Pozantı, Ulukışla ve Niğde Hattında Kuvayı Milliye Direnişi Gizli Belgeleri (1916-1921)

Tarihte, "Bir devrin battığı yerde", üç kıtada 600 yıl hüküm süren, Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış ve "Asya’dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu" coğrafyasının çevresi; İstanbul, İzmir, Antalya, Mersin, Adana, Antep, Van vb. yerler, emperyalist ülkeler tarafından kuşatılmıştı. İşgalci birlikler, Orta Anadolu'nun içlerine dek ilerlemişti. Hatta düşman birlikleri, Ankara’nın Polatlı ve Haymana ilçelerine dek gelmişlerdi. Birinci Paylaşım Savaşı (1914-1918)'nın tam da ortalarında, emperyalist İngiliz ve Fransızların, aralarında gizli bir anlaşma yaptıkları anlaşılmaktadır. Birinci Dünya Savaşı devam ederken, yapmış oldukları bu gizli antlaşması kapsamında; Osmanlı’nın Güney Cephesi (Kilikya-Çukurova Bölgesi)'ni paylaşmak için, 1916’da İngilizler ve Fransızlar arasında imzalanmış olan Sykes-Picot Antlaşması'nın ardından, bölgeyi işgal etmeye başladılar.

Ardından da Osmanlı toprakları, Sevr Antlaşması ile resmen paylaşıldı. Sevr Antlaşması, Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu Hükümeti arasında, 10 Ağustos 1920’de; Fransa'nın başkenti Paris'in 3 km batısındaki, Sevr banliyösünde bulunan Seramik Müzesi'nde imzalanmış antlaşmadır.

Emperyalistler, Türklerle ilgili bir gerçeği bilmiyorlardı oysa; Özgür ruhlu, "Şu Çılgın Türkler" hakkında, az bilgi sahibi idiler anlaşılan. Göçebe ve yerleşik zamanlarda bile, binlerce yıldır, kesintisiz ve düzenli devlet, ordu, maliye ve tımar geleneği olan Türkler, bu emperyalist esarete boyun eğemezdi. Kutsal vatanın işgal edilmiş tüm topraklarında olduğu gibi, Anadolu’nun güney cephesinde doğal bir güvenlik kuşağı olan Toros Dağları ve (Büyük İskender'in bu yoldan güneye geçişinde de görüldüğü üzere) Orta Anadolu'yu Kilikya-Çukurova'ya bağlayan Çakıt Vadisi ve Gülek Boğazı'nın stratejik özelliğinin ve Anadolu insanının özgür, bağımsız ve vatansever direniş karakterinin farkında değildi, sömürgeci ve istilacı, vahşi kapitalist düşmanlar.

Mavi gözlü komutan, istihbaratçı, diplomat, iyi insan, toplumbilimci, diplomat, devlet adamı, demokrat, çağdaş, fen ve bilimi önemseyen, yalnız aksakal bilge derviş olan Mustafa Kemal Atatürk gerçeği, düşmanları korkutmuş; dostlara, Anadolu insanına ve tüm mazlum halklara umut ve esin kaynağı olmuştur.

Mustafa Kemal'in Harp Akademisi'nden 11 Ocak 1905’de beşinci olarak mezun olup, 7. Erkânı Harp Yüzbaşısı rütbesiyle gittiği Şam’da; "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"ni kurdu (1906). 2. Meşrutiyet ilanı ve 31 Mart 1325 (13 Nisan 1909) Olayı’nın başkahramanı olan İttihat ve Terakki Partisi ve Alman hayranlığı ile bilinen yöneticileri Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa’nın, Mustafa Kemal’i İstanbul’dan (Saray'dan) uzaklaştırma girişimleri sonunda, 1 Temmuz 1909 tarihinde, Yemen Asir Jandarma Komutanı olarak görevlendirilmesi ardından, Mustafa Kemal yeni görevi için yola çıktı.

Kilikya coğrafyasını (Yemen, Lübnan, Suriye, Filistin ve Trablus’a - 1911) giderken ve dönerken, bölgeyi tanıyan, çevreyi iyi bilen Osmanlı Ordusu İstihbarat Subayı Kolağası Mustafa Kemal, daha sonra da Anadolu’da başlayan direnişlerin Başkomutanı Albay Mustafa Kemal Paşa'nın talimatıyla, birbirinden bağımsız olarak direnen Yerel Bölge Kuvayı Milliye Milisleri ve Milli Müfrezeler, hemen direnişe geçtiler.

Bunlardan biri de, Kuvvayı Milliye Pozantı Cephesi'ydi. Niğde, Bereketli Maden (Çamardı), Ulukışla, Çiftehan, Pozantı, Gülek, Belemedik, Karaisalı, Gökbez, Tekir, Karboğazı, Seyhan ve Çakıt Irmağı Vadisi'nde, Toros Dağı yamaçlarında ve Kilikya-Çukurova hattında, önce yerel olanaklarla direnişler başlamıştır. Bu tarihten (1918) itibaren, bölgede küçük küçük de olsa, yurtsever Yörükler müfrezeler, Türkmen firariler, milisler ve Kuvayı Milliyeci gruplar, bölgede Fransız ve İngiliz işgalcilerine ve onların kışkırttığı Ermeni milislere karşı direnmeye ve aralarında örgütlenmeye başladılar. Merkezi disiplinle, düzenli ordu ile savaşmanın bu direnişleri başarıya götüreceğini savunan Mustafa Kemal Paşa, daha Samsun'a çıkmadan önce (19 Mayıs 1919), Kuvayı Milliye Müfreze Komutanları ve Niğde 11. Tümen Komutanlığı ile görüşmeler ve destek yazışmaları yapılmaya başlandı.

Kilikya Cephesi'nde, 1 Nisan 1920'de Şahinbey öncülüğünde başlayan Antep Direnişi ve 12 Şubat 1920’de Sütçü İmam öncülüğünde başlayan Maraş Direnişi ve öteki direnişler birbirini izledi.

Anadolu’nun her yanında başlayan Kuvayı Milliye direnişleri, giderek düzenli orduya dönüştü ve merkezi olarak Müdafaai Hukuk Cemiyeti ve Milli Ordu olarak, bütün vatan sathında, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde, Ulusal Kurtuluş Savaşı verildi.

Emperyalizme karşı ilk kez bağımsızlık savaşı kazanıldı. 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile bu zafer taçlandırıldı. Ve 29 Ekim 1923'te, Türkiye Cumhuriyeti ilanı resmen tüm dünyaya duyuruldu.

İlk Cumhurbaşkanı ise, TBMM tarafından oybirliği ile Mustafa Kemal Atatürk seçildi. Kurtuluştan kuruluşa giden bu kutsal yolda, ilk adım ve ilk kıvılcım görüldü. Ardında da Cumhuriyet Devrimleri, toplumsal ilerleme ve demokrasi yolunda kararlı adımlar atıldı.

29 Ekim 2023, miladi bir yıldır. Cumhuriyetimizin 100. Yılı'dır. Aradan bir asır geçti.

Yüzyıl önce, her coğrafyadan vatansever Anadolu insanının, tüm vatan savunmasındaki özverili direnişinin bu hattında (Batı Kilikya-Pozantı Cephesi) Kuvayi Milliyeci Milislerin kahramanca direnişleri ve Pozantı, Ulukışla ve Niğde Milli Müfreze yiğitlerinin destan yazan zaferlerinin öyküsünü ve her cephenin tarihi, kronolojik bir sıra dahilinde, kendi aralarında ve üst komuta kademeleriyle olan "ÇOK GİZLİ" yazışmaların deşifresi olan bu belgeler, aynı zamanda, Tekelioğlu Sinan Bey'in, Batı Kilikya-Çukurova yöresinde verilen Milli Mücadele'ye ilişkin, Kuvayı Milliye Komutanı sıfatı ile yazmış olduğu resmi ve özel hatıraların, Ulukışla-Pozantı Cephesi ile ilgili yazışmalarından örnekler yer almaktadır.

Pozantı-Belemedik'e yapılan baskın sonrası, Karboğazı kuşatmasında, Adana'dan gelen ve iyi derece Fransızca bilen Süvari Müfrezesi Komutanı Besim Albayrak ve Pozantı Kuvayı Milliye Müfreze Komutanı Şemsi Alpagut, Ulukışla Müftüsü Mehmet Bahaeddin Efendi, Uğur Ünal (Sümer Ünal'ın dedesi), Gökşen Ağa (Yakup Gökşen) ve köylülerden oluşan gönüllü birlik direnişe başladı. Fransızlar, daha önce yaptıkları keşfin ardından Ulukışla'ya gelerek, Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı'nda saklanan silah, hububat ve erzaklara el koymak üzere, trenle Adana-Pozantı'dan yola çıktı. Fransız birliğinin Ulukışla'ya geleceği istihbaratını alan Ulukışlalı Kuvayı Milliye Müfrezesi, Çiftehan yakınlarında bulunan, çelik demiryolu köprüsünü kendi yaptıkları dinamitle havaya uçurarak, Fransızların Ulukışla'ya gelmesini önlediler. Ardından da, Fransız Komutan Binbaşı Pierre Mesnil ve istihbaratçı eşi Edrige Aubry'i, Pozantı Belemedik direnişi sonrası, Karboğazı mevkisinde esir aldılar.

Bu cephe savaşında; Fransız Komutan Mesnil'in özel notlarından edinilen bilgilere göre, Fransız birliği içinde zorunlu savaşan Tunuslu Berberi Müslüman askerlerin, Türklerden yana tavır alması önemli bir nottur. Teslim alınan Mesnil, Ulukışla üzeri, Kayseri'ye götürüldü. Eşi Edrige ise, önce Şemsi Alpagut'un Ulukışla'daki evinde misafir edildi. Ardından da Kayseri'ye gitti. 20 Ekim 1921'de imzalanan Ankara Anlaşması üzerine, serbest kalarak eşiyle birlikte Fransa'ya döndü. Binbaşı Pierre Mesnil, 24 Haziran 1924’te, Fransa'da Kablentz kentinde öldü. Binbaşı Mesnil ve eşi Edrige, Fransa'dan Ulukışla'ya, Şemsi Alpagut ailesine gönderdikleri mektuplarda, "İnsan Hakları ve Uluslararası Hukuk Kurallarına bağlı, Başkamutan Mustafa Kemal Atatürk ve tüm Türklerin konukseverliği, Kayseri'de tutsak oldukları günlerde, Türklerin kendilerine esirliklerini unutturduğunu vurgulayan, övgü ve saygı dolu güzel sözler" yazdılar.

Tam Bağımsız Türkiye Savaşımında şehit ve gazi olan, tüm bilinen öteki adsız kahramanları saygıyla anıyoruz, yeniden...

Türklerin binlerce yıllık özgür ve bağımsız devlet geleneği ardından, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet Devrimleri ışığında; korkmayan, sönmeyen, susmayan ve yeniden kendi küllerinden doğan, Kurtuluştan Kuruluşa giden bu kutsal yolda böyle başladı, 100. Yılı'nı kutlamaya hazırlandığımız Türkiye Cumhuriyeti'nin bir asırlık sevdası...

Not: Bu kitaba kaynak olan, belge ve bilgilerin çoğu: TC Genel Kurmay Personel Başkanlığı, Askeri Tarih ve Stratejik Etüd (ATASE) Daire Başkanlığı, (Kuvayı Milliye Kilikya Komutanı Tekelioğlu Sinan Bey’in Günlüğü) adlı dosyadan alınmıştır. Bu kitabın meydana gelmesinde, katkıda bulunan herkese teşekkür ederim. İyi ki varsınız...