Gönen’in geçmişi Milattan Öncesi'ne dayanmaktadır. Bölgede yapılan kazılarda çok sayıda mozaik, madeni para, yazılı kitabeler çıkartılmıştır. Bölgede bulunan kaplıcalar, tarihsel süreç içerisinde de bilinir ve ünlü şifa otağı olarak anılır. Hatta bölgede bulunan kitabelerde, Gönen’in adı ‘’Sıcak Su Şehri’’ olarak geçmektedir.

Salı günleri kapalı pazar yerinde kurulan, “Gönenli Kadınlar Oya Pazarı” mutlaka görülmesi gerekli insan manzarası ile süslü ve renklidir.

Gönen. Balıkesir'in bereketli bir ilçesidir. Balıkesir’e uzaklığı 104 km’dir. Bandırma'ya ise, 45 km uzaklıkta bulunur. Ulaşımı hem, İstabul'dan hem de Bandırma üzerinden oldukça kolaydır. Gönen’de çok sayıda tarihi yapılar ve doğal güzellikler bulunmaktadır. Özellikle Gönen Kaplıcaları çok popülerdir. Çeşitli hastalıklara derman olan bu kaplıcalar nedeni ile ilçe “Şifa Şehri” olarak da adlandırılmaktadır.

Termal turizm potansiyeli ile ülkemiz sağlık turizmine önemli katkısı olan Gönen; şimdilerde ise; hayvancılık, sulu ziraat, arıcılık, süt ve süt ürünleri, pirinç, zeytincilik ve Oya Pazarı ile sesini daha çok duyurmaktadır.

Gönen’de güven içinde gönenmenin tam zamanı… Balıkesir’in varsıl ilçesi Gönen’de; ünlü öykü yazarımız ve Türk dilinin halkçı aydını Ömer Seyfettin (36) sofrasında, alternatif termal turizmin yüz akı, iğne oyası işleyen güzellerin elinden bir tas Gönen ayranı ve gençlik iksiri şifalı acı sebil su içmenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyorum, yeniden.

Gönen Güneşli Köyünde, köy konağında kahvaltı ve Ege- Antep mutfağı var. Gönen Roman Mahallesinde sepetçi ve süpürgeciler yanı sıra, müzisyenlerin renkli yaşamları bir zenginlik olarak sürmektedir… Ömer Seyfettin’in köyü Karalar Çiftliği, Kaşağı hikayesinde anlatılan yer olarak önemini koruyor. Ekşidere Dağ Ilıcası’nda bulunan Gençlik Çeşmesi’nden su içtik, kur havuzu ve ılıcada sağlık arayanların keyfine tanık olduk. Güvercinli Köprü, Babayaka Kalesi ve Alacaoluk Kalesi ise, bir tarihi doku olarak heybetini korumaktadır. 89 köyü olan Gönen’e 26 km uzaklıkta, Çanakkale karayolu üzerinde ve Marmara Denizi kıyısında bulunan Denizkent ve Kemal Türkler Tesisleri ise; Gönenlilerin gittiği tek “güneş-deniz-kum” özelliğinde dinlence yeri olarak, yaz aylarında dolup taşmaktadır. 

Yerel sözlü tarihçi Hikmet Küçükköse (83) ise, bize Gönen köylerinin sırdaş özelliklerini anlattı. Termal Tesisleri, Gastronomi Kültürü, Doğa yürüyüş yolu, hayvancılık ve sulu ziraatı ile öne çıkmak için yarışan Gönen; Türkmen, Yörük, Manav, Pomak, Çerkez, Gürcü, Roman, Mübadil halkların zengin düğün ve folklorik kültürünü yaşatıyor. Tabakhaneler ise; kaplıca ve ev atıklarının kirlettiği kent içinden geçen, kentte yaşayanları ve termal otellere şifa bulmak ve dinlenmek için konaklamaya gelen turistleri rahatsız eden Gönen Çayı ve çevresinin ıslahı için, marka kent özelliği taşıyan ciddi projeler gereklidir.

Kaybolan mesleklerden olan su değirmenciliği ise, Gönen’in yalnızca iki köyünde bulunmaktadır. Özellikle, yüz yıla yakın zamandır çevre köylere ve kasabalara hizmet veren Gaybular Köyündeki değirmeni besleyen su kaynağı, suyu değirmene taşıyan ark ve asırlık değirmenin taşını göndüren çark ve çevresindeki dev çınar ağaçları görülmeye değer. Değirmen taşını döndüren suyun ve değirmen taşının çıkardığı melodik sesin, akıl ve ruh sağlığına iyi geldiği bilinmektedir. Değirmenci Ana Suriye Güven (70) ise, köylerinin göç sırrını ve değirmenciliğin öyküsünü, şiir okuyarak ve türkü mırıldanarak anlattı.

Meral Sultan Harası’nda rahvan yağız atların kişnemesine tanıklık etmek ise, bir ayrıcalık olmalı… Kent içinde bulunan, mutfağında ve garsoniye hizmetlerinde ev kadınların yaptığı ev yemeklerinin tadına doyum olmuyor. Bir de ev baklavası ve gözleme yapan Gürcü hanımların etnografya müzesi özelliğindeki tadımlık yemek sunumları ise, bir başka damak tadı olarak, yeni konuklarını bekliyor… Bungolok konaklama mekanları ve özgün kahvaltısı ile nice şiirlere ve sevda öykülerine esin kaynağı olan Dereköy Alabalık Çiftliği, tarih ve eşsiz doğa manzarası ile farklı bir sunum yapıyor… Böbrek taşına iyi geldiği söylenen Acısu Çeşmesi kaynağına giden yol üzerindeki görsel doku mutlaka görülmelidir… Tescilli endemik Kandil kökü-Siklemen gibi pek çok flora ve Karaca gibi çokça fauna zenginliği olan Gönen Çayı çevresi ve çayın kaynağı, Doğu Kazdağı eteklerinde bulunan yürüyüş parkurları için, profesyonel alternatif dağ turizm özelliği olan, yeni projelerin hazırlandığına tanık oldum… Kent içinde değişik yerlerde bulunan ve Gönenlilerin sevgisini sebil eyleyen, şadırvanlı tatlı su sebil çeşmeleri ise, içilebilir temiz su hizmeti veriyor.

Öte yandan, yabancı turistlerin henüz keşfetmediği alternatif doğa, su, kültür ve tarih turizminden nasibini alamayan, termal tesisleri yanı sıra; bir tarım ve hayvancılık kenti olarak bilinen Gönen; Toplumcu gerçekçi-ulusalcı halk edebiyatının simgesi olan Ömer Seyfettin gibi çok okunan bir öykü yazarımızın, hemşehri toprağında olmanın ışığında, okuma yazma oranı yüksek ve her yaştan sanatçı yetiştiren, Gürcü kökenli Koçbayır Köyü halkı; Gönen’in aydınlık yüzü olarak, kültür ve sanat turizmine katkıda bulunuyor ve Gönenlilere ışık kaynağı hizmeti veriyor. Bu sevindirici durum, örnek bir kültür turizm potansiyeli olarak destek bekliyor… Bu içerikte profesyonel ve deneyimli bir ekip tarafından hazırlanacak belgesel film ve kitap projesinde yer alacak Gönenli sanatçı ve danışman ekip; yerel ve ulusal düzeyde Gönen sevdalısı iş ve dost çevrelerin desteğini bekliyor.

Gönen’de ve kent dışında yaşayan şair, yazar, gazeteci, sinemacı ve her daldan sanat ve kültür adamları, yerel yönetimden ilgi ve destek bekliyor… 2020 yılında yapılacak “Ömer Seyfettin 100. Yılı” etkinlikleri kapsamında, konusunda uzman sanatçılar ve yerel gönüllü grupların çalışmaları görmezcilikten mi geliniyor?

Gönen Kaymakamlığı öncülüğünde başlatılan, Üniversite, Gönen Ticaret Odası ve sivil toplum kuruluşlarının da içinde yer aldığı; bu ve benzeri çalışmaların sürdüğünü gözlemledim… Bereketli toprakları yanı sıra; şifalı ve zengin termal su kaynakları olan Gönen kenti ve köyleri için olması, keşfedilmesi ve tanıtılması gerekli alternatif turizm projelerinin kısa, orta ve uzun erimde gerçekleşmesi için; kimi acemice, sorumsuz, bilinçsiz ve olumsuzluklara karşın; özverili, heyecanlı ve gayretli adımların atıldığına da tanıklık ettim… Bu sevindirici bir başlangıç ya da yarım kalan işlerin bitirilmesi için yeniden silkiniş olmalıdır… Gönen halkının huzurlu bir ortamda gönenmesi ve marka kent olması için, hiç bir şey geç kalmış değildir… Çalışkan bölge insanının farklı sosyal yapısı ise, kültürel bir zenginlik olarak değerlendirilmelidir. Yörük, Manav ve Kafkas düğünleri yanı sıra; sepetçi-süpürgeci ve müzisyen Roman halkının, renkli yaşamı ve folklorik zenginliği, bir başka kültür turizm potansiyeli olarak değerlendirilmelidir.

Öte yandan; “Troya-Bergama-Gönen Üçgeni” içinde yer alan tarihi zenginlikler ve turizm rotaları öne çıkarılmalı, yapımı süren Çanakkale Boğazı Köprüsü bağlantılı Otoyol  güzergahı çevresinin, bölge turizmine katkısı değerlendirilmelidir. Şimdilerde ise, şehir merkezinden geçen ve kenti tehdit Gönen Çayı ve çevresi ıslahı için yapılacak çağdaş ve çevreci projeler; yerel, ulusal ve uluslararası kaynaklardan beslenmelidir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Sağlık Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Güney Marmara Kalkınma Ajansı, UNESCO, AB Fonları, DSİ, Balıkesir Büyükşehir, TURSAB, Kaymakamlık, yerel yönetim, iş çevreleri ve sivil toplum kuruluşlarının hazırlayacağı ortak projeler, yürürlüğe sokulmalıdır. “Marka Kent Gönen” olmak için, kolları sıvamanın tam zamanı… Yerli ya da yabancı turistlerin ve yatırımcıların bölgeye gelmesi, huzur ve güvenle Gönen’i tercih etmesi ve ülkesine döndüğünde, kent hakkında olumlu konuşması ve yazması için, uluslararası standartlarda bir hizmet ve konukseverlik izlenimi vermenin önemini bilerek, işe koyulmanın tam zamanı… Bu bağlamda, genç ve dinamik Gönen Kaymakamı Arslan Yurt, Üniversite, Ticaret Odası, Kent Konseyi ve Sivil İnsiyatiflerin ortak çalışmaları ile pek çok projenin gerçekleşmesi için, umut veren adımlar atılmaktadır… Termal turizm ile adı öne çıkan ve aynı kulvarda koşan pek çok kentten faklı  ve artı özellikleri olan; sağlık, huzur ve su kenti Yeşil Gönen’e yeniden gelmeniz için, pek çok neden vardır.

Bu gezi yazımın ve yıllardır üzerinde çalıştığım belgesellerimin ve kitaplarımın tematik içeriğinde ve özünde; su ve su medeniyeti, termal turizm ve su ile gelen şifadan söz edilmektedir. Aslında sulu tarım ve sulu yaşam kaynağı bakımından zengin olan Gönen’deki su kaynakları, hiçte tükenmeyecek kadar bol ve temiz değildir. Yaşam kaynağımız su da; bitmeyen ve sonsuz değildir. Su kullanım bilincini edinmez isek, su kültürünü özümsemez isek, büyük ve önüne geçilmez bir risk ve tehlike ile karşılaşacağımızı bilmeliyiz. Ailede, okullarda ve yaşamın her aşamasında bu duygu ve bilinçle hareket etmeliyiz. Yarın geç olabilir.

Belediyenin ilgisizliğine karşın; bu gezimde bana destek olan Gönen Kaymakamı Arslan Yurt, İlçe Tarım Müdürlüğü, Ticaret Odası Başkanı Ahmet Selvi, Yazar Işıl Akkoyunlu, Turizmci Yazar Gürol Demir, Öğretim Üyesi İzzet Onar, Fotoğrafçı Alpaslan Yalçınkaya, İşletmeci Bülent Uzer, Dereköylü Şair İsmail Cem Temiz (Keçecili), Paradigma Yazarı Mustafa Özcan, Konuksever köylüler ve esnaf, tüm Ömer Seyfettin dostu ve Gönen sevdalılarına sonsuz teşekkür ederim.

Bir turizm cenneti olan Anadolu coğrafyasının bir başka güzelliğini ve zengin mirasını keşfetme, koruma ve tanıtma serüvenimiz sürüyor… Dünyanın 99 haline tanıklık eden Modern Seyyah ile hayatı keşfetmeye devam ederken; 36 yaşında aramızdan ayrılan Türk Edebiyatının usta öykü yazarı Ömer Seyfettin hakkında kısa bilgilenmekte yarar vardır.

Gönenli Yazar Ömer Seyfettin

Balıkesir / Gönen’de alternatif turizm potansiyeli… Ömer Seyfettin, iğne oyası, filografi, Alacaoluk Kalesi ve tarihi çeşmelerde gezilip görülmesi gerekli yerlerdendir.

Gönen Alternatif Kültür Turizminde Ömer Seyfettin gerçeği...

Bir elimde Gönen, bir elimde Kaşağı kitabı...

Gönenliler daha farkına varmasalar da; Gönen’i gönendiren ve dünya kültür turizm mirası olarak ilçenin tanıtımına katkı sağlayacak ünlü yazar Ömer Seyfettin; sevgisini sebil eyledi, su gibi aziz olmak üzere; Anadolu Medeniyeti izinde, 7 bin yıllık geçmişi olan Türk Kültürünü öne çıkaran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü adres gösterdi. Dil bayrağımız Türkçenin önemini anımsattı. Halkçı ve ulusalcı edebiyat eseri yazmanın şart olduğunu vurguladı, yeniden.

Öte yandan, Üstad Ömer Seyfettin; çevresi kirliliklerle, sineklerle ve uyuz köpeklerle dolu olan Gönen Irmağına baktı ve bize kızdı, bir sitem yaktı: “Beni kendi zamanıma götürün” dedi. Ben de onu, ölüm tarihi olan 6 Mart 1920’ye uğurladım. Ulusal onurumuzun zaferle taçlandığı günlere…. “Keramet varsıl-akil olmakta değil, çözüm; Aksakal Bilge Derviş olmaktır. Sevgiyi sebil eylemektir. Gönen Çayı'nı kirletmeyin, suyun kıymetini bilin, su gibi aziz olun...” dedi. Oysa ben; Genç subay ve Kuvayı Milliyeci öğretmen, şair, romancı, usta öykücü ve deneme yazarı Gönenli Ömer Seyfettin’in; “Yalnız Efe”, “Harem”, “Yüksek Ökçeler” ve “Kaşağı” adlı eserlerini okuyorum, yeniden.

Ve 2020 yılında, “Ömer Seyfettin 100. Yıl Anması” etkinlikleri ve “Edebiyatımızda İz Bırakanlar” başlıklı belgesel projem kapsamında, Ömer Seyfettin özelinde, Gönen tanıtımını öne alan bir belgesel film çekmek için; kimi olumsuzluklara karşın; 3 bölümlük profesyonel bir belgesel film ve kitap çalışmasının içinde buldum kendimi… Ömer Baba, senin doğduğun bu bereketli topraklara sahip çıkanlar var elbette.

Ömer Seyfettin, memleketi Gönen'e geldiği zaman, her salı günü Gönen Oya Pazarı'nı gezen ve birbirinden güzel öykülerine ve şiirlerine esin kaynağı olan güzelliklerle beslenirdi.  "Gönlü güvercinli" Gönenli ünlü yazarımız Ömer Seyfettin’den, sevgisini sebil eyleyen bir şiirle, sizleri Gönen'den selamlıyorum, yeniden...

“Doğduğum Yer

Buralardan çok uzakta bir köydü

Beyaz, billur bir derecik içinden,

Hıçkırırdı, sevinerek geçerken.

Kenarında vardı birçok söğüdü…

Ben işte bu söğütlerin susmayan

Gölgesinde büyümüştüm. evimiz

Tenha idi; ne yabancı, ne bir iz…

Bahçemizdi yakındaki o orman.

Bir ses, “sevin! ” derdi gülen rüzgarda,

Sevinçlere yoktu orda nihayet.

Sanılırdı bu ses gümüş dallarda

Görünmeyen bülbüllerin öğüdü!

Doğduğum yer, doğduğum yer… 

O cennet, buralardan çok uzakta bir köydü!..”