İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkındaki 2 yıl 7 ay 15 günlük mahkûmiyet kararı sonrası, 6'lı masanın liderleri Saraçhane'de bir araya geldi.

CHP Genel Başkanı Kemal KılıçdaroğluİYİ Parti Genel Başkanı Meral AkşenerDEVA Partisi Genel Başkanı Ali BabacanGelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet DavutoğluDemokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve doktor randevusu nedeniyle mitinge katılamayan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu temsilen Genel Başkanvekili Sabri Tekir mitinge katılanlar arasında yer aldı.

Türkiye'nin farklı yerlerinden gelen Millet İttifakı'nın belediye başkanları da Saraçhane'de halkı selamladı.

"16 milyon İstanbullunun iradesine sahip çıkmak için Saraçhane'deyiz!"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yayını paylaştığı tweetinde, "Millet İttifakı olarak 16 milyon İstanbullunun iradesine sahip çıkmak için Saraçhane'deyiz! Bizim mücadelemiz adalet mücadelesidir" ifadelerini kullandı.

İmamoğlu: "Milli irade kendilerinden yana bir karar verirse hiç sorun yok"

Konuşma yapmak için kürsüye çıkan ilk isim, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu oldu.

İmamoğlu, "Onları gönderecek 6 siyasi partinin lideri burada. Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle derdi ne biliyor musunuz? Bunlar hasta, hem de çok hasta, sizlere söyleyeyim. Bunlar, milletin iradelerine karşı alerjisi olan insanlar. Milli irade kendilerinden yana bir karar verirse hiç sorun yok, ama başka türlü bir karar çıkarsa, bütün arızalar başlıyor. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Yapsınlar, nafile" dedi.

Ekrem İmamoğlu ayrıca, "Bütün Genel başkanlarımın huzurunda söz veriyorum, 6'lı masanın en çalışkan neferi olacağım" diye konuştu.

"Bu ülkeyi yönetenlerin, milletimizle, sizinle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyorlar?"

İşte, İmamoğlu'nun açıklamalarından satırbaşları:

Burası sizin eviniz. Siz ne derseniz o olur. Önce sizlere soru sormak istiyorum. Bu ülkeyi yönetenlerin, milletimizle, sizinle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyorlar? 31 Mart'ta oyunuzu kullandınız, saymadılar. '4 oy pusulasından 3'ü geçerli, büyükşehir belediyesi için olan geçersizdir' dediler. Sizin helal oyunuzu iptal ettiler, seçimi yenilediler. Sizin seçtiğiniz büyükşehir belediyesine; bizden bir gün önce, kamu bankalarına bol bol kredi verirlerdi. Sizin seçtiğiniz yönetime, tam 3.5 yıldır bu millete ait bankalardan bir kuruş vermiyorlar. Sizin seçtiğiniz yönetim çok daha uygun koşullarda, bizler, dışarıdan fonlar bulup getiriyoruz. Uydurma bahanelerle aylar, yıllar geçiyor. Bir imza atıp onay vermiyorlar. Sizinle alıp veremedikleri ne var bunların?

"Siz, bir kere değil, iki kere üst üste belediye başkanı seçtiniz!"

Mesela, eskiden bu şehirde taksilerle ilgili kararları büyükşehir belediyesi alırdı. 'Artık taksi konusundaki kararlar İstanbul'dan değil, Ankara'dan alınacak' diyorlar. Eskiden Gezi Parkı'nın mülkiyeti büyükşehir belediyesine aitti, 'Gezi artık bir vakfa ait olacak, biz yöneteceğiz' dediler. Daha onlarca örneği sayabilirim ama vaktinizi almayacağım. Siz, bir kere değil, iki kere üst üste belediye başkanı seçtiniz!

Allah'ım sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttılar. Baktılar mahkemenin hakimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp başka bir hakim getirerek karar çıkarttılar. Allah aşkına, ey vatandaşlarım; bu ülkeyi yönetenlerin sizinle alıp veremedikleri ne var?

"Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle derdi ne biliyor musunuz? Bunlar hasta, hem de çok hasta!"

Onları gönderecek 6 siyasi partinin lideri burada. Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle derdi ne biliyor musunuz? Bunlar hasta, hem de çok hasta! Sizlere söyleyeyim. Bunlar milletin iradelerine karşı alerjisi olan insanlar. Milli irade kendilerinden yana bir karar verirse hiç sorun yok, ama başka türlü bir karar çıkarsa, bütün arızalar başlıyor. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Yapsınlar, nafile.

CHP lideri Kılıçdaroğlu: "16 milyonun iradesine bir yargıç aracılığı ile darbe vurulmuştur"

İmamoğlu'ndan sonra söz alan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 11 madde halinde düşüncelerini paylaştı.

Kılıçdaroğlu, şu açıklamada bulundu:

1- Mevlana der ki adalet kutupyıldızı gibidir. Söz veriyorum, adalet ya gelecek ya gelecek.

2- Adaleti dağıtan kişi hukukun üstünlüğü, yani yargıç ve vicdani kanaatine göre karar vermek zorundadır.

3. Adaleti dağıtacak kişi kralın sofrasına, sultanın sofrasına, sarayın sofrasına asla oturmayacak, sofraya oturan alimin verdiği fetvadır, yanlıştır ve doğru olmaz.

4. Milli irade, 1921-24 anayasanın birinci maddesi egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin iradesine bugün darbe vurulmuştur. 16 milyonun iradesine bir yargıç aracılığı ile darbe vurulmuştur.

"Adalet ağacının içindeki kurtları tek tek temizleyeceğiz"

5. Adalet bugün yaşadığımız ülkede, temel Türkiye sorununa dönüşmüştür. Sokakta herhangi bir vatandaşa sorun, emin olun büyük kısmı 'bu ülkede adalet yoktur' diyecek. Ama bizler 6'lı Masa olarak adalet konusunda kararlıyız, mutlaka getireceğiz.

6. Yargıyı itibarsızlaştıranlar var. Ağacın kurdu kendi içindedir. Asla unutmayın. Uyuşturucu baronlarına ses çıkarmazlar, parti teşkilatından gelenleri hakim, savcılık koltuğuna oturturlar, çetelerle yan yana gezerler. Bu tabloyu da değiştireceğiz. Adalet ağacının içindeki kurtları tek tek temizleyeceğiz.

7. Güzel bir atasözümüz var, 'zulmün artsın ki tez zeval bulasın' der. Öteden beri bu ülkede zulüm var. Milletvekillerimiz, gazeteciler tutuklandı. İstanbul İl Başkanımız siyasi yasak kapsamına alındı. Bu tablo zulmün arttığı tablodur, bu da yakında zeval bulacaklar demektir ve onları göndereceğiz.

"Milli iradeye darbe yapanları göndereceğiz"

8. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu hakkında verilen karar, asla ve asla kabul edilemez. Toplumun vicdanını yaralamıştır. Ekrem Başkan hakkında verilen karar bize 1 milimlik dahi geri adım attırmayacaktır. Kararlıkla başkanın arkasında duracağız. Hiçbir güç İmamoğlu'nu İstanbul’a hizmet etmekten alıkoyamaz.

9. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenleri göndereceğiz. Milli iradeye darbe yapanları göndereceğiz, hiç endişe etmeyin 6'lı Masa kararlı, bu ülkeye huzuru, bereketi ve adaleti getireceğiz.

10. Bu bir 100 metre koşusu değil, maratondur ve sonuna geldik. 6 ay sonra maraton bitecek, yeni ve güzel bir Türkiye'yi göreceksiniz.

11. Asla başınızı öne eğmeyin. Önümüzde 6 ay kaldı, geliyoruz. Siz de haykırın; iktidar, iktidar, iktidar. İktidar olacağız.

Babacan: "Hepimiz çok öfkeliyiz"

Kılıçdaroğlu'ndan sonra kürsüye DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan çıktı.

Babacan, şunları söyledi:

Biliyorum çok öfkelisiniz. Hepimiz çok öfkeliyiz. Olanları kabul etmiyorum. Bu hukuksuzluğu reddediyorum. İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum. Daha birkaç ay evvel Canan Hanım'a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum, Demirtaş'a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Seçimi kaybettiği belediyelere atadığı kayyımlarla rövanş almasını reddediyorum. Onun için buradayım.

Gültekin Uysal: "Bu kararı alanları biliyoruz, aldıranları biliyoruz"

Babacan'dan sonra kürsüye Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal çıktı.

Uysal, şöyle konuştu:

Tarihi bir günde buradayız. Türk milletinin tarihi yürüyüşünde bir önemli kilometre taşının bulunduğu noktadayız. Büyük üzüntü içindeyim. Milletim için, devlet için, geleceği karartılan gençler adına üzüntü içindeyim. Bu büyük ülke, bu büyük millet bu kadar kötülüğü hak etmiyor.

Zalim zulmünü celladına yaptırırmış. Zalime, onun cellatlarına, uşaklarına karşı bir büyük mücadeleyi burada başlatıyoruz. Hep birlikte 'söz milletindir' diye haykırıyoruz.

6 Mayıs 2019 Türk demokrasisi için kırılmanın yaşandığı bir tarihtir. İstanbul'da millet iradesiyle seçilen İmamoğlu'nun yetkisinin alındığı tarihtir. Milli iradenin önüne set çekilmez, milletin gücü o duvarları her daim yıkıp atmıştır.

Dün İmamoğlu'na bu cezayı verdiler, ama bilsinler ki bu kararın nokta kadar milletin vicdanında karşılığı yoktur. Bu kararı alanları biliyoruz, aldıranları biliyoruz.

"Adınız 'ak' olacağına, alnınız 'ak' olsaydı"

Onların adaleti zaten Deniz Feneri davalarında batmıştır. Adaleti sistematik bir şekilde bu memleketi uygulayanlara haykırıyorum; adınız 'ak' olacağına, alnınız 'ak' olsaydı. Bu kararları alanlar başı dik bir şekilde dolaşamayacaklar.

Siz reform yapmayın, sizden bir şey beklemiyoruz. Kötülük yapmaktan vazgeçin, FETÖ'cülerin size bıraktığı hukuksuzluğu icat etmekten vazgeçin.

O nedenle aziz İstanbullular, işaret fişeğini bugün buradan yaktığımız hukuk mücadelemizin, demokrasi mücadelemizin eninde sonunda milletin iradesi ile tarihin tecelli edeceği gün, milletimiz iradesini ortaya koyacaktır. Onların tek bir iddiası, ideali ve davaları var; onlar bir kişinin ailesinin ve şurekasının iktidarı ve mutluluğu için kavga veriyorlar. Oysa bizler bugün ne kadar haklı olduğumuz, ne kadar doğru olduğumuz ortaya çıkıyor. Altılı masa etrafında bir araya gelmiş olanlar, yekvücut olanların demokrasi diye bir kavgası var. Korkusuzca yaşama hürriyeti adına bir meselesi var. Bu ülkede fırsat eşitliği diye bir kavgası var. Herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye'yi kurmak gibi bir ideali, mücadelesi, kavgası var.

İşte bugün buradan sadece İstanbullumuz değil, çatlamış toprakların hasretini dindirmek için her biriniz, her birimiz Türkiye’nin üzerine örülen kademe kademe her gün rengi koyulaşan bu örtüyü atıp kaldırmak adına bu cesareti ve iradeyi taşımalıyız.

Davutoğlu: "12 Mart'ı, 12 Eylül'ü 28 Şubat'ı yapanlar zannettiler ki kurdukları vesayet düzeni sürer"

Uysal'ın ardından sahneye Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu çıktı.

Davutoğlu, şunları kaydetti:

Meselemiz sadece İmamoğlu'nun hak ettiği makamı korumak değildir; İstanbul seçmeninin iradesini korumak, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik değerlerini korumaktır. Hepimiz aynı gür sesle insan onuru diyoruz, demokratik hukuk devleti diyoruz.

Dün yargı bir kez daha siyasallaştı ama bizim meselemiz siyaset üstü bir meseledir. Altı genel başkan olarak buradayız, hepimiz aynı gür sesle insan onuru diyoruz, temel hak ve özgürlükler diyoruz. Demokratik hukuk devleti diyoruz.

Bu meydan ve bu bina tarihi sahnelere şahit oldu. Dün akşam sayın İmamoğlu'nu ziyaret etmek için gece yarısına yakın İBB binasına girdiğimde hafızamda iki manzara canlandı. Tarih 21 Nisan 1998, 28 Şubat şartlarında Sayın Erdoğan'a benzer bir mahkûmiyet kararı verilmişti. Ben de o zaman o binadaydım. Ve tarih 15 Temmuz 2016, bu binayı savunmak için nice yiğitler Saraçhane'de şehit oldular. Yüreğimde, boğazımda bir şeyler düğümlendi. 21 Nisan 1998'de büyükşehir belediye binasında hangi değeri savunduysam, 15 Temmuz akşamı televizyon ekranlarında hangi değerleri savunduysam, yine aynı değerler için buradayım, burada olacağım.

Buradan güç sahiplerine sesleniyorum, sakın ha sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın. Geçmişte nice mutlak güç sahipleri aldandılar. 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü 28 Şubat'ı yapanlar zannettiler ki kurdukları vesayet düzeni sürer. Zannettiler ki, o mekânlar ilelebet kendilerine aittir. Partileri kapattılar, siyasetçileri yasakladılar, düşünce özgürlüğünü, basını yok ettiler. Ama onlar gitti. Onlar gitti ama demokrasimizin demokrasi aşkı kaldı ve kalacak. Bu güç sahiplerine şunu da hatırlatıyorum, o avucunuzda tuttuğunuz gücü kaybetmemek için sıktığınız her anda kordan bir ateş gibi sizi yakar. Kordan bir ateş gibi yakacak olan güce değil, milletin vicdanına dönünüz.

"Rahip Brunson, Deniz Yücel, Kaşıkçı davasında şerefli Türk yargısını nasıl siyasetin içine dahil ettiğinizi biliyoruz"

Dün aldığınız kararla bize, mesajınız '2023 seçimlerine ipotek koyarız' diyorsanız, bizi korkutmak istiyorsanız, korkmuyoruz, korkmayacağız, tehditlerinize boyun eğmeyeceğiz. Herkesin hakkını, hukukunu koruyacağız. Sakın ha, seçim sandığı üzerinden siyaseti dizayn etmeye kalkışmayın. Sakın ha, bize tarafsız mahkeme karar verdi demeyin, inanmayız. Rahip Brunson, Deniz Yücel, Kaşıkçı davasında şerefli Türk yargısını nasıl siyasetin içine dahil ettiğinizi biliyoruz. Bu kararı tanımayacağız.

Yargı mensupları; omuzlarınızda tarihi bir yük var. Alacağınız karar, Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek. Her birinizin kaygı taşıdığını biliyorum. Zor dönemlerin hakimleridir tarihe geçenler. Hiçbir siyasi talimata uymayın. Yargı mensuplarının tek aidiyeti adalettir.

Dün Türk yargısı için kara bir gündü. Umarım seçime giderken YSK dahil hiçbir yargı mensubu baskı altına alınmaz. Altılı Masa olarak arkanızda olacağız.

"Kim ki milli iradeye el uzatırsa gerçek terörist odur, gerçek vatan düşmanı odur"

İktidara gönül verenlere sesleniyorum; sakın ha, asla tahriklere kapılmayın. Milli iradeyi esir alanlara karşı sesinizi yükseltin. O geniş kitlelerin bu kararla yürekleri dağlandı biliyorum. 'Biz yeni vesayetler için emek vermedik' desinler Erdoğan'a ve Beştepe'ye.

Biz iktidarı kaybedersek, kazanımlarınızı kaybedeceksiniz diyorlar. Sizin kazanımlarınız yozlaşmış bir iktidarın teminatında olamaz. Sakın kulak asmayın! Türkiye Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandığında herkes aynı hak ve özgürlüklere sahip olacak.

MHP seçmenine de sesleniyorum; milli birlik, istiklalimiz kendisi gibi düşünmeyenleri terörist ilan etmekle korunmaz. Atatürk'ün liderliğinde Sivas kongresinde alınan kararla korunur; 'Milli hâkimiyetin temsili milli iradedir.' Kim ki milli iradeye el uzatırsa gerçek terörist odur, gerçek vatan düşmanı odur.

Akşener: "Hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmez, geldikleri gibi giderler"

Davutoğlu'nun ardından konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise şunları kaydetti:

Yüz yıl önce olduğu gibi bugün de 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyenler burada. İstanbul'dan haykıranları duymadıkları anda biz Saraçhane'deyiz. Siz diyorsunuz ki 'Saray sizinse Saraçhane bizimdir'. 16 milyon İstanbullunun iradesi burada. Size bize terörist deseler de, haksız yere Ekrem kardeşimi yargılasalar da, bu irade, bu yürek, bu cesaret, bu demokrasi aşkı, bu sandıkta verilecek cezanın ortaya koyduğu irade gösteriyor ki artık 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiyelinin de Ekrem İmamoğlu'nun yanında olduğunu görüyoruz. Hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmez. Geldikleri gibi giderler. Demokrasi, sandık ve bu irade bizimdir.

Tekir: "Birileri hukuksuzluk yaparken biz hukukun dışına asla çıkmamaya kararlıyız"

Akşener'in ardından konuşan Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sabri Tekir de şu ifadeleri kullandı:

Herkesin bildiği bir gerçek vardır. Dünden bugüne adalet mekanizmasını, kişisel ve siyasi hesaplarla bu mekanizmaya müdahale edenler mutlaka ve mutlaka zaman içerisinde kaybetmişlerdir. Böyle bir müdahale varsa, buna müdahil olanlar hiç şüphesiz yine kaybedeceklerdir. Tarihin akışı böyledir. Bu tarihin akışını değiştirmek o kadar kolay değildir. Tabiat böyle bir akışı asla ve asla engellemesine izin vermemektedir. Birileri hukuksuzluk yaparken, adaleti çiğnerken biz hukukun dışına asla çıkmamaya kararlıyız. Hukukun sınırları içerisinde kalmaya devam edeceğiz. Bu milletin huzuru için hukukun sınırları içinde kalmaya kararlıyız. Biz her zaman adaletin yanında yer alacak ve herkes için adalet demeye devam edeceğiz. 84 milyon insanın yaşına, cinsiyetine, etnik kökenine ve benzeri diğer hususlara asla itibar etmeden herkese adaletin eşit ve dengeli bir şekilde sunulması gerekmektedir. Yarının Türkiye'sini el ele ve gönül gönüle kurmaya çalışacağız.