleri' ve Özeleştiri Mahkemeleri 01-01-1970 03:00 Taner Akçam'dan 'Yüzyıllık Apartheid' 01-01-1970 03:00 Neymiş? 14 Mayıs siyasi darbeymiş. Eee... N'olacak? 01-01-1970 03:00 14 Mayıs seçiminde 'Yetmez ama evet' var mı? 01-01-1970 03:00 Dip dalga 01-01-1970 03:00 Umut yüklü görüşme 01-01-1970 03:00 Seçim ve üç risk 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı ve HDP 01-01-1970 03:00 Vizyondan geriye kalan 01-01-1970 03:00 Kılıçdaroğlu yasa teklifiyle yanlış mı yaptı? 01-01-1970 03:00 Yolsuzluk ve rüşvet işleri ne olacak? 01-01-1970 03:00 Bekir Ağırdır ne demek istiyor? 01-01-1970 03:00 İttifaklar ve güç birlikleri 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve internet yasa tasarısı: Şekerler ve zehirler 01-01-1970 03:00 SADAT ve iktidar 01-01-1970 03:00 Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu davası 01-01-1970 03:00 Adil seçim ve seçim güvenliği sorunu 01-01-1970 03:00 Aysel Tuğluk 01-01-1970 03:00 Muhteşem Süleymaniye'ye perde çekmek! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın performansı ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Sevgili arkadaşımız Saffet Uygur'u kaybettik 01-01-1970 03:00 Vakit tamam; yeni ekonomiye geçiyoruz! 01-01-1970 03:00 Durmayan dolar ve duruşma 01-01-1970 03:00 Muhalefetin ayak sesleri... 01-01-1970 03:00 İktidar, hangi dala elini atsa elinde kalıyor! 01-01-1970 03:00 Ali Babacan, DEVA ve yakın gelecek 01-01-1970 03:00 Hedef muhalif belediyeler 01-01-1970 03:00 Edremit vakası 01-01-1970 03:00 Sosyal medyayı susturma yasası! 01-01-1970 03:00 Türkiye, Afganistan'da ne kazandı? 01-01-1970 03:00 Yangın dersleri 01-01-1970 03:00 Muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrasına hazırlıkları 01-01-1970 03:00 Validebağ Korusu'na dokunmayın! 01-01-1970 03:00 HDP'ye yapılanlar ve yaklaşan seçimler 01-01-1970 03:00 Ezgi Mola'nın isyanı 01-01-1970 03:00 CHP Raporu'nun işaret ettiği çöküntü! 01-01-1970 03:00 MHP'nin şiddet dili ciddi riskler barındırıyor 01-01-1970 03:00 Emniyet genelgesi: Uydurma suç 01-01-1970 03:00 'Eylem Planı' neden heyecan yaratmıyor! 01-01-1970 03:00 Başarısız Gara operasyonu ve hedefteki HDP 01-01-1970 03:00 Selahatttin Demirtaş ve Erol Katırcıoğlu 01-01-1970 03:00 Türkiye, bu filmi daha önce de gördü! 01-01-1970 03:00 İnanılmaz proje: Cami Gençlik Kolları! 01-01-1970 03:00 Millet İttifakı'nın durumu ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Türkiye, Türkiye olalı böyle 'Devran' görmedi! 01-01-1970 03:00 Hedefteki lider: Kemal Kılıçdaroğlu 01-01-1970 03:00 İktidar yeni bir sayfa açabilir mi? 01-01-1970 03:00 Deprem vergisinin tuhaf hikâyesi 01-01-1970 03:00 Muhalif partiler olmasa memleket ne güzel... 01-01-1970 03:00 Seçim tartışması bu şartlarda biter mi? 01-01-1970 03:00 İktidar ülkeyi nereye sürüklüyor? 01-01-1970 03:00 "Samimi demokrasi" buysa... 01-01-1970 03:00 İçişleri Bakanı böyle davranamaz! 01-01-1970 03:00 Atlamayalım... Bahçeli bu defa idam istedi! 01-01-1970 03:00 Barış Atay'a saldırı geçiştirilemez! 01-01-1970 03:00 Müjde ve felaket: Karadeniz’in gazı ve seli 01-01-1970 03:00 İktidarın boş işleri 01-01-1970 03:00 'Nepotizm' dediğin böyle olur! 01-01-1970 03:00 Bugün CHP'den ayrılma ne anlama gelir? 01-01-1970 03:00 CHP'deki muhalefet ne diyor? 01-01-1970 03:00 Muteber işadamı ve durmaksızın patlayan fabrikası 01-01-1970 03:00 İktidar, kıdem tazminatında IMF ile aynı noktada buluştu 01-01-1970 03:00 Ak Parti’nin "ince" hesapları 01-01-1970 03:00 Türkiye, Kürt sorununu kiminle çözecek? 01-01-1970 03:00 HDP'yi kapattırma sevdası 01-01-1970 03:00 Yine neler oluyor? 01-01-1970 03:00 Siyasette iki tıkanma 01-01-1970 03:00 Hayır, cüretleri cehaletlerinden değil! 01-01-1970 03:00 Kullanım süresi geçmiş suçlama 01-01-1970 03:00 Adalete ve eşitliğe uzak İnfaz Yasası 01-01-1970 03:00 Vebadan sonra Avrupa’da ne oldu? 01-01-1970 03:00 Salgınla mücadelenin üzerine düşen gölge 01-01-1970 03:00 Korona günlerinde siyaset 01-01-1970 03:00 Ömer Faruk'tan 'Aşk ve Ereksiyon Aşk'ı' 01-01-1970 03:00 Kavala şimdi de FETÖ’nün beyni ve finansörü mü oldu? 01-01-1970 03:00 Vesayet ve darbe tehlikesi hortladı mı? 01-01-1970 03:00 Siyasi ayağı ararken 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul tartışması ve son gerçekler 01-01-1970 03:00 Kamu yetkililerinin sorunlu zihniyeti 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul-3: Risk bombası! 01-01-1970 03:00 Türkiye ücretli geçişe zorlayabilir mi? * 01-01-1970 03:00 Kanal İstanbul hakiki bir ihtiyaç mı? * 01-01-1970 03:00 Bunu da gördük: Üniversiteye haciz! 01-01-1970 03:00 Dipsiz Göl’ün ölümü 01-01-1970 03:00 Otizmli çocuklara ayrımcılık 01-01-1970 03:00 Zor denklem! 01-01-1970 03:00 Yargı ve adalet krizi 01-01-1970 03:00 Bütün anneler birleşin! 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve 'Gariplikler' * 01-01-1970 03:00 İstanbul Belediyesi meğer kimleri finanse etmiş! 01-01-1970 03:00 HDP Diyarbakır Mitingi'nin düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Hedefteki adalet! 01-01-1970 03:00 Doğu Akdeniz krizi ve iklim değişikliği 01-01-1970 03:00 Ak Parti’de ayrılık rüzgârları 01-01-1970 03:00 Başkanlık tartışmasının ardında dış güçler mi var? 01-01-1970 03:00 Metamorfoz (başkalaşma) ve 23 Haziran Seçimi 01-01-1970 03:00 S-400'ler ve sol partiler 01-01-1970 03:00 "KHK uygulamaları ve Medeni Ölüm" 01-01-1970 03:00 Türkiye Gemisi 01-01-1970 03:00 #sanatçıyadokunma! 01-01-1970 03:00 İktidar, YSK kararı ve muhalefet 01-01-1970 03:00 Ortada kalan İttifak 01-01-1970 03:00 23 Nisan ve linç girişimi 01-01-1970 03:00 HDP bu seçimlerde ne yaptı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti ülkeyi nereye sürüklediğinin farkında mı? 01-01-1970 03:00 Ak Parti mahallesinde adresini arayan uyarı 01-01-1970 03:00 Sıradaki kriz: S-400’ler 01-01-1970 03:00 Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği * 01-01-1970 03:00 Zorlamayalım, “beka” seçimlere sığmaz! 01-01-1970 03:00 CHP manifestosu neler vaat ediyor? 01-01-1970 03:00 Ak Parti manifestoda ne diyor, ne demiyor? 01-01-1970 03:00 Seçilmişlerin meşruiyeti ve Venezüela 01-01-1970 03:00 Kaz Dağları'nda itiraz ve isyan! 01-01-1970 03:00