Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), cezaevindeki Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay'ın "seçilme hakkı" ve "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiği yönünde karar vermesinin ardından, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu.

'Şu an itibarıyla Yargıtay'ın aldığı karar asla bir kenara atılamaz'

Özbekistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargıdaki krizle ilgili şöyle konuştu:

Her şeyden önce Yargıtay'ın bir yüksek mahkeme olduğunu herhalde kimse inkâr edemez. Anayasa Mahkemesi bu noktada maalesef birçok yanlışları da arka arkaya yapar hale geldi. Bu da bizi ciddi manada üzmektedir.

Şu an itibarıyla Yargıtay'ın aldığı karar asla bir kenara atılamaz, itilemez. Anayasa Mahkemesi'nin kararına karşı Yargıtay da şu anda demiştir ki, 'Sen yüksek mahkemeysen ben de yüksek mahkemeyim ve yüksek mahkeme olarak da şu anda sizinle ilgili bir yaptırımı ben de talep ediyorum'. Bu talebinin gereğini bekliyor ve bu talebine karşı bunun gereğini yerine getirecek olan merci neresiyse o merciden bu talebini istiyor. Bu parlamentoysa parlamentodan istiyor.

'Parlamentomuz ağır hareket ediyor'

Şimdi Can Atalay'ı alın koyun bir kenara. Bundan önce yine benzer şeyler maalesef oldu.

Parlamentomuz da bu konularda ağır hareket ediyor. Yani birçok terörist parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılması süreci geciktiği için kaçtılar, yurtdışına çıktılar. Bunların bu kadar ağır ele alınmaması gerekiyor. Çok seri kararla bu işlerin bitirilmesi lazım.

Seri olarak bu adımlar atılmayınca ondan sonra bakıyorsunuz birisi Amerika'da, birisi Almanya'da, birisi Fransa'da meydana çıkıyor. Ondan sonra da oralardan Türkiye'yi tehdit ediyorlar. Benim ülkem yurtdışına kaçmış sapıkların tehdidiyle karşı karşıya kalmamalı, kalamaz.

'Birilerine şirin görünmenin anlamı yok'

Anayasa Mahkemesi de bu konuyla ilgili olarak Yargıtay'ın attığı bu adımı hafife de alamaz, almamalıdır. Eğer partimden bazı arkadaşlar da burada Yargıtay'ı yerip Anayasa Mahkemesi'ne övgüler düzüyorsa onlar da yanlış yapıyorlar. Bizim 'birimiz hepimiz, hepimiz birimiz' anlayışıyla hareket etmemiz lazım. Buralarda kalkıp da birilerine şirin görünmenin anlamı yok.

Son olarak, şunu da vurgulamak isterim ki, Anayasa yapma yetkisi Yüce Meclisimizindir ve bu yetkisini devredemez. Kimse de milletin iradesi ile oluşmuş meclisin bu mutlak yetkisine el uzatamaz.

Erdoğan'dan yeni açıklama: "Biz bu tartışmada taraf değil hakemiz"

Özbekistan dönüşü uçakta Anayasa Mahkemesi-Yargıtay krizine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe'de düzenlenen Atatürk'ü Anma Programı'nda konuyla ilgili bir açıklama daha yaptı.

Erdoğan, şunları söyledi:

Yargı kurumlarının kararları da tartışılabilir. AYM'den Yargıtay ve Danıştay'a kadar katılmadığımız kararları olmuştur. Bu defa farklı bir sorunla karşı karşıyayız. Türkiye'de, yüksek mahkemeler dahil hiçbir organ, hiçbir kurum layüsel değildir, eleştirilemez değildir.

Anayasa'nın 104. maddesi, Cumhurbaşkanı olarak bize yürütmenin başı olmanın yanında, devlet başkanı sıfatıyla devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin etme görevi de vermektedir. Biz bu tartışmada taraf değil, hakem konumundayız.

'Darbecilerin Türkiye'ye biçtiği gömlek 2023 Türkiye'sine artık dar gelmektedir'

Yargının iki kurumu arasındaki yetki tartışmasının çözüm yeri anayasadır, yasalardır. Ancak mevcut anayasamız ve yasalarımız, bu konuda yetersiz kalmaktadır. Darbecilerin bundan 41 sene önce Türkiye'ye biçtiği gömlek, yapılan 20'yi aşkın tadilata rağmen, 2023 Türkiye'sine artık dar gelmektedir.

Yeni anayasa meselesini ısrarla gündemde tutmamızın, günlük siyaset söylemi değil, hayati bir konu olduğu, bu vesileyle herhalde daha iyi anlaşılmıştır.

Devletin başı olarak, kurumlarımız arasındaki görüş ayrılığının bir anayasa ve sistem krizi haline dönüşmesinin önüne geçecek adımları süratle atacağız. Hem yüksek yargı kurumlarımızın temsilcileriyle, hem yetkinliği herkesçe kabul edilen hukukçularımızla görüşerek meseleye bir hal yolu muhakkak bulacağız.