Sabah erkenden geldiğim doktor odasında, çantamı üzerine bıraktığım sehpa ortaya çekilmiş, üzeri yiyecekle dolu.

Tahmin ettiğim üzere bonkör meslektaşlarım için sehpanın üzerini temizlerken ve normal yerine çekerkenki düşüncem, "Sizin devriniz (nöbetiniz) bitti. Devir (nöbet), bizim devrimiz. Onun için sehpa bizim istediğimiz yerde duracak” şeklinde.

 

Mesai arkadaşım uzman doktor hanım yaklaşıyor. Sekreteri bana soruyor nerde diye? Tahlil için barkot çıkaracak. Ben de boş bulunup, "Çay içmeye gitti, gelecek" diyorum.

Desem ki "beş dakikaya burda olacak", doktor hanım âdeta çığlık atar gibi "O zaman sen çıkar barkotları" demeyecek.

 

Yine nöbet devralırken hastaların akıbetlerini konuşurken sevki yazılmış ama yazıldıktan saatler sonra bile hâlâ aynı yatağında bekleyen hasta için sohbetin bir yerinde şöyle diyorum: "Sevk gerçekleşmedi."

Kolluk kuvveti adli vaka getiriyor ve muayene ile birlikte Covid testi de istiyorlar, istemi de adli kâğıtta yazılı olarak yapıyorlar.

Ben de alışkanlık olduğu üzere kağıda "sürüntü" diye yazıyorum. Memur beyler tekrar tekrar gelip, "Hocam, buraya PCR yazar mısınız?" diyorlar.

Ben de soruyorum: PCR neyin kısaltması? Polimeraz chain reaction. İngilizce.

Sürüntü ise –hiç hazzetmem– yerli ve milli.

"Türk Dil Kurumu'nun önerisi" diyorum ve savuşturuyorum.

 

Aktif çalışma saatlerimin sonunda istirahatımın öncesinde gözlem alanında oturup hasta takiplerimi yapıyorum.

Hastalar ya da yakınları sanki çok gizli iş çevirecekmişler gibi perdeleri çekiyorlar.

Ben de gülerek sesleniyorum:

"Hastanın tatlı suratına meraklı değiliz, monitörü takip etmemiz lazım."

Yüzlerde maske dışına taşan tatlı bir tebessüm.

 

Hasta tedavisi bitip karşıma dikiliyor, "Şimdi ne yapacam" diye soruyor.

Ben de algoritmayı anlatıyorum.

"Şikâyetleriniz için ilk başvuracağınız yer birinci basamak, yani Aile Sağlığı Merkezi'dir" diyorum.

"Orda yazılan ilaçları bir hafta 10 gün kullanıp fayda görmezseniz, o zaman ikinci basamak, yani ilgili uzman hekim ile görüşebilirsiniz" diye devam ediyorum.

Ama kendimi kaptırmışım, "algoritma böyle" demiyorum. Ortada daha mafya lideri Sedat Peker'in videoları yok. Bu işin raconu böyle diyorum.

Hastada bir dumur hali...

faxri078@gmail.com