Gitti.

Hepsi gitti.

4 buçuk senelik Whatsapp yazışmalarım bir çırpıda uçtu gitti. Belki de sonsuza kadar.

Kısa bir akraba gezmesi sonrası gece yarısına doğru artık yazmanın mümkün olmadığı, yani sadece yöneticinin yazabildiği grubu ayıklayıp yedekledim. Sonrasında sohbeti temizlemek istedim.

Ne olduysa ondan sonra oldu. Tüm Whatsapp sohbetlerim silindi. Neyse ilk şoktan sonra büyük kızım ücrete mukabil sohbetleri geri getirdi. Ama ben tekrar aynı şeyi yapıp sohbeti silince, kızımın da üstesinden gelemeyeceği bir durumla karşılaştım.

Belki internet sağlayıcı Türk Telekom'un taahhüt ettiği kesintisiz internetin kesilmesi ve muhtemelen Whatsapp'ın 4 buçuk senelik yükü taşıyamaması ve benim de aynı durumu ısrarla tekrarlama isteğim, yani salaklığım, tüm Whatsapp'larımın silinmesine neden oldu. Hadi ben salaklık ettim, Whatsapp niye o yükü taşıyamayacağını ilan etmiyor. Niye Türk Telekom vaat ettiği ve parasını aldığı hizmeti günün 24 saati sağlamaz?

Benim için bir nevi milat olabilecek o karanlık geceden beridir kim bana sorsa "nasılsın" diye, "iyi değilim" diyorum.

"Nasılsın" sorusuna binaen daha önce yazmış olduğum bir yazı vardı. Bu iyi olmama yazısı. "Kötüyüm," demiyorum, "İyi değilim," diyorum 6 aydır maske altından ve gülerek.

İşyerinde mesai arkadaşım, güvenlik görevlisi soruyor "Nasılsın hocam?" Ben cevap veriyorum "İyi değilim," diye. O hiç duymamış gibi burnunun dikine devam ediyor. İçinde, "Şimdi buna bulaşsak, bin türlü dert başımıza getirir, en iyisi hiç sallamayayım," diye düşünmüştür herhalde.

Tanımadığım bir numara arıyor, büyük kızımın eğitimi ile ilgiliydi herhalde hatırladığım kadarıyla. "Nasılsınız?" diye soruyor, "İyi değilim," diyorum, o hiç duymamış gibi devam ediyor. Yahu cevabı takmayacaksan niye soruyorsun "nasılsınız" diye?

Zamanla durumu kabullenir hale geldim ve ulaşabildiğim herkesten sohbet yedeklerimi istedim. Bu yazının okurları arasında da olup, beni kırmayıp sohbetlerini gönderenlere şükranlarımı tekrar sunarım.

Bu şekilde ve taslak olarak mailimde saklamış olduğum yazılarımın ham halini de buldum.

Bu taslakları bul(a)masaydım en sevmediğim işi yapacak ve yazdıklarımı tekrar yazacaktım.

Silinmeden önce sık sık daha önce yazmış olduklarımı dönüp dönüp okuyup keyifleniyordum ve bu büyük işi göze almıştım hafızama güvenerek.

Bu süreç bana birçok şey öğretti ve bu yazıyı kazandırdı.

Bir kere dert kişiselse başka kimsenin umurunda olmuyor.

Birçok kişi Whatsapp'larından habersiz belki silinip gidiyor haberleri olmuyor.

Burada krizin etkisi de olabilir, çok az insan yeniden masrafa girip yeni cep telefonu almıyor olabilir.

Şu anki vaziyet, yazılarımın nerdeyse tamamını, grup yazışmalarımızın önemli bir kısmını kurtarmış olup birebir polemiklerin nerdeyse hiçbirini kurtaramamak şeklinde. Neler yoktu ki oralarda? Siz bir gericinin yazısıyla "şeriatçıyım ben" sözünü alabildiniz mi? Ya da Covid'in ilk senesi 1 Nisan şakama verilen tepkiler artık bende değil.

Veya yine bir sağcının ağzından "meselenin sadece anti-komünizm olduğunu" yazılı olarak alanınız olduğunu sanmıyorum.

Bunlar ve daha fazlası, belki yayınlayacağım her şeyi yazacağım kitabımın 12 belki 13 sayfası heba oldu gitti. İçim kan ağlıyor, nasıl sorana "iyiyim" diyebilirim?

Cebimdeki az kirli peçete parçasını çöpe atmayıp, banyonun giderindeki birikmiş kılları onunla alıp, öyle çöpe atmak için oranın üzerine atacak kadar şu yokluk günlerinde tutumlu olan bir adam için bu on iki ya da on üç sayfa ne kadar önemlidir tahmin edebiliyor musunuz?

6 aydır "iyi değilim" dememin istisnaları da var yani yazmaya değer.

4 buçuk yaşında kızım ve 96 yaşını aşmış dedem sorunca kaçınılmaz olarak "iyiyim" dedim.

 Bahçeli gibi bir hesap yapayım; 4 artı 96 eşittir 100, ne işime yarayacaksa? Bir de 1 Mayıs'ta kaçınılmaz olarak bugünlük iyiyim diyerek durumu kurtardım.

Yani ne kadar sallarsan salla, ille ...... düşer bir damla.

İnsan için en kötü olabileceklerden biri başıma geldi. Nesnel sebeplere öznel bir sebep eklendi.

Yazar siyasetçi Kemal Okuyan, yaklaşık 450 ya da 500 kişinin olduğu salona yaptığı konuşmaya, "Sinirlerim bozuk, sinirlerimi bozdular" diyerek başladı. Mesai arkadaşlarımdan biri de, hal hatır soran despot yöneticilere, "İyi değilim!" diye cevap vermiş.

Yine bir arkadaş da iyi niyetiyle, "Geçmişe sünger çek, yeni başlangıçlar iyi olur," diye moral vermeye çalıştı. En şaşırtıcı olan ise, bir yoldaşımın durumuma sevincini âdeta dua ederek göstermesi oldu.

Fazla uzattım biliyorum, hâlâ da yazacaklarım vardır eminim. "İyi değilim"in nesnel sebepleri; her gün gelen zamlar, yükselen yoksulluk sınırı ve açlık sınırı, hayat pahalılığı...

Tüm bunların ötesinde bunlara kayıtsız, eylemsiz, edilgen halk, en temel nesnel sebep iyi olmamak için.

Öznel sebep, kaybettiğim polemiklerim.

Bu durum, iyi olmama hali elbet bitecek.

Emekçilerin iktidarı bana "artık iyiyim" dedirtecek.

faxri078@gmail.com