Acile başvuran hastalara dair birçok çalışma mevcuttur bildiğim kadarıyla. Bir kısmını okudum, inceledim. O çalışmaların akademik kaygılarla yapılmış olması son derece doğal. Benim böyle bir kaygım olmadığını okur bu vesile ile anlayabilir, ben sadece klinik gözlemlerimi yazıya dökmüş bulunuyorum. Daha önce yazılmamış olmasına dikkat ederek tabii.
1. Göğüs ağrısı ile gelenlerin önemlice bölümü, “Ben daha önce de bu şikâyetlerle geldim, EKG’de ya da kanda ‘kalp krizi’ dendi ve beni sevk ettiler” şeklinde bir anamnez ile karşınıza dikiliverirler. Bilemiyorum, belki daha konforludur gittiği özel sağlık kuruluşu ya da herhangi bir ücret vermemiştir oradaki tedavisi sonrasında. Bu ülkede deprem enkazından sağ çıkarılan kimseden duyulan şey, “Beni özel hastaneye götürmeyin, orası çok pahalı” ise, bu verdiğim örnek de “Yolda ya da sevk beklerken ölme ihtimalim olsa da beni önce anjiyo ünitesi olmayan devlet hastanesine götürün, ordan özele bedava gidiyorum zaten” ile aynı kapıya çıkar.
2. Korku: Korku salmak, hele kitlelere, o kadar etkili bir eylem ki derler ya, yeme de yanında yat.
Başta devlet yetkilileri, belki tarihe karışmış terör yöntemini kullanan örgütleri ile ama daha çok hâkim medya en basit olayları bile korkunç abartarak bilakis doğal felaketleri bile öylesine büyüterek, mübalağa ederek evlerindeki kitlelere korku salmaktadır. Yönetici sınıflar için en kolay ve masrafı az yöntem, geniş kitleleri korku ile idare edebilmektir. Bunu becerebildikçe iktidarlarını devam ettirebilirler.
Peki bu bilinen siyasi tespitin acilin yoğunluğu ile ne ilgisi var? Korku “bana bir şey olur mu, acaba yakın zamanda ölür müyüm” korkusuna dönüşür ve soluğu acilde alır. Yetmez, acildeki tedavisi bittikten sonra bile acilde ikamet etmeye devam eder. Tabii ben de bu durumu bildiğim için bu tip hastalarıma, “Çok endişe ediyorsanız, biz sabaha kadar buradayız, siz de bizimle sabahlayabilirsiniz acilde” diyerek sakinleştiriyorum onları. Bu durumun bende yarattığı hissiyatın “ülkenin temeli korku üzerine bina edilmiştir” diyor olmamın göstergesidir.
3. Ve son sebep ise meraktır. Dünyaya, içinde bulunduğu evrene dair hiçbir merakı olmayan yurdum insanı, “içimde ne var” merakı içindedir. Baktığım akciğer direkt grafisinde bile bir şey görüyormuşum ama saklıyormuşum diye başımda dikileni de gördüm. İnsanın başına ne geliyorsa ya meraktan ya ......dan gelirmiş ya o hesap.
Eleştiri ve önerileriniz için e-mail adresim: faxri078@gmail.com