Yaşamımızı ve geleceğimizi tehdit eden ve adaletsiz gelir dağılımı sistemi olan vahşi kapitalist üretim ilişkisi, yeni ve onarılmaz krizlerin müjdecisi mi? Bu krizden kurtulmak olanaklı mı? Sorunlar yumağına dönüşen bu krizden kurtulmak ya da en az zararla dönmek için, çözüm yolları nelerdir? Yenilen kazıkların bileşkesi olan yaşamsal ve toplumsal deneyimlerden ders alma zamanı gelmedi mi? Tüm bu soruların yanıtını düşünmek ve çözüm üretmek için, farklı alanlarda çalışmalar yapan özverili bilim insanları ve örgütlü bireylerin varlığı; biraz da olsa, geleceğimize yönelik umut ve ütopyamızı yitirmememiz gerektiği konusunda, yüreğimize su serpmekte ve “biz bunun da üstesinden gelebiliriz” dedirten güzel çalışmalara tanık olmaktayız, yeniden...

Bugünlerde şiir ve gezi kitapları yanı sıra, araştırma ve derleme kitapları da okumaktayım. Geçtiğimiz günlerde, Kadıköy’de Penguen Kitabevi’nde yapılan bir söyleşi ve imza gününe katıldım. Gaziantep Üniversitesi, İslahiye İİBF Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferit Serkan Öngel ve Dr. Uygar Dursun Yıldırım’ın yazıp derlediği ve kolektif bir çalışma ürünü olan ‘Krize Karşı Kooperatifler’ adlı kitap tanıtım, söyleşi ve imza gününde, yazarlar ve kitap içinde makalesi olan genç araştırmacıların, bu özgün eser konusundaki açıklamalarını dinledim. Çok faydalı bilgileri ile bizleri aydınlatan bu genç kalemleri kutluyorum. Bu kitabı okumanın mutluluğunu yaşıyorum. Kooperatifler, Deneyimler, Tartışmalar ve Alternatifler başlığı altında, ciddi bir inceleme ve araştır ürünü olan bu kitap, örnekler konusundaki kimi eksiklerine karşın; yerel yöneticiler başta olmak üzere, sendikacıların ve krize karşı çözüm yolu arayan politikacı ve herkesin mutlaka okuması gerekli bir başyapıt olduğu konusunda iddialıyım.

Son 40 yılda yaşanan olumsuz gelişmeler, örgütlü bireylerin acı çektiği ve örgütsel ilişkilerin hızla çözüldüğü bir dönemin önünü açtı. Bu çözülme, ezilenlerin binbir mücadele ile oluşturdukları birlik, sendika, kooperatif ve siyasal yapılanmaların güç kaybetmesine neden oldu. Kapitalizm krizini, geniş halk kesimlerinin toplumsal mücadeleler üzerinden elde ettiği kimi kazanımları ortadan kaldırarak aşmaya çalışırken, toplum bir yandan birlikte kolektif hareket etme kabiliyetini ve dayanışma zeminini yitirmeye başlamış, diğer yandan da bu olumlu hareketlere olan gereksinim artmıştır. Son dönemde bazı belediyelerin ve girişimci üreticilerin öncülüğü ve katkısı ile somutlanan deneyimler, Anadolu’da kurulan üretim kooperatifleri, büyük kentlerinin semtlerinde kurulan tüketim kooperatifleri, alternatif kamusallıklar ve dayanışma zeminleri de, krize karşı kooperatifçilik örneği ile yeni çözüm olanaklarına işaret etmektedir. Ya da, sağlıklı ve adil yaşam için “kendi kendine yardım hareketi” olarak da tanımlanan, “yeniden kooperatifçilik” hamlesinin farklı, örnek, geçmişten ders çıkaran alternatif çözüm arayan girişimleri, mercek altına alma yollarının bir reçetesidir bu çalışma. Bu disiplinle, tüm ilgili kesimlerin mutlaka okumasını öneriyorum…

Bu çalışma dayanışma, birlik ve mücadeleyle yaşamı kurmanın gücüne inanmaktan vazgeçmeyenlere ithaf edildiği, kolektif bir çabanın ve iş bölümünün ürünüdür.

Bu bağlamda yapılan bu kolektif çalışmada emeği geçen akademisyenlerin makalelerinden özet bilgileri şu başlıklarda toplamak mümkün:

Uygar Dursun Yıldırım; “Devlet, Yerel Yönetim, Kooperatif İlişkileri ve Alternatifler” başlığı altında; Belediyeler ve Kooperatifler ekseninde, Türkiye Tarımında alternatif kamusallık deneyimleri, olanaklar ve sınırları, rakamlar anlatmaktadır.

Çağatay Edgücan Şahin; Türkiye Tarımının güncel sorunlarının çözümünde, kooperatifler bir model olabilir mi? Fırsatlar ve handikaplar üzerine düşüncelerini, araştırma ve incelemelerini örneklerle anlatmaktadır.

Ergül Ballı; Türkiye’de tarımsal kooperatifçiliğin gelişimi ve Fiskobirlik hakkında tarihsel bir değerlendirme yapmaktadır. Fındık üretiminde dünyada en önde olan Türkiye’nın, Fiskobirlik’in önemini yitirmesi sonucu, hem dünya pazarında ve hem de üretici cephesinde, zamanımızda kötü bir örnek olduğunu vurgulamaktadır.

F. Serkan Öngel; Sendika kooperatif ilişkileri, deneyimler, sendikaların yatırım faaliyetleri, özgün bir deneyim olarak DİSK’e bağlı eski T. Maden-İş Sendikası’nın başkanı Kemal Türkler girişimiyle kurulan Mites, Migsan, Mipaş ve Gönen Kooperatiflerinin deneyimleri, işçi sınıfının oluşum sürecinde sendikalar ve kooperatifler, Mülkiyet meselesi ve kolektif yatırımları, Tüketim kooperatifleri ve onların faaliyetleri, Dünyada sendika ve kooperatif ilişkileri, Türkiye’de sendika ve kooperatif ilişkileri, Sendikalar ve kooperatifler emekçi halkın örgütlenme sürecinin de temel öznesi olabileceğini, pek çok deneyimler üzerinden hareketle inceleyip, titiz bir akademisyenin doktora tezi gibi belgelendirerek sunmaktadır.

Can Şafak; T. Maden-İş Sendikası ve Halk Sektörü Tartışmaları (1973-1974) örneklerinden hareketle, 1973 genel seçimlerinde CHP’nin başlattığı alternatif ekonomik model uygulaması olarak tanımladığı “Halk Sektörü ve Kooperatifçilik” tartışmaları; DİSK, Yol-İş, Koy-Koop ve pek çok sendika ve sivil toplum kuruluşlarının; Halk Sektörü ve Kooperatifçilik ile planlanan, halkın kendi yönetiminde, kendisini üretici duruma getirmesi her bireyin tasarrufa katılma payı ve üretim mülkiyeti oranından bağımsız olarak yönetimde, “eşit işe ve eşit etkinliğe” sahip olmaları üzerine, “Halk Sektörü” başlıklı alternatif deneyim ve çözüm örnekleri sunmaktadır.

Radiye Funda Karadeniz; “Küreselleşme ve AB sürecinde Kooperatifler” başlıklı araştırmasında, Ulusal Kooperatiflerden Neoliberal Kooperatiflere ve küreselleşme sürecinde kooperatiflerin dönüşümü, Küresel ekonomik düzen ve kooperatifler, Küreselleşme sürecinde kooperatiflerin stratejileri, kooperatiflerin dönüşümü üzerine tartışmalar, Dünya ekonomisinin % 15’ini kontrol eden ve dünyadaki istihdamın %10’unu karşılayan kooperatifler, günümüzde dünya ekonomisinde etkili sektörlerden biri durumunda olan kooperatiflerin, kapitalizmin yarattığı rekabet ve yeni pazar arayışları sonucunda kooperatifler özünden saptırıldı ve küresel sermayenin bir çarkı olarak işlemeye başladığını, bu bağlamda da pek çok kooperatifin ve yöneticilerinin kötü örneklerle anılması, sektör olarak kooperatifçiliğin krizden çıkış için, alternatif olmasında asla engel olamayacağını vurgulamaktadır.

Mehmet Cevdet Yıldırım; “Avrupa Birliği ve Kooperatifler” başlıklı araştırmasında, Avrupa’nın referansı olan Dünya Kooperatifçilik Hareketi, Kooperatiflerin AB düzeyinde temsili, AB’nin kooperatiflere yaklaşımı ve Kooperatiflerin Türkiye’deki durumu üzerine yaptığı çalışmada dikkate değer.

Göktürk Kalkan; Kooperatiflerde Kurumsal Yönetim üzerine titiz bir incelemede bulunmaktadır. Kalkan ayrıca, kurumsal yönetim tanımlaması ve ilkeleri, Sorumluluklar, Adalet ve eşitlik, Şeffaflık, Hesap verebilirlik, Kurumsal yönetim, dış ve iç kontrol mekanizmaları, kooperatiflerin tanımı ve ilkeleri, Geleneksel kooperatiflerin doğasında olan sorunlar, Kooperatiflerde kurumsal yönetim modelleri, Kooperatiflerin kurumsal yönetimlerinin diğer sermaye şirketlerinden farklı özellikleri üzerinde örneklemelerle yaptığı açıklamalar, bize kapitalist krize karşı; deneyim, tartışmalar ve alternatif çözüm olarak kooperatifçilik örgütlemesini göstermektedir.

Sonuç olarak; Neoliberal küresel ekonomik düzen; halkların sağlıklı ve yaşamsal üretim ve tüketim sistemlerinde örgütlü birey olmalarını engellemek için, kooperatifçilik çalışmalarını saptırmakta, var olan kooperatifleri çıkarcı kurumlar olarak göstermekte ve başarılı örnekleri olan ve bu yönde girişimde bulunan kişi ve kurumları yasal ve başka yöntemlerle cezalandırmaktadır.

Oysa, Wallerstein tarihe not düşüyor: “Krizdeyiz, kapitalizm sonuna geliyor.” Ve Robin Murray şöyle diyor: “Zamanın ruhunun kooperatiflere doğru bir dönüşüm olduğunu gösteren işaretler çoğaldı.” Emek, Sevda ve Vatan Şairi Nâzım Hikmet ise, tüm kooperatif sevdalısı girişimcileri ve halkı selamlıyor: “Hep bir ağızdan türkü söyleyip/ hep beraber sulardan çekmek ağı/ demiri oya gibi işleyip hep beraber/ hep beraber sürebilmek toprağı/ ballı incirleri hep beraber yiyebilmek/ yârin yanağından gayrı her şeyde/ her yerde/ hep beraber/ diyebilmek için.”

Hep beraber ve her şeye karşın, olumlu örnekleri ile dikkat çeken çalışmalarda var; “İzmir Büyükşehir Belediyesi Tire Süt Kooperatifi”, Isparta’nın Keçiborlu ilçesine bağlı Kuyucak köyünde, kadın girişimcilerin kurduğu “Lavanta Kokulu Köy Kooperatifi”, Tunceli’nin Ovacık ilçesinde kurulan “Munzur Üretim Kooperatifi, “Kadıköy Tüketim Kooperatifi” ve başka örnekleri olan çalışmaların, Trakya ve Anadolu’da yaygınlaşması; deneyimler, tartışmalar ve alternatif örgütlenmelerle, krize karşı Kooperatifler çözümünü, yaşam dayatmaktadır. Bu bağlamda; yerel yöneticiler, sendikacılar, halktan yana çözüm arayan politikacılar, sivil toplum kuruluşları, tüketici ve üreticiler, krizden kurtulmak için çözüm arayan bireyler, kooperatif çatıcı altında örgütlenmenin tam zamanı. Yarın geç olabilir.

Krizin reçetesi, ‘Kooperatifler’ kitabında... Emeği geçen bu genç kalemleri kutluyorum. Seçkin kitapçılarda ve internet satış noktalarında. Bu başucu yapıtı mutlaka okuyunuz.

(F. Serkan Öngel & U. Dursun Yıldırım, Krize Karşı Kooperatifler, İstanbul: Nota Bene Yayınları, Kasım 2019)