Turgut Acar öykücülüğü

Dursun Özden

20-10-2019 22:53

Geçen hafta Turgut Abi ve oğlu ile birlikte öykü tadında kahve içtik, lafladık ve ağız dolusu güldük. ‘55 Soruda Turgut Acar Öykücülüğü’nü tartıştık. Penguen Oteli’nin lobisinde, “Acar” ve şiir tadındaki öykülerle “Gezi Aydınlığı”nda voltaladık, yeniden.

“Akşam alacasını giyinmiş karanlık gecesini bekliyor. Ali Usta, tümseğin kenarına çömelmiş duruyordu. Sokağa yavaş yavaş inen karanlığı okşuyordu sanki... Bu nedenle de Ali Usta’nın dertlerini anlamak olanaksızdır... Ama ben, her şeyin ötesinde öleceklerini bile gözlerinden anlarım... Nasıl mı, kırmızıdan pembeye, sonra da beyaza dönüşür gözleri...”

‘55 Soruda Turgut Acar Öykücülüğü’ kitabında, 44. soruya Acar’ın verdiği yanıt şöyle:

“Öykü kişileri iki türlüdür bende. Bir türlüsü; hiç usumda yokken, birden karşıma çıkar, ‘yaz beni’ der. Alırım ben onu, kendi kalıplarımdan geçirip yazarım. Ötekini kendim yaratırım. Her ikisinde de kişilerim huysuzdur. Başlarını alıp gitmek isterler ama izin vermem. Diyeceğim; öykü kişilerimi şımartmam. Dizginler hep elimdedir. Bazen beni yendikleri de olur, ses çıkartmam. ‘Var olsun,’ derim, arada bir. Genellikle ben de, ne dersem o olur sonuçta...”

İçinde, özünde insan olan ve toplumcu gerçekçi edebiyatın yankısı denilebilecek türden öykülerin yazarı Turgut Acar’ın öyküleri; dil bayrağımız Türkçenin zenginliği, anlaşılırlığı, duruluğu, Türk kültürü ve Anadolu insanının gerçeklerine yaslanmaktadır, ondan beslenmektedir.

Yaklaşık otuz yıldır benim de içinde olduğum; Fazıl Hüsnü Dağlarca, Salah Birsel, Ahmet Miskioğlu, Mustafa Öneş, Mehmet Başaran, Muzaffer Uyguner, Yılmaz Çongar, Anıl Merişenli, Sencer Karacalıoğlu, Necati Tosuner, Hürriyet Yaşar, Mehrizat Poyraz, Türkay Korkmaz, Nevra Bucak, M. Günay Demiray, Nevzad Odyakmaz, Lütfi Kaleli, Gülseren Engin, Mustafa Yılmaz, Tanju Akerman, Eray Canberk, Hasan Taşçı, Zeynep Aliye, Tansu Bele, Elif Sorgun gibi pek çok edebiyatçının katıldığı Kadıköy ve Bostancı ‘Edebiyat Sohbetleri’ etkinliklerinde, diğer dost ve abilerin yanı sıra, Turgut Abi’nin yeri farklıdır. Dinlemesini ve yerinde konuşmasını bilen, zamanını ayarlayan, gereksiz lakırdılardan ve dedikodulardan hoşlanmayan, ağız dolusu gülmeyi ve rakı sofrasının kurallarına uymayı seven-bilen, aksakal bir yeni zamanlar dervişidir Turgut Acar. Dadaş onuru, vakur duruşu, aydın belgeliği ve dost Anadolu insanı yardımseverliği ile göze batan Turgut Acar, yüzünü dolduran ve ağzını kapatan gür bıyıkları ve şavkıyan sevecen gözleri ile güven vermektedir çevresine.

Tüm dünyadaki savaşlar, açlar, yolsuzluk ve yoksulluklar yanı sıra, sevgide odaklanma, sevgiyi sebil eyleme, mutluluk ve güzellikler ilgilendirir Turgut Acar’ı. Ülkemizin her köşesinde ve yanımızdaki her şey Acar’ı, odak noktasından avlar ve içine çeker. Yazar anılarda yaşar ya da anıları yaşatır, yalın, süssüz, abartısız ve imge yüklü şiir tadındaki candan öykülerinde...

Asırlık öykü çınarı Turgut Acar Abi ile Ekim 2019’da yaptığım dost sohbetinde, yazı ve öykü serüvenini şöyle özetledi:

“Dursun’cuğum, yazarken asla konu bulmakta zorluk çekmem. İçinde insan olan, insan ve doğa sevgisine dayalı, daha doğrusu sevgiye dokunan her konuyu öykülendiririm. Yazarken kimseye öykünmem. Kendi bildiklerime, görüp yaşadıklarıma, saf ve yalın bir Türkçe ile büyük önem gösteririm. Bu büyük dilin tadını kâğıda dökmek için kılı kırk yararım. Öykülerimde halk dilini yeğlerim. Bunu yaparken sözcüklerin en sevimli olanlarını seçerim. Birbiriyle sevişen sözcüklerin yan yana gelmesini sağlarım. Öykü üzerine söylenecek çok şey vardır. Son söz olarak şunu derim: Öyküde söz cambazlığı, artı süsleme; özün anlaşılmasına ket vuracağı gibi akıcı olmaktan da uzaklaşır. İyi öykü sözün hasıyla yazılır.”

Tüm dünyada emperyalizme karşı, bağımsızlık ve özgürlük savaşı veren mazlum ulusların esin kaynağı Başkomutan Kemal Atatürk’ün izinde ve Anadolu medeniyeti aydınlığında; dil kirliliği ile savaşım veren ve dil bayrağımız Türkçenin arınmasından yana olan usta öykücü Turgut Acar’ın okullarda mutlaka okunması gereken acar öykülerini, haz duyarak ve doyarak okumanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyoruz, yeniden...

İyi ki varsın sevgili abim, güçlü yazar ve can dostum Turgut Acar...

(55 Soruda Turgut Acar Öykücülüğü – Turgut Acar, İkinci Adam Yayınları, 2016, s. 192)

DİĞER YAZILARI Tarihi göçlerde coğrafyanın etkisi, Türklerin göç yolu (1) 01-01-1970 03:00 Toryum şehitleri unutuldu mu? 01-01-1970 03:00 Kim dost, kim düşman? 01-01-1970 03:00 Deprem çığlığı 01-01-1970 03:00 Doğu Anadolu'nun Mümtaz Kenti: Ahlat 01-01-1970 03:00 Ersizler köyü kadınları 01-01-1970 03:00 Lanetli Kibele 01-01-1970 03:00 Turizm fotoğrafçısı Halil Tuncer hayatını kaybetti 01-01-1970 03:00 Ulukışla alternatif turizm rotası 01-01-1970 03:00 Laodikya Antik Kenti 01-01-1970 03:00 Cideli Rıfat Ilgaz sofrasındayız 01-01-1970 03:00 Rıfat Ilgaz'ın Cide'si 01-01-1970 03:00 Kör kızın aynasında mavi kuş 01-01-1970 03:00 Devrimci futbolcu Maradona 01-01-1970 03:00 Uygarlık Harikası Uygur Karızları 01-01-1970 03:00 Denizli Gezi Rehberi – 1 01-01-1970 03:00 Sudan, laik devrime koşuyor 01-01-1970 03:00 Karboğazı Geçidi'nden yükselen Bolkar Çığlığı 01-01-1970 03:00 Işığın beşiği Fethiye 01-01-1970 03:00 Camileri Kapattılar(!) Kim? Neden? 01-01-1970 03:00 Milli Mücadele'de Sovyet Desteği 01-01-1970 03:00 Gezi edebiyatı ve örnek gezi yazısı 01-01-1970 03:00 Ümit Sarıaslan'dan iki seçkin kitap 01-01-1970 03:00 Kilikya Cephesinde Milli Müfrezeler 01-01-1970 03:00 Avanoslu Selahattin'in heykeli yeniden dikildi 01-01-1970 03:00 Gezgin virüse karşı evcil ulusal önlem 01-01-1970 03:00 Anadolu'nun aydınlık yüzü: Köy Enstitüleri 01-01-1970 03:00 Yalova, yeşil bir ova 01-01-1970 03:00 Cemal Süreya hasreti 01-01-1970 03:00 Krize Karşı Kooperatifler 01-01-1970 03:00 Türk edebiyatı usta öykü yazarı Turgut Acar'ı yitirdi 01-01-1970 03:00 100. yılında Ömer Seyfettin ve Gönen 01-01-1970 03:00 Yitik medeniyete yolculuk – Troya Ören Yeri 01-01-1970 03:00 Bir Eylül anımsaması 01-01-1970 03:00 Saklı Cennet: Mustafapaşa (Sinasos) 01-01-1970 03:00