Ve zaman beklemeyi öğretti bana.

Bir şeylerden vazgeçebileceğimi, vazgeçince ruhumun hafiflediğini öğretti.

Zamanla anladım ki beklentisiz olmak, kimseden hiçbir şey ummadan yaşamak çok daha kolaymış.

Birilerinin peşinden sürüklenmektense yol ayrımlarını kendim belirlemem gerektiğini anladım.

Yapacağım hataların bedelini ödeyen ben isem, başkalarının değil kendi hatalarımın bedelini ödediğim için çok fazla dert etmemem gerektiğini anladım. Bazen rüzgâra karşı duramazsınız, akıntıya kapılıp gitmenin hafifliğini anladım.

İnsanlara konuşarak hiçbir şey anlatamadığımı, bunun plastik bir çiçeğe su verip büyümesini beklemekten başka bir şey olmadığını, sustuğumda insanların beni daha iyi anladıklarını anladım.

Düştüğümde elimden tutan yine bendim.

Ve anladım ki düşmek değil beni korkutan, düştüğümde kalkamamaktı. Asıl sorun olan en çok kime güvenmemem gerektiğini anladım.

Tekdüze giden hayatımı altüst ettiğimde altının üstünden daha güzel olduğunu anladım.

Bırakıp gidenlerin ardından ağlamaktansa onları tanıma şansına sahip olduğum için sevinmem gerektiğini anladım.

Ve en çok da, kendime güvenmem ve kendimi sevmem gerektiğini anladım.