Çok zor bir yazı

Leyla Tavşanoğlu

25-04-2021 22:48

Çocukluktan beri arkadaşsınız. Yıllar içinde ayrı düşmüşsünüz. O yurtdışında uzun yıllar çalışmış. Sen gazeteciliğin labirentlerinde debelenmişsin. Sonra gün gelmiş bıraktığınız yerden devam etmeye başlamışsınız.

Prof. Dr. Mithat Melen'le yarım yüzyıldan uzun süren dostluğumuz böyleydi. Pek çok sivil toplum kuruluşunda toplantılara katılmış, birbirimize akıl hocalığı yapmıştık. Keskin, analitik bir zekâsı vardı. Bir toplantıda konuşulanları anında özetler, ana fikrini hemen çıkarırdı.

Pek çok kez dünya başkenti Washington'da üst düzey Amerikalı bürokratlar ve siyasilerle tartışmalarımız olmuş, Türkiye algısının yurtdışında yanlış yerlere götürülmemesi için epeyce çaba harcamıştık. Bu görüşmelerde muhataplarla sert tartışmalarımız olduğunu dün gibi hatırlıyorum. Her toplantı çıkışında da kulağıma eğilir, en alaycı haliyle, "Adamları nasıl yerine oturttuk ama," derdi.

Birlikte olduğumuz bu toplantılardan bir iki anekdotu da sizlerle paylaşayım dedim. Mesela:

2002 Mayıs ayıydı. Washington'da dünyaca ünlü finans spekülatörü George Soros'un kurduğu New Century Foundation'ın (Yeni Yüzyıl Vakfı) merkezindeyiz. Masanın çevresinde ABD'nin eski Ankara Büyükelçilerinden ve New Century Foundation Başkanı Morton Abramowitz, yine ABD'nin eski Ankara büyükelçileri Mark Parris ve Mark Grossman var.

Bu tip toplantılarda Türk ve ABD tarafı karşılıklı oturup bol bol tartışır. Mithat ve ben karşımızdakilere Türkiye'de AKP'nin yeni kurulmuş bir siyasi parti olmasına rağmen gittikçe güç kazandığını söylüyoruz. Washington'ın da AKP'ye ciddi destek verdiğini, bunun son derece yanlış olduğunu anlatıyoruz; hatta bir ara şöyle bile söylüyoruz:

"Bakın, böyle yaparsanız ilerde sizin de Türkiye'nin de başına büyük dertler açacaklar."

Bu sözleri duyan Abramowitz'in yüzü öfkeden kıpkırmızı oluyor. Yerinden fırlıyor: "Bilmem farkında mısınız ama AKP yüzyılın projesi."

Valla pes. Bu kadar açık bir itirafı ilk kez duyuyorduk. Mithat'la bakıştık. Anlaşılan toplantı sona ermişti.

Dışarı çıktık.

Kadim dostumla daha bunun gibi nice görüşmeler yaptık, ancak sözlerimiz sağır kulaklara çarpmaktan başka işe yaramadı. Son derece iyi yetişmiş, parlak bir beyin olan dostum Mithat Melen, zaman içinde Türkiye'yi kuşatan vasatın altı değerlerin ya da değersizliklerin kurbanı oldu.

Son aylarında bana söylediği bir söz var ki hiç kulaklarımdan gitmeyecek:

"Galiba sen haklıymışsın. Vasat altı bu toplum için bunca mücadele vermeye değmezmiş."

Üzgünüm. Geçtiğimiz yılın kasım ayında ebedi istirahatgâhına defnettiğimiz Prof. Dr. Mithat Melen bir daha geri gelmeyecek. Onun gibi parlak beyinleri öğüten bu sistemi yaratanlar ve ayakta tutanlar utansın.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden Ahmet Altan kararı Salih Bolat'tan: O günden bugüne... Türkiye'de vaka sayıları gerilemeye başladı, ölümler hâlâ yüksek Mehmet Ferah'tan: Şaşı topal bir sevgi Hrant Dink cinayeti davasından çıkan karar memnuniyet yaratmadı: 'Sis perdesi aralanmadı'
DİĞER YAZILARI Okyanus ötesi rüşvet iddiaları 01-01-1970 03:00 Depremle gelen depremle mi gider? 01-01-1970 03:00 Din, kumar, kabadayılık, tekmili birden 01-01-1970 03:00 Kleptokrasi ya da Hırsızlar Yönetimi 01-01-1970 03:00 Kıbrıs usulü boşanma 01-01-1970 03:00 Usta ile Kukla 01-01-1970 03:00 Kırk iki yıldır aynı film 01-01-1970 03:00 Beyni bıngıldayanlar ve Covid-19 01-01-1970 03:00 Corona günleri macerası 01-01-1970 03:00 Gerçekle hayal arasında... 01-01-1970 03:00 Neden ille de doğalgaz? 01-01-1970 03:00 Alperenler, bozkurtlar, ülkücüler ve ötesi 01-01-1970 03:00 Geçmişe yolculuk: Aylardan Haziran 01-01-1970 03:00 Kutsal devlet adına... 01-01-1970 03:00 Covid ve bir çiçeğin ömrü 01-01-1970 03:00 KKTC lideri hayal âleminde mi yaşıyor? 01-01-1970 03:00 Gençler siyasete neden ilgi duymuyor? 01-01-1970 03:00 ABD, Ortadoğu’da savaş tercihini mi kullanacak? 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin enerji kaynağı arayışı 01-01-1970 03:00