İnsanca konuşmak: Kendi fikrini hararetle haykırıp karşısındaki cevap hakkı kullanmak istediğinde buna fırsat vermeyip konuşmaya devam etmek insanca konuşmamaksa tersi insanca konuşmaktır.

Karizma: Sıcaktan, havasızlıktan ve terden bunalmış halde inersin otobüsten minibüsten. Montu ya da spor ceketi omuzlarına atarsın, zira giymek hararetini artırır. Dışardan gözleyenin tarifi külhanbeyi ya da yedi köyün ağası şeklinde ama benim benzetmem Darthwader ya da iyi örnekler olarak Obiwankenobi ya da Luke Skywalker'in pelerini şeklinde. Ya da kanamalı hastaya müdahale için cerrahi alana girerken kapıyı açmak için kullanacağım kartı üst cebimden çıkartmak yerine göğsümün sol tarafını okuyucu cihaza cebimden okutup kapıyı açmak. Büyük siyasi kişilikler hep kolları yukarda işaretparmakları ile gökyüzünde olduğu izlenimi veren yere ya da şeye işaret eder iken resmedilir yaa. Grafiye gönderdiğim hastaları sol elimi kaldırıp aynı şekilde işaretparmağımla acil röntgeni işaret etmem.

Aklını almak: Çok izlediğim YouTube'da bir şöhret var Kirya Kolesnikoy. Aslında bir akrobatın ya da jimnastikçinin yapabileceği zıplama, takla, ters takla, tırmanma gibi hareketleri AVM gibi park gibi kalabalık yerlerde yapıyor ve çevredeki insanların tepkilerini video olarak çekiyor. Bir gün bu zat İstanbul'a gelirse ve benim bulunduğum bir mekânda sırf tepkimi çekmek için hemen dibimde bir akrobatik hareket yapar ise ona cevaben yapacağım bir hareketim var. Ayakta işyerinde ve AVM'lerin kaygan zeminlerinde eşim ve büyük kızımın çok kızdığı bacak açma hareketim henüz nihayetine ulaşmadı ama 160 dereceye kadar açabiliyorum ve iki ayakucumu 180 cm'ye kadar uzatabiliyorum. Bu daha çok bekleme hareketim. Eczanede ilaç alma işlemini bekler iken, yine kaygan zeminde bacaklarımı açar iken eczacı kalfası genç kadın birden iyi misiniz beyfendi dedi. Gayet iyiyim ki bu hareketi yapabiliyorum. Kadın çalışan ilk şoku atlattıktan sonra aklım gitti dedi. Aklını almak bu işte.

Alçak: Acile gelip de acil olmayan talepleri karşılanmayınca ya da karşısındaki doktorun tavırlarını beğenmeyince, elinden gelse bir kaşık suda boğacak olan ama bunu yapamadığı için çemkiren, atar yapıp çıkan, tehditler savurup kaçan, karşısındakine cevap hakkı bile tanımadan tabanları yağlayan mahlûkat alçak.

 

Hikâyeler

– Hocam rapor yazar mısınız, şöyle 3/ 4 gün evde yatıp dinleneyim?

– Burası tatil acentesine benziyor mu? Etrafınızda güzel, alımlı, çekici, cebinizdeki üç kuruşun peşine düşen genç kadınlar var mı? Görüyor musunuz onlardan? En ucuz tatil, o da 3-4 günlük olanlardan, 7-8 bin TL'den başlıyor. Nerde bedava tatil?

 

– Bizim şirket çok acımasız, işyeri çok karışık, patron çok gaddar, rapor verseniz.

– Ben insaflı, iyilik timsali patron tanımıyorum.

 

– Hocam randevu bulamıyoruz bir kâğıt verseniz, yukarıya çıksak, muayene olsak...

– Yukarda haftalarca randevu tarihini bekleyen kimseler salak mı, hıyara mı benziyorlar da sen onların önüne geçip muayene olmak istiyorsun.

– Hocam randevu bulamıyoruz.

– Ben yıllardır (12 yıldır) bu hastanede çalışıyorum ve bıktım bu hikâyeyi duymaktan, siz bıkmadınız mı? Değil 12 senede, 10 senede randevu bulunamıyor diye en az 10 bakan, en az 5 cumhurbaşkanı değişirdi.

– Biz daha önce gelmiştik, rapor da yazıldı, ilaç da yazıldı.

– Kimin ne söylediği ya da ne yaptığı bizi ilgilendirmiyor, biz şu anki acil durumunuzla ilgileniyoruz.

 

faxri078@gmail.com