Yazılarımı yayınlamak, yayınlatmak için arayışta olduğum zamanlardı. "Bana bir link yeter" dediğim zamanlar.

Kime soruyorsam ya olumsuz cevap ya da duymazdan gelme hali karşımda.

Yahu ülkenin merkezi İstanbul mu? Ki hep oralardan yazarlar. Hadi İstanbul merkez, oranın da merkezi mi var, oralarda oturup çalışmak mı gerekiyor bir yerlerde yazın çıksın deyi.

Karışmışız birbirimize ne ayrılığı. Birbirine karışır fikirlerimiz. Bilmezlikten değil, fıkaralıktan... Ahmet Arif'e saygıyla...

Sonra kavramları eleştir... Yok "yazar değil, blogger'mış"... Kardeş, sen fırsat mı verdin yazarlığını göstersin. O da orda buluyor kendini ifade etme şeklini, blogda. Adı blogger'a çıkıyor.

Bende bir fikrin ya da ilham deyin, adı her ne ise, vuku bulması ile yazıya dönüşmesi ortalama 6 aydır. Bazen çıkar çıkmaz yazıya döktüklerim ve hemencecik paylaştıklarım da var.

Bir yazının bende ortaya çıkması için konuyla ilintili 4 olgu kâfidir o meselenin yazı boyutuna gelmesi için. Okuduğum ya da takip ettiğim yazarların çoğu bir olgunun etrafını dayayıp döşeyerek yazı ortaya çıkarıyor, benimki çok mu?

Yazmak entelektüel eylemin zirvesidir. Ve benim yazılarım konjoktürel değildir, yani her dönem okunur, alıcısı vardır.

Yayınlamalık olmayan katalog şeklinde hazır kısa yazılarım da mevcut. Bunları bazı beklenmedik durumlar için hazır bulunduruyorum.

Daha çok birebir polemiklerde kullanmak için pratikler. Polemiksiz günüm geçmiyor nerdeyse.

Bir yazı çıkartmam ortalama bir ya da bir buçuk saatimi ve yine ortalama 3 ya da 4 oturumumu alır. Bu bir buçuk saat, ufak tefek konuyla ilgili araştırmalarımı da kapsar.

Son zamanlarda daha az yazdığım doğru, bunda bu hızlı yazmanın da etkisi var bence.

İlk yazılarımı Word dosyası haline getirirken otomatik düzeltmede çok sayıda altı kırmızı çizgili sözcük oluyordu. Son zamanlarda bu sayı yok denecek kadar azaldı.

Yazmak bedava. Telefon hafızasında hacim kaplaması dışında bir masrafı yok gibi. Getirisi ise hiç yok. Yazmaya devam edeceğim. Telefon da çökse, Whatsapp da çökse, Twitter da çökse, Telegram da, Gmail de, Blogger da çökse, ben yazmaya devam edeceğim.

Ne tür yazıyorsunuz diye soran arkadaşa cevabım, "Onu da yazacam," şeklindeydi. Bu yazı onun yazısı.

Her şey bir yana, yazmak değişime hizmet etmiyorsa, insanları düşünsel ya da fiziksel olarak harekete geçirmiyorsa, BOŞ iştir.

 

 faxri078@gmail.com